Bayram namazlarının en çok hoşuma giden yanlarından birisi sabah namaza giderken o erken saatte dışarıda olan herkesin her yönden aynı anda camiye doğru hızlıca yürüyüşünü seyr etmek. Gökyüzünden kuşbakışı izleme imkanım olsa eminim merkezinde cami olan bir çemberin içe doğru hareketini görürdüm. ‘Öz’üne doğru, kendine doğru, başlangıcına doğru.
Şehir planlaması kültürümüzün cami merkezli olmasının aslında derin bir mesaj taşıdığı kanısındayım. Çember ne kadar genişlese de merkezin sıkı işaretlendiği, kıstasın sabitlendiği, çemberin merkeze oranlı genişleyişine yol gösterildiği bir inşa sistemi. Maddi kıstasların hayatımızı sardığı asrımızda, yılın bu güzel günlerinde manevi kıstaslarımızı göz önünde bulundurarak bir araya gelip birlik oluşturabilmemiz, bir olduğumuzu, eşit olduğumuzu, sınıfları terk edip omuz omuza kıyama durabildiğimizi görmek tüm yaşanmış aksi halleri unutturup insanı duygulandırıyor.
Bireyselciliği besleyen günümüz sistemleri bencil insanlar yetiştirmekte. ‘Her şartta’ kendi faydasını toplum faydasından önce gören insanlar bir süre sonra fayda biriktirmeye, stoklamaya başlar. Kalbine inşa ettiği fayda binasına stokladığı her fayda toplumdan gasp edilen faydadır.
“Neden toplum dengesi sarsılmış?” “Neden birlik olamıyoruz?” sorularının cevabı kocaman bir ‘BEN‘in ardında yatıyor olabilir.
Güzel işlere dair umudun zayıfladığı şu günlerde siz de birşeyler yapın. Umudunuzu besleyin, ‘banane’ demeyin, katkı yapın. El ile yapamıyorsanız dil ile, dil ile yapamıyorsanız fikir ile katılın bu mücadeleye.
Durmayın!
Duraklamak ilerlemenin karşısında geride kalmaktır. Geride kalmayın, ön saflarda boşluklar var.
Hayırlı Bayramlar.