AVRUPA SİYASETİNDE GÖÇÜN GÜVENLİKLEŞTİRİLMESİ BAĞLAMINDA MACARİSTAN ÖRNEĞİ

AVRUPA

Özet

Suriye iç savaşının patlak vermesi ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma girişimleriyle beraber Avrupa kimliği ve göç son yıllarda sıkça tartışılan bir konudur. Avrupa’da aşırı sağ siyasi hareketlerinin yükselişini bu bağlamda görebilmemiz mümkündür. Bunun yanı sıra birtakım AB üyesi ülkeler göç ve kimlik meselesi konusunda oldukça hassas olup bu konularda ortak bir akıl ortaya konulmasını engellemektedirler. Bu makalede Avrupa siyasetinde göçmen karşıtlığıyla bilinen Macaristan’ın durumu incelenmekte ve göç konusunda iç siyasetteki tutum hakkında bilgi verilmektedir. Sonrasında Macaristan özelinde Avrupa’da artan göçmen karşıtlığının nedeni üzerinde durulmakta ve siyasilerin göçü ne şekilde güvenlikleştirerek iç politikaya sunduğu örneklerle açıklanmaktadır. Son olarak geleceğe dair öngörüler yapılıp makale sonlandırılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Göç, Güvenlikleştirme, Macaristan, AB, Aşırı sağ hareketler

Abstract

By the outbreak of the Syrian civil war and Britain's attempts to leave the European Union, European identity and immigration have been frequent debated subjects,  in recent years. It is possible to see the rise of far-right political movements in Europe in this context. In addition to these, a number of EU member states are very critical to the issues of migration and identity so their sensitivity prevents the creation of a common mind on these issues. This article, examines the situation of Hungary, which is known for anti-immigrant in European politics, and provides information about its attitude in the internal politics regarding migration. Then, it focuses on the reason of the increasing immigration opposition in Europe, especially in Hungary and it is explained with examples how politicians securitize the immigration and present it to internal politics. Finally, it is completed by the making predictions for future in the context of these issues.

Key Words: Migration, Securitization, Hungary, EU, far-right movements

GİRİŞ

İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile kurulan yeni dünya düzeninde savaşın kaybeden ideolojileri Nazizm ve Faşizm cezalandırılmış ardından Birleşmiş Milletler kurularak ulus devletlere eşit-egemen bir statü kazandırılmıştır. 1950’lerde tohumları atılan Avrupa Birliği ise Avrupa kıtasında yaşayanların ortak bir Avrupalı kimliğiyle var olmasını ve bu kıta içerisinde yaşayan devletlerin uyum içinde yaşamasını temel kuruluş felsefesi olarak belirlemiştir. Pek tabi 1980’lere kadar var olan bu yeni düzende savaşın kaybeden ideolojilerinin Avrupa’da etkin bir şekilde hüküm sürdüğü söylenemez. Ancak;  önce iki kutuplu dünyanın yıkılmasının başlangıcı kabul edilen Berlin Duvarı’nın yıkılıp Doğu Almanya’nın Batı Almanya’ya katılması sonrasında ise SSCB’nin yıkılmasıyla birlikte yeni bir dünyanın yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığı söylenebilir. Bunda teknolojik gelişmelerin etkisi kadar mesafelerin kısalması ve bunun paralelinde terör olayları ile birlikte devletlerin sınırlarını koruma isteği yatmaktadır.

Bu çalışmada Suriye iç savaşı ve Brexit gibi gelişmelerle beraber Avrupa’da oluşan göç karşıtı tavır ve AB geleceği bağlamında kimlik tartışmaları, Macaristan özelinde incelenecektir.  Çalışmada güvenlikleştirme kuramından yararlanılıp Macaristan’daki aşırı sağ hareketlerin seçmenlerinden göç ve kimlik bağlamında nasıl oy devşirdikleri ortaya konulacaktır. Son olarak Macaristan’ın AB içerisindeki bu tutumunun diğer üye ülkelere ve birliğe ne şekilde sirayet ettiği üzerinde durulup makale sonlandırılacaktır.

1.TARİHSEL AÇIDAN MACARİSTAN ve MACARİSTAN’IN AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİĞİ SONRASI GELİŞMELER

Macaristan tarihine genel olarak baktığımızda bulunduğu konum itibariyle Avrupa’da diğer devletlerle tarih boyunca sürekli etkileşime giren bir topluluk görürüz. Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve 20.yy’da Almanya Macar kimliğinin oluşmasında etkili aktörlerdir. Bunun yanında İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Stalin’in etkisiyle beraber SSCB kontrolünde yönetilen Macaristan’ın 1989’da bağımsız olmasıyla beraber yepyeni biri sürece girilmiştir. Macaristan’ın 1989 sonrası Batı Avrupa ile iyi ilişkiler geliştirmeye başladığını görürürüz. Bu iyi ilişkiler Macaristan’ın 2004’te Avrupa Birliği üyesi olmasıyla taçlanmıştır. Günümüzde sıkça tartışılan Avrupa Kimliği meselesinde Macaristan’ın yaşadığı bu siyasi tecrübelerin rolü oldukça büyüktür. Bu rolü Macaristan başbakanı Viktor Orban’ın demeçlerinden de görebilmek mümkündür. Orban 2015 yılında yaptığı bir açıklamada Macaristan’ın ulusal kimliğini korumak adına birtakım Avrupa Birliği kararlarını reddedebileceklerini belirtmiştir.[1] Orban bu fikirleriyle halkını olumlu yönde etkilemiş olacak ki 2018 seçimlerinde %48 gibi yüksek bir oy oranıyla partisi FİDESZ tekrardan iktidara gelmiştir. Orban’ın seçimlerde sıkça söylemlerine yansıttığı mülteci ve göç karşıtı tutumu, Hristiyan değerler üzerine bina edilmiş bir Avrupa kimliği gibi argümanların seçmenler tarafından benimsendiği su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.[2]

Orban’ın Avrupa’nın Hristiyan kimliğini vurgulaması hiç şüphesiz tarihsel açıdan Osmanlı İmparatorluğu ve SSCB düşünüldüğünde anlam kazanmaktadır. Son yıllarda iç savaşların yaşandığı bölgelere bakıldığında yoğun bir Müslüman nüfusun bu çatışma bölgelerinde bulunduğu söylenebilir. Özellikle Suriye iç savaşının ardından ülkelerini terk etmek zorunda kalan Müslüman halkların Avrupa’yı güvenilir bir liman olarak seçmesi Avrupa’nın ekonomik refah olanakları yanında özgürlükçü anlayışına da dayanmaktadır. Ancak olaya Macaristan perspektifinden bakıldığında yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip[3] bu Avrupa ülkesinin alacağı göçlerle var olan kimliğini kaybetme korkusu ağır basmaktadır. Hali hazırda Türkiye yaklaşık 4 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaparken Macaristan’ın benzer bir pozisyonda ülke kimliğini kaybetme korkusu anlaşılabilir.

  1. GÖÇÜN GÜVENLİKLEŞTİRİLMESİ ve MACARİSTAN SİYASETİ

Güvenlikleştirme kuramı 1980’lerde Kopenhag’da Barış ve Çatışma Araştırmaları Merkezi’nin kuruluşuyla uluslararası ilişkiler literatürüne girmiştir. Kurulduğu yerin adıyla anılan bu kuram güvenliği yalnızca askeri olmaktan çıkartıp farklı tiplere ayırarak öncüllerinden ayrılmıştır. Güvenliği askeri olmanın yanı sıra çevresel, siyasi, toplumsal ve ekonomik olarak farklı parçalara ayırmıştır.[4] Bizim Macaristan özelinde inceleyeceğimiz konu ise temel olarak siyasi manada göçün güvenlikleştirilmesi meselesidir. Macaristan’daki siyasiler göçü siyasi bir sorun perspektifinden güvenlikleştirerek kendilerine oy devşirmek için çabalamaktadırlar. Pek tabi bunu yaparken de ekonomik, çevresel ve toplumsal konuları da siyasetlerinin bir parçası yapmaktan geri durmamaktadır. Buna en güzel örnek, 2018 yılında Başbakan Orban’ın Macar asıllı iş adamı Soros’a yönelik sığınmacı atfında bulunarak Macaristan’ı göçmenlerin yaşadığı bir kıta haline getirmeyi planlıyor gibi ağır ithamlarla suçlaması verilebilir.[5] Orban bu sözüyle ekonomik açıdan göçü güvenlikleştirerek halk üzerinde bir duyarlılık sağlamayı hedeflemiştir. 2018 yılındaki seçim sonuçları da gösteriyor ki halk Orban’ın bu söylemlerinden etkilenmiştir. Ekonomiden devam edecek olursak Neo-liberal kapitalist düzenin 2008 yılındaki Dünya Ekonomik Krizi ile sarsılması da popülist liderlerin önünü açmış görünmektedir. Avrupa’da krizden İzlanda ile beraber en çok etkilenen ülke olan Macaristan’da kriz nedeniyle işten çıkarılmalar, fabrikaların kapatılması gibi birçok olay yaşanmıştır.[6] Şuan ki Başbakan Viktor Orban’ın bu kriz üzerine 2010 yılında iktidara gelmesi de dönemin şartlarına bakıldığında pek beklenmeyen bir durum olarak görülmemelidir. Uzmanlar Orban’ın bu ilk seçim zaferini; seçmenlerin liberal ekonomik sistem dolayısıyla düştüğü kaygı ortamının artan gelir eşitsizliğiyle beraber sosyal adaletin kaybolmasıyla sonuçlanmasına bağlamaktadırlar.[7] Bu olay da bize göstermektedir ki liberal ekonominin düştüğü darboğazlar seçim süreçlerinde bu darboğazı iyi kullanan siyasetçilerin elinde güvenlikleştirilerek iç siyasette kullanılmaktadır.

