GOA’NIN HİNDİSTAN TARAFINDAN İLHAKI MESELESİNİN ULUSLARARASI HUKUK BAĞLAMINDA İNCELENMESİ | İlim ve Medeniyet

 

Özet

1947 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazanan Hindistan, bu tarihten sonra Hint alt kıtasında Avrupalı güçlerin varlığını milli bir tehdit olarak algılamıştır. Bu çerçevede 1954 yılında Fransa’nın bölgeyi terk etmesi, Goa, Daman ve Diu’yu egemenliğinde bulunduran Portekiz’in de bölgeyi Hindistan’a bırakması diplomatik yollarla talep edilmiştir. Ancak Portekiz’in, meseleye müzakere ve diplomatik yollarla çözüm bulma çağrılarına cevap vermemesi, Hindistan’ın Goa’da askeri kuvvet kullanımına başvurmasına neden olmuştur. Portekiz, bu harekatın BM antlaşmasının ihlali anlamına geldiği gerekçesiyle meselenin BM Güvenlik Konseyi’ne taşınması için girişimlerde bulunmuştur. BM Güvenlik Konseyi’nin batılı üyeleri Hindistan’ın kuvvet kullanmasını olumsuz karşılarken SSCB’nin Hindistan’ın ilhak ettiğini duyurduğu topraklardan geri çekilmesine yönelik Güvenlik Konseyi kararını veto etmesi, Hindistan’ın herhangi bir yaptırıma uğramasını engellemiştir. Bu bağlamda Hindistan’ın Goa’ya yönelik askeri kuvvet kullanımını içeren operasyonunun, uluslararası hukuka aykırı olup olmadığı uluslararası hukukun temel metinleri kapsamında incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Goa’nın İlhakı, Hindistan ve Portekiz, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanma Meselesi.

 

  1. Giriş

Hindistan’ın Bağımsızlığından Goa, Daman ve Diu’[1]nun ilhakına giden sürece bakıldığında bu durumun tarihsel bir arka planı olduğu görülmektedir.[2] 20. yüzyılın başlarında Hint alt kıtasında İngiltere’ye karşı bağımsızlık istekleri meydana gelmiş ve iki dünya savaşı arasında bu istekler doruk noktasına ulaşmıştır. Gandi’nin pasif direnişine (Satyagraha) karşı şiddete başvuran İngiltere, ikinci dünya savaşından sonra artan milliyetçilik duyguları ve bağımsızlık talepleri karşısında daha fazla direnemeyeceğini fark etmiş ve 1947 yılında bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır.

1947 tarihinde bağımsızlığını kazanan Hindistan’ın, 1954 yılında Fransa’nın Pondiçeri bölgesinden ayrılmasıyla Portekizler dışında Hint alt kıtasında Avrupalı güç kalmamıştır.[3] Fransa’nın bölgeden çatışmasız bir şekilde ayrılmasından cesaret alan dönemin Hindistan başbakanı Jawaharlal Nehru, aynı hareketi Portekiz’den de beklediğini dile getirmiştir. Dört asırdan fazladır Goa bölgesini elinde bulunduran Portekizlilerin Hindistan’dan çıkma niyetinin olmaması, Nehru’yu diplomatik girişimlerini arttırmaya sevk etmiştir.[4]

Ancak uzun yıllar süren görüşmelerden bir sonuç alınamayınca Hindistan tarafından askeri seçeneklerin masaya yatırılması Portekiz’i, İngiltere’den arabuluculuk yapmasını istemek zorunda bırakmıştır. Hindistan’ın sert söylemleri karşısında duruma müdahil olan dönemin büyük güçlerinden ABD ise meselenin silahlı çatışmaya dönüştürülmeden halledilmesi temkinlerinde bulunmuştur.[5]

1955 yılında bir grup Hindistanlının Portekiz’in Goa’dan çekilmekteki isteksizliğini protesto etmek amacıyla sınırı geçmeye çalışması üzerine Portekiz askerlerinin sivillerin üzerine ateş açması, Hindistan tarafından sert şekilde eleştirilmiştir.[6] Bu tarihten sonra Goa’ya yaptırım uygulama kararı alan Hindistan hükümeti, Goa’nın sahip olduğu coğrafi konum nedeniyle başarılı olamamıştır. Ekonomik ambargonun beklenilen etkiyi yaratamaması, Nehru’ya karşı iç politikada eleştirilerin artmasına neden olmuştur. Bu tarihten sonra zaman zaman Goa sahillerinde kışkırtma hareketlerinde bulunan Hindistan gemilerinin arttığı görülmektedir. 1961 yılında sahildeki bir Hindistan gemisini kışkırtmaları sonucu Portekizliler tarafından ateş açılmasıyla bir kişinin hayatını kaybetmesi, durumun Goa’ya karşı askeri güç kullanımının görünüşteki nedeni haline gelmiştir.[7]

Bunun üzerine 17 Aralık 1961 tarihinde hava, deniz ve karadan başlattığı Vijay (zafer) hareketi ile Goa’yı güç kullanarak topraklarına katma kararını hayata geçirmeye başlamıştır. Yaklaşık 45.000 kişilik Hindistan ordusuna karşı bölgede bulunan yaklaşık 3300 Portekiz askeri, fazla direnememiş ve 18 Aralık günü teslim olmuşlardır. 18 Aralık 1961 tarihinde Hindistan, uzun zamandır diplomatik yollarla Portekiz’den almaya çalıştığı Goa ve çevresini askeri güç kullanarak topraklarına kattığını ilan etmiştir. Hindistan tarafından 14, Portekiz tarafından ise yaklaşık 31 kişinin hayatını kaybettiği Vijay[8] operasyonu, aynı zamanda yaklaşık 451 yıldır süren Portekiz varlığının alt kıtada son bulduğu anlamına da geliyordu.

Portekiz hükümeti, 1974 yılına kadar Hindistan’ın güç kullanarak Goa’yı topraklarına katmasının, Birleşmiş Milletler (BM) antlaşmasının hükümlerine aykırı olduğunu ve Hindistan’ın bu hareketinden dolayı cezalandırılmasını her mecrada dile getirmiştir. Ancak bu tarihte gerçekleşen askeri darbe sonucunda yönetime geçen yeni hükümetin, yaklaşık 451 yıl hükmettiği Goa topraklarında, Hindistan’ın egemenliğini tanımasıyla Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde mesele kapanmıştır.[9]

Bu makalede Hindistan’ın 1961 yılında Portekiz’e ait Goa, Daman ve Diu’yu kuvvet kullanarak topraklarına katmasının, hukuki boyutuna bakılacaktır. Hindistan’ın Goa’yı ilhak sürecine değinilerek, operasyon sonrası uluslararası camianın sonuca tepkisine yer verilecektir. Akabinde, devletlerin dışişlerinde kuvvet kullanma meselesi, uluslararası hukuk bağlamında incelenecektir. Bu çerçevede harekatın uluslararası hukuka aykırı olup olmadığı irdelenecek ve meselenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK)  görüşülmesi tarafların görüşleriyle birlikte ele alınacaktır. Son olarak Hindistan’ın Goa’yı ilhakının yasallığı yönündeki tezlerine değinilerek bu iddialar, Portekiz’in yönelttiği tezler ve uluslararası hukukun ilgili metinleri bağlamında tartışılarak nihayete erdirilecektir.

 

  1. ULUSLARARASI HUKUKTA GÜÇ KULLANIM MESELESİ

Uluslararası hukukta devletlerin dışişlerinde kuvvet kullanmasının yasaklanmasına ilişkin birçok düzenleme yapılmıştır. Bu minvalde bakıldığında ilk düzenlemelerin sırasıyla Milletler Cemiyeti (MC) Misakı, 1928 Briand-Kellogg Paktı ve BM kurucu antlaşmasında yer aldığı görülmektedir. MC misakına bakıldığında savaşın bir bütün olarak yasaklanmadığı görülmektedir. MC misakında savaş meşru ve meşru olmayan savaş olarak ikiye ayrılmış ve bu ayrım üzerine devletlere, dışişlerinde savaşa başvurmama konusunda bazı sorumluluklar yüklenmiştir.[10] 1928 tarihli Briand-Kellog Paktı ise MC antlaşmasına göre daha geniş kapsamlı olmuş ve savaş açık bir şekilde yasaklanmıştır.[11] Ancak bu yasaklar ikinci dünya savaşının önüne geçememiştir. İkinci dünya savaşından sonra BM’nin kurulmasıyla devletlerin uluslararası ilişkilerinde kuvvet kullanmaları ilke olarak yasaklanmıştır. BM antlaşmasının önsözünde, kuvvetin yalnızca ortak faydalar için kullanılması gerektiği belirtilirken antlaşmanın ikinci maddesinin dördüncü fıkrasında devletlerin dışişlerinde kuvvet kullanmaları açık bir şekilde yasaklanmıştır.[12] BM antlaşması aynı zamanda “ilke olarak kuvvet kullanımını evrensel düzeyde yasaklayan” ilk antlaşma niteliğine de sahiptir.

Ayrıca BM antlaşması dışında BM Genel Kurulu’nun 21 Aralık 1965 tarihli ve 2131 (XX) sayılı “Devletlerin İç İşlerine Karışmanın Yasaklanması ve Bağımsızlık ve Egemenliklerinin Korunması Bildirisi’’ ve 1970 tarihli Dostça İlişkiler Bildirisi’’ de devletlerin dışişlerinde yasadışı askeri güç kullanımını yasaklayan temel metinlerdendir.

 

  1. GOA’NIN İLHAKININ ULUSLARARASI HUKUK ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

Devletlerin dışişlerinde yasadışı kuvvet kullanımını yasaklayan Uluslararası Hukuk çerçevesinde, Hindistan’ın Goa’yı ilhak etmesinin hukuki boyutuna bakıldığında bu durumun uluslararası hukuka aykırı olduğu görülmektedir. Nitekim BM kurucu anlaşmasına bakıldığında anlaşmasının 2. maddesinin 4. fıkrasına göre devletlerin dış işlerinde güç kullanımına başvurması açık bir ifade ile yasaklanmıştır. İlgili madde devletlerin uluslararası ilişkilerinde kuvvet kullanımını ve kullanım tehdidine başvurmamalarını şu şekilde belirtmiştir:

Madde 2/4. Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler’in amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.[13]

BM kurucu antlaşmasının 2. maddesinin 4. fıkrasına göre başka devletlerin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanmaya başvurmak açık bir şekilde yasaklanmıştır. Dolayısıyla başka bir devletin egemenliği altında bulunan bir ülkeyi ilhak etmek, kendi topraklarına katmak için güç kullanımına başvurma gibi etkenler BM anlaşmasına aykırılık teşkil etmektedir.

Hindistan’ın Goa’da askeri kuvvet kullanımına başvurduğu açıktır. Nitekim Hindistan kara, deniz ve havadan Goa’ya saldırıda bulunmuş ve Portekiz’in kısa sürede teslim olması için her türlü güç kullanmıştır. Dolayısıyla Hindistan’ın bu hareketinin BM kurucu antlaşmasının 2/4 maddesi ile çeliştiği ve buna aykırı olduğu görülmektedir.

Tüm bu hususlar uluslararası hukuk nezdinde incelendiğinde devletlerin dış işlerinde askeri güç kullananlarının üç istisna dışında yasaklandığı görülmektedir. Bunlardan ikisi BM kurucu antlaşmasında belirtilirken bir diğeri ise insani müdahale kapsamında yine BMGK kararı çerçevesinde kullanılabilmektedir.

Birinci durum BM antlaşmasının 42. maddesine dayanarak BM Güvenlik Konseyi kararıyla kullanılan askeri güç durumudur.[14] Güç kullanma yasağının bir istisnası BM antlaşmasının 42. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre BMGK Barışın Tehdidi, Bozulması ve Saldırı Eylemi Durumunda Alınacak Önlemler çerçevesinde 39, 40 ve 41. maddelerdeki önlemlerin yetersiz kaldığını saptarsa bir devlete ya da örgüte karşı askeri zorlama tedbiri kararı alabilir. Bu karar çerçevesinde BMGK’nın yetkilendirdiği devletler veya uluslararası örgütler, BM antlaşmasının 42. maddesinde belirtilen kapsamda uluslararası barış ve güvenliğin tekrar tesis edilmesi adına kuvvet kullanımına başvurabilir. Söz konusu maddede güç kullanma durumu şu şekilde açıklanmıştır.

Madde 42: Güvenlik Konseyi, 41. maddede öngörülen önlemlerin yetersiz kalacağı ya da kaldığı kanısına varırsa, uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için, hava, deniz ya da kara kuvvetleri aracılığıyla, gerekli saydığı her türlü girişimde bulunabilir. Bu girişimler gösterileri, ablukayı ve Birleşmiş Milletler üyelerinin hava, deniz ya da kara kuvvetlerince yapılacak başka operasyonları içerebilir.[15]

Hindistan’ın Goa’ya yönelik askeri operasyonu incelendiğinde ortada bir Güvenlik Konseyi kararıyla verilen yetkinin söz konusu olmadığı görülmektedir. Bundan dolayı Hindistan’ın Portekiz yönetimi altındaki Goa’ya karşı kuvvet kullanarak orayı ilhak ettiğini ilan etmesi meşru değil aksine BM şartına ve uluslararası hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Çünkü 42. maddeye göre ancak Güvenlik Konseyi bir devlete karşı yaptırım kararı alırsa ona karşı güç kullanılabilir.

Güç kullanma yasağının bir diğer istisnası BM’nin kurucu antlaşmasının 51. maddesinde belirtilen meşru müdafaa[16] hakkı çerçevesinde sahip olunan kuvvet kullanma durumudur. Bu maddeye ve maddede geçen kavram ve tabirlere bakıldığında meşru müdafaanın da çerçevesinin çizildiği görülmektedir. Bu durumda bir devletin meşru müdafaa hakkı bağlamında kuvvet kullanımı hakkını kullanabilmesi için öncelikle bir silahlı saldırı durumunun söz konusu olması gerekmektedir. Silahlı bir saldırı durumunda saldırıya uğrayan devlet ivedilikle ve orantısal bir şekilde meşru müdafaa hakkı çerçevesinde askeri güç kullanma hakkına başvurabilir. Ayrıca ilgili devlet bu hakkı, Güvenlik Konseyi’nin duruma hakim olmasına kadar kullanabilmektedir. Güvenlik Konseyi’nin duruma el koymasıyla söz konusu devletin bu hakkı kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Meşru müdafaa hakkı BM kurucu antlaşmasının 51. maddesinde şu şekilde belirtilmiştir.

Madde 51. Bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve Konsey’in işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.[17]

Ancak bu durumda ise Portekiz’in operasyon öncesinde Hindistan’a karşı bir silahlı saldırıda bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla Portekiz’in Hindistan’a karşı silahlı saldırıda bulunması halinde Hindistan meşru müdafaa hakkı kapsamında güç kullanma yetkisine sahip olabilirdi. Ancak bu durumda dahi başka bir devlete ait toprakları askeri güç kullanarak topraklarına katması uluslararası hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Nitekim bu madde ile bir devletin meşru müdafaa hakkını kullanabilmesi, çeşitli şartlara bağlanarak keyfi güç kullanmalarının önüne geçilmiştir.  Öte yandan meşru müdafaa hakkı kapsamında bir devletin topraklarını işgal etmek ve orayı ilhak ettiğini ilan etmek uluslararası hukuka aykırıdır. Aynı zamanda Hindistan’ın burada meşru müdafaa hakkı da söz konusu olmadığı için hareket ve ilhak uluslararası hukukun ihlali anlamına gelmektedir.

Güç kullanma yasağının üçüncü istisnası ise –ki Hindistan’ın dayandığı ve ilhak girişiminin legal olduğunu dayandırdığı durum- insani müdahale[18]  durumudur. Bu durumda ise BMGK bir bölge ya da ülkede iç savaş, çatışma, terörizm, kuraklık, kıtlık gibi durumlardan birinin yaşandığı bölgelere yoğun insan hakları ihlallerinin yaşandığını saptaması durumunda o bölgeye insani müdahale adı altında operasyon kararı alabilir. Bu kararın alınmasına müteakiben Güvenlik Konseyi’nin yetkilendirdiği devlet veya devletler insani müdahale adı altında o bölgelerde gerektiğinde kuvvet kullanımına başvurabilirler.

Ancak burada üzerinde durulması gereken konu ise insani müdahale durumunun ve hangi ülkelerin müdahalede bulunacağının yine BMGK kararına bağlı olmasıdır. Ancak Güvenlik Konseyi’nin Hindistan’a herhangi bir şekilde müdahale yetkisi vermesi söz konusu olmadığından Hindistan’ın müdahalesinin meşru olduğu bu maddeye göre de söylenemez.  Bu durumda Hindistan’ın Goa’yı ilhak etmesi yasadışı kuvvet kullanımının bir sonucu olduğu için bu durum uluslararası hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

Ayrıca BM antlaşması dışında devletlerin yasadışı askeri güç kullanımını yasaklayan başlıca temel metinlere bakıldığında dahi Hindistan’ın Goa’da Portekiz yönetimine karşı kullandığı ve sonucunda Goa’yı ilhak ettiği askeri operasyonun, meşru olmadığı görülmektedir.

Söz konusu metinlerden birincisi, BM Genel Kurulu’nun 21 Aralık 1965 tarihli ve 2131 (XX) sayılı “Devletlerin İç İşlerine Karışmanın Yasaklanması ve Bağımsızlık ve Egemenliklerinin Korunması Bildirisi’dir.[19] 1965 tarihli genel kurul bildirgesinde bir devlet başka bir devlete karşı ekonomik, siyasi ve kültürel yollarla herhangi bir şekilde baskı yapılamayacağı belirtilmektedir. Ancak Goa’nın Portekiz yönetimi altındaki statüsünü daha önce tanımış olan Hindistan’ın, Goa’da gerçekleştirdiği askeri güç kullanımını içeren müdahale ile genel kurul metnini ihlal ettiği görülmektedir. Nitekim bu metin başka devletlere karşı herhangi bir şekilde güç kullanımını yasaklamaktadır.

BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve yasadışı güç kullanımını yasaklayan söz konusu diğer belgeler ise 1970 tarihli Dostça İlişkiler Bildirisi’dir.[20] Bu bildirge de 1965 yılında kabul edilen bildirideki görüşler üzerinde durmuş ve BM kurucu antlaşmasının 2/4 maddesini yorumlayarak yasadışı güç kullanma ve kullanma tehdidinden kaçınması gerektiğini belirtmiştir ve başka devletlere karşı her türlü ekonomik, siyasi ve askeri müdahalenin yasaklandığını vurgulamıştır.

Dolayısıyla tüm bu kararlar göz önüne alındığında Hindistan’ın Goa’da kuvvet kullanımına başvurması kuvvet kullanımını yasaklayan metinlere göre hukuk dışıdır. Her ne kadar Hindistan, birtakım nedenler öne sürerek müdahalenin meşru olduğunu savunsa da uluslararası hukukun temel metinlerine göre kuvvet kullanılması hiçbir şekilde tasvip edilmediği gibi kullanılması halinde birtakım yaptırımlara maruz kalınabileceği belirtilmiştir. Bu minvalde bakıldığında gerek BM kurucu antlaşmasının ilgili maddeleri gerekse 1965 ve 1970 yıllarında BM genel kurulu tarafından kabul edilen bildirgelere göre Hindistan’ın Goa’yı askeri güç kullanarak topraklarına katması uluslararası hukuka aykırıdır.

        3.1. Goa’nın İlhak Edilmesi Kararının Güvenlik Konseyi’nde Tartışılması

Hindistan 18 Aralık 1961 tarihinde Portekiz yönetimi altındaki Goa bölgesini güç kullanarak topraklarına kattığını ilan etmiştir. Uzun süredir Portekiz’in bölgeyi kendisine teslim etmesi gerektiğini savunan Hindistan yönetimi, Portekiz’in buna yanaşmaması sonucu 17 Aralık 1961 tarihinde yaklaşık 45.000 kişilik bir ordu ile Goa’ya yönelik hava, kara ve deniz operasyonu gerçekleştirmiştir. Bu operasyonun sonucunda (18 Aralık) Portekiz askerlerinin teslim olması ile Goa’yı ilhak ettiğini dünya kamuoyuna açıklamıştır.[21]

Hindistan’ın Goa’da askeri kuvvet kullanımına başvurmasından dolayı içerisinde İngiltere, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Pakistan, Fransa, Hollanda, İspanya ve Almanya’nın olduğu batılı devletler tarafından kınanırken Sovyetler birliği ülkeleri, bütün Sovyet bloğu ülkeleri, Çin, Yugoslavya, Arap devletlerinin çoğu, Gana, Srilanka ve Endonezya tarafından desteklenmiştir.[22] Batılı devletlerin kınaması, Hindistan’ın Goa’yı almasına değil kuvvet kullanımına başvurmasınaydı. Arap devletleri ise sömürgecilikten çektiklerinden dolayı Hindistan’ın bu hareketinin meşru olduğunu ve bunun hukuka aykırı olmadığını dile getirmişlerdir. Goa müdahalesi sırasında Hindistan ziyaretinde olan SSCB devlet başkanı Brejnev ise Hindistan’ın müdahalesine tam destek verdiklerini açıklayarak harekatın uluslararası hukuka uygun olduğunu söylemiştir. Bununla aslında bir nevi Güvenlik Konseyi’nde onları koruyacağının da sinyallerini vermiştir. ABD ise Hindistan’ın güç kullanımına başvurmasının doğru olmadığı yönünde açıklamalarda bulunmuştur.[23] Nitekim ABD başkanı Kennedy, harekattan önce Hindistan başbakanını uyardığını belirtmiş ve Hindistan’ın bu hareketinin hem Gandhi’nin ve Hindistan’ın tarihsel ahlaki politikasına hem de BM şartına aykırı olduğunu belirtmiştir.[24]

Harekattan yaklaşık bir ay önce İngiltere’de gerçekleşen Kennedy ve Nehru görüşmesinde, kendisine böyle bir harekatın olacağından bahsetmeyen Nehru’ya sinirlenen Kennedy, büyükelçiye hitaben şunları demiştir:[25]  Sayın Büyükelçi son 15 yılı bize ahlak dersi vererek geçirdiniz ve sonra herhangi normal bir ülkenin davranacağı şekilde hareket ediyorsunuz ve şimdi uzun bir zaman önce yapmanız gerekeni yaptınız, insanlar,(sizin için) vaiz bir randevu evinden çıkarken yakalandı. diyor.[26]

Portekiz, Hindistan’ın bu davranışının BM kurucu antlaşmasının 2.  maddesinin 4. fıkrasına göre yasal olmadığını ileri sürmüş ve Hindistan’ın Goa’dan askerlerini çekmesi için BM nezdinde girişimlerde bulunmuştur. Bu gelişmelerden sonra ABD, Fransa, İngiltere ve Türkiye’nin çağrıları doğrultusunda toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Hindistan’ın kınanması için bir yasa tasarısı hazırlanması girişimi olmuştur.[27]  Güvenlik Konseyi’nde ABD, İngiltere ve Fransa Hindistan’ın Goa’yı güç kullanarak işgal etmesinin BM kurucu şartına ve ilgili maddelere aykırı olduğunu dile getirmiş ve Hindistan’ın kınanması ve işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi adına yasa tasarısı sunmuştur. Ancak meselenin Hindistan’ın iç sorunu olduğunu, dolayısıyla Güvenlik Konseyi’nde görüşülmesinin doğru olmadığını belirten SSCB karar tasarısını veto etmiştir.

Goa halkının self determinasyon haklarına vurgu yapılarak Hindistan’ın işgal ettiği topraklardan geri çekilmesini ve durumun ikili arasında müzakerelerle çözülmesi gerektiğini belirten, 18 Aralık 1961 tarihli 988. toplantıda 5033 sayılı karar, SSCB’nin veto yetkisini kullanması nedeniyle Güvenlik Konseyi’nden geçirilememiş ve dolayısıyla Hindistan aleyhinde bir karar alınamamıştır.[28]

BM Güvenlik Konseyi’nde mesele görüşülürken yapılan tartışmalarda ABD temsilcisi Stevenson, Hindistan’ın müdahaleden önce Goa ve çevresine askeri sevkiyat başlattığı ve kendilerinin bu durumdan haberdar olup daha önce Nehru’yu güç kullanmama yönünde uyardıklarını belirtmiştir. Hindistan’ın bağımsızlığından beri savunduğu şiddetsizlik politikasına aykırı hareket ettiğini ve güç kullanmadan olayı halletmesi gerektiğini defalarca söylediklerini belirten temsilci, bu durumun çifte standart olduğunu, dolayısıyla Hindistan’ın işgal ettiği topraklardan derhal geri çekilerek meselesin Hindistan ve Portekiz arasında müzakerelerle halledilmesi gerektiğini belirtmiştir. Diğer taraftan, SSCB temsilcisi Valerain Zorin ise Goa’nın, Hindistan’ın tarihsel bir parçası olduğunu ve Goa’ya müdahalenin Hindistan’ın bir iç meselesi olduğundan dolayı Güvenlik Konseyi’ne taşınmasının gerekli olmadığını belirtmiştir.[29]

 

  1. GOA’NIN İLHAKIN YÖNELİK TEZLER

        4.1. İlhakın Yasallığına Yönelik Tezler

Hindistan’ın Goa’yı güç kullanarak topraklarına katması meselesine, uluslararası hukuktaki güç kullanımı çerçevesinde bakıldığında, Hindistan’ın beş nedenden dolayı bunu meşru bir zemine oturttuğu görülmektedir:

Birincisi; Hindistan, güç kullanımının başka bir devlete karşı olduğunu ancak Goa’nın tarihsel olarak Hindistan’ın bir parçası olduğunu ve dolayısıyla kendisinin başka bir devlete karşı güç kullanmadığını iddia etmektedir.[30] Dolayısıyla Hindistan bu durumda Portekiz’in toprak bütünlüğüne silahlı saldırıda bulunduğu yönündeki iddiaları reddetmektedir. Portekiz’in Hindistan’da sömürgecilik faaliyetlerinde bulunduğunu ve bir kolonyal gücün elinden kendi topraklarını kurtardığını iddia etmektedir. Dolayısıyla kendi hareketinin aksine Portekiz’in Goa’daki varlığının BM şartı ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu öne sürmektedir.

İkincisi; Hindistan müdahale ile BM şartında geçen hükmü yerine getirdiğini iddia etmektedir. Hindistan bu durumda BM’nin Goa’nın da dahil olduğu toprakların self determinasyon hakkına sahip olduğunu ancak Portekiz’in BM’nin bu kararını ihlal ettiğini ve bundan dolayı kendisinin müdahalede bulunarak BM hükmünü yerine yetirdiğini ileri sürmektedir. Nitekim Hindistan, Goa’nın Portekiz’den kurtarılmasına müteakiben Goa’da bir plesibit gerçekleştirdiğini ve Goa halkını kendi isteği doğrultusunda Hindistan’a katıldığını belirtmektedir. Bu yüzden Hindistan, müdahalenin meşru olduğunu savunmaktadır.[31] Nitekim Hindistan tarafı bu durumu, Goa’yı ilhakının hemen akabinde toplanan Güvenlik Konseyi’nden, Hindistan aleyhine bir kararın alınmaması ile açıklamaktadır.

Üçüncüsü; Hindistan kullandığı gücün, Portekiz’in silahlı saldırısına karşı meşru müdafaa hakkı kapsamında kullanıldığını söylemektedir. Bundan dolayı Hindistan, BM kurucu antlaşmasının silahlı saldırı ve güç kullanma ilkelerine aykırı bir hareketin söz konusu olmadığını ve burada BM anlaşmasının bahsi geçen hükümlerinin ihlal edilmediğini dile getirmektedir.

Dördüncüsü; Hindistan’a göre İngiltere’nin ardından 1954 yılında Fransa’nın elinde bulundurduğu Pondiçeri bölgesini asıl sahipleri olan Hintlilere bıraktığı halde Portekiz’in burada sömürgeciliği devam ettirmesi kabul edilemezdi. Bu minvalde Hindistan, askeri güç kullanımına başvurmadan önce tüm diplomatik yolları denediğini ancak Portekiz’in sömürgecilik emellerinin buna engel olduğunu dile getirmektedir.[32] Ayrıca Portekiz’in diğer sömürgelerinde neden olduğu vahim insan hakları ihlalleri ve yerli halka karşı kullanılan kuvvetin göz ardı edilemeyeceğini belirtmesine neden olmuştu. Ancak Portekiz’in müzakerelerle ve Goa’yı diplomatik yollarla Hindistan’a bırakmaya yanaşmaması, Hindistan’ın askeri güç kullanmasını zorunlu hale getirmiştir.[33] Dolayısıyla Hindistan’a göre müdahale tüm barışçıl yolların tükenmesinden sonra gerçekleştirildiği için meşru ve uluslararası hukuka uygundur.

Beşincisi; Hindistan 1960 yılında BM Genel Kurulu tarafından büyük çoğunlukla kabul edilen 1514 sayılı Sömürge İdaresi Altındaki Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık Verilmesine Dair Bildirge[34]’de muhtar olmayan topraklar olarak tanınmasının Portekiz’e bazı yükümlülükler yüklediğini ancak Portekiz’in bu sorumluluklarını Goa’da yerine getirmediğini ileri sürmektedir. 1960 yılında BM Genel Kurulunda kabul edilen 1514 sayılı karar çerçevesinde Portekiz, Goa’da kalması için birtakım sorumluluklar üstlenmişti.[35] BM üyesi ülkelerin yaklaşık %90’ının onayladığı bu karara göre non-self governing olan topraklarda, atılması gereken acil adımlar şeklinde, yapılmasının zorunlu olduğunu belirten bu sorumluluklarını yerine getirmemesi Goa’da ağır insan hakları ihlallerini meydana getirmiş, bu da müdahale edilmesini gerektirmiştir.

        4.2. Hindistan Tezlerine Yönelik Eleştiri Ve Cevaplar

Birincisi; Hindistan’ın müdahalesinden bir yıl önce Goa’nın BM tarafından muhtar olmayan topraklar[36] olarak ele alınmış olduğu görülmektedir. Hindistan’daki Portekiz varlığının BM tarafından kabul edilip onaylanması, Hindistan’ın Goa’nın kendi toprakları olduğunu ve başka bir devlete değil kendi topraklarını kurtardığına yönelik birinci tezini çürütmektedir. Dolayısıyla Hindistan’ın müdahalesinin meşru müdafaa olduğu tezi yanlıştır. Çünkü meşru müdafaada Portekiz tarafından bir saldırının olması gerekirken burada Hindistan tarafının saldırısı söz konusudur. Dolayısıyla Hindistan’ın Goa’yı, Portekiz’in yönetimi altında kabul etmesi durumun self defence olmadığını göstermektedir.[37]

İkincisi; Hindistan’ın bu tezini, kararın BMGK’ya taşınması ve aynı zamanda Uluslararası Ceza Mahkemesinde tartışılması gibi delilleri öne sürerek çürütmektedir. Çünkü karar SSCB’nin vetosundan dolayı BMGK’dan geçirilememiştir. Nitekim BMGK’nın Hindistan’ın aleyhine bir karar alamamış olması Hindistan’ın askeri güç kullanımını yasallaştırmamaktadır.

Üçüncüsü; çatışmaları başlatan ve silahlı saldırıda bulunan tarafın Portekiz değil Hindistan olduğudur. Nitekim Portekiz’in bölgede bulundurduğu sınırlı sayıdaki askerle Hindistan ordusuna karşı bir silahlı saldırıda bulunduğu iddiası, Portekiz tezlerine göre doğru değildir. Hindistan’ın harekattan önceki günlerde Goa kıyılarında provokatif hareketlerde bulunduğunu belirten Portekiz tarafı, Hindistan’a yönelik bir saldırının söz konusu olmadığını, Hindistan’ın BM antlaşmasına aykırı hareketini meşrulaştırmak adına bunu iddia ettiğini belirtmektedir.[38]

Dördüncüsü; Hindistan’ın 1947 yılında devlet olması. Bağımsızlıktan sonrada bu durum böyle devam etmiş ve Portekiz’in Goa’daki varlığı 5 asrı geçmiştir. Dolayısıyla Portekiz’in iddiasına göre Portekiz burayı Hindistan’dan değil başka yerel devletlerden almıştır. Bu yüzden Hindistan’ın Goa bölgesinin coğrafi olarak kendisine bağlı olduğunu söylemesi bu gerçeği yok etmemektedir. Dolayısıyla Goa’nın ilhakı her ne kadar ahlaki açıdan normal gözükse de bu harekat, BM şartına göre başka devletin toprak bütünlüğüne karşı yapılan saldırı niteliğinde olduğundan ve herhangi bir BMGK kararından yoksun olduğu için uluslararası hukuka aykırı görünmektedir.

Beşincisi; Hindistan, 1960 yılında BM Genel Kurulunda kabul edilen deklarasyona göre Portekiz’in yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve bundan dolayı kendilerinin müdahale edip BM kararını uyguladıklarını söylemesi tezinde şöyle bir sorun ortaya çıkmaktadır: Goa’da Portekiz yükümlülüklerini yerine getirmese bile Goa halkı istemediği müddetçe Hindistan’ın orayı kendi topraklarına katması, Hindistan’ın deyimiyle ilhak etmesi meşru sayılmaz.[39] Çünkü ilgili karara göre böyle bir durumda kararı verecek olan halkın kendisiydi ve bu karar da demokratik yollarla verilmeliydi. Nitekim Hindistan Goa’yı yasak yollarla yani askeri güç kullanarak topraklarına kattığını ilan etmiştir. Dolayısıyla her ne kadar Portekiz Goa’da referandum yapılmasını reddetmiş olsa da bu durum, Hindistan’ın orayı askeri güç kullanarak ilhak etmesini ve yerel halkın isteklerine başvurmadan ilhak ilanını duyurmasını meşrulaştırmamaktadır.

Altıncısı; Hindistan’ın Goa’yı ilhak etmesinin meşru olmadığının bir nedeni de Goa’nın egemenliğinin Hindistan’ın da desteklediği bir karar ile BM tarafından tanındığıdır. Nitekim Goa, BM tarafından Muhtar olmayan ülke olarak kabul edilmiş ve bu durumda belirli bir seviyeye gelene kadar Portekiz yönetimine kalması gerektiği belirtilmiştir. Hindistan da bu kararı desteklemiştir. Dolayısıyla bu karar Goa’nın egemenlik haklarının olduğunu ve BM tarafından belirtilen yükümlülükleri yerine getirildiğinde bağımsız olabileceğini belirtmektedir. Aynı zamanda Hindistan’ın bağımsızlığını kazandıktan hemen sonra Portekiz’le diplomatik ilişkiler geliştirmesi ve 1955 yılına kadar Goa’da resmi konsolosluğunu bulundurması Goa’nın egemen bir devlet olduğunun Hindistan tarafından kabul edildiği anlamına gelmektedir. Nitekim Hindistan Goa’nın egemenliğini tanımasaydı Goa ile resmi diplomatik ilişkiler başlatmazdı.

Yedincisi, Hindistan’ın Goa’yı ilhak etmesinin hemen akabinde Güvenlik Konseyi’nin bunu illegal bir girişim olarak görmesi ve acilen toplanması da meselenin meşruiyetinin olmadığını göstermektedir. Portekiz’in BM temsilcisi, harekatın BM antlaşmasının ihlali anlamına geldiğini ve bu yüzden BMGK’nın acil toplanması gerektiği çağrısında bulundu. Nitekim Hindistan’ın harekâtı başlatmasının ardından BMGK, 18 Aralık 1961 tarihinde SSCB’nin karşı çıkmasına rağmen ABD, Fransa, İngiltere, Şili, Türkiye, Ekvador ve Çin’in çağrılarıyla olağanüstü toplanarak Hindistan’ın Goa’yı Portekiz’den güç kullanarak almasının meşru olmadığını, 5033 sayılı kararı geçirerek Hindistan’ın derhal Goa’dan askerlerini çekmesi çağrısında bulunulduğunu ve kararın SSCB tarafından veto edildiğini bildirmiştir.[40]

  1. Sonuç ve Genel Değerlendirme

Sonuç olarak uluslararası hukukun devletlerin dışişlerinde kuvvet kullanımına başvurmasına yönelik ilkelerine bakıldığında Goa, Daman ve Diu’nun Hindistan tarafından kuvvet kullanılarak ilhak edilmesinin yasal olmadığı görülmektedir. Nitekim Hindistan, her ne kadar kendi tezlerinde doğruluk ve haklılık payına sahip olsa da başka bir devletin egemenliği altında bulunan bir ülkeyi kuvvet kullanarak kendi topraklarına katması uluslararası hukuk açısından kabul edilebilir bir durum değildir. BM kurucu anlaşmasına bakıldığında devletlerin başka bir devlete karşı güç kullanarak toprak elde etmesi illegal sayılmaktadır. Ayrıca Goa, 1541 sayılı kararla Portekiz yönetimi altındaki muhtar olmayan topraklar olarak ele alınmış ve Hindistan da bu kararı desteklemiştir. Söz konusu kararın VI prensibi, bu statüye sahip ülkelerin üç şekilde geleceklerine karar verebileceklerini belirtmiştir. Birincisi kendi bağımsızlığını kazanması yani bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkması, ikincisi kendi istekleri doğrultusunda bağımsız bir devletle birleşmesi ve son olarak da bağımsız bir devlete katılmasıdır. Ancak Goa’nın durumu bu üç maddeyi de karşılamamaktadır.

Diğer taraftan Portekiz’de 1974 yılında yönetimin askeri darbe sonucu değişmesi üzerine Goa’nın ilhakı ve Hindistan’ın bir parçası olduğu, Portekiz tarafından da resmi olarak kabul edilmiştir. Ancak Portekiz’in Goa’nın Hindistan’a ilhakını kabul etmesi ve Goa üzerinde hak iddia etmeyi terk etmesi, devletlerin dış işlerinde silahlı saldırı ve güç kullanımına başvurması meselesinin meşru olduğu anlamına gelmemektedir. BM antlaşmasının 2/4 maddesinde belirtildiği gibi devletlerin başka devletlerin topraklarına silahlı saldırıda bulunmaları ve dışişlerinde güç kullanımları yasaklanmıştır.

Her ne kadar BM Hindistan’ın Goa’yı ilhak etmesine karşı bir karar almadıysa da daimî üyelerden Rusya’nın, durumu Hindistan aleyhine veto etmesi, Hindistan’a karşı herhangi bir kararın alınmasını imkansız kılmıştır. Ayrıca Portekiz’in sahip olduğu sömürgeci devlet kimliği, Hindistan’ın harekatının uluslararası camia tarafından –özellikle üçüncü dünya ülkeleri tarafından- olumlu karşılandığı söylenebilmektedir. Nitekim coğrafi ve insani açıdan bakıldığında Portekiz’in Goa’yı kendi emelleri uğruna kullandığı görülmektedir. Ayrıca Hindistan’ın,  durumun Hindistan milli güvenliğine tehdit teşkil ettiği yönündeki kaygılarında haklı olduğu söylenebilir. Nitekim Portekiz’in Goa’yı askeri bir üs olarak gördüğü ve yeri geldiğinde bu amaçlarla kullandığı ve tarih boyunca rastlanılan bir durum olmuştur.

Ancak tüm bu veriler dahi devletlerin dış işlerinde güç kullanımına başvurabileceği yönünde bir algıya yol açmaması gerekmektedir. Nitekim bu karardan sonra meydana gelen silahlı saldırı ve güç kullanım durumlarında, BMGK karar alabilmiş ve bu kararları uygulatmıştır. Bu veriler göz önünde bulundurulduğunda BM kurucu antlaşmasının ilgili maddeleri çerçevesinde Hindistan’ın Goa müdahalesinin ve ilhakının uluslararası hukukun kuvvet kullanımını yasaklayan hükümlerince meşru değildir.

 

Ek 1.

Portekiz’in Goa’daki Varlığının Tarihsel Arka Planı

Portekizli denizci Vasco de Gama’nın 1498 yılında Hindistan’ın Kalikut limanına varmasıyla Hindistan -Avrupa ilişkilerinin gelişmeye başladığı söylenmektedir.[41] Bölgedeki zenginliği fark eden Portekiz’i Hollanda, İngiltere ve Fransa gibi dönemin Avrupalı güçleri takip etmiştir.

Bu tarihlerde Hindistan bölgesi, ticari ve ekonomik yönlerde kendi kendine yeten bir bölge olduğundan dolayı dış dünya ile olan münasebetleri kısıtlı almıştır. Bu bağlamda Hindistan’daki ekonomik kaynakların çeşitliliğini ve zenginliğini fark eden Portekizliler bu bölgenin gelecek adına önemli faydalar sağlayacağı kanısıyla bölgedeki varlığını arttırmaya çalışmıştır. Bu düşünceyle hareket eden Portekiz, 1505 yılında kralın emri ile bölgeye bir vali atamış ve atanan ilk vali Koçin’de göreve başlamıştır. Hindistan’daki varlığını yıldan yıla arttıran Portekiz, beş yıl gibi kısa bir sürede Goa ve çevresini, 1530 da ise Bahadır Şah’ın himayesinde bulunan Diu ve Daman limanlarına saldırarak[42] 1535 yılında bu bölgeleri de tamamen himayeleri altına almıştır.[43] 1530 yılından sonra Portekiz valisi Nünho da Cunha, valilik yönetim merkezini Goa’ya taşımıştır.[44]

Devam eden süreçte 16. yüzyılda Osmanlı devleti ile girilen deniz Savaşları[45] ve 17. yüzyılın hemen başlarında bölgeye gelen Hollanda ve İngiltere gibi diğer Avrupalı devletler ile bir takım çatışmalar yaşaması, Portekiz’in Goa’dan ileriye geçmesini engellemiştir.

18. yüzyılda Hindistan coğrafyasında sömürgecilik mücadelesi İngiltere ve Fransa’yı karşı karşıya getirmiştir. İngiltere’nin bu mücadeleden galip çıkmasıyla[46] sömürgecilik faaliyetlerine hız vermesi, 19. yüzyılın ikinci yarısında bölgenin tamamen İngilizlerin eline geçmesine yol açmıştır.[47]

Goa dışında alt kıtanın neredeyse tamamına hükmeden İngiltere, Portekiz’i Goa’da sıkıştırmasına rağmen varlığına fazla ses çıkarmamıştır. Bu tarihten sonra Portekizliler 1961 yılına yılında Hindistan tarafından bölgeden çıkarılıncaya kadar Goa’da hüküm sürmüştür.

 

Kaynakça

Aich, Poulami, Rewiving Indo Portugal Relations a Special Referance to Bengal, Jadavpur University, Kolkata, Doktorv Tezi, 2009.

Aral, Berdal, Uluslararası Hukukta Meşru Müdafaa Hakkı, Siyasal Kitabevi, 1999.

Arthur G. Rubinoff, Indias Use of Force in Goa, Bombay: Popular Prakashan, New York: Humanities Press, 1971.

Balmiki Prasad Singh, Goa And International Law, 1962, http://balmikiprasadsingh.com/Articles/Goa_International_Law.pdf.

Bayur, Y. Hikmet, Hindistan Tarihi, C. 1 ve 3, TTK, Ankara, 1987.

Christiansen, Mark Gry, Humanitarian Intervention: Legal and Political Aspects,  Danish Institute of International Affairs, Copenhagen: 1999.

Complaint by Portugal (Goa) Initial Proceedings,    https://www.un.org/en/sc/repertoire/59-63/Chapter%208/59-63_08-15-%20The%20India-Pakistan%20question.pdf, Erişim T: 01.11.2019.

Meray, Seha L, Uluslararası Hukuk Ve Örgütler, 2. Baskı, 1979, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları.

Milano, Enrico, , Unlawful Territorial Situations in International Law: Reconciling Effectiveness, Legality And Legitimacy, Martinus Nijhoff Publishers, Leiden, 2006.

Moss, Konrad Markus,The Creation and Maintenance of a Divided City The case of Pondicherry, Unıversıty Of Oslo, South Asian Studies, Yüksek Lisans Tezi,2017.

Indian Occupation of Portuguese Territories in India. – Invasion of Goa, Daman, and Diu. – Incorporation in Indian Union.,  Keesing’s Record of World Events (formerly Keesing’s Contemporary Archives), Volume 8, March, 1962 India, Portugal, Indian, Page 18659.

International Reactions to Indian Attack on Goa. – Soviet Veto of Western Cease-fire Resolution in security Council. Keesing’s Record of World Events (formerly Keesing’s Contemporary Archives), Volume 8, March, 1962 India, Portugal, Indian, Page 18659.

Kulke, Hermann ve Rothermund, Dietmar, Hindistan Tarihi, çev: Müfit Günay, İmge Yayınevi, Ankara, 2001.

Kux, Dennis, India and the United States: Estranged Democracies 1941–1991.. National Defense University Press. Washington, D.C 1993.

Tom Ruys, The Indian Intervention in Goa—1961, Oxford Public International Law, (http://opil.ouplaw.com ), (Oxford University Press, 2015), 25 June 2018.

Tunç, Abdullah, “Uluslararası Hukukta Davetle Müdahale’’, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015.

United Nation, Charter of the United Nations, (çevrimiçi), https://www.un.org/en/charter-united-nations/index.html.

UN Resolution 1514, https://www.sfu.ca/~palys/UN-Resolution%201514.pdf, Erişim T: 01.10.2019.

Wright, Quincy, “The Goa Incident’ The American Journal of International Law Vol. 56, No. 3 (Jul., 1962), pp. (617-632 ).

 

[1] Yazının geri kalan kısmında aksi belirtilmediği müddetçe bu üç bölge için sadece Goa kullanılacaktır. Goa’nın ilhakı denildiğinde ‘Goa, Daman ve Diu’ kastedilmektedir.

[2] Ek 1. (makalenin sonunda ele alınmıştır).

[3] Konrad Markus Moss, “The Creation and Maintenance of a Divided City The case of Pondicherry”, University Of Oslo, South Asian Studies, Yüksek Lisans Tezi, 2017, s. 20.

[4]  Poulami Aich, “Rewiving Indo Portugal Relations a Special Referance to Bengal”, Jadavpur University, Kolkata, Doktora Tezi, 2009, s. 78.

[5] Dennis Kux. India and the United States: Estranged Democracies 1941–1991. National Defense University Press. Washington, D.C 1993. s.196-197.

[6] Poulami Aich, a.g.t., s. 79.

[7]  Arthur G. Rubinoff. Indias Use of Force in Goa, Bombay: Popular Prakashan, New York: Humanities Press, 1971, s. 92-93

[8] Zafer anlamına gelmektedir.

[9] Enrico Milano, Unlawful Territorial Situations in International Law: Reconciling Effectiveness, Legality And Legitimacy, Martinus Nijhoff Publishers, Leiden, 2006, s. 195-196

[10] Seha L. Meray, Uluslararası Hukuk Ve Örgütler, 2. Baskı, 1979, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 236-237.

[11] Seha L. Meray, a.g.e., s. 237.

[12] United Nation, Charter of the United Nations, (çevrimiçi), https://www.un.org/en/charter-united-nations/index.html.

[13] United Nation, Charter of the United Nations, (çevrimiçi), https://www.un.org/en/charter-united-nations/index.html.

[14] Seha L. Meray, a.g.e., s.240-241.

[15] United Nation, Charter of the United Nations, (çevrimiçi), https://www.un.org/en/charter-united-nations/index.html.

[16] Bkz: Berdal Aral, Uluslararası Hukukta Meşru Müdafaa Hakkı, Siyasal Kitabevi, 1999, s.24-34.

[17] United Nation, Charter of the United Nations, (çevrimiçi), https://www.un.org/en/charter-united-nations/index.html.

[18] Bkz: Mark Gry Christiansen, Humanitarian Intervention: Legal and Political Aspects, Danish Institute of International Affairs, Copenhagen: 1999. s. 11-15.

[19] Abdullah Tunç, “Uluslararası Hukukta Davetle Müdahale”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015, s.26.

[20]  BM Antlaşmasına Uygun Olarak Devletler Arasında İşbirliğine ve Dostça İlişkilere İlişkin Uluslararası Hukuk İlkeleri Bildirisi.

[21] Poulami Aich, a.g.t., s. 82.

[22] International Reactions to Indian Attack on Goa. – Soviet Veto of Western Cease-fire Resolution in security Council. Keesing’s Record of World Events (formerly Keesing’s Contemporary Archives), Volume 8, March, 1962 India, Portugal, Indian, (Page 18659), s.8.

[23] Indian Occupation of Portuguese Territories in India-Invasion of Goa, Daman, and Diu, – Incorporation in Indian Union, Keesing’s Record of World Events (formerly Keesing’s Contemporary Archives), Vol 8, March, 1962 India, Portugal, Indian, (Page 18659),  s.7.

[24] Dennis Kux, a.g.e., s.198.

[25] Dennis Kux. India and the United States: Estranged Democracies 1941–1991.. National Defense University Press. Washington, D.C 1993. s.198.

[26] India and the United States: Estranged Democracies, 1941-1991  “You spend the last fifteen years preaching morality to us, and then you go ahead and act the way any normal country would behave and now that you have done what you should done long ago, people are saying the preacher was caught coming out of a brothel”.

[27] Complaint by Portugal (Goa) Initial Proceedings,    https://www.un.org/en/sc/repertoire/59-63/Chapter%208/59-63_08-15-%20The%20India-Pakistan%20question.pdf, Erişim T: 01.11.2019.

[28] Enrico Milano, a.g.e., s.195.

[29]International Reactions to Indian Attack on Goa. – Soviet Veto of Western Cease-fire Resolution in security Council, s.7.

[30] Quincy Wright, “The Goa Incident’ The American Journal of International Law Vol. 56, No. 3 (Jul., 1962), pp. (617-632 ), s. 617-619.

[31] Balmiki Prasad Singh, Goa And International Law, 1962, http://balmikiprasadsingh.com/Articles/Goa_International_Law.pdf s.6.

[32] Balmiki Prasad Singh, a.g.m., s.3.

[33] Balmiki Prasad Singh, a.g.m., s.5.

[34] https://www.sfu.ca/~palys/UN-Resolution%201514.pdf.

[35] https://www.sfu.ca/~palys/UN-Resolution%201514.pdf.

[36] Non self-governing Territory, /muhtar olmayan-kendi kendini yönetemeyen topraklar.

[37] Tom Ruys, The Indian Intervention in Goa—1961, Oxford Public International Law, (http://opil.ouplaw.com ), (Oxford University Press, 2015), 25 June 2018,  s.4.

[38] Complaint by Portugal (Goa) Initial Proceedings,    https://www.un.org/en/sc/repertoire/59-63/Chapter%208/59-63_08-15-%20The%20India-Pakistan%20question.pdf, Erişim T: 01.11.2019.

[39] Quincy Wright, a.g.m., s. 624-625.

[40] International Reactionsf to Indian Attack on Goa. – Soviet Veto of Western Cease-fire Resolution in security Council, s. 8-9.

[41] Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, C. 3, TTK, Ankara, 1987, s. 56.

[42] Hikmet Bayur, a.g.e., C. 1, s.402.

[43] Hikmet Bayur, a.g.e., C. 3, s.65.

[44] Hikmet Bayur, a.g.e., C. 3, s.60-61.

[45] Hikmet Bayur, a.g.e., C. 1, s.406.

[46] Hermann Kulke- Dietmar Rothermund, Hindistan Tarihi, çev: Müfit Günay, İmge Yayınevi, Ankara, 2001, s. 329-330.

[47] Hikmet Bayur, a.g.e., C. 3, s. 317-318.

Aydın GÜVEN

Avatar photo

Aydın GÜVEN

Güney Asya -South Asia [email protected]


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul