Dedesi Hacı Ali Paşa, babası İbrahim Ethem Bey ve annesi Tevfika Hanım’ın ince hastalıktan vefatları sonrasında, Adnan Menderes’in vesayetini babaannesi Fitnat Hanım aldı. Aynı hastalıktan mustarip olmamak için kendisine çok iyi baktı. Yelkenden bisiklete, kürekten yüzmeye kadar kendisini spora verdi. İzmir’in Karşıyaka ve Altay takımlarında futbol oynadı.
Menderes’in zarafet ve nezaketle büyümesinde Fitnat Hanım önemli rol oynadı. Gençlik yıllarına kadar Menderes’e annelik yaptı. Onun ruhunu yoğurdu. Öksüz ve yetim Menderes’e güvenli bir sığınak oldu. Birinci Dünya Savaşı sırasında öldü. Menderes büsbütün yalnız kaldı.
Birinci Dünya Harbi vakitlerinde seferberliğe çağrılan en genç sınıfla, “On beşli türküsüne” de konu olan 1315’lilerle birlikte göreve gitmiştir. O zamanlar tahsilinin idadi safhasında olan bir delikanlıdır. Milis bir Kuvayı Milliyeci olarak Milli Mücadeleye katılır.
Ne yazık ki, Başvekilin hatıralarında çocukluk yaşlarına ilişkin izler yok gibidir. Hiçbir zaman sokakta kalmamıştır ama çok yalnızdır. Varlıklı bir çocukluk geçirmiştir ama hatırası yoktur. Tahsiline Fitnat Hanım’ın gözetiminde başlamış ama “seferberlik” zamanında yarım kalmıştır. Milletvekilliği zamanında tamamlamak zorunda kalmış, o dönemde meclis ve okul arasında mekik dokuyarak dikkatleri çekmiştir. Lise zamanında mektebindeki bütün hocalarda Menderes hakkında ortak görüş hâkimdi: Düzenli, çalışkan, ahlaklı ama “hassas”. Lisenin ilk yıllarında babaannesinden izin alarak İzmir Kızılçullu Amerikan Kolejine gider. İzmir’de bulunan en eski özel eğitim kurumu ve en eski lisedir. Kolej şimdinin Karabağlar tarafındadır. Öğrenci Adnan o dönemler okula giderken yaklaşık 80 sene sonra o muhitte kendi isminde bir havaalanı inşa edileceğinden tabi ki habersizdi. İzmir Adnan Menderes Havalimanı hizmete girdiğinde ülkenin en büyük ikinci havalimanı olacak ve dönemin hükümeti, isim olarak “asılarak öldürülen” başvekili tercih edecekti. Kenan Evren, havalimanına İzmir’in “düşman işgalinden kurtuluşunu” simgeleyen 9 Eylül adının verilmesini istemiş ancak hükümet buna uymamıştı. Evren, anılarında “Zannettiler ki bu ismi vermekle oy oranını çoğaltacaklar” diyecekti.
O sıralarda, hem siyasi hayatında hem de Yassıada’da kendisiyle beraber olacak Celal Bayar ile ilk kez karşılaşacaklardı. 10 yıl boyunca Başvekil-Cumhurbaşkanı olarak ülkeyi yönetecek ikili ilk kez bir araya gelecekti. Celal Bayar, İttihat ve Terakki’nin İzmir görevlilerindenken yanına üç genç gelip görüşmek ister. Öğrenciler okudukları Amerikan Kolejinde Müslüman öğrencilere baskı yapıldığını söyler. Bayar, anılarında o öğrencilerden “vatansever” olarak bahsedecektir. O üç gençten biri ve en girişkeni Adnan Menderesti. İstikbalin başvekili ile cumhurbaşkanının ilk görüşmesi böyle gerçekleşecekti. Bu ikilinin sonu 1961’in 17 Eylülünde Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyecek hazin bir sonla bitecekti. Geçmişteki bu görüşme ise Menderes’in İslami hassasiyetlerinden bir iz olarak tarihe düşecekti.
Abdulvahap DUMAN