AHMET HAMDİ TANPINAR’IN BEŞ ŞEHİR ADLI ESERİNDE İSTANBUL

EDEBİYAT

Tarih boyunca dünya üzerinde büyük şehirler kurulmuştur. Afrika kıtasında kurulan Dakar, Kahire ve Hartum gibi başkentler hem edebiyatta hem felsefede hem de insanlık tarihinde büyük bir önem taşımaktadır. Aynı şekilde, Avrupa kıtasında Berlin, Paris ve Londra gibi kadim şehirlerin ayrı bir yeri vardır.

Türk dünyasına gelecek olursak, İstanbul bir şehir olarak akla ilk gelenlerdendir. İstanbul, tarihin sayfalarında adeta bir mücevher gibi parlayarak Roma İmparatorluğu’ndan Bizans’a, Latin İmparatorluğu’ndan Osmanlı’ya uzanan dört büyük imparatorluğun görkemli başkenti olmuştur. Bu lütuf ve meziyet sadece Konstantiniyye’de müşahede etmek mümkündür. İstanbul, farklı dinlerin, kültürlerin ve milletlerin beşiği olarak bilinmiştir. İslambol, Doğu Roma olarak adlandırıldığı dönemde de ihtişamlı bir şehir olarak yer almıştır. “Bu yönden İstanbul’u, Roma, Atina, Isfahan, Gırnata ve Brugge gibi şehirlere benzetenler haklıdır. Hatta İstanbul’un onlardan biraz üstün tarafı da vardır. Çünkü, İstanbul sadece abide ve abidemsi eserlerin bol olduğu bir şehir değildir. Şehrin tabiatı bu eserlerin görünmesine ayrıca yardım eder”.[1]

İstanbul’un Edebiyatla İlişkisi

İstanbul, çok eski bir şehir olması sebebiyle Türk edebiyatının hafızasını temsil etmektedir. Bu şehir, birçok şair, yazar, ressam, edebiyatçı, tarihçi ve fikir adamı yetiştirmiştir. İstanbul’da yaşamış sanatçılar, her bireye, her kitleye, zamana ve mekâna göre farklı bir perspektiften bakmıştır. Bazıları İstanbul’u bir medeniyet şehri olarak görür, bazıları muhteşem bir tablo olarak değerlendirir, bazıları ise bir çatışma şehri olarak algılar. İşte İstanbul, böyle derin anlamlar barındırır.

Örneğin, Nedim’in İstanbul kasidesindeki meşhur beyitlerinden biri: “Altında mı üstünde midir cennet-i âlâ”. Necip Fazıl, Canım İstanbul adlı şiirinde “Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur” diye ifade etmiştir. Orhan Veli, “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” demiştir. Yahya Kemal Beyatlı, “Bir başka tepeden baktım seni İstanbul” ifadesiyle bakışımızı yenilemiştir. Ziya Osman Saba, “Seni görüyorum yine İstanbul, gözlerimle kucaklar gibi uzaktan” şiiriyle başka bir boyut katmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar ise Beş Şehir kitabında yer alan İstanbul bölümüyle şehri taçlandırmıştır. Bu eserde İstanbul’u derin bir duyarlılıkla ve edebi bir incelikle tasvir ederek, şehrin ruhunu ve tarihini yansıtmıştır.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir Adlı Eserinde İstanbul

İstanbul en iyi anlatan yazarlardan biri Tanpınar’dır. Ona göre İstanbul hep değişen bir şehirdir. İstanbul “her nesilden bir Parisli, bir Londralı[2]” doğmuştur. “Bu değişikler hep birden düşünülünce muhayyelimizde tıpkı bir gül gibi yaprak yaprak açılan bir İstanbul olmuştur[3]”. İstanbul semtlerinde dolaşırken, adeta bu şehir bambaşka “coğrafyalar gibi kendi güzellikleriyle bizde ayrı ayrı duygular uyandıran hayalimize başka türlü yaşama şekilleri ilham eden peyzajlardır.[4]” Örnek vermek gerekirse, “Beyoğlu, hamlesi yarı yolda kalmış Paris taklidiyle hayatımızın yoksulluğunu hatırlatmaktadır[5].

Ama “Üsküdar semtleri kendisine yetebilen bir değerler dünyasının son miraslarıyla, biz farkında olmadan içimizde bir ruh bütünlüğü kurar, hülyalarımız, isteklerimiz değişir[6].” Bu değişimler içinde her geçen gün farklı bir elbise giyen bu şehir için, “yeni hayat, yeni bayram, yeni eğlence şekli, yeni zaman lazım. İstanbul artık ekmeğini çalışarak kazanan bir şehirdir. Her şeyi ona göre düzenlenmelidir[7].” Ahmet Hamdi Tanpınar, İstanbul’da olup biten değişimlerden hiç memnun değildir.  Yazar, hep eski İstanbul’un halini ve yaşayış tarzını, saf ve kültürlü Türk insanını özlemektedir. Çünkü “eski İstanbul bayramları çok başka türlü idi. Bayram sabahı güneş bile başka türlü, adeta ruhani doğardı. Çünkü eski hayatımızda takvim semavidir[8]”. Tanpınar, ruhunda taşıdığı eski İstanbul özlemiyle, o medeniyeti aramaktadır. Bu yazar “fetih günlerinden başlayan bir mimarı nesillerle beraber yaşıyor”.[9].  Hamdi’ye göre asıl Türk İstanbul’u bu mimaride aranmalıdır. Yazarın, tanıdığı ve sevdiği İstanbul, Yahya Kemal’in dünyasındandır. Aziz Mahmud Hüdayi Efendi’yi Sultanahmet Camii’nin temelleri arasında tahayyül ettiği anlardandır. Bu İstanbul’a duyduğu derin bağlılığın yansımasıdır. Tanpınar, Beş Şehir kitabında İstanbul’un muhteşem manzarasını etkileyici bir şekilde tasvir etmiştir. Örneğin “Boğaziçi’nde sabahın başka semtlerinden büsbütün ayrı bir lezzet olduğunu, Çamlıca tepelerinden akşam saatlerinde İstanbul’da ışıkların yanmasını seyretmenin insanın içini başka türlü bir hüzünle doldurduğunu bilir[10]”. Eski İstanbullular ile şimdiki İstanbullular arasındaki farkı incelediğimizde, “eski İstanbullu, yüzünü bu zamanın aynasında çok uzak, adeta erişilmez ötelerden gelmiş bir şeydir[11]”. Ama İstanbul’un uğradığı bu değişimlere rağmen, hâlâ bazı semtlerinde geçmiş zamanın izlerini, eski insanları ve yaşamı sürdüren birkaç köşeyi görmek mümkündür.

İstanbul’un güzelliği sadece eski binaları, camileri ve saraylarıyla sınırlı değildir. Şehir, insanı mutlu eden güzel yüzler, muhteşem deniz manzaraları ve yeşil alanlarla da her sokak ve caddesinde kendini gösterir.  Doğrusu Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediğidir. “İstanbul ya hiç sevilmez; yahut çok sevilmiş bir kadın gibi sevilir; yani her haline, her hususiyetine ayrı bir dikkatle çıldıracak.[12]”  İstanbul’un güzelliğini bir insanla karşılaştıracak olursam, Afrika edebiyatındaki Anju misalidir. Onun güzelliğini görmekten, sesini duymaktan ve Orhan Veli gibi gözlerimizi kapatarak onu seyretmekten doyamazsınız. Anju’ya benzettiğim İstanbul’u, “niçin övünmeyelim? Dışından ve içinden camilerimiz kadar güzeldir”.[13]

               Muhammed Abdalla KHAZİN

Kaynakça

Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir, İstanbul: Dergâh Yayınları, 52. Baskı Ağustos 2021.

[1] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s. 135.

[2] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s. 121.

[3] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s. 120.

[4] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s. 118.

[5] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s. 118.

[6] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s. 118.

[7] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s.132.

[8] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s.132.

[9] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s.132-133.

[10] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s.119.

[11] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s.126.

[12] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s.134.

[13] Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2021), s.134.

Muhammed Abdalla Khazin
Muhammed Abdalla Khazin

Muhammed Abdalla Khazin 1996'da Sudan'da dünyaya geldi. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini ülkesinde tamamladı. Eylül 2015'te Kur'an-ı Kerim ve İslami İlimler Üniversitesi Dil Fakültesi Türkoloji Böl ...

Yorum Yaz