Aziz, Kerim, Kuddüs…olan Rabbimizin adıyla;
Allah’ın tahiyyatı, esenliği, bereketi ve rahmeti tüm güzellikleri ile beraber senin üzerine olsun güzel insan! Tüm iltifatlarım sana; çünkü sen eşref-i mahlukat,[1] İslam dininin temsilcisi,[2] yeryüzünün halifesisin.[3] Sözlerim öylesine değil, öylesine içten ve tüm samimiyetimle biricik kardeşim. Sana olan muhabbetim, sana olan inancıma senin Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin hitabına nail olmana dayanmakta.[4]
Bu yazı ne sana seni öğretebilmek için, ne de kendime yöneltebilmek için. İthamlarım önce kendi nefsime olmakla birlikte bu yazı; bir kardeşinizin[5] belki akranınızın yazısı. Bizler dünü büyüklerden öğrenip, yarını hayal edenlerdeniz. Ama hepimiz bugünden mesulüz. Yarınımızın ihya olabilmesi için bizim bugün burada olabilmemiz gerekir. Ben de, sen de taşın altına koymazsak elimizi, yarın burada olmayacaktır. Kıyas edip daha iyisini görmekle bitmiyor mesele. Mesele, biz olmak duygusudur. Ben bizi seviyorum ve bize inanıyorum. Bu ümmetin halifesi olan bizler[6], İslam dininin bugünkü temsilcileri ve sancaktarları olarak bir sorun varsa onu görür ve düzeltiriz. Bu sorun belki de onun gece uykularını gündüz ağız tadını kaçırır. Sorun; yerdeki taşın insanlara zarar verebileceği düşüncesiyle bir kenara kaldırılmasından tutun da, İslam coğrafyalarındaki mazlum kardeşlerimizin; psikolojik, maddi ve manevi anlamda esaret altında olmasına kadar uzayacak bir sorundur. Sorun ne kadar geçmişe dayansa da onu sahiplenir ve benimser. Bir dava eri olur. Bizlerin birer diriliş erleri olduğuna inanıyorum[7]. Yüce Rabbimiz bizlere bu hususta ciddi bir uyarıda bulunup, Müslümanların gevşediği durumlarda şu Ayet-i Kerime’nin bir inşirah olarak yüreğimize serpiştirilmesini emreder: Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah, öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda Cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O, her şeyi bilir.[8]
Yani eğer siz bu sevginin kıymetini bilmezseniz, Allah’ı bırakıp giderseniz, Allah(c.c.) öyle bir kavim getirir ki; onlar Allah’ı severler, Allah da onları sever. Peki nereden belli olur Allah’ın onları sevdiği, onların da Allah’ı sevdiği?
Müminler olarak birbirlerine mütevazı davranırlar. Kafirlere karşı dik ve onurludurlar! Mümin kardeşini gördü mü hiç değilse halini hatrını sorar ve elinden geldiğince kardeşinin ihtiyacını gidermeye çalışır. Kafiri gördüğü zaman ise onun önünde ceket düğmelemez, asla dininden taviz vermez! Ve hemen akabinde Rabbimiz sevdiği kullarının özelliklerini sıralamaya devam ederek buyuruyor ki; Onlar Allah yolunda Cihad ederler. Nasıl olacaksa ve ne gerekiyorsa. Malıyla[9], canıyla[10], diliyle, topluma kazandırdığı talebeleri ve evlatlarını İslam’a hizmet uğrunda yetiştirmesiyle. Ebubekir(r.a.) nasıl yaptıysa, Hatice binti Huveylid(r.a.) nasıl yaptıysa. Ayetin devamında ise Rabbimiz, bu mümin kullarından bir kınama endişesi taşımamasını bekler. ‘Bize ne derler acaba, ayıplanır mıyım? Soruşturulur muyum? Hakkımda suç ihbarında bulunulur mu acaba?’…gibi dertleri olmaz onların. Bak işte güzel kardeşim Yüce Rabbimizin aradığı ve ”Ben Seviyorum!” dediği insanlardır bunlar. Unutulmamalıdır ki bizler zaferden değil seferden sorumluyuz ve belki de bu sefer bizim şehadetle şereflenip cennetle müjdeleneceğimiz bir seferdir. Ne hoş değil mi, sonunda galibiyet almıyorsun ama ödüllerin belki de en güzeli ile şereflendiriliyorsun. Ben ne yapabilirim ki deme! İnanıyorum ki hepimiz Kudüs’ü yeniden feth edecek Selahaddinler, Firavunları devirecek Musaları[11] yetiştirebiliriz ve bunu bir Cihad olarak biliriz.
Bizler insanlara merhametimizden dolayı bazı şeyleri öğretmek durumundayız. Gerçek Şeriat’la yönetilirken (Osmanlı Devleti gibi) başka dine mensup insanlar bizleri zulümden ve düşmanlardan kurtaranlar olarak görmüştü[12]. Bizler işte bu güzide ecdadın nesilleriyiz. Yürüyen ölüler olmayalım, bu ayet ve hatırlatmalara her zaman için kulak verelim. Ne diyordu Malcolm X: ”Eğer bir şey için ayak diretmezseniz her darbe sizi yere serebilir.” Bizler dava erleriyiz! Benim yapmamla hiçbir şey değişmez demeyiz. Bizim değişimimizle medeniyetin bile değişeceği gerçeğini biliriz. Bu uğurda her daim Cihad ederiz.
Cihad etmek sadece savaş meydanlarında kılıç kuşanmak değildir. Hak yolunda şeytana ve nefsimize engel olmak, sırat-ı müstakim yolundan ayıran her şeyi hayatından çıkarmaktır. Asıl savaşı, cihadı nefsi ile yapandır. Televizyonlu bir odadan televizyonsuz bir odaya geçebilmek, müziği kapatıp birkaç dakikalığına tefekkür edebilmek, o sırf marka olduğu için çok beğendiği başörtüyü ihtiyacı olmadığı için almaktan vazgeçip nefsine engel olmaktır. Daha önce hiç görmediği ve tanımadığı kardeşine Allah’ın selamını vermektir. Allah’ın ilimlerini öğrenip, öğretebilmek için zor şartlarda dahi olsa ilim, irfan yuvasına gitmektir.
Cihad demek çok şey demek… Kusur ararsak tüm aynalar bizimdir. Sadece kusurları, eksikleri görürsek, güzel olan hiçbir şeyi göremeyiz. Önce kendi istifademiz için, sonra istifade edilebilir hale getirmek için gerekirse bu uğurda evet, Cihad edeceğiz. Tüm bunlar bizi karanlıklardan aydınlığa çıkartan[13] merhametliler merhametlisi Rabbimizin rızasına nail olabilmemiz için. Şüphesiz ki o emekleri zayi etmez[14], dualarımıza iştirak eder[15] her duaya cevap verir[16]. Ama bugün ama yarın, belki de daha hayırlısını sunarak. Bizim için en doğru ve güzeli ile bize döner. Aynaya bak ve gururlan Müslüman! O günü Müslümanların dirileceği günü hatırla ve bir şeyler yapmaya çalış. Yapacağımız her iyiye yöneliş bir Cihaddır. Bunu hatırla ve hatırlat! Yönel ve yönelt![17] O sensin. Belki de biraz önce yanından geçen, durma selam ver, sana söyleyecekleri var! Duy! Çünkü sizlerin güzel fikirleri var. Sana birilerinin yön vermesini bekleme, çünkü elimizin altındaki Kur’an-ı Kerim ve Hadis kitapları 1400 sene öncesinden yapılması ve yapmamız gereken şeyleri söyledi. Asr-ı Saadet devri bitti. Fetret devrine girmiş Hilafet’in ihya olma dönemi filizlenmeye başladı. Hakkı ve hakikati savunmaktan korkma. Ne diyordu ecdad Selahaddin-i Yusuf El Eyyubi: ‘‘İman sahibi bir kimse haksızlığa asla sabredemez!” Gençsen bunun için gençsin. Zaman dolmadan koş! Adam olmak için bu dirsekler Allah yolunda eskiyecek. Vaktini, enerjini, sıhhatini, ana-babanı, arkadaşlarını ve eşini israf etme. Allah için aranabilen her yerde ben de varım diyebilen genç ol. Necip Fazıl Kısakürek’in Gençliğe Hitabesindeki genç olabilmek, Asım’ın Nesli olabilmek için DİRİL! İşte o biziz.
Seni her daim dualarının nadide köşelerinde hatırlayan, Allah’ın(c.c.) razı olduğu kullardan olabilmemiz için dua eden, kainatın ışığında Halık’ını arayan aciz bir kardeşin…
Büşra OZAN
Dip Not;
1-)Tin Suresi -4. Ayet-i Kerime
2-)Kuşkusuz Allah katında tek din İslâm’dır. Âl-i İmrân Suresi 19. Ayet-i Kerime
3-)Bakara Suresi- 30. Ayet-i Kerime
4-)Allah, mü’minlerin velisidir,dostudur. Âl-i İmrân Suresi 68. Ayet-i Kerime
5-)Hucurât Suresi -10. Ayet-i Kerime
6-) “Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir.” En’am Suresi 165. Ayet-i Kerime
7-)Sezai Karakoç- Diriliş Neslinin Amentüsü syf.1
8-)Mâide Suresi -54. Ayet-i Kerime
9-)Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. Bakara Suesi- 274. Ayet-i Kerime
10-)Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Rasülü’ne iman ettikten sonra, hiçbir şüpheye sapmayıp, imanlarında sarsıntı geçirmeyen ve böylece Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşan kimselerdir. İşte iman iddiasında doğru olanlar onlardır. Hucurât Suresi -15. Ayet-i Kerime
11-)Firavun’a karşı olmak yetmez, Musa’nın da yanında olmak gerekir. Merhum Şehid Lider Muhsin Yazıcıoğlu
12-)Müslümanlar İber Yarımadası’nda Cebelitarık sokaklarında yürürken Yahudiler, onları( Münlümanları) zulümden kurtaracak kimseler olarak görmüştü. Dr. Zohar, Professor of Religious Studies at Florida International University
13-)Allah iman edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Bakara Suresi 257. Ayet-i Kerime
14-)Sabret! Çünkü, Allah iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez. Hûd Suresi 115. Ayet-i Kerime
15-)(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Furkân Suresi 77. Ayet-i Kerime
16-)“Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin; hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar…” Tirmizî, Daavât 149, (3607, 3608).
17-)İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. Âl-i İmrân Suresi -104. Ayet-i Kerime