GİRİŞ
2000’li yılların başında Türkiye’nin siyasi ve ekonomik bunalımlarla boğuştuğu bir kriz döneminde kurulan AK Parti, Türk siyasal hayatının ideolojik çerçevesine ‘‘konjonktürel esneklik’’ serbestisini dahil etmiştir. Bu prizmatik, geçirgen ve siyasal iktidar/güç mücadelelerine göre değişkenlik gösteren ideolojik hareket özgürlüğü, AK Parti’nin uzun soluklu iktidarının kilit unsurlarından biri olmuştur. AK Parti toplumsal dinamikleri, kültürel çeşitliliği, güvenlik ve terör problemlerini, kalkınma ve yatırım politikalarını, ülke içinde ve dışında yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeleri bir arada ele alarak vatandaşla olan bağını konsolide edecek söylemler geliştirmiştir. Belirli aralıklarla sorgulanan ve üzerine kafa yorulan konulardan biri olan ‘‘AK Parti’nin bir ideolojisi var mı?’’ sorusu üzerine şekillenen bu makalede AK Parti’nin dönemsel değişimlere göre kurgulanan ve lider perspektifinden uygulamaya konulan ideolojik yaklaşımı ele alınacak ve ‘‘konjonktürel esneklik’’ kavramsallaştırması üzerinden analiz edilmeye çalışılacaktır.
AK PARTİ’NİN KURULUŞ FELSEFESİ VE İDEOLOJİK KODLARI
Adalet ve Kalkınma Partisi’ni tek başına iktidara taşıyan rüzgar, Türkiye’nin uzun yıllar boyunca tecrübe ettiği klasik merkez sağ ve sol partilerin birbirleri arasındaki ideolojik ve suni tartışmalar ile kokuşmuşluğunun yorduğu halk kitlelerince verilen bir tepkiyle doğmuştur. AK Parti’yi kuran çekirdek kadro siyasi geçmişleri bakımından Refah Partisi geleneğinden gelen, ‘‘Milli Görüş’’ hareketinden beslenen bir zihin dünyasına sahip insanlardan teşekkül etmiştir. Partinin kurucu babaları olan Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi isimler Refah ve Fazilet Partisi içerisinde önemli roller üstlenen isimler olarak ön plana çıkmışlardır. Türkiye’de yeni bir siyaset anlayışını yerleştirme amacıyla yola çıktığını belirten AK Parti, dar ideolojik kalıplar içerisinde boğulmadan hareket edebilmeyi esas almıştır.
Partimiz, geleneğin ve geçmişin birikimiyle ülkemizin sorunlarına, dünya gerçekleriyle paralel biçimde, özgün ve kalıcı çözümler sunmayı hedefleyen, topluma hizmet etmeyi esas alan, ideolojik platformlarda değil, çağdaş demokratik değerler platformunda siyaset yapmayı benimseyen bir partidir.[1] Bu bağlamda AK Parti’nin sunduğu Parti Programı iktidar döneminde uygulanan politikalar hakkında ipuçları vermektedir. Partinin kurulduğu ilk yıllardan itibaren geleneksel partiler ve yerleşik denge unsurları tarafından, kapatılan Refah ve Fazilet Partisi’nin bir devamı olduğu ve Türkiye’nin cumhuriyet rejimi için bir tehdit içerdiği söylemi yoğun olarak kullanılmıştır. 2002 Genel Seçimleri öncesi yapılan mitinglerde Anavatan Partisi adına konuşan Genel Başkan Mesut Yılmaz, ‘‘Bunların ağababaları bugüne kadar 3 tane parti kapattırmıştır. Ama hala akıllanmamıştır. Bunlar da aynı yolun yolcusudurlar. Bu parti şimdiden işi devletle hesaplaşmaya dökeceğinin bütün sinyallerini vermektedir. Bu kafayla diyorum ki AKP Türkiye’yi yeniden 28 Şubatlara götürür.’’ ifadeleriyle AK Parti’nin devlet için bir tehdit olduğunu vurgulamıştır. Askeri vesayetin devam ettiği bu dönemde seçimlere 9 gün kala Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun AK Parti’yi kapatma davası açma talebi ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te okuduğu şiir nedeniyle siyasi yasağının sürdürülmesi tek başına iktidara yürüyen bir hareketin durdurulma çabaları olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır.
Her şeye rağmen tek başına iktidar olan AK Parti, zihniyet yapısı bağlamında Türkiye’nin kronikleşen sorunlarına çözüm bulmayı temel amaç haline getirmiştir. 28 Şubat Darbesi’nin eski kalıntılarının gün yüzüne çıkarak yeniden ülkeyi boğmaması adına ‘Milli Görüş gömleğini çıkarttık’ söylemi ile Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakerelerinin canlandırılması ve sahiplenilmesi geçmişteki hatalardan ders çıkarıldığının birer göstergesidir. Referans noktasını ‘muhafazakâr demokrat’ olarak tanımlayan AK Parti, tabanını Milli Görüş içerisinden kopan yenilikçilerin oluşturduğu ve içerisinde merkez sağdan üyelerin de bulunduğu bir kitle partisi haline bürünmüştür. Kuruluş felsefesi ve ideolojik perspektifin muhafazakâr demokratlık şeklinde ortaya konulması partinin Türkiye siyasal hayatında merkez konuma oturmasını kolaylaştırmıştır. Bu durum, AK Parti’nin 2002’den günümüze değin girdiği tüm seçimleri kazanmasında önemli bir faktör olarak yansımıştır.
KONJONKTÜREL ESNEKLİK
AK Parti kendisini muhafazakâr demokrat olarak tanımlaması yeni bir siyasal kulvarın doğuşu anlamına gelmiştir. Zira milliyetçi etnisite vurgusu ile dinsel temalı partilerin marjinalleşme sendromu ve buna bağlı olarak devletin geleneksel yerleşik güçleri tarafından rejim için tehlikeli addedilmesi sorununu açığa çıkartmaktadır. Bu durum ülke içindeki siyaset mekanizmasını daraltırken siyaset dışı odakların siyasal düzleme müdahale etmesine sebebiyet vermektedir. Ne var ki AK Parti ideolojik bir tutuculuk içerisine girmeyerek farklı bir siyasal momenti devreye sokmuştur. Böylece AK Parti’nin ideolojik formasyonundaki sabitelerin değişmez karakterde olmadığı aksine siyasi, ekonomik, toplumsal, kültürel gelişmeler ile bölgesel ve küresel faktörler nazarında konjonktürel esneklik ile balans ayarı verildiği ifade edilmelidir. Bu ince ayarın ülkenin yönetilebilirliğini sağlamada ve partinin iktidarını sürdürülebilir kılmada etkili rol oynadığı belirtilmelidir. AK Parti’nin ideolojik duruşunu anlamak için tarihsel dönemselleştirmeye başvurmak gerekir. Partinin kuruluşundan günümüze değin politikaları siyasi, ekonomik ve toplumsal değişim süreçlerine göre şekillenmiştir. Dolayısıyla AK Parti ve toplum birlikte dönüşmüştür denilebilir. Bunun somut örneği aşağıda değinilecek olan kırılma dönemlerinde mevcuttur.
- Dönem (2002-2007) Milli Görüş temelli, muhafazakar merkezli, liberal ekonomik pozisyon.
- Dönem (2007-2012) Muhafazakar temelli, siyasal koruma ve konsolidasyon odaklı yeni iktidar perspektifi
- Dönem (2012-2016) Aşırı muhafazakar, milliyetçi refklesleri artan ulusal, devletçi yeni paradigma
- Dönem (15 Temmuz 2016- Günümüz) Milliyetçi-muhafazakar temelli, ulusal güvenlik esaslı, yerli ve milli siyaset anlayışı
Yukarıda belirtilen dönemselleştirmelerden yola çıkarak yapılacak bir değerlendirmede AK Parti’nin önüne çıkan zorluk ve güçlükler karşısında siyasal meşruiyeti koruyacak ve iktidarını konsolide edecek pozisyonları aldığı gözlemlenmektedir. Dört döneme ayırdığımız bu şablon dahilinde, partinin ideolojik ve siyasal tutumunu revize etmesine sebebiyet veren gelişmeleri açmamız ideolojik esnekliğin anlaşılması bakımından yararlı olacaktır.
- Dönem (2002-2007) Milli Görüş temelli muhafazakar merkezli liberal ekonomik pozisyon olarak isimlendirdiğimiz dönemde AK Parti iktidarının ilk yıllarında tüm kesimleri bünyesinde toplayan hetorejenliği yüksek bir yapıya sahipti. ANAP, RP ve liberal geleneğe mensup pek çok isim partide kendisine yer bulmuştur. AK Parti, AB ile olan müzakere sürecinde de kendisini Batılılaşma için ideal partner olarak sunmayı başarmıştır. 2007 Cumhurbaşkanlığı krizi kırılma noktası olmuştur.
- Dönem (2007-2012) Muhafazakar temelli, siyasal koruma ve konsolidasyon odaklı yeni iktidar perspektifi olarak isimlendirdiğimiz dönemde AK Parti, kendisine karşı oluşan bloğa karşı korumacı bir yaklaşım benimseyerek tabanını güçlendirmiştir. 2007 Cumhurbaşkanlığı krizi ve cumhuriyet mitingleri, 27 Nisan 2007 E-Muhtıra gibi gelişmeler, 2008 Dünya Ekonomik Krizi, Dink Suikasti ve Ergenekon Davalarının yarattığı şoklar iktidar partisinin adımlarını korumaya dönük atmasına zemin hazırlamıştır. Bu dönemde yaşanan laiklik tartışmaları ülkenin demokratikleşme sürecine büyük zararlar vermiştir.
- Dönem (2012-2016) Aşırı muhafazakar, milliyetçi refklesleri artan ulusal, devletçi yeni paradigma döneminde yükselen Erdoğan karşıtlığı, Arap Baharı, Gezi Olayları, FETÖ’nün ortaya çıkışı, Çözüm Süreci’nin başarısız olması ve PKK’nın Hendek Siyaseti, 17-25 Aralık Darbe Girişimi, 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, 7 Haziran Seçimleri ve koalisyon dönemeci gibi gelişmeler yeni bir kimya oluşturmuştur. Saf muhafazakarlığın içi milliyetçi ulusal ve güvenlikçi yaklaşımlarla desteklenmeye başlamıştır.
- Dönem (15 Temmuz 2016- Günümüz) Milliyetçi-muhafazakar temelli, ulusal güvenlik esaslı yerli ve milli siyaset anlayışı aslında 3. dönemin doğurduğu bir süreçtir. Sancılı geçen 2012-16 dönemi, 15 Temmuz Darbe Girişimi, DAEŞ ve PYD tehdidi, PKK eylemleri, Suriye Sorunu, Irak Kürdistanı problemi, sınır ötesi operasyonlar, Ortadoğu’da yaşanan istikrarsızlıklar karşısında AK Parti yeni bir söylem geliştirmiştir. Bu noktada terörle mücadele ve ulusal güvenlik yeni ideolojik çerçevenin iki kilit unsuru haline gelmiştir.
SONUÇ
AK Parti kurulduğundan beri kendi ideolojik görüşü olarak muhafazakâr demokratlığı göstermiştir. Erdoğan’ın kuruluş konuşmasındaki ‘‘Partimiz, milletine ‘ideoloji dayatan’ bir parti olmayı ve kutsal dini değerler ile etnisitelerin istismar edilerek siyaset malzemesi yapılmasını da açıkça reddetmektedir’’[2] sözleriyle genel çerçevesini çizdiği siyasal duruş sürdürülmektedir. Ak Parti bir ideoloji partisi olmaktan ziyade siyasal tutumları bakımından herkesi kucaklayan (catch all party) bir partidir. Amacı tüm Türkiye’de güçlü bir şekilde var olmak ve bunu uzun süreli sürdürülebilir kılmak olan Ak Parti dar ideolojik kalıplara sıkışmanın yararlı olmayacağını bilmektedir. Bu minvalde konjonktürel esneklik sayesinde politikalarını ideolojik bağnazlık ile değil değişim ve dönüşüme göre dizayn etmiştir. Dolayısıyla hareket serbestisi kazanması siyasal meşruiyetini korumasına ve iktidarını da sürdürülebilir kılmasına zemin hazırlamıştır. Toparlayacak olursak AK Parti çevreden merkeze taşıdığı muhafazakar demokratlık ile Türkiye siyasal hayatına esnek ideolojik perspektifi yansıtıp konjonktürel gelişmelerdeki hareketlilik ve dalgalanmaları iyi okuyarak kendisini adapte etmesiyle yeni bir siyasal duruş/tavır kazandırdığı belirtilmelidir.
ABDULKADİR AKSÖZ
KAYNAKÇA
AKDOĞAN Yalçın, AK Parti ve Muhafazakar Demokrasi, Alfa Yayınları
AKYOL Mustafa, Ak Parti’de Yükselen İdeoloji: Yeni Mufazakarlık, ALMONITOR, http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2014/06/turkey-akp-neo-nationalism-conspiracy-kemalism.html
ALJAZEERA TURK, Adalet Ve Kalkınma Partisi, Dosya, 18 Mayıs 2016, http://www.aljazeera.com.tr/dosya/adalet-ve-kalkinma-partisi
YIKILMAZ Ayça, AK PARTİ’NİN DIŞ POLİTİKA İDEOLOJİSİ: YENİ MUHAFAZAKÂRLIK, Selçuk Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2016
[1] AK PARTİ, Parti Programı, https://www.akparti.org.tr/site/akparti/parti-programi#bolum_
[2] Yalçın AKDOĞAN, AK Parti ve Muhafazakar Demokrasi, Alfa Yayınları