Bir diğer yönden güvenlik kavramına toplumun temel değerlerine hiçbir surette tehdidin bulunmaması şeklinde de yaklaşılabilir.[8] Macaristan örneğinde AB’ye bakacak olursak AB’nin kuruluş felsefesinde var olan özgür ve refah içindeki Avrupa öngörüsünün günümüzde göç ve güvenlik meseleleriyle beraber aşındığı görülmektedir. Macaristan başbakanı Orban’ın birliği Hristiyan kimliğiyle görmek istemesi de bu tezi doğrular nitelikte karşımıza çıkmaktadır. Macaristan siyasetinde güvenliğe yönelik tehditlerin de korku siyasetine yol açtığını söyleyebiliriz. 2017’de AB üye ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre Macaristan halkının %76’sı ülkelerine gelmesi muhtemel mülteciler nedeniyle ülkelerinde terör tehlikesinin artacağı görüşündeler ve bunun yanında %82’lik bir kısmı ise mültecilerin ülkede yaşayanların ellerinden işlerini ve sosyal yardımlarını alacağı endişesini paylaşmaktadırlar.[9] 2017’de toplumun çoğunluğunda var olan bu korku ve endişe hali 2018 seçimlerinde Orban’ın kesin zaferiyle sonlanmakla kalmayıp belki de Orban’ın partisi FİDESZ’den daha aşırı söylemlerle halka popülist bir yaklaşım içerisinde bulunan JOBBİK’i %18 oyla ana muhalefete taşımıştır. JOBBİK’in Macar siyasetinde tarihe vurgu yaparak Attila’nın torunlarıyız ve AB’den çıkacağız gibi söylemleri popülist söylemler olarak kayıtlara geçmektedir.[10] Bunun yanı sıra tıpkı FİDESZ gibi ulusal ekonomiye vurgu yapıp neoliberal düzeni reddiyeci anlayışı da göze çarpmaktadır. Buradan yola çıkarak Macaristan siyasetinde göç; siyasi partiler tarafından, güvenlikleştirme kuramının vurgu yaptığı şekliyle kimi zaman toplumsal kimi zaman ekonomik bazen de çevresel olarak siyasi partiler tarafından ortaya sunulmaktadır. Son seçimler de göstermiştir ki göçü güvenlikleştiren siyasi partiler kendilerine yüksek oranda oy devşirmişlerdir.

3-SURİYE İÇ SAVAŞI ve BREXIT IŞIĞINDA MACARİSTAN’DA GÖÇ TARTIŞMALARI

2011 yılında başlayan ve neredeyse 5 milyon Suriyelinin ülkesini terk etmesiyle sonuçlanan Suriye iç savaşının AB’ye etkisi büyük olmuştur. Suriyeli sığınmacıların daha güvenli bölgelere gitmek adına başlattığı yolculuğun birkaç rotası vardır. Bu rotalardan bir kısmı AB üyesi ülkelerin sınırlarıdır. Avrupa’ya ulaşmadaki temel rotalardan biri de Türkiye üzerinden Yunanistan Sırbistan ve Macaristan’a ulaşılan rotadır. Macaristan’ın AB üyelerinin almaya çalıştığı ortak göç politikası kararlarına en büyük tepkiyi gösteren iki ülke ise Macaristan ve Bulgaristan’dır.[11] Macaristan’ın bu tutumu göstermesinde hiç şüphesiz önceki satırlarda da bahsedildiği üzere ekonomik endişeler ve kimlik endişesi yatar. Ancak bu durumda şöyle tuhaf bir tabloyu karşımıza çıkarıyor. Birliğin her konuda eşit kabul edilen iki ülkesi Yunanistan ve Macaristan göç konusunda apayrı tutumlar izlerken AB’nin ortak değerlerinin de aşınması söz konusu vaziyette. Macaristan’ın göç konusuna bu denli sert tutum takınmasında siyasi partilerin rolü büyüktür. 2016’da ülkeye iltica talebinde bulunan 199 bin kişinin sadece 264’ünün ülkeye kabul edilmesi de bu tezi doğrular niteliktedir.[12] Bu durumun Avrupa Birliği tarafından hoş karşılandığını da söyleyebilmek mümkün değildir. 2017 yılında Avrupa Parlamentosu Macaristan hakkında bir karar almıştır. Karar, Macaristan’ın mültecilerin temel haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle AB değerlerine aykırı hareketi nedeniyle alınmıştır.[13] Bunun yanı sıra 2015 yılında Macaristan’ın Sırbistan sınırına örmek istediği duvar da tartışma konusu olmuş ve özellikle birlik üyesi Fransa’nın tepkisini çekmiştir. Fransa dışişleri bakanı örülecek duvar için “Hayvanlara bile yapılmaz" diyerek tepki göstermiştir.[14] Bu da Avrupa Birliği içinde göç konusunda ne denli farklı yaklaşımların olduğunu ispatlar niteliktedir. Bu olaydan yaklaşık 3 ay sonra AB İçişleri Bakanları toplanarak 120 bin mülteciyi AB üyesi ülkeler arasında pay edecek anlaşmayı oylamışlardır. Oylama çoğunlukla kabul edilirken Macaristan’ın hayır oyu kullanması dikkate değerdir. Almanya Başbakanı Merkel ise bu durumu kızgınlıkla karşılayıp hayır oyu veren ülkelere verilen yapısal desteklerin düşürülmesi gerektiğini gündeme taşımıştır.[15]

BREXIT, Birleşik Krallığın 2016 yılında AB’den ayrılma veya devam etme yönünde yapılan halkoylaması sonucu ayrılma kararının ortaya çıkışıyla başlayan sürece verilen genel addır. %52 gibi kıl payı denilebilecek bir oranla AB’den Birleşik Krallığın ayrılma kararının onaylanması AB için de yeni bir sürecin başlangıcı niteliğinde olmuştur. BREXIT’in oylanması sürecinde İngiltere’de muhafazakar ve sağcı hareketlerin birlikten ayrılma yönünde kampanyalar düzenlemesi ve sonucunda başarıya ulaşması popülist hareketlerin köklü siyasi temellere sahip Birleşik Krallığı da ne şekilde etkilediğinin bir göstergesidir. Dönemin Londra belediye başkanı Boris Johnson (ki bu süreçteki başarısı nedeniyle günümüzde İngiltere başbakanı olmuştur) egemenlik ve ekonomi konularına vurgu yaparak bu süreçte halkın yarısından fazlasını ikna etmiştir.[16] BREXIT sürecinin temel belirleyici sonuçlarından biri de AB’nin görece ekonomik açıdan daha az müreffeh olan ülkeleri üzerinde olmuştur. Birleşik Krallık gibi birliğin en temel yapı taşlarından birinin neoliberal ekonomik düzen eleştirisi ve kimlik bunalımı nedeniyle egemenliğini tartışmaya açması sağ popülist söyleme sahip siyasetçiler için kaçınılmaz bir fırsatı doğurmuştur. Macaristan başbakanı Orban yaptığı bir açıklamada Birleşik Krallığın BREXIT tercihi nedeniyle cezalandırılmasının doğru olmadığını ancak Macaristan gibi ülkelerin de adil bir yaklaşıma ihtiyacı olduğunu belirtmiştir.[17] Macaristan’ın bu tutumunun altında; AB içerisinde adil olarak paylaşılmadığını düşündüğü ekonomik payların, BREXIT vesilesiyle Birleşik Krallığın birlikten ayrılmasıyla beraber, İngiltere ile var olan iyi ikili ilişkiler kullanılarak yeni birtakım anlaşmalar çerçevesinde revize edilmesi düşüncesi yatmaktadır. Bunun yanı sıra Macaristan’da son yıllarda aldığı oy oranlarıyla ana muhalefet partisi konumuna yükselen JOBBİK Partisi de Birleşik Krallığın birlikten ayrılma tartışmaları daha yeni yeni alevlenirken Macaristan’ın da birlikten ayrılabileceğini savunmuştur. Hatta bu sürece ad vermekten geri kalmayıp böyle bir sürecin HUXIT olarak adlandırılabileceğini önermiştir.[18] Bu da birliğin başat aktörlerinden birinin birlikten ayrılma fikrinin hemen ertesinde diğer birlik üyelerinin iç siyasetlerindeki aşırı sağ hareketlerin ne denli halkı yönlendirebileceğinin bir delili olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra Birleşik Krallık eğer birlikten ayrılırsa birliğin geleceğini tahayyül noktasında birtakım sıkıntılar çıkarabilir. Çünkü birlik değerlerinden aşınarak git gide aşırı milliyetçi ve zaman zaman ırkçı söylemlerin pençesinde bir geleceği ne şekilde kurabilir, bu bir muammadır.

SONUÇ

Göç ve kimlik meseleleri son dönemlerde Dünya’da sıkça tartışılmakta ve ülkelerin bu meselelerden kaynaklanan sorunlara çözüm bulmakta zorlanmaktadır. Avrupa özelinde yaklaşık 70 yıllık geçmişe sahip AB için de bu konularda ortak politikalar belirleyemeyiş büyük problemleri beraberinde getirmektedir. Bu meselelerin Avrupa’da aşırı sağ hareketlerin AB üyesi ülkelerde zemin bulmasına katkısı oldukça fazladır. Özellikle birlik içerisinde tarihsel geçmişi nedeniyle kimlik konusunu önceleyen Macaristan gibi ülkelerin politikaları AB’nin göç meselesine ortak bir politika geliştiremeyişinin en önemli nedenidir. 2008 Dünya ekonomik krizi ve ardından Ortadoğu’da yaşanan siyasal istikrarsızlık sürecinin AB’yi oldukça olumsuz etkilediği de bir gerçektir. Bunun üzerinde birliğin en istikrarlı ülkelerinden Birleşik Krallığın 2016’da yaptığı referandumdan sonra birlikten ayrılma kararının çıkması da birliğin geleceğini tartışmaya açmıştır. Bu süreçlerden en fazla karlı çıkanlar ise Macaristan özelinde olduğu gibi aşırı sağ siyasi hareketler ve popülist siyasetçilerdir. Viktor Orban’ın 2010 yılında iktidara gelip yaklaşık 9 yıldır ülkeyi yönetiyor olması da bu sancılı süreçlerin bir sonucudur. Bu sadece Orban ile kalmayıp JOBBİK gibi aşırı sağ hareketlere de alan açarak geleceğe dair farklı senaryolar çizmemize neden olmaktadır. Göç günümüzde devletlerin iç siyasetlerinde güvenlikleştirerek halklardan oy devşirdiği bir konuma gelmiştir. Birleşik Krallığın BREXIT sürecinin tamamlanması ve mülteci akımlarına karşı AB’nin ortak politikalar belirleyememesi gelecek adına oldukça kaygı verici bir hal almaktadır. Ne de olsa on yıllar önce Avrupa’daki farklılıkları bir kenara bırakıp bir arada yaşama fikriyle tohumları atılan AB’nin onca başarı öyküsünden sonra günümüzdeki gibi belirsizliklerle dolu bir geleceğe doğru yürümesi pek çok kimsenin hayal edemeyeceği türdendir.

KAYNAKÇA

 

AKIN, Ahmet Ziya, “Neoliberalizm Etkisinde Sağ Popülizmin Yükselişi: Abd, Macaristan Ve Fransa Örnekleri”, Uluslararası Politik Araştırmalar Dergisi, Nisan 2019, Cilt:5, Sayı 1.

ARAS, İlhan ve SAĞIROĞLU, Akın, “Avrupa Aşırı Sağında Göçmen Karşıtlığı: Fransa ve Macaristan Örnekleri”, Mukaddime Dergisi, 2018, 9(Özel Sayı 1).

AYAZ, Erhan, “BREXIT Avrupa Birliği'nin Sonu mu? BREXIT’in Birleşik Krallık ile Avrupa Siyaseti Açısından Sonuçları”, Yakın Doğu Üniversitesi Yayınları;Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No: 05, 2017.

BARİGAZZİ, Jacopo, “Viktor Orbán: Don’t punish the UK because of Brexit”, Politico, 19 Nisan 2019, https://www.politico.eu/article/viktor-orban-dont-punish-the-uk-because-of-brexit/ , Erişim T. : 21.12.19

BAYRAM, Mehmet Hanifi, “Avrupa Birliği’nin Dayandığı Değerlerin Korunması”, http://www.uyusmazlik.gov.tr/Resimler/Pdfler/Makaleler/20-06-2018bayram.pdf , Erişim T. : 16.12.19

BAYSAL, Başar ve LÜLECİ, Çağla,  “Kopenhag Okulu ve Güvenlikleştirme Teorisi”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Yıl:11, Sayı:22.

BİRO-NAGY, Andras, 10 Nisan 2018, “Why Orban Won”, Foreign Affairs, https://www.foreignaffairs.com/articles/hungary/2018-04-10/why-orban-won , Erişim T. : 14.12.19

ÇOLAKOĞLU, Elif, “Avrupa’da Mülteciler, Yükselen Aşırı Sağ ve Seçim Süreçleri”, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Temmuz 2019, Cilt:33,Sayı:3.

DEMİR, Oğuzhan Ömer ve SOYUPEK, Yusuf, “Mülteci Krizi Denkleminde AB ve Türkiye: İlkeler, Çıkarlar ve Kaygılar”, Global Politika ve Strateji, Analiz 6, 2015.

DEMİRKAN, Tarık, “Macaristan'da genel seçimler Viktor Orban'ın ezici zaferiyle sonuçlandı”, 9 Nisan 2018, BBC Türkçe, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43694004 , Erişim T:12.12.19

KANAT, Selim ve AYTAÇ, Merve, “Suriyeli Mülteciler Özelinde Avrupa Birliği Ortak Göç Politikası Ve Birlik İle Üye Devletler Arasında Egemenlik Tartışmaları”, Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, Yıl: 18 Sayı: 40/2 Tarih: Ekim 2018.

MİŞ, Nebi, “Güvenlikleştirme Teorisi ve Siyasal Olanın Güvenlikleştirilmesi”, Akademik İncelemeler Dergisi, Yıl 2011, Cilt 6 , Sayı 2.

NOVAK, Benjamin, “Hungary’s constitutional identity is whatever Viktor Orbán says it is”, 2 Nisan 2018, The Budapest Beacon, https://budapestbeacon.com/hungarys-constitutional-identity-is-whatever-viktor-orban-says-it-its/ , Erişim T: 12.12.19

SERDÜLT, Viktória, “Jobbik: parties should consider Huxit”, The Budapest Beacon, 25 Haziran 2016, https://budapestbeacon.com/jobbik-parties-reconsider-huxit/ ,Erişim T.22.12.19

YILMAZ, Doğanay, Macaristan’dan Yükselen Bir Ses: Jobbik Hareketi ve Gábor Vona, Mart 2018, Ulusam, https://www.ulusam.com/wp-content/uploads/2018/03/Macaristandan-Gelen-Bir-Ses-Jobbik-Hareketi.pdf , son erişim:16.12.19

“Fransa ile Macaristan arasında 'duvar krizi' ”, Cumhuriyet, 31 Ağustos 2015, http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/356856/fransa-ile-macaristan-arasinda-duvar-krizi.html , Erişim T. : 17.12.19

“Hungary Population”,https://www.worldometers.info/world-population/hungary-population/ , Erişim T. : 13.12.19

“Macaristan’da iş piyasasında kriz depremi”, 6 Ara 2008, DW Türkçe, https://www.dw.com/tr/macaristanda-i%C5%9F-piyasas%C4%B1nda-kriz-depremi/a-3854379 , Erişim T. : 13.12.19

[1] Benjamin Novak, “Hungary’s constitutional identity is whatever Viktor Orbán says it is”, 2 Nisan 2018, The Budapest Beacon, https://budapestbeacon.com/hungarys-constitutional-identity-is-whatever-viktor-orban-says-it-its/ , Erişim T: 12.12.19

[2] Tarık Demirkan, “Macaristan'da genel seçimler Viktor Orban'ın ezici zaferiyle sonuçlandı”, 9 Nisan 2018, BBC Türkçe, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43694004 , Erişim T:12.12.19

[3] Worldometers’ ın araştırmalarına göre 9 Milyon 677 Bin 778 nüfusu vardır. Detaylı bilgi için bkz. https://www.worldometers.info/world-population/hungary-population/ , Erişim T. : 13.12.19

[4] Nebi Miş, “Güvenlikleştirme Teorisi ve Siyasal Olanın Güvenlikleştirilmesi”, Akademik İncelemeler Dergisi, Yıl 2011, Cilt 6 , Sayı 2, s. 347

[5] Ahmet Ziya Akın, “Neoliberalizm Etkisinde Sağ Popülizmin Yükselişi: Abd, Macaristan Ve Fransa Örnekleri”, Uluslararası Politik Araştırmalar Dergisi, Nisan 2019, Cilt:5, Sayı 1, s.31

[6] “Macaristan’da iş piyasasında kriz depremi”, 6 Ara 2008, DW Türkçe, https://www.dw.com/tr/macaristanda-i%C5%9F-piyasas%C4%B1nda-kriz-depremi/a-3854379 , Erişim T. : 13.12.19

[7]Andras Biro-Nagy, 10 Nisan 2018, “Why Orban Won”, Foreign Affairs, https://www.foreignaffairs.com/articles/hungary/2018-04-10/why-orban-won , Erişim T. : 14.12.19

[8] Başar Baysal ve Çağla Lüleci,  “Kopenhag Okulu ve Güvenlikleştirme Teorisi”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Yıl:11, Sayı:22, s.65

[9] Elif Çolakoğlu, “Avrupa’da Mülteciler, Yükselen Aşırı Sağ ve Seçim Süreçleri”, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Temmuz 2019, Cilt:33,Sayı:3, s.940

[10] Doğanay Yılmaz, Macaristan’dan Yükselen Bir Ses: Jobbik Hareketi ve Gábor Vona, Mart 2018, Ulusam, https://www.ulusam.com/wp-content/uploads/2018/03/Macaristandan-Gelen-Bir-Ses-Jobbik-Hareketi.pdf , son erişim:16.12.19

[11] Selim Kanat ve Merve Aytaç, “Suriyeli Mülteciler Özelinde Avrupa Birliği Ortak Göç Politikası Ve Birlik İle Üye Devletler Arasında Egemenlik Tartışmaları”, Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, Yıl: 18 Sayı: 40/2 Tarih: Ekim 2018, s.70

[12] İlhan Aras ve Akın Sağıroğlu, “Avrupa Aşırı Sağında Göçmen Karşıtlığı: Fransa ve Macaristan Örnekleri”, Mukaddime Dergisi, 2018, 9(Özel Sayı 1), s.69

[13] Mehmet Hanifi Bayram, “Avrupa Birliği’nin Dayandığı Değerlerin Korunması”, http://www.uyusmazlik.gov.tr/Resimler/Pdfler/Makaleler/20-06-2018bayram.pdf , Erişim T. : 16.12.19

[14] “Fransa ile Macaristan arasında 'duvar krizi' ”, Cumhuriyet, 31 Ağustos 2015, http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/356856/fransa-ile-macaristan-arasinda-duvar-krizi.html , Erişim T. : 17.12.19

[15]     Oğuzhan Ömer Demir ve Yusuf Soyupek, “Mülteci Krizi Denkleminde AB ve Türkiye: İlkeler, Çıkarlar ve Kaygılar”, Global Politika ve Strateji, Analiz 6, 2015, s.32

[16]     Erhan Ayaz, “BREXIT Avrupa Birliği'nin Sonu mu? BREXIT’in Birleşik Krallık ile Avrupa Siyaseti Açısından Sonuçları”, Yakın Doğu Üniversitesi Yayınları;Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No: 05, 2017, s.16

[17] Jacopo Barigazzi, “Viktor Orbán: Don’t punish the UK because of Brexit”, Politico, 19 Nisan 2019, https://www.politico.eu/article/viktor-orban-dont-punish-the-uk-because-of-brexit/ , Erişim T. : 21.12.19

[18] Viktória Serdült, “Jobbik: parties should consider Huxit”, The Budapest Beacon, 25 Haziran 2016, https://budapestbeacon.com/jobbik-parties-reconsider-huxit/ ,Erişim T.22.12.19

Melih Tayyip KIRTAY

Yorum Yaz