Arapça 2018 Yökdil Sınavında Çıkan Kelimeler
Ön, ileri, ön sıra | قُدَّم |
Davacı, isteyen | مُلْتَمِس |
-masına rağmen, -makla beraber | بَيْدَ مَا |
Derhal, hemen | حالَمَا |
Seçmek, derlemek, sonuç çıkarmak, bir şeyi içindeki şeyden ayırmak, tahsil etmek, alıntı yapmak | اِسْتَخْلَصَ مِن |
Yetenek, beceri, kabiliyet | مَوْهِبَة |
Üstün gelmek, geçmek, aşmak | تَفَوَّقَ على |
Kalabalık, yığın | زِحَام |
Kucaklamak, kucaklaşmak, bağrına basmak | اِحْتَضَنَ |
Savunmak, korumak | دَافَعَ عَن |
Heyet, komite, komisyon | لَجْنَة |
Hazırlanmak, hazır olmak | اِسْتَعَدَّ ل |
Arasını açmak, bölmek, ayırmak | باعَدَ بَيْنَ |
Ceset, kadavra | رِمَّة (ج) رِمَام |
Ne kadar farklı, ne kadar uzak | شَتَّانَ مَا بَيْنَهُمَا |
Cüce, bodur | قَزَم (ج) أَقْزَام |
Galaksi, samanyolu | مَجَرَّة |
Yakın olmak, denk olmak, yakınlaşmak | قَارَبَ |
Sandal, tekne, kano, kayık | قَارِب |
-e uygun | قَابِل-قابِلَة ل |
Kontrol etmeye çalışmak | كَبَحَ جِمَاحَ |
Durdurmak, dizginlemek | كَبَحَ |
Grup, hizip, takım, birlik | عُصْبَة |
Aralık, boşluk, yarık | فَجْوَة |
Belini bükmek | أًثْقَلَ كَاهِلَه |
Yol, yöntem, güzergah, tutum | مَسْلَك |
Moda | مُوضَة |
Bıktırıcı, usandırıcı | مُمِلَّة |
İlgi, alaka, tutum | اِكْتِرَاث |
Yazı tahtası, kara tahta | سَبُّورَة |
Eğilim, meyil | جُنُوح |
Verimli, bereketli | خِصْب |
Bolluk | جَزَالَة |
Denge, istikrar, kararlılık | تَوَازُن |
Bunalımlı, buhranlı | مُتَأَزِّم |
Marjinal, yalnız, münzevi | هَامِشِيّ |
Gözü kör olmak, ödünç vermek | أعَارَ-يُعِيرُ |
Gereken önemi vermek | أَعَارَ الاِهْتِمَام |
Sömürmek, sömürge yapmak | اِسْتَعْمَرَ في |
Maydanoz | بَقْدُونِس |
Islatmak, demlendirmek | نَقَعَ |
Çene, sakal | ذَقَن |
Ustura | مُوسَى |
Karşı, karşısında, karşı karşıya | تُجَاهَ |
Düşünce, hatır, zeka | خَاطِر |
Soğutma | تَبْرِيد |
Şişirme, üfleme | نَفَخَ |
Eritme, füzyon yapma | صَهْر |
Eritme, çözünme | اِذَابَة |
Atık, kalıntı, çöp | نُفَايَة |
Döndürme, çevirme | تَدْوِير |
Geri dönüşüm | إِعَادَة تَصْنِيع |
Torba, kese | كِيس (ج) أكْيَاس |
Gübre | سَمَاد |
Alkali | قَلَوِيَّة |
Yarılma, çatlama | تَشَقُّق |
Ülke, bölge, çap | قُطْر (ج) أَقْطَار |
Elçi, delege, temsilci | مَبْعُوث |
Sahil, kıyı | ضِفَّة (ج) ضِفَاف |
Taraf, köşe, bölge, yan | نَاحِيَة (ج) نَوَاح |
Spor, idman, egzersiz | رِيَاضَة |
Matbaacılık | طِبَاعَة |
Damga, mühür | خَتْم (ج) أَخْتَام |
Nakşetmek, yontmak | نَقَشَ |
Süslemek | زَخْرَفَ |
Unutulmak, silinmek | اِنْدَثَرَ |
Dağıtılmak, bölüştürülmek | تَوَزَّعَ |
Vadi | وَادٍ (ج) اَوْدِيَة |
Gizlemek | سَتَّرَ عَن |
Peçe, örtü | نِقَاب |
Peçe | لِثَام |
Büyükbaş, davar | مَاشِيَة (ج) مَوَاش |
Açıklık, aralık, boşluk | ثَغْرَة |
Kriz, bunalım, çıkmaz | مَأزِق |
Ayaklanmak | ثَارَ عَلَى |
Hazırlanmış, istekli, hazır | مُهَيَّأ ل |
Oyulmuş, yontulmuş | مَنْحُوت |
Açık | جَلِيّ |
Sanat eseri, hediye | تُحْفَة |
Oymak, yontmak | نَحَتَ |
-ya mensup | مُنْحَدِر مِن |
Usta, muhteşem, hünerli | بَارِع |
Mermer | رُخَام |
Liste, önerge, kararname, tablo | لَائِحَة |
Hazırlayan: Kadir Genç