BİR HİSLİ YÜREK: MEHMET AKİF ERSOY

GENEL KÜLTÜR SANAT TOPLUM VE GÜNDEM

Bir Hisli Yürek: Mehmet Akif Ersoy

Mehmet Akif Ersoy, büyük bir vatansever, şair, ilim adamı, vaiz, baytar ve çok yönlü bir şahsiyettir. Hakkında ne yazılsa az gelecek cinsten bir insan. Bu dünyada Peygamberimiz (sav) gibi sadece 63 yıl yaşadı. Hatta 63 yaşında öleceğini anlayınca sevindi çünkü Peygamberim ile aynı yaşta ölecekti. Alim idi yani Peygamber varisi idi. Ona da Allah sevdiği Habibi gibi 63 yıl yaşamayı nasip edecekti. Akif son raddede de gülenlerden oldu. Öldüğünde yanında sevdikleri ve ailesi vardı. Mutlu ve mesut bir şekilde bu dünyadan göçtü.  Ama maalesef mutlu bir şekilde yaşayamadı. En ağır imtihanlara düçar oldu ama buna rağmen son gülen iyi güler denildiği gibi sonunda yüzü güldü. Öyle umuyorum ki inşaAllah cennette çok sevdiği Peygamberi ve Sahabeleri ile birliktedir. O zaman bu dünyada çektiği meşakkatleri huzura ermiş olacaktır.

Ne açıdan bakarsanız bakın bahtsız bir adam. Milli mücadelede büyük bir mücadele gösteriyor. Şiirleri askerlere moral oluyor ve savaş kazanılana kadar büyük acılar yaşıyor. Çanakkale düşmesin diye ağlıyor ağlatıyor. Askere de almıyorlar yaşı tutmuyor diye. Savaş yaşı da 15’lere kadar düşüyor. Akif üzüntüden ne yapacağını bilemiyor. Kendisini şiirle ifade eden Akif olaylar karşısında şiire sarılıyor. Çanakkaleyi görmeden Çanakkale şehitlerine şiirini yazıyor ve büyük bir takdir görüyor. Adeta Peygamberimizi görmeden sevenler gibi o da hisli yüreğiyle muharebeyi görmeden şiirini yazıyor. Görevden göreve vazifeden vazifeye koşuyor. İşte Akif böyle bir adam. Yani büyük bir adam.

Akif’i anlamak ve örnek almak elzem. Onu örnek alanlar ve yaşayanlar bu milletin gönlünde kendisine yer ediyor ve edecektir de. Ali Ulvi Kurucu dualarında Mehmet Akif Ersoy gibi bir şair olayım diye dua ediyor ve oluyor da. Akif gibi bu ümmet Ali Ulvi’ye bağrında yer açıyor. Akif’i anmak ve her şeyden öte onu anlamak insana çok şey katıyor. Ümmeti irşat görevini üstlenen Akif çok uğraşıyor ve çok mücadele ediyor. Tam bu millet ona yer açacakken cumhuriyet kuruluyor ve yeni kurulan Cumhuriyet dine karşı mesafeli duruyor. Mehmet Akif’i İrtica koduyla hafiyeler yakından takip ediyorlar. O buna dayanamayıp Mısır’a sürgüne gidiyor.[1] Nereden bakarsanız bahtsızlık. Tam fırsatlar ortaya çıkacak ve Akif güzel işlere imza atacakken bu sürgün ortaya çıkıyor. Yanlış bilmiyorsam sürgün yılları Akif için bereketsizlik oluyor. Çok az eser kaleme alabiliyor. Susuyor, susuyor ve susuyor Akif. Bedeni Mısır’da aklı burada kalıyor. Akif belki gitmeseydi iftiralara ve karalamalara uğrayacaktı. Bugün belki Akif’e sahip çıkanlar çıkmayacaklardı. Cumhuriyet Akif’in karakterinde bütünleşen İslam anlayışını karşısına almıştı ve Akif de bundan payını alabilirdi. Ben iyi ki gitmiş diyorum bugün sağ, sol demeden Akif’e sahip çıkıldığına bakarak. Gitmeseymiş biz bