Merkantalizm kelime kökeni Latinceden gelmektedir. Latince’de merkant; tüccar, merkantil ise ticaret manasına gelmektedir.Merkantalizm’in terim tanımı ise şöyledir; bir devletin güçlü olmasını ve itibar görmesini sağlayan faktörün altın ve gümüş olduğunu ve kalkınmanın ihracatı çoğaltmanın yanında ithalatı sınırlandırmakla olabileceği görüşünü savunan iktisadi bir görüştür.
Ortaçağın sonu ile sanayi devrimi arasındaki dönemde Batı Avrupa’da feodalizm yıkılmış ve güçlü ulus devletler ortaya çıkmıştır. Adı geçen dönem ekonomik açıdan sermaye birikimi ve piyasa ekonomisi şartlarının hazırlandığı yani ticari kapitalizmin geliştiği dönemdir. 1450–1750 arasında üç yüz yıllık süreyi kapsayan merkantilizm; ideolojik anlamda iktisadi, sosyal ve siyasal olaylar karşısında belirli bir tutumun ve politikalar sisteminin genel adıdır. Merkantilist düşünce Batı Avrupa’daki merkezi devletlerin iktisat politikalarını etkilemiş bir iktisadi görüştür.
Bu görüşü savunan düşünürlere Sir William Petty, Jean Bodin, J.B. Colbert, Thomas Mun, Montaigne, Richard Cantillion isimleri örnek verilebilir. Ayrıca bu dönemde yetişmiş olan David Hume bu görüşten etkilenmiş fakat bu görüşü savunmamıştır. Hume doğal düzeni savunarak liberalizme öncülük etmiştir.
Bu görüşün temel 6 özelliği vardır;
- Parasal bir doktrindir; Merkantilist düşünce ülkenin zenginliğini, refahını ve büyümesini devletin sahip olduğu değerli maden (altın-gümüş) ile ölçmüştür. Bu nedenle önerilen bütün politikaların amacı, ülkedeki değerli maden stokunu artırmaktır. Devlet elinde ne kadar fazla değerli maden bulundurursa o kadar güçlüdür.
- Sanayileşme esastır; Merkantilist düşünce sanayi sektörünü ve sanayileşmeyi sürükleyici sektör olarak kabul eder. Çünkü merkantilistlere göre sanayi ve ticaret kesimi dinamik ve stratejik özelliğe sahipken tarım sektörü statik bir yapıdadır. Tarım kesiminden sağlanan gelirler süreklilik arz etmez, bu nedenle de güvenilir değildir. Sanayi gelirleri ise devamlı artış eğilimindedir. Bu nedenle ülkenin kalkınmasında sanayicilerin etkisi çiftçilerden daha fazladır. Sanayileşme neticesinde ucuza üretilecek olan mallar, ihracatta rekabet avantajı sağlayacaktır.
- Nüfus artışı teşvik edilmektedir; Merkantilistlere göre nüfus, ekonomik büyüme üzerinde olumlu etkiler yapabilecek önemli bir faktördür. Arz yönüyle nüfus artışı, ücretlerde meydana gelecek azalma dolayısıyla maliyetlerin düşmesini sağlayacak, düşük maliyet ise rekabet avantajı sağlayacağından ihracatı teşvik ederek ülkeye daha fazla altın girişine neden olacaktır. Talep yönüyle nüfus artışı, iç piyasanın genişlemesine katkı sağlayacaktır.
- Dünya’daki zenginlik sabit kabul edilir; Merkantilist düşüncede dünya kaynaklarının sabit olduğu kabul edilir. Bu nedenel bir ülkenin zenginleşmesi ancak diğer ülkenin fakirleşmesiyle mümkün olabilecektir.
- İstilacılık ve yayılmacılık esastır; Merkantilist düşüncede ülke dışındaki altın ve gümüşün ülkeye getirilmesi için deniz aşırı keşiflerin yapılması, buralara yerleşilmesi suretiyle yayılımcı bir politika izlenmesi yararlıdır.
- Müdahalecilik ve Devletçilik üzerine kuruludur; Merkantilist düşüncede devlete önemli roller yüklenmiştir. Önerilen politikaların başarıya ulaşabilmesi için devletin sanayi ve ticaret faaliyetlerini başıboş bırakmaması, ayrıca, ekonomik faaliyetlerin belirli kurallarla teşvik ve sınırlama esaslarına göre yönetilmesi gereklidir. Büyüme sürecinde hızlı yol alınabilmesi için merkantilistler en azından devletin şu alanlarda müdahaleci olması gerektiğini savunmuşlardır;
- Üretimde emek-yoğun teknolojilerin kullanılıyor olması, harplar ve salgın hastalıkların nüfusu tüketmesi, askeri gücün çok sayıda insana bağlı olması gibi nedenlerden dolayı nüfus artışı devlet tarafından teşvik edilmelidir.
- İşgücü ücretleri için bir tavan sınır tespit edilmeli, bu sınır aşıldığında da müdahaleci olunmalıdır.
- Girişimci ve sanayiciler devlet tarafından desteklenmeli, sübvansiyonlar ve diğer korumacı önlemlerle üretim artışı teşvik edilmelidir.
- İhracat kolaylaştırılmalı, mamul mal ithalatı ise zorlaştırılmalıdır. Ancak, ülke içinde girdi olarak kullanılacak hammaddelerin ithalatı kolaylaştırılmalıdır. Ayrıca, ülke içinde üretilen hammaddeler ile tarım ürünlerinin ihracı yasaklanmalıdır.
- Deniz aşırı keşifler özendirilerek yeni sömürge ülkeleri edinilmeli, üretilen sanayi malları için de karlı pazarlar bulunmalıdır.
Merkantalizm Uygulamaları
Merkantilist düşünce Batı Avrupa genelinde farklı uygulamalara sahne olmuştur.
İspanyol Merkantilizmi; Denizaşırı keşifler ve sömürüye dayanır. Amerika’nın keşfiyle buradaki değerli madenler İspanya’ya taşınmıştır. Değerli maden çıkışını önlemek için uygulanan kurallar çok katı olmuştur. Örneğin yurt dışına külçe altın çıkarma ölümle cezalandırılmıştır.
Fransız Merkantilizmi; En başarılı uygulamaların yapıldığı ülkedir. Daha çok sanayiye ve sanayi mallarının üretimine ağırlık verilmiştir. Dönemin Maliye Bakanı Colbert’in başarılı uygulamalarından dolayı “Colbertizm” olarak ta bilinir.
İngiliz Merkantilizmi; Diğer adı ticari merkantilizmdir. Ticaret, kredi, gemicilik ve deniz taşımacılığı ön plana çıkartılmıştır.
Alman Merkantilizmi; Sanayileşmenin yanı sıra tarıma da önem verilmiştir. Nüfus artışı teşvik edilmiş, göçmen kabulü uygulaması yapılmıştır.
Merkantilist politikalar bir süre sonra başarısızlığa uğramıştır. Bu düşüncenin evrimini tamamlamasında rol oynayan başlıca faktörler şu şekilde sıralanabilir;
* Teknik alanındaki gelişmelerin sanayi sektörüne uygulanması, el sanatlarının fabrikasyon ürünlerine yenik düşmesi ve sanayi kapitalizminin doğması,
* Toplumsal yapıda değişimin yaşanması; ticaret burjuvazisinin yerini sanayici-kapitalist tipinin alması,
* Rekabet şartlarını devlet kurumları lehine bozduğu için, devlet müdahalelerine olan güvenin gittikçe azalmasıdır.