İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
İnsani Yardım: Herhangi bir şekilde menfaat beklenmeden insanın temel gereksinimleri olan eğitim, sağlık, gıda ve barınma gibi hem maddi hem manevi olarak insanın ruhunu ihya etmek için gerçekleştirilen yardımların geneline verilen addır. Bunun dışında “İnsani Yardım” kılıfı adı altında az gelişmiş ülkelere gidip, gizli planlar gerçekleştiren batılı ülkelerin “İnsani Yardım” ibaresini kullanmaları büyük bir haksızlıktır. İnsan fıtraten hem fiziksel hem zihinsel hem de manevi olarak faklı gıdalardan beslenmektedir. Buna istinaden batılı ülkeler sadece fiziksel gıdayı ön plana çıkarıp az gelişmiş ülkelere giderek “İnsani Yardım” adı altında gizli amaçlarını gerçekleştirmektedir. Bu yapılan, görünüşü itibariyle insani yardım gibi gözükebilir fakat işin gerçek yüzü öyle değildir. Batılı ülkeler “İnsani Yardım” adı altında harcadığı parayı fazlasıyla az gelişmiş ülkelerden ve bilhassa Afrika’dan bir şekilde geri almaktadır. Bu insani yardımdan ziyade onlar için karlı bir yatırım kapısıdır.
Peki, İnsani Yardım ve Kalkınma Yardımları Nasıl Olmalı Hangi Devleti Örnek Almalı?
Türkiye Cumhuriyeti yürütmüş olduğu insani yardım politikalarıyla insanların ihtiyaç duyduğu sağlık, eğitim ve gıdanın yanı sıra farklı ülkelerde ve farklı kıtalarda da kurmuş olduğu medreseler, hastaneler ve yetimhaneler ile insani yardımlarına devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin uygulamış olduğu insani yardım ve kalkınma yardımları, uygulama amacı bakımından iyi ve güzel bir örnek olarak değerlendirilmektedir. Örneğin Türkiye ve Afrika ilişkilerinde 2012’den bu yana gerçekleştirilen çalışmalar sayesinde büyük oranda bir değişim meydana gelmiştir. Bu iki millet arasındaki bağlar geliştikçe Afrika halkı “Beyaz Adam” kavramına farklı bir gözle bakmaya başlamıştır. Bunun nedenine bakacak olursak, Türkiye’yi geçmişten beri gelen sömürgecilerden ayıran bir şey vardır. O da şudur: Türkiye’nin, Afrika’ya kardeş gibi yaklaşmasıdır. Bunun sonucu Türkiye son yıllarda Afrika ile bir dayanışma içinde olmuştur ve danışmanın sağlamış olduğu konular, siyasi vizyonların yanı sıra ekonomik dinamiklerini de arttırmıştır. Bu yüzden ara sıra Türkiye ve Afrika ülkelerin arasında ziyaretler gerçekleştirilmiştir. Bu ziyaretler vasıtasıyla birçok anlaşma imzalamış ve ticari hacmi daha çok büyümüştür. Hatta askeri alanda iş birliği gerçekleştirilmiştir. Örnek olarak Libya, Somali ve Sudan gibi ülkelere askeri kuvvetler gönderilmiştir.
Türkiye, Sudan’da Fatima’nın, Fas’ta Hüseyin’in, Etiyopya’da Saliha’nın, Çat’ta Ayta’nın sesine yüreklerinde hissederek bir merhamet duygusuyla gelmiştir. Bir yüreği olanlara, masum coğrafyadaki mazlumların sesini duymaya, yüzlerde olan tebessüm tablosuna ortak olmaya, yaralara merhem sürmek için adım atılmıştır. Türkiye, Afrika topraklarında bir başka sevilmektedir çünkü Türkiye uygulamış olduğu insani yardım ve kalkınma yardımları ile kurmuş olduğu hastaneler ve okullar birçoğunun derdine derman olmuştur. Türkiye insani yardım ve kalkınma yardımları açısından ideal bir örnek olarak değerlendirmesi mümkündür.
Afrika kıtasında “Beyaz Adamı” faklı ad verilmiştir. Öğreneğin Sudan’da Havacat, Çat’ta Nasara, Uganda’da Muzunk Etiyopya’da Neçoç Fas’ta Gawri diye adlandırılmıştır. Her ülkede farklı bir isim almasına rağmen, fakat anlam bakımından Müslüman olmayan demektir. Bunu 2019’da Sudan batısında Hayrat İnsani Yardım tarafından düzenlenen kurban bayramı faaliyetlerine “Adile” eyaletine gittiğimizde idrak etmiştim. Orada kurbanları keserken ve aynı zamanda tekbir sesleri dile getirilirken, yanımızda duran yaşlı bir amca gözlerini fal taşı gibi açarak donakalmıştır. “Bunlar Müslüman mı onlardan Müslüman var mı?” diye sormuştur. Onların Türk olduğunu, onlar da bizim gibi Müslüman olduğunu izah etmiştim. Orada kamıştan yapılan bir camiye girip fotoğraflar çekildik. Aynı durumla karşılaştım. Camının gölgesinde birkaç amca konuşurken kulak misafir oldum. Onlardan biri “bunlar Müslüman mı Ahmet abi” demiş. Bilmiyorum ama tercüman Nasara olmadıkları, onlar da bizim gibi Müslüman oldukları, Türkiye’den geldiklerini söylemiş. Bir amca gülerek “Ahir Al-zaman Nasara’dan da Müslüman gördük” demiş. Bu muhavereden sonra anladım ki, “Beyaz Adam” kavramı köylerde, kasabalarda yanı sıra uzak yerlerde Türklerin, Afrika’ya gitmeleriyle değişmiştir. Bu algılar zaman akmasıyla birlikte daha çok aşılacaktır.
“Beyaz Adam” kavramı Türkiye Cumhuriyeti’nin, sunmuş olduğu farklı burs programlarının bir etkisi vardır. Örneğin YTB burs programı, Diyanet Vakfı’nın burs programı, Aziz Mahmu Hüdai Vakfı'nın yıllık projeleri, Yunus Emre Enstitüsü ve TİKA gibi kurumlar “Beyaz Adam” kavramının değişmesinde büyük rol oynamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kullanmış olduğu yöntem dikkat çekmektedir. Mesela gittikleri yerde balon, şeker vermiş, futbol ve farklı oyunlar düzenleyerek çocukların gönüllerini kazanmıştır. Bu vesile ile Türkiye, çocuklara bir mutluluk ve sevgi yansıtan bir devlet olmuştur. Bu davranışı izleyen topluma bir soru işareti oluşturmuştur. “Şu insanlar eski beyaz insanlar gibi değil”. Böylelikle “Beyaz Adam” algısı biraz değişmiştir. Bir tek ifade ile söylemek gerekirse, onlar biliyor olduğumuz Nasaralar gibi hiç değil, bunlar çok samimi insanlar ve merhamet gösteren insanlardır. Afrika’da “Beyaz Adam” kavramı nasıl değiştiğini sorusunun cevabı anlaşılmıştır sanırım.
Batı, Çin ve Türkiye gibi ülkeler Afrika’da kalkındırma girişiminde bulunmuştur fakat sonuçlar farklı olmuştur. Örneğin, Batıcılar Afrika’yı yüzyıllarca sömürmüştür. O dönemlerde yaptıkları sömürge uygulamaları hala zihinlerden silinmemiştir. Bu sebeple Afrika batı ülkelerine bakışı değişmiştir. Çin ise şu an Afrika’da büyük ticaret ortağıdır ama Çin Afrika’yı borçlandırmaya çalışmaktadır. Bu borçlandırma yöntemi çok net görünmektedir. Tüm Afrika bunu anlamasa da birçok ülkede anlaşılmıştır. Türkiye, kara kıtasının gelişmesinde daha samimi daha içten olduğu açıkça görünmektedir. Bu yüzden Afrika şimdi kendini sömürgeye gelen değil, kendiyle gönül köprüsü kurana kucak açmaktadır.
Muhammed Abdalla Khazin
Yorum Yaz