- AB
- ABDULLAH AZZAM ERYILMAZ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- BORÇ KRİZİ
- EUROZONE
- EUROZONE CRISIS
- GREECE CRISIS
- IMF
- IMF İSTİKRAR POLİTİKALARI
- IMF İSTİKRAR PROGRAMI
- IMF İSTİKRAR PROGRAMININ ETKİLERİ
- KÜRESEL EKONOMİK KRİZ
- YUNANİSTAN
- YUNANİSTAN ALMANYA
- YUNANİSTAN BORÇ KRİZİ
- YUNANİSTAN KRİZİ
- YUNANİSTAN KRİZİ NASIL BAŞLADI
- YUNANİSTAN KRİZİ NE ZAMAN BAŞLADI
- YUNANİSTAN KRİZİ SON DURUM
- YUNANİSTAN KRİZİNİN NEDENLERİ
- YUNANİSTAN KRİZİNİN SONUÇLARI
- YUNANİSTAN KRİZİNİN TARİHSEL SÜRECİ
- YUNANİSTANDAKİ IMF İSTİKRAR UYGULAMALARI
IMF İSTİKRAR POLİTİKALARI UYGULAMALARI: YUNANİSTAN ÖRNEĞİ
Abdullah Azzam ERYILMAZ*
ÖZET
ABD’de emlak balonunun patlamasıyla ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alarak küresel bir finans krizine dönüşmüştür. Yaşanan ekonomik buhranın, Yunanistan üzerinde ciddi etkileri olmuştur. Ülkede zaten süregelen ekonomik sorunlar, yaşanan kriz ile beraber daha da artarak, kamu borç ve cari açık krizine dönüşmüş ve ülkenin tek başına içinden çıkamayacağı bir hal alınca IMF ve AB’nin ekonomik programı devreye girmiştir. Makale, Yunanistan’da yaşanan krizin nedenlerini, tarihi sürecini, uygulanan ekonomik program kapsamında yapılan reformları ve etkilerini incelemektedir.
Anahtar Kelimeler: Küresel Ekonomik Kriz, IMF İstikrar Programı, Avrupa Birliği, Yunanistan Borç Krizi
* Abdullah Azzam Eryılmaz, İstanbul Medeniyet Üniversitesi İktisat Lisans Öğrencisi
- Giriş
2007 yılı sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde patlak veren Mortgage Krizi, takip eden süreçte tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Kriz, önce finansal sektörde kendini gösterdi. İlerleyen süreçte finansal kriz Avrupa’da egemen bir borç krizine dönüşmüştür( Overbeek, 2012:30). Krizin ortaya çıkmasında Amerika’daki finansal kurumların verileri manipüle ederek siyasi iktidarı, karar alıcıları ve kamuoyunu yanıltmaları ve bu sebeple gerekli önlemlerin alınamaması olarak gösterebiliriz(Lapavitsas et al. 2010:373). Finansal kriz, Avrupa Birliği’nde ortak para politikası uygulamaları ve ülkelerin inisiyatifine bırakılmış maliye politikalarının da sorgulanmasına neden olmuştur. Üstelik birlik içindeki ülkelerin birbiriyle olan finansal bağımlılığı, aynı para birimini kullanan ülkelerin de krize girmesine yol açmış(Gedikli, 2013: 43) ve zayıf mali yapıya sahip İrlanda, Portekiz, İtalya, İspanya, Belçika Fransa ve Yunanistan gibi ülkelerde ciddi manada tehditler oluşturmuştur(De Santis ve Roberto, 2012:419).
Mevcut Yunanistan krizi 2009’da mali krize dönüşüp kısa sürede egemen bir borç krizine doğru evrildi ve çok kısa sürede benzeri görülmemiş bir durgunluğa dönüştü(Matsaganis, 2012:1). Yunanistan’da meydana gelen ekonomik kriz, özellikle gayrisafi yurtiçi hasılada aşırı bütçe açığı ve kamu borcu düzeylerinde kendini göstermektedir. Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizin ardından Avrupa Birliği birtakım önemli yapısal önlemler almıştır. Yunanistan’da meydana gelen ekonomik kriz tüm dünyada gözlerin bu ülkeye çevrilmesine neden olmuş ve başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere uluslararası arenada önemli dersleri ve çıkarımları beraberinde getirmiştir. Ekonomik krize karşı Avro Bölgesi ülkelerinin IMF ile birlikte önlemler almak durumunda kalması, ulusal ekonomik sorunlara karşı kollektif hareket etme anlayışını göstermek bakımından çarpıcı bir örnek teşkil etmiştir(Köse ve Karabacak, 2011:289-290).
- Yunanistan’daki Krizin Tarihi Süreci
Yunanistan 1961 yılında imzaladığı serbest ticaret antlaşmasıyla Avrupa Birliği’ne dahil olma süreci başlamış ve 1981 yılında ise tam üye olmuştur. Üyeliğin ilk yıllarında AB ülkeleriyle yüksek bir rekabete maruz kalmış, ülkedeki siyasi iktidarların uyguladığı popülist politikalarla makro ekonomik istikrarı sağlama çabaları sonuçsuz kalmıştır. Bu durum, ülkenin ekonomik performansını düşürmüş ve diğer ülkelerle Yunanistan arasındaki ekonomik farkı açmıştır (Oltheten, ed. all, 2003:803). Üyeliğinin ikinci evresinde, başarılı bir makro ekonomik istikrar programının ardından Yunanistan’ın ekonomik performansı önemli ölçüde artmıştır. Avroya üyelik AB’nin mali ve parasal politikası için yakınlaşma kriterlerine bağlı olmayı gerektirmiş ve 1990’larda Yunanistan’ın ekonomik politikası için bir dış disiplin sağlanmıştır. Yunanistan ayrıca, AB’nin bölgesel politikaları çerçevesinde ekonomik ve sosyal uyumun sağlanması için sağladığı fonların ciddi oranda fayda sağlayan ülke olmuştur(Oltheten,ed.all, 2003:774-75).
2000 yılından küresel krize kadar olan dönemde, Yunanistan’ın borç stoku GSYH’nin %100’ü civarında seyretmiştir. Bu dönemde ülke, yılda ortalama %4 büyüme kaydetmiş ve faiz oranları düşük seviyelerde gezmiştir (IMF, 2010:35). 2000’li yılların başında Yunanistan, düşük faizli sermayeye bol miktarda erişme imkanı bulmuş ve Euro’ya girişiyle birlikte sermayenin daha fazla güvenini kazanmıştır(Nelson, ed.all, 2011:1). Fakat 2009 yılında iktidara gelen Papendrou hükümetinin, mali verilerin çarpıtıldığını açıklaması ise Yunanistan’ın ekonomik krizinin resmi başlangıcı sayılabilir(Köse ve Karabacak, 2011: 291). 2008 yılı bütçe açığı GSYH’nin %5’inden %7,5’ine revize edilmiştir. Aynı zamanda, 2009 yılı için öngörülen bütçe açığı GSYH’nin %3,7’sinden %12,7 oranına revize edilmiştir. 2010 yılının Nisan ayında ise Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Yunanistan’ın 2009 yılı bütçe açığının daha önce bildirilen GSYH’nin %12,7’si oranı yerine GSYH’nin %13,6’sı olduğunu ya da başka bir ifadeyle 32,4 milyar avroya ulaştığını açıklamıştır. Buna karşılık GSYH’nin %99,6’sı olarak tahmin edilen kamu borç oranı da 2009 yılının sonu itibarıyla GSYH’nin %115,1’i olarak revize edilmiştir (IMF, 2010:6-7). Takip eden süreçte Yunanistan, bütçe açığını azaltmak için istikrar programı oluşturmuştur.
Şubat 1992’de imzalanan ve Kasım 1993’te yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile bütçe disiplinine uyumu iki temel kriter getirilmiştir. Bunlardan ilki bütçe açığının GSYH’ye oranının %3’ü geçmemesidir. İkincisi ise kamu borcunun GSYH’ye oranının %60’ını aşmamasıdır. Aşırı açık prosedürü uyarınca GSYH’nin %3’ü oranındaki bütçe açığı kriteri, birkaç yılda ulaşılması gereken ortalama bir seviye değil, aşılmaması gereken bir üst sınırdır (OECD,2001:104). Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, tavsiyelerinin uygulanmasını yakından takip etmekte ve aşırı açığın düzeltilmesi durumunda aşırı açık prosedürü kararını kaldırmaktadır. Tavsiyelere uymamak ise yaptırım uygulaması ihtimalleri de dahil olmak üzere daha ileri düzeyde tedbirleri gündeme getirebilmektedir (European Commission, 1997:2) 2009 yılının Nisan ayında AB Bakanlar Konseyi Yunanistan’da aşırı açık durumunun mevcut olduğuna karar vermiş ve mali dengeyi sağlamak üzere birtakım öneriler sunmuştur (SGP, 2010:16). Ayrıca Bakanlar Konseyi tarafından Yunanistan’ın 2010 yılının Eylül, Ekim ve Aralık ayı sonlarına kadar alacağı önlemler belirtilmiştir. Konsey, Yunanistan’ın mevcut aşırı açık durumuna mümkün olduğu kadar çabuk ve en geç 2014 yılına kadar bir son vermesi gerektiğini bildirmiştir (European Council, 2010:4).
Hükümetler, yaratıcı muhasebe uygulamalarıyla kurallardan kaçınarak mali harcamaların bütçede görünmesini engelleyebilmektedirler (Von Hagen ve Wolff, 2006:3260). Avroya geçilmesinde hükümetler birtakım muhasebe hileleri kullanmışlardır. Avrupa muhasebe sisteminin metodolojik kurallarının zayıf olduğunu ve ortak para birimine üyelik için gereken niteliklere sahip olmak için çok sayıda ülkenin bu hileleri kullandıklarını göstermişlerdir (Dafflon ve Rossi, 1999:76-78). Benzer şekilde ortak para birimine geçişte hükümet borçlarının azaltıldığını ve Maastricht Antlaşmasının mali kurallarının resmi rakamları iyileştiren önemli mali operasyonlara neden olduğunu belirtmektedirler(Milesi ve Ferretti,2000:4). Yunanistan’ın bütçe açığı ve borç düzeyine ilişkin istatistiksel verileri çarpıtarak sunması bu konuda yaşanan son örnektir. Bu örnekten hareketle, Uluslararası Para Fonu (IMF) doğru olmayan bilgilerin açıklanmasının ciddi biçimde kurumsal eksikliklerden ve kusurlardan kaynaklandığı vurgulamaktadır. Bu kusurlara veri sağlayıcılarının hesap verebilirliklerinin çok düşük düzeyde olması kadar veri kaynaklarıyla ilgili sorunlar da dahildir. Ayrıca Eurostat tarafından da ortaya konduğu üzere bazı mali operasyonların kamuya açıklanmasıyla ilgili olarak politik müdahaleler de yaşanmıştır (IMF, 2010:6-7).
- Krizin Nedenleri
Avrupa Birliği’nin entegrasyon sürecinde ulaştığı son aşama parasal birliktir. 1 Temmuz 2002’den itibaren Euro ulusal paraların yerine ikame edildi. Birlik üyesi ülkeler para politikası yetkilerini kendi merkez bankalarından alıp Avrupa Birliği organlarına devrederken maliye politikasına ilişkin yetkilerini ise ellerinde tutmaya devam ettiler. Bu durum birtakım çekinceleri beraberinde getirdi. Para ve maliye politikalarının uyumu sağlanamadığı takdirde ekonomik işleyişte aksamalar olabilirdi(Öztürk ve Aras, 2011: 143). Nitekim öyle de oldu. Euro kullanan ülkeler krizi atlatamadı.
Bir rezerv para haline gelen Euro, iç ve dış şoklarla karşı karşıya kaldı. İlk olarak Avrupa Birliği’nin genişleme sürecinde Euro bölgesine katılan yeni ülkelerin parasal birlik için öngörülen koşulları sağlayamamasıydı. Üye devletlerin birçoğunun zaman içinde borçları arttı ve mali disiplin problemi yaşamaya başladılar. Küresel krizle birlikte tüm bu sorunlar açığa çıktı(Öztürk ve Aras, 2011: 143).
Yunanistan’ın borç krizi, temelde ülkenin bütçe politikalarından ve malî disiplin konusunda yaşadığı sıkıntılardan ileri gelmektedir. Yunan hükümetleri uzun yıllardan beri kamu borç yükü sorununu malî disiplini sağlayarak hafifletmek yerine, Avro alanının sağladığı düşük faizli finansman olanakları ile borç döngüsünü sürdürmeye çalışmıştır. Hükümetler ne kamu gelirlerini arttıracak, ne de kamu harcamalarını gelirler ile orantılı düzeye getirecek köklü tedbirler almamıştır(Dağdelen, 2011: 4-5).
Avrupa Komisyonu, Yunanistan’da kamu harcamalarının GSMH içerisindeki payının büyümesinde, nüfusun giderek yaşlanmasını ve bu nedenle emeklilerin bütçeye getirdiği yükün artmasının, kamuda istihdam edilen memur sayısı ile ücretlerin yükseklerde seyretmesi, emeklilik giderlerinin yüksek olmasının neden olduğunu belirtmiştir (Dağdelen, 2011: 6).
Siyasi iktidarların vergi reformlarını köklü bir hayata geçirememesinin seçimlerde başarılı olma kaygısına bağlamak mümkündür. Hükümetleri teşkil eden siyasi partiler, bir sonraki seçimde oy kaybetmemek için borçlanma yoluna giderek bütçeyi finanse etmeye ve mevcut borç stokunu çevirmeye çalışmışlardır. Avro piyasasının 2000’li yıllar boyunca hem likidite bolluğuna sahip bir seyir izlemesi, hem de bu piyasada yer alan hükümetlere çok fazla düşük faizle borçlanma olanağı sağlaması bunda etkili olmuştur. Bu süreçte yatırımcıların Avro alanında bulunan ülkelere çok fazla güven duymasının büyük rolü vardır (Dağdelen, 2011: 8).
Yunanistan’ın vergi gelirlerinin GSMH içerisindeki payının diğer Avrupa Birliği üyeleri ile kıyaslandığında düşük fakat harcamaları yüksek çıkmaktaydı. Öyle ki, diğer ülkelerle kıyaslandığında askeri harcamalarının da dikkat çekici bir orana sahip olduğu göze çarpmaktadır. Öyle ki Stockholm International Peace Research Institute (SIPRI) verilerine göre 2005-2009 yılları arasında dünyada en fazla silah ithalatı yapan beşinci ülke konumundadır. Buna göre 2009 yılında askeri harcamaların GSMH içerisindeki payı %4,06 düzeyinde gerçekleşmiştir (Dağdelen, 2011: 9)
Euro’nun başlangıcında Yunanistan Milli Gelir artışında Euro bölgesinin en düşük performansına sahipken, enflasyon oranlarında ise bölgenin en yüksek seviyelerine ulaşmıştı. Yunanistan’ın borçlanma maliyeti bu nedenlerle en yüksek düzeydeydi. 2000–2008 arasında Euro’ya uyum sürecinde enflasyon oranları %3’ün biraz üzerine kadar düştü. Makroekonomik koşullar iyileşti ve yabancı sermaye girişi arttı. 1995’te net sermaye girişi GSYİH’nin %5’inden 2008’e kadar %100’üne çıktı. İç talepteki artışla beraber artan ithalat cari açığı arttırdı. 1997’de cari açık %3,7 düzeyinde iken %14,4’e kadar yükseldi. Artan talep fiyatları ve istihdam maliyetlerini yükseltti ve Yunanistan’ın diğer ülkelerle olan rekabet gücünü azalttı. 1997’den bu yana tüketici fiyatlarındaki artış %47 ile Euro ortalaması olan %27’nin çok üzerinde gerçekleşti. IMF’nin Yunanistan’daki reel döviz kuru artış tahmini %20-30’lar civarındadır. Bu koşullarda rekabet kaybı belirgindir (Dadush, 2010:25-30). Krizin çıkmasıyla birlikte büyüme tersine dönmüş ve bütçe açıklarıyla birlikte borç stoku artmıştır. 2008’de Milli gelir %2 artış göstermiş, 2009’da ise %2 küçülmüş, buna paralel kamu gelirleri azalmış ve 2008’de bütçe açığı %7,7 iken 2009’da %13,6’ya çıkmıştır. Borçlanma 2007’de GSYİH’nin %96’sı iken 2009’da %116’sına yükselmiştir.( Nelson, Belkin and Mix, 2011:2)
- Yunanistan’daki IMF İstikrar Uygulamaları
2009 yılı sonunda vadesi dolan kamu borçları avro kullanan ülkelerde Eurozon krizi yaşanmasına neden olmuştur(Lapavitsas et al. 2010:373). Ülkeler kurtarma kredisi olmadan para birimlerinde devalüasyona gidip krizden çıkma yolunu arayabilirler(Roubini ve Setser, 2004:1). Fakat Yunanistan, 2001 yılında Avro’ya geçtiği için parasını devüle ederek bu borç krizinden çıkma şansı yoktu. Takip eden süreçte, Avro Bölgesi ülkeleri Yunanistan’a yardım yapılması ve avroya güvenin yeniden kazandırılması için IMF ile beraber ortak bir finansal yardım mekanizması oluşturulması konusunda anlaşmaya varmışlar ve ilk etapta 30 milyar avroluk yardım paketini onaylamışlardır. Buna mukabil Yunanistan Parlamentosu da vergi kaçırmayı önleme ve yüksek gelirliden daha fazla vergi alınmasına dair kanunu onaylamıştır. Kredi derecelendirme kuruluşları da ülkenin notunu yatırım yapılamaz seviyelerine düşürmüşlerdir. 2010 yılının Mayıs ayında Avro Bölgesi ekonomi ve maliye bakanları yaptıkları toplantıda, Uluslararası Para Fonu(IMF)’nun de katkısıyla 110 milyar avroya ulaşan Yunanistan’ı kurtarma paketine onay vermişlerdir(Köse ve Karabacak, 2011:292). Ardından AB Komisyonu tarafından Temmuz 2011’de Yunanistan için 109 milyar Euro’luk üçüncü bir yardım paketinin açıklamıştır(Odabaş ve Bahtiyar, 2011: 105). Kurtarma paketleri kapsamında alınacak önlemler, tüm mali, finansal politikaların kullanımını ve yapısal reformların hayata geçirilmesini öngörmekteydi. Tüm bunlar olurken kemer sıkma politikalarından rahatsız olan Yunan halkı ülke çapında gösteriler düzenlemiş ve grevler yapmıştır.(Köse ve Karabacak, 2011:292).
Yardım paketlerinin amaçlarına ulaşmasını sağlamak amacıyla, tüm mali, finansal ve yapısal politikalar kullanılacaktır. 2011 yılı ve sonrası için, mali hedefleri başarmak üzere daha fazla gelir ve harcama tedbirleri tespit edilmiştir. Mali yardım paketi çerçevesinde öngörülen tedbirler; harcama tedbirleri, gelir tedbirleri ve yapısal mali reformlar olmak üzere üç temel başlık altında toplanabilir (IMF, 2010:11):
Harcama tedbirleri: Avroya geçilmesinin ardından Yunanistan faiz dışı harcamalarını GSYH’nin %8’i oranında artırmıştır. Bu harcamalar arasında yer alan memur maaşları, tüketim ve sosyal transfer harcamaları bütçeye önemli bir yük getirmiştir. Dolayısıyla, ücretler ve emekli maaşları program süresince nominal olarak dondurulacak, yüksek emekli aylıklarında kesinti yapılacak, Paskalya, noel ve yaz ikramiyeleri kaldırılacak, düşük öncelikli yatırım harcamalarına son verilecek, kamuda istihdam azaltılacak, belediyeler ve yerel idareler birleştirilecek, kamu kurumlarına yapılan ödenekler azaltılacak ve AB yapısal fonlarının ve uyum fonunun mümkün olduğunca daha etkin kullanımı sağlanacaktır.
Gelir tedbirleri: Genel KDV oranının %21’den %23’e çıkarılması, indirilmiş (düşük) KDV oranının %10’dan %11’e çıkarılması, düşük KDV oranına tabi kamu kurumları, restoran ve otellerde genel KDV oranının geçerli olması, benzin, sigara ve tütün mamullerinde ÖTV’nin artırılması ve AB müktesebatı ile uyumlu bir oran yapısının elde edilmesi sağlanacaktır. Gayrimenkullerin daha yüksek oranlarda değerlenmesi, kârlılığı yüksek firmalara geçici bir kriz vergisi konulması, ruhsatsız bina ve kurumlara vergi ve harçlar konulması, şans oyunları işletmelerine ve lisans ücretlerine yönelik vergi artışları yapılması öngörülmektedir.
Yapısal mali reformlar: Harcamaları azaltmaya yönelik bütçe kontrol ve süreçlerinde iyileştirmeler yapılmasını ve ayrıca vergi idarelerinin iyileştirilmesini içermektedir. Bu reformlar gelir ve harcamalar üzerindeki kontrolü güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Emeklilik sistemine, sağlık sektörüne, vergi idaresine ve vergilendirme sistemine, kamu mali yönetimine, borç yönetim yapısına, istatistiksel bilgilerin raporlanmasına ilişkin önemli yapısal düzenlemeleri kapsamaktadır. Bu yapısal reformlar; kamu idaresinin modernizasyonunu, emek piyasalarının ve gelir politikalarının güçlendirilmesini, iş ortamının iyileştirilmesini, rekabetçi piyasaların desteklenmesini, kamu kurumlarının şeffaflığının ve etkinliğinin artırılmasını içermektedir (IMF, 2010:56-57).
Yunanistan bir taraftan bütçe açığını indirmeye ve borcunun GSYH’ye oranını düşürmeye çalışırken; diğer yandan, uzun zamandır süregelen yapısal zayıflıkları hedef alarak, gelecek yıllarda ekonomik kalkınma için gerekli koşulları güvence altına almaya ve dolayısıyla ekonomiyi yeni ve sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokmaya çalışmaktadır( Köse ve Karabacak, 2011:304). Gerek Yunanistan hükümeti gerekse IMF, Yunanistan’ın gelecek yıllarda sürdürülebilir büyümesi ve kalkınmasının, tüketime dayanan bir model yerine yurt içi ve yabancı yatırımda ve mal ve hizmet ihracatında sürdürülebilir büyümenin yön verdiği yeni bir modele dayanacak şekilde büyüme paradigmasında köklü bir değişim gerektirdiğini kabul etmektedir. Yurt içi talep ve enflasyon makul düzeylere geldikçe ve ekonomi yapısal reformlara tepki verdikçe, ithalata talebin düşeceği, ihracatın artacağı ve cari açığın daralacağı beklenmektedir(IMF, 2010:8). Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den heyetler Yunanistan makamlarına periyodik olarak gerçekleştirdikleri ziyaretlerle Programa uyum konusunda mevcut durumu ve gelişmeleri değerlendirmektedir. Program kapsamında finansman sağlanması bu incelemelerin sonuçlarına bağlanmıştır.2010-2011 yıllarında üç adet inceleme ziyareti gerçekleştirilmiştir. Bu ziyaretler sonucunda birtakım riskler ortaya konmakla beraber Yunanistan’ın programa genel olarak sadık kaldığı, performans kriterlerini önemli ölçüde karşıladığı ve öngörülen hedefler doğrultusunda ilerleme kaydedildiği teyit edilmiştir( Köse ve Karabacak, 2011:304).
- IMF İstikrar Programının Etkileri
IMF programı Yunanistan’ın bazı makroekonomik göstergelerini olumlu yönde etkilerken bazılarında da istenen seviyede bir başarı yakalayamamıştır.
Şekil 1: Yunanistan’daki İşsizliğin Yıllara Göre Değişimi
Kaynak: (Worldbank)
Grafik 1’de görüldüğü gibi kriz öncesinde azalma trendi izleyen işsizlik, krizin ortaya çıkmasıyla beraber çok yüksek oranlarda artış göstermiştir. 2010 yılında başlayan IMF uygulamaları da işsizliği düşürmede pek başarılı olamamıştır. Öyle ki, ekonomik program uygulanmaya başladığı yılda işsizlik oranı %12.5’e çıkmış ve artış trendini sürdürmüştür. 2014 yılında ise kısmi bir düşüş gösterse de oranlar yüksek kalmaya devam etmiştir.
Şekil 2: Yunanistan’ın Kamu Borcunun Yıllara Göre Değişimi
Kaynak: (OECD)
Yunanistan’ın kamu borcu/GSYİH oranı IMF programının başladığı ilk yıllarda düşse de sonrasında yüksek bir ivmeyle artmıştır. Sonrasında artış yavaşlasa da kamu borcunun yüksekliği devam etmekte ve bu durum ülke için ciddi anlamda risk teşkil etmektedir. Yunanistan, 2014 yılı itibariyle kamu borcu/GSYİH oranı bakımından dünyada Japonya’dan sonra ikinci, AB’de ise birinci ülkedir.
Şekil 3: Yunanistan’ın GSYİH’sinin Yıllara Göre Değişimi
Kaynak: (OECD)
Yunanistan’ın GSYİH’sı kriz öncesinden başlayarak 2011 yılına kadar düşme eğilimindeyken, IMF programının başlamasını takiben istikrarlı bir şekilde artış göstermiştir. 2014 yılında ise Yunan ekonomisi borç krizinin başlamasından sonra geçen uzun yıllar boyunca ilk kez pozitif büyümüştür(Eraslan ve Timurtaş, 2015:34).
Şekil 4: Yunanistan’ın Cari İşlemler Hesabının Yıllara Göre Değişimi
Kaynak: OECD
Cari işlemler hesabının milli gelire oranı kriz sonrasında bir artış trendi içine gitmiştir. Ekonomik programın başlamasıyla ivme kazanmış ve ilk defa 2014 yılında cari fazla vermiştir.
Şekil 5: Yunanistan’ın Bütçe Açığının Yıllara Göre Değişimi
Kaynak: OECD
Bütçe açığı kriz öncesinde artmaya başlamış ve 2008-2009 yıllarında dip noktaları görmüştür. Sonrasında artış trendini sürdürmüş ve 2015 yılına geldiğimizde Yunanistan bütçesi fazla vermiştir.
- Sonuç
2008 yılında ABD’de başlayarak kısa sürede küresel bir boyut kazanan finansal kriz, tüm dünyayı uzun bir durgunluk sürecine sokmuş ve ülkelerin makroekonomik göstergelerinde ciddi tahribatlara neden olmuştur. Krizin Avrupa ülkelerindeki etkileri halen daha devam etmektedir. Özellikle ortak para birimini kullanan Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, İrlanda ve Yunanistan gibi ülkelerde daha sıkıntılı süreçler yaşanmasına neden olmuştur. Bunun nedeni olarak da Euro kullanan ülkelerin kendi bağımsız para politikalarını uygulayarak ekonomilerine müdahale edememeleri olarak gösterilebilir. Bu sebeple, yaşanan sorunlar için eurozone krizi tabiri de kullanılmıştır.
Yaşadığı ekonomik sorunların üstesinden tek başına gelemeyen Yunanistan, IMF ve AB’nin yardımlarına ve ekonomik programına muhtaç kalmıştır. Ülke, yardımların akabinde birtakım mali reformlar yapmıştır. Bu reformlar ile, harcamalar azaltılması ve gelirlerin arttırılması suretiyle bütçe disiplinin sağlanması amaçlanmıştır. Bunun için vergi oranları arttırılmış, emeklilik yaşı yükseltilmiş, memur maaşlarında kesintiler yapılmış ve transfer harcamaları azaltılmıştır. Bu durum yunan halkının tepkisini toplamış ve ülke çapında şiddete varan protestolar ve iş bırakma eylemleri yapılmıştır. Büyümenin sürdürülebilir hale getirilmesi ve işsizliğin azaltılmasına yönelik adımlar atılmıştır. Ülkede uygulanan IMF programı, ülkenin cari açık, ekonomik büyüme ve bütçe açığı gibi göstergelerde olumlu sonuçlar verirken işsizlik ve kamu borcu üzerinde istenen başarıyı sağlayamamıştır.
KAYNAKÇA
Gedikli, Ayfer. “The Greek Sovereign Debt Crisis: Causes, Impacts and Some Policy Recommendation”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (2013):19-43.
Matsaganis, Manos. “Social policy in hard times: The case of Greece.” Critical Social Policy,v.32 No:3 (2012): 406-421
Köse, Yaşar, ve Hakan Karabacak. “Yunanistan ekonomik krizi: Nedenleri, etkileri ve alınan tedbirlere ilişkin bir değerlendirme.” Maliye Dergisi 160 (2011): 289-306.
Oltheten, E., Pinteris, G. ve Sougiannis, T., “Greece in the European Union: Policy Lessons from Two Decades of Membership”, The Quarterly Review of Economics and Finance, 43, (2003): 774-806.
Nelson, Rebecca M., Paul Belkin, and Derek E. Mix. “Greece’s Debt Crisis: Overwiew, Policy Responses And Implications.” Journal of Current Issues in Finance, Business and Economics 4.4 (2011): 371.
Overbeek, Hank. “Sovereign Debt Crisis in Euroland: Root Causes and Implications for European Integration.” The International Spectator Italian Journal of International Affairs (2012): 30-48.
Roubini, Nouriel, and Brad Setser. “Bailouts or Bail-ins? Responding to Financial Crises in Emerging Economies.” Peterson Institute Press: All Books (2004).
Lapavitsas, Costas, et al. “Eurozone crisis: beggar thyself and thy neighbour.” Journal of Balkan and Near Eastern Studies 12.4 (2010): 321-373.
De Santis, Roberto A. “The Euro Area Sovereign Debt Crisis: Safe Haven, Credit Rating Agencies and The Spread of The Fever From Greece, Ireland and Portugal.” ECB Working (2012).
OECD (Organization for Economic Cooperation and Development), Managing Public Expenditure, a Reference Book for Transition Countries, Paris,(2001).
European Commission (1997b), Economic Policy in EMU, Part A, Rules and Adjustment, Economic Papers no.124, November 1997, Brussels.
SGP, Update of the Hellenic Stability and Growth Programme (Including an Updated Reform Programme), Ministry of Finance, Athens (2010).
European Council, Conclusions, General Secretariat of the Council, Brussels, (2010).
Von Hagen, J. ve Wolff G., “What Do Deficits Tell About Debt? Empirical Evidence on Creative Accounting with Fiscal Rules in the EU”, Studies of the Economic Research Centre No 38, (2004).
Dafflon, B. ve Rossi, S., “Public Accounting Fudges Towards EMU: a First Empirical Survey and Some Public Choice Considerations”, Public Choice, 101, (1999): 59-84.
IMF (International Monetary Fund), Country Report, Greece: Staff Report on Request for Stand-By Agreement, No: 10/110, (2010).
Dağdelen, İlhan, “Avrupa Bütünleşme Sürecinde Yunanistan’ınBorç Krizi.” Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi (2011): 1.
Öztürk, Mustafa,ve Aras, O. Nuri. “Euro ve Kriz Sonrası Dönemde Parasal İstikrar.” (2011): 143-155.
Dadush, vd. “Paradigm Lost The Euro In Crisis, Carnegie Endowment For International Peace.” (2010).
Odabaş, Hakkı, and Ercan Bahtiyar. “Euro Bölgesi ve Mali İstikrarsızlık: Yeni Avrupa İstikrar Mekanizması Başarılı Olacak Mı?.” Ekonomi Bilimleri Dergisi 3.2 (2011).
Erarslan, Cemil, and Timurtaş M. Emin. “Avrupa Borç Krizinin Seçilmiş Ülke Örnekleri Üzerindeki Etkileri.” Gazi İktisat ve İşletme Dergisi 1.2 (2015).
Milesi-Ferretti, G. M. “Good, Bad or Ugly? On the Effects of Fiscal Rules with Creative Accounting”, IMF Working Paper, 172, (2000).