SİBER HAREKÂTLAR VE ULUSLARARASI HUKUKTA MEŞRU MÜDAFAA HAKKI | İlim ve Medeniyet

GİRİŞ

 21. yüzyılda, bilişim teknolojisindeki gelişmeler geleneksel savaş yöntemlerini değiştirmiştir. Bu teknolojik dönüşüm ile beraber devletlerin savunma ve saldırı amaçlı gösterdikleri refleksleri ve kullandıkları silahları da değiştirmiştir. Siber savaş ve saldırılar olarak tanımlanan bu yeni durum ağlar üzerinden bilgi edinme, saldırı, zarar verme, yok etme, kontrol etme gibi yöntemlerle hedeflerine odaklanmıştır. Teknolojinin yaygınlaşması, ucuz olması saldırıların bizzat devletler tarafından uygulanmasının ötesinde şahıslar tarafından da yapılabilmesine olanak tanımıştır. Şahıslar eliyle olan saldırıların devletler tarafından desteklemiş olması realitesi durumu uluslararası hukuk açısından elzem hale getirmiştir. Ancak saldırının tespiti, saldırıyı yapan aktör, saldırının yapıldığı konumun tespitinin zor olması hukuki olarak bir yaptırımın zorluğunu da aşikâr kılmıştır.

Mevcut uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde bu saldırıların açıklanması oldukça zorlaşmıştır. Çünkü mevcut kurallardaki silah, savaş, saldırı, yer gibi kavramlar bu tip saldırıların açıklanmasında yetersiz kalmaktadır. Ancak bütün bu belirsizliklere rağmen bu yeni saldırıların devletler açısından zarar verici etkiler doğurması, bir tehdit unsuru olarak algılanması ve direk devletleri ve belki bütün bir insanlığı hedef alarak olumsuz sonuçlar doğurabilme kapasitesi uluslararası hukukun çerçevesinde konuyu yeniden yorumlamayı zorunlu kılmıştır.

Saldırının şekli ve ortaya çıkardığı mevcut sonuçlara bakıldığında; mevcut uluslararası hukuk kuralları ile ilgili olarak kuvvet kullanma ve meşru müdafaa hakkına ilişkin yeni soruların sorulması gerektiği gözlenmiştir.

Bu makalenin amacı, sanal programlar aracılığıyla gerçekleştirilen saldırıdan yola çıkarak, siber saldırının uluslararası hukukta ne anlama geldiğini ve nasıl düzenlendiğini tartışmaktır. Makalenin araştırma sorusu, uluslararası hukukun ana aktörleri olan devlet arasında düzenlenen siber saldırıların bir sonucu olarak uluslararası hukuktaki kuvvet kullanmaktan kaçınma ilkesinin ihlal edilip edilmeyeceği ve bu fiilin meşru müdafaa hakkının kullanılması hususunda hukuki bir meşruiyet sağlayıp sağlamayacağıdır.

Çalışmanın birinci bölümünde, bir kavramsal çerçeve çizilecektir. Bu bölümde, BM Antlaşaması’nda Meşru Müdafaa Hakkı: 51. Madde (silahlı saldırı, doğal hak, güvenlik konseyi ve genel kurulun durumu) ve Siber Saldırı (siber uzay, siber silah ve siber savaş) kavramları incelenecek, söz konusu mefhumlar açıklanacaktır. Meşru müdafaa hakkı ve siber saldırılar uluslararası hukuk çerçevesinde incelenecektir. Sonuç bölümünde ise örnek olgular üzerinden siber saldırılar ve meşru müdafaa hakkı hakkında doğrudan bir ilişki olduğu belirtilerek makale sonlandırılacaktır.  Makalede siber saldırı incelenirken sadece devletlerin uygulamaları dikkate alınacak olup terörizm veya siyasi propaganda amaçlarıyla hareket eden devlet-dışı örgütler, muhalif- aktivist gruplar ve herhangi bir siyasi amacı bulunmayan bilgisayar korsanları tarafından bireysel olarak gerçekleştirilen saldırılar araştırmanın kapsamı dışında tutulacaktır. Bu çalışma disiplinler arası bir çalışma olma idaasındadır.

  1. Kavramsal Analizler
  • BM Antlaşaması’nda Meşru Müdafaa Hakkı: 51. Madde

Meşru müdafaa hakkı ilk olarak açıkça Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması’nda ifade edilmiştir. Antlaşmanın VII. Bölümünde “Barışın Tehdidi, Bozulması ve Saldırı Eylemi Durumunda Alınacak Önlemler” başlığı altında yer alan 51. madde:

Bu antlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya kadar, bu üyenin doğal olan bireysel ya da müşterek meşru müdafaa hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru müdafaa hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve Konsey’in iş bu antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.” şeklinde ele alınmıştır.

BM antlaşmasının 2/4. maddesi[1] gereğince kuvvet kullanmaktan ya da tehdidinden kaçınmanın, bütün üye devletlere getirilen bir yükümlülük olması 51. maddeyle ile beraber tefekkür edildiğinde, meşru müdafaanın hakkının önem derecesinin BM antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle daha da arttığı söylemek mümkündür. 1950’li yıllardan itibaren 2/4. maddenin geniş kapsamlı ve bir jus cogens[2] kuralı olarak kabul edilmesi, devletlerin kuvvet kullanma konusunda; artık ya 51. madde çerçevesinde meşru müdafaa hakkına ya da BM Güvenlik Konseyi’nin verdiği bir yetkiye dayanmalarını gerektirmektedir.[3] Dolayısıyla devletler uluslararası arenada meşruiyet sağlaması için uygulama ve argümanlarını meşru müdafaa (51. Madde) kapsamında değerlendirmesi gerekmiştir. Nitekim beklenen olmuş pek çok devlet yaptığı müdahaleleri bu maddeye dayandırarak hukuki bir temellendirme yoluna gitmiştir. Ancak söz konusu madde tam olarak verilen hakların hangi koşullarda ve hangi kapsamda kullanılacağını netleştirmemiştir.  Madde de bir yorum sorunu oluşturan bu durumu biraz daha açıklığa kavuşturmak adına madde metnindeki kavramların kısaca incelenmesi zaruret teşkil etmektedir.

1.1.1. Silahlı Saldırı

Madde hükmüne göre, meşru müdafaa hakkının kullanılabilmesinin temel koşulu ‘Silahlı Saldırı’dır. Buna göre, savunma hakkını kullanacak olan devletin bu savunma eylemlerini meşrulaştırırken önceden bir silahlı saldırıya uğramış olması gerekmektedir. Ancak burada da hangi tür eylemlerin silahlı saldırı olarak kabul edileceği sorunu doğmaktadır. Antlaşmanın hiçbir maddesinde silahlı saldırının tanımına yer verilmemiştir. Silahlı saldırının anlam ve içeriği konusunda genel kabul görmüş ve bağlayıcı olan bir metin de ortaya konamamıştır. Bu belirsizlik, 3314 sayılı Saldırının Tanımına İlişkin BM Genel Kurul Kararı ile aşılmaya çalışılmıştır. Belirtmek lazım ki kararda silahlı saldırı kavramı değil saldırgan fiil tanımlanmıştır yani doğrudan meşru müdafaa hakkının kullanılmasına ilişkin bir atıf yoktur. Ancak kararın üçüncü maddesinde sıralanan eylemlerin bir kısmının saldırı anlamına geldiği ve bu nedenle 51. madde içerisinde silahlı saldırı olarak kabul edilerek meşru müdafaa hakkı doğurabileceği söylenebilir. Silahlı saldırı olarak kabul edilebilecek ve kararda saldırgan fiil olarak sayılan eylemler şunlardır:

  1. a) Bir devletin silahlı güçleri tarafından başka bir devletin ülkesine saldırı veya bu ülkenin işgal edilmesi ya da geçici de olsa böyle bir saldırı veya işgalden kaynaklanan askeri işgal veya kuvvet kullanma yoluyla başka bir devlet ülkesinin ya da bir parçasının ilhak edilmesi,
  2. b) Bir devletin silahlı güçlerinin başka bir devletin ülkesini bombardıman etmesi veya bu devlet ülkesine karşı herhangi bir silah kullanması,
  3. c) Bir devletin silahlı güçlerinin başka bir devletin liman ve kıyılarını ablukaya alması,
  4. d) Bir devletin başka bir devletin kara, deniz veya hava kuvvetlerine veya deniz veya hava filolarına silahlı güç kullanarak saldırması,
  5. e) Bir antlaşma ile başka bir ülkede bulunan silahlı kuvvetlerin, antlaşmada belirtilen şatlara aykırı olarak kullanılması veya antlaşmanın belirlediği süreden daha uzun süre bu ülkede kalması,
  6. f) Devletin kendi ülkesini başka bir devlete saldırı için kullandırması,
  7. g) Başka bir devlete o ülkede silahlı saldırı oluşturabilecek yoğunlukta silahlı güç kullanma olayları gerçekleştiren silahlı kollar, gruplar, düzensiz birlikler veya lejyonerler göndermek.[4]

1.1.2. Doğal Hak Durumu

Antlaşmanın 51. maddesinde, üye devletlerin bireysel veya müşterek meşru müdafaa hakkının doğal bir hak olduğu da ifade edilmektedir. Buna göre, bir devlet, silahlı saldırıya uğraması halinde saldırgan devlete karşı kendisini savunma hakkına doğal olarak sahiptir. 

1.1.3. Güvenlik Konseyi’nin Rolü

Silahlı saldırıya karşı meşru müdafaa hakkını kullanmak isteyen devlet, bu hakkı ancak Güvenlik Konseyi harekete geçene kadar kullanabilir. Yani, meşru müdafaa hakkı; şartın 2/4. maddesinde belirtilen devletlerin kuvvet kullanma yasağının bir istisnasıdır fakat sınırsız şekilde kullanılan bir hak değildir. Silahlı bir saldırının olması ve buna cevaben mağdur devletin karşılık vermesi durumunda, Güvenlik Konseyi ve meşru müdafaa hakkını kullandığını iddia eden devlete bir takım sorumluluklar düşmektedir. GK, ortaya çıkan çatışma durumunda uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri almakla[5], meşru müdafaa hakkını kullanan devlet de kendini saldırıdan korumak için aldığı tedbirleri Konsey’e bildirmekle yükümlüdür. Konsey, çatışmayı sona erdirecek ve barışı yeniden sağlayacak tedbirleri aldığı takdirde devletler artık meşru müdafaa hakkına dayanarak kuvvet kullanamazlar.[6] Taraflar, Konsey’in almış olduğu kararlara uymak zorundadır.[7] Ancak Güvenlik Konseyi sorunla ilgili olarak etkili bir eylemde bulunamaz ya da Konsey’in uluslararası barışı ve güvenliği yeniden tesis etmek için aldığı kararlar etkisiz kalırsa, bu durumda saldırıya uğrayan devletin meşru müdafaa hakkı da devam eder.[8] Güvenlik Konseyi, tarafların meşru müdafaa hakkına ilişkin iddialarını değerlendirip yasallığına karar vermede tek yetkili organdır.[9]

1.1.4. Genel Kurul’un Rolü

  1. madde hükmünde devletlerin, antlaşma kapsamında meşru müdafaa hakkını kullanması açısından Genel Kurul’un herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır. Uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması konusunda temel yetki Güvenlik Konseyi’nde olduğundan; Genel Kurul, bu konuda örgüt üyelerine ve/veya Konsey’e sadece tavsiyelerde bulunabilir ve uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye sokacak gibi görünen durumların ortaya çıkması halinde de Güvenlik Konseyi’nin dikkatini çekebilir.[10] Yine Genel Kurul antlaşma hükümlerinin çiğnenmesinden doğan ve uluslararasındaki dostça ilişkileri tehlikeye sokacak nitelikte gördüğü durumların barışçı yollarla düzeltilmesi için gerekli önlemler alınmasını tavsiye edebilmektedir.[11]
  • Siber Saldırı Kavramı

Literatüre bakıldığında siber saldırı,  uluslararası hukuk kaynaklarında açıkça tanımlanmış ve ve uzlaşılmış bir kavram olarak karşımıza çıkmamaktadır.  ABD Ulusal Araştırma Konseyi Bilgisayar Bilimler ve Telekomünikasyon Kurulu (Computer Science and Telecommunications Board of the National Research Council) Bilim Uzmanı Herbert Lin’e göre,düşmanın bilgisayar sistemlerini ve ağlarını veya bu sistem ve ağlarda bulunan ya da bunlardan geçen bilgiyi ve/veya programları değiştirmek, bozmak, yanıltmak, geriletmek veya ortadan kaldırmak için yapılan kasıtlı hareket ve harekâtlardır.[12]

ABD Ulusal Bilimler Akademisi (National Academy of Sciences, NAS) tarafından yapılan tanıma göre ise, siber saldırı, düşman bilgisayar sistemlerini veya ağlarını ya da bilişim ve/veya programlarını değiştirmek, yok etmek, yanıltmak veya geriletmek için yapılan, uzun bir zaman dilimi içine yayılmış olabilen kasıtlı hareketlerdir[13]

  • Siberuzay

Siber Saldırı kavramında olduğu gibi “Siberuzay” kavramı da oldukça çelişkili tanımlara sahiptir. Çoğunlukla İnternet’i ifade etmek için kullanılan siberuzay; çok sayıda, hızla genişleyen, her biri farklı bir sayısal etkileşim ve iletişim yöntemi sağlayan siber uzayların birleşiminden meydana gelmektedir.[14] ABD Savunma Bakanlığı “siberuzay”ı “internet, telekomünikasyon ağları, bilgisayar sistemleri ve gömülü işlemci ve denetleyicileri de içeren, bilgi teknolojisi altyapılarının bağımsız ağlarından oluşan küresel etki alanı” olarak tanımlamaktadır.

  • Siber Savaş

ABD Savunma Bakanlığı bilgisayar ağı saldırılarını: “Bilgisayar ve bilgisayar ağlarındaki var olan bilginin, bilgisayar ağlarının kullanımı yoluyla bozulması, engellenmesi, geriletilmesi ya da yok edilmesi” şeklinde tanımlamaktadır.[15] 2001 CRS Kongre Raporu’nda siber savaş; düşmanın aynı eylemi yapabilme yeteneğini inkâr ederek, siberuzaydaki bilgi ve bilgisayar ağlarına saldırının veya ağları savunmanın çok çeşitli unsurlarını ifade etmek için kullanılmaktadır.[16]  Technolytics Enstitüsü Üyesi Kevin Coleman  “siber savaşı”: “Ekonomik zarar verme ya da savunmayı bozma mekanizması olarak düşmanı, yasadışı işlemleri kullanan ya da iletişim ve altyapıların diğer parçalarını, bilgisayar ve ağlara saldırarak bozma çabasında olan bir saldırı” şeklinde tanımlamaktadır.[17] Bir diğer tanım ise “Politik ve askeri hedefleri desteklemek için barış, kriz ve savaş dönemlerinde hasımın sahip olduğu bilgi altyapısı, sistem ve süreçlerinin işlevselliğini engellemek, imha etmek, bozmak ve kendi çıkarlarımız için kullanmak amacıyla yapılan hareketlerle; düşmanın bu faaliyetimize karşı önlem almasını engelleyecek ve benzeri harekâtına karşı koyacak tedbirler ve süreçlerin tamamıdır.” [18]

  • Siber Silah

Siber saldırı silahı olarak tanımlanacak donanınım ve yazılımların hakkında da literatürde bir uzlaşılmışlık yoktur. Şuana kadar İran’a karşı kullanılan Stuxnet virüsü hariç, devletlerin kuvvet kullanımı kapsamında kullandığı siber saldırı silahı olarak geliştirilmiş bir yazılım veya program yoktur. Daha doğrusu resmi olarak bunun dışında bir olgu oluşmamıştır.

  1. Siber Saldırılar ve Meşru Müdafaa Hakkı

Saldırı tanımı BM genel kurulunda şöyle yapılmıştır; “bir devletin diğer devletin egemenliğine, ülke bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı veya işbu tanımda belirtildiği üzere BM sözleşmesiyle bağdaşmayan diğer herhangi bir tarzda silahlı kuvvet kullanılmasıdır.[19] Bu bağlamda en büyük sorun bir siber saldırıya uğrayan devletin meşru müdafaa hakkını kullanıp kullanamayacağıyla alakalıdır. Exeter Üniversitesi Uluslararası Hukuk kürsüsünden akademisyen Michael N Schmitt silahlı saldırılar kuvvet kullanımıdır, ancak tüm kuvvet kullanımları silahlı saldırı değildir. Bundan ötürü siber kuvvet kullanımına maruz kalan devlet, meşru müdafaa hakkını kullanamaz çünkü ortada silahlar kadar zarar veren bir saldırı yoktur.[20]

Ancak siber saldırılar büyük insan kayıpları ve geniş yıkımlar oluşturduysa meşru müdafaa hakkı doğurabileceği kanaatindeyim. İlk evrelerinde görünür bir yıkım oluşturmasa bile uzun vadede alt yapı olarak kritik yerlere nüfuz edebilir ve devletler için elzem olan noktalara varabilir. Mesela devletlerin banka, askeri, sağlık altyapılarına erişerek devlet için öngörülemeyen sonuçlar oluşturabilir. Burada sorun olan yer meşru müdafaa hakkı için temel şartı teşkil eden silahlı saldırı olması meselesidir. Silahlı saldırı olarak sayılabilmesi için kim tarafından yapıldığının tespit edilmesi oldukça önemlidir. Uluslararası hukuka konu olabilmesi için saldırganın devlet olduğunun ve olaydan etkilenen bir devlet olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Tespit açısından oldukça bir durumdur. Saldırı failleri birkaç ülkeden organize şekilde saldırıyı yapabilir veya saldırı kademeli olabilir yahut vpn denen yazılımlarla yer tespitinin önüne geçebilir. 51. Maddeden doğan meşru müdafaa hakkının kullanılması için failin tespiti gerekir bununla beraber sonuçlarına bakılması gerekir. Sonuçlarının da derin yıkımlar oluşturması şarttır. Ayrıca saldırının meşru müdafaa hakkı doğurması için şu şartlarında aranması gerektiğini eklemek gerekiyor; Ciddilik (severity), ivedilik (immediacy), illiyet ilişkisi (directness), istila durumu (invasiveness), ölçülebilirlik (measurability) ve meşruiyet beklentisi (presumptive legitimacy). Bütün bunlarla beraber burada bahsettiğimiz saldırının uluslararası kaynaklı ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturması gerektiğini unutmamamız gerekiyor.

Burada son olarak değinilmesi gereken konu BM Güvenlik Konseyi’nin saldırılara müdahalesidir. BM Şartının 41.-42. Maddeleri müdahale şeklini belirtmektedir. Maddelere bakıldığında diplomatik, ekonomik, siyasi ilişkilerin ve hava, deniz, demiryolu ulaşımının, posta, radyo, televizyon iletişiminin kesilmesi ve kara, deniz ve hava kuvvetleri aracılığıyla kuvvet kullanılması öngörülmektedir. Zorlayıcı önlemler olarak bildiğimiz bu durumların siber saldırıları engelleyemeyeceği hepimiz tarafından malum olduğu için siber saldırı veya siber savaş durumunda Güvenlik Konseyi’nin bu maddeler ışığında herhangi bir teorik karar bile alamayacağı aşikârdır. Ancak özellikle son dönemlerde Estonya, Gürcistan ve İran’a yönelik siber saldırılar GK’nın bu konuda bir hamle yapmasını zorunlu kılmıştır. Bu durumların GK’yi harekete geçireceği konusunda bir öngörü sunmak mümkündür.

Sonuç Yerine

Yakın dönemde gerçekleşen bazı olaylar ve gerçekleşmesi muhtemel öngörüler siber savaş teriminin literatürde tartışılmasını elzem kılmıştır. Uluslararası hukuk kurallarından meşru müdafaa hakkının siber savaşta uygulanıp uygulanamayacağının tartışıldığı bu makalede siber saldırıların uluslararası hukuk artık önemli konularından bir tanesi olması arzulanmıştır. Önümüzdeki dönemler içerisinde siber savaşların artık insanlığın ve uluslararası hukukun temel aktörlerinden olan devletlerin kaderi için belirleyici olacağı düşünülmüştür. Mesela elektrik santrallerinin devre dışı bırakılması, nükleer santrallerin kontrollerinin ele geçirilerek potansiyel birer atom bombasına dönüştürülmesi, basıncın artırılarak doğal gaz borularının havaya uçurulması, baraj kapakları açtırılarak şehirlerin sular altında bırakılması, iletişim ağlarının devre dışı bırakılmasıyla haberleşmenin sekteye uğratılması ve hava, kara ve deniz trafiğinin aksatılması gibi sonuçlar doğurabileceği artık umum arasında bile tartışılmaktadır.

 Oktay KAYMAK



KAYNAKÇA

Kitap, Tez ve Makaleler

AKMAN, Toygar, Sibernetik: Dünü, Bugünü, Yarını, Kaknüs Yay., İstanbul, 2003.

ALBAYRAK, Gökhan. “Siber Alan ve Uluslararası Hukuk:Siber Savaş Çağı”, https://www.academia.edu/2504279/Siber_Alan_ve_Uluslararas%C4%B1_Hukuk, s.3

ARAL, Berdal, Uluslararası Hukukta Meşru Müdafaa Hakkı, Ankara, Siyasal Kitabevi, 1999.

AREND, Anthony Clarck, Beck, Robert J., International Law and The Use of Force: Beyond the United Nations Charter Paradigm, London, Routledge, 1993.

BAŞEREN, Sertaç. Uluslararası Hukukta Devletlerin Münferiden Kuvvet Kullanmalar, 2003.

DOĞRU, Ahmet. Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanma,Siber Saldırılar Ve Stuxnet Saldırısının Analizi https://www.academia.edu/13197332/ULUSLARARASI_HUKUKTA_KUVVET_KULLANMA_HUKUKU_S%C4%B0BER_SALDIRILAR_VE_STUXNET_SALDIRISININ_ANAL%C4%B0Z%C4%B0

GÜRKAYNAK, Muharrem, İren, Adem Ali, “Reel Dünyada Sanal Açmaz: Siber Alanda Uluslararası İlişkiler”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.16, S.2, 2011.

KARADAĞ, Ulaş. Birleşmiş Milletler Antlaşması’na Göre Meşru Müdafaa Hakkı, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:7 Sayı:2 Yıl 2016.

KEDİKLİ, Umut. Bm Antlaşması’nda Meşru Müdafaa Hakkı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2005.

LİN, Herbert S., “Cyber Conflict and İnternational Humanitarian Law”, International Review of the Red Cross, Vol.94, No.886 Summer 2012.

LİN, Herbert S., “Offensive Cyber Operations and the Use of Force”, Journal of National Security Law & Policy, Vol.4, No.63 2010.

ÖZER, Hüseyin. 11 Eylül Sonrası Abd Müdahaleciliği Ve Bm Sistemi Temelinde Uluslararası Hukuk, Doktora Tezi, Ankara, 2010.

ÖZKIŞLALI, Gizem. Küreselleşme, İnternet ve Terörizmin Değişen Yüzü; Siber Terörizm, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008.

 

PARKS, Raymond C., David P. Duggan, Principles of Cyber-warfare, Proceedings of the 2001 IEEE Workshop on Information Assurance and Security United States Military Academy, West Point, NY, 5–6 Haziran 2001, http://www.periwork.com/peri_db/wr_db/2004_May_11_11_30_41/DOCS%20 WEBREVIEW/P rinciplesCYBER%20WARFARE.pdf.

PAZARCI, Hüseyin, Uluslararası Hukuk Dersleri,1. Kitap,7. Bası, Ankara, Turhan Kitabevi, 1998.

SCHMITT, Michael N., Wired warfare: Computer network attack and jus in bello, RICR Juin IRRC Haziran 2002 Vol. 84 No. 846. http://www.icrc.org/eng/assets/files/other/365_400_schmitt.pdf,

SCHMİTT, Michael N., Computer Network Attack and The Use of Force in International Law: Thoughts on A Normative Framework, Research Publication 1 Information Series, Institute for Information

ŞENER, Çelik. Stuxnet Saldırısı Ve Abd’nin Siber Savaşstratejisi: Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanmaktan Kaçınma İlkesi Çerçevesinde Bir Değerlendirme, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 15, Sayı: 1, 2013, s.137-175, 2014.

SHARP, Sr., Walter Gary, Cyberspace and The Use of Force, Ageis Research Corp, Falls Church (1999).

TAŞDEMİR, Fatma. “Uluslararası Anarşiye Giden Yol: Uluslararası Hukuk Açısından Önleyici Meşru Müdafaa”, Uluslararası Hukuk Ve Politika Dergisi, Cilt 2, Sayı 5, ss. 75-89, 2006.

TAŞDEMİR, Fatma.  Uluslararası Terörizme Karşı Devletlerin Kuvvete Başvurma Yetkisi, Ankara: USAK. 2006.

TÜRKAY, Şeyda. “Siber Savaş Hukuku ve Uygulanma Sorunsalı”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C. LXXI, S. 1, s.1177-1228, 2013.

YAYLA, Mehmet. Uluslararası Hukukta Siber Saldırılara Karşı Kuvvet Kullanma, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2013-107-1293.

 

Uluslararası Antlaşmalar, Uluslararası Mahkeme Kararları ve

Uluslararası Kılavuzlar

BM Sözleşmesi

Briand-Kellogg Paktı

Island of Palmas (Netherlands v. United States of America), 2 R.I.A.A. 829,

838, Permenant Court of Arbitration

Nicaragua v. United States of America, 1986 I.C.J. 14

Tallinn Manual On The International Law Applicable To Cyber Warfare

Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi

Devlet Belgeleri

Presidential Policy Directive/PPD-20, (2012)

Cyberspace Policy Review, (2009)

Strategy for Operating in Cyberspace, (2011)

The National Strategy to Secure Cyberspace, (February 2003)

Comprehensive National Cybersecurity Initiative, (January 2008)

 

Diğer

Cyberwar The Threat From The Internet, The Economist, 3–9 Temmuz 2010.

Çalışma Grubu A Proposal for an International Convention on Cyber Crime and Terrorism, Ağustos 2000, http://www.iwar.org.uk /law/resources/ cybercrime/stanford/cisac-draft.htm.

CERT Coordination Center, http://www.cert.org/tech_tips/denial_of_ service.html, (e.t.29.01.2012). Convention on Cybercrime, Council of Europe, http://conventions. coe.int/ Treaty/en/Treaties/html/185.htm.Technology.

[1] Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler’in Amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.

[2] 1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’yle uluslararası hukuk literatürüne “jus cogens” olarak yerleşen kurallar Türkçe‘de ”buyruk kural” ya da “amir hüküm” olarak anılmaktadır.

[3] Malcolm N. Shaw, International Law, 4.B.,Cambridge, Cambridge University Press, 2000, s.781.

[4] GA/RES./ No.3314, 14 Aralık 1974

[5] BM Şartı,m.26, http://uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm/bm_01.pdf

[6] Michael J. Glennon, ‘”The Fog Of Law: Self-Defence, Inherence, and Incoherence In Article 51 of The United Nations Charter,” Harvard Journal Of Law and Public Policy, Vol. 25, No 2, 2002, s. 553.

[7] BM Şartı,m.25, http://uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm/bm_01.pdf

[8] 20 Rein Mullerson, “Self-Defense in the Contemporary World,” (Edit) Lori F. Damrosch ve David J. Scheffer, Law and Force in the New International Order, San Francisco, Westview Press, 1991, s.18.

[9] Berdal Aral, Uluslararası Hukukta Meşru Müdafaa Hakkı, Ankara, Siyasal Kitabevi, 1999, s. 40.

[10] BM Şartı,m.11, http://uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm/bm_01.pdf

[11] BM Şartı,m.14, http://uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm/bm_01.pdf

[12] Herbert S. Lin, “Offensive Cyber Operations and the Use of Force”, Journal of National Security Law & Policy, c.4, sayı.63 (2010), s.63

[13] William A. Owens, Kenneth W. Dam, Herbert S. Lin, (ed.), Technology, Policy, Law, and Ethics Regarding U.S. Acquisition and Use of Cyberattack Capabilities, Committee on Offensive Information Warfare, National Research Council, The National Academies Press, Washington, DC (2009), s.10.

[14] Martin Dodge ve Rob Kitchin, Mapping Cyberspace, Routledge, London, 2001, s.1

[15] Department of Defense Dictionary of Military and Associated Terms Joint Publication 1–02, s.86, http://www. dtic.mil/do ctrine/new_pubs/jp1_02.pdf.

[16] Steven A. Hildreth, Cyberfare Warfare 11, Congressional Research Service Report For Congress No. RL30735, 19 Haziran 2001, s.1, http://www.fas.org/irp/crs/ RL30735.pdf.

[17] Kevin Coleman, The Cyber Arms Race Has Begun, 28 Ocak 2008, s.1–4, http://www.csoonline.com/article/ 216991/c oleman-the-cyber-arms-race-has-begun.

[18] Çalışma Grubu 4, E-Devlet Uygulamalarında Güvenlik ve Güvenilirlik Yaklaşımları, Türkiye Bilişim Derneği, s.5

[19] BM Genel Kurulu Kararı 3314(1974)

[20] Schmitt, M.N., Cyber Operations In International Law, The Use Of Force, Collective Security, Self Defence and Armed Conflict, 2010

Avatar photo

Oktay KAYMAK

PSIR Doctrine, Practice and Theory oktaykaymak02[at]gmail.com


One comment

Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul