Geçmişte ve günümüzde, Afrika kıtasında görülen problemlerin büyük bir kısmının başlıca sebebi, Avrupalı sömürge yönetimlerinin kıtadan gittikten sonra geride bıraktıkları suni sınırlardır. Bu suni sınırlar azınlıklar gibi bir problemi de beraberinde getirmektedir. Doğal kaynaklarına göre ayrılan ve sömürülen ve daha sonra da cetvelle çizilen bölgeler; ülkelere dönüşmüş, Afrika özelinde sonu gelmeyen bir ulusal bunalımı da beraberinde getirmiştir.
2- Su Sorunu
Birleşmiş Milletler’in 2006 yılı verilerine göre Afrika’da insanların %66’sı kurak veya yarı kurak yerlerde yaşamını sürdürmekte ve susuzluk problemi ile karşı kaşıya kalmaktadır. Kıta genelinde bir su sıkıntısı yaşanmaktadır. Daha doğru bir ifade ile temiz suya ulaşmak problemdir. Yerin metrelerce altında bulunan temiz su kaynaklarına ulaşım için birçok STK su kuyuları açsa da bunlar hem yetersiz hem de kesin çözüm değildir. Zira kıtayı kendi su kuyusunu açacak, kendi problemlerini çözecek bir yer haline getirmek gerekir.
3- Irkçılık Sorunu
Afrika kıtası yüzyılları aşkın bir süredir ırkçılık, ayrımcılık sorunu ile karşı karşıyadır. Ten renginden dolayı ikinci sınıf insan muamelesi gören Afrika toplumu yıllarca, günümüzde dahi örnekleri bulunan bu akıl almaz muameleye tabii tutulmaktaydı. Daha 25 yıl öncesinde son bulan Apartheid yönetimi bunun en bariz örneğidir. Günümüzde, en basitinden futbol müsabakalarında yapılan ırkçı tezahüratlar bile bu durumun hala güncel bir problem olduğunun en büyük göstergesidir.
4- Zengin-Fakir Arasındaki Uçurum
Dünyanın en yoksul ülkelerinin bulunduğu Afrika kıtasında zenginler çok zengin fakirler ise çok fakirdir. Orta sınıf insan kesiminin varlığından bahsetmek pek mümkün değildir. Özellikle de Sahraaltı Afrika’da nüfusun yüzde 72’si ya yoksul ya da yoksulluk tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadır. Gerek yanlış yönetimlerle, gerekse dış müdahalelerle zengin fakir arasındaki bu uçurum daha da derinleşmiş ve kapanması zor bir yara haline gelmiştir.
5- HIV&AIDS
35 yıl önce ortaya çıkan HIV virüsü dünya üzerinde 78 milyon kişiye bulaşırken 35 milyon kişi de bu hastalıktan hayatını kaybetti. Özellikle Sahraaltı Afrika’da 25.7 milyon kişi AIDS’e sebep olan HIV virüsünü taşıyor. Tedavisi tam olarak bulunamayan ve genellikle cinsel yollarla bulaşan bu virüse karşı gerek Afrika, gerekse dünya reaksiyon göstermekte sınıfta kalmıştır. Her ne kadar UNAIDS gibi girişimler var olsa da Afrika ülkelerindeki AİDS oranlarının yüksek olması kıtanın geleceği hakkında korkutmaktadır.
6- Siyasi İstikrarsızlık
Afrikalı ülkeler bağımsızlıklarını kazandıkları 1960’lı yıllardan günümüze siyasi çalkantılı günler geçirdi. Suni sınırların getirmiş olduğu çatışmalar çoğu ülkede iç savaşa kapı aralamıştır. Birçok ülkede demokratik seçimler yapılamamakta, seçim yapılan ülkelerde de iktidar ya tam iktidar olamamakta ya da darbe ile demokrasilerine balans ayarı verilmektedir. Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütler darbecilere karşı sert yaptırım uygulamadığı gibi darbecileri bir süre sonra tanıyarak meşruiyet zemini hazırlamaktadır. Mısır’da darbe ile yönetime gelen Sisi hükümeti bunun en bariz örneğidir.
7- Yüksek Suç Oranı
Afrikada politik iktidarsızlık, yıkıcı iç savaşlar, alt yapı eksikliği ve yolsuzluk; suç oranlarını arttırmış ve buna bağlı olarak cinayetleri yaygınlaştıran unsurlar olmuşlardır. Sadece Güney Afrika Cumhuriyeti’nde hergün 50 kişinin kasti cinayetten dolayı öldüğü bilinmektedir. Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Güney Afrika içerisinde bulunan Lesotho ve Swaziland gibi ülkelerde suç oranları dünya genelinde Latin Amerika ülkelerinden sonra ilk sırada yerini almaktadır.
8- Kıtasal Göç Hareketleri
Dünya üzerinde 258 milyon insanın ülke dışına, 700 milyon insanın da ülke içinde göç ettiği bilimsel kaynaklarda geçmektedir. Göçmen sayısında ilk on ülke arasında Güney Sudan, Sudan, Somali, Eritre, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleri bulunmaktadır. Kuraklık ve sel baskınları gibi doğal afetler, savaşlar ve terör eylemleri gibi beşeri faaliyetler, Afrika’da kıtasal göç hareketlerini de beraberinde getirmiştir.
9- Ekonomik İstikrarsızlık
Doğal kaynaklar bakımından dünyanın en zengin coğrafyalarından biri olmasına rağmen Afrika, dünyanın en geri kalmış ve fakir bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin çok çeşitli hastalıklarla boğuşması, ciddi insan hakları ihlalleri, merkezi planlamadan kaynaklanan başarısızlıklar, kırsal kesime ulaşmadaki lojistik sorunlar, yozlaşmış hükümetler ve sık sık yaşanan askeri müdahaleler ve iç çatışmalar; ülkelerin kalkınmasında büyük engeller teşkil etmektedir.
10- Covid 19 ve Aşılama Sorunu
Afrika’da yaşanan güncel bir problem ise Covid 19 virüsü sonrası Afrika ülkelerinde yaşanan test kiti ve aşı yetersizliğidir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından ikinci sınıf insan muamelesi yapılan Afrika kıtasında koronavirüs nedeniyle hayatını yitirenlerin sayısı 100 bini aşmış durumda. Fas, Cezayir, Mısır gibi ülkelerde aşılama çalışmaları hız kazansa da birçok ülkeye henüz aşı ulaşabilmiş değil. Afrikalı ülkeler Dünya Sağlık Örgütü Aşı Programının dışında aşı şirketleriyle ikili görüşmeler yaparak aşı alabilmektedir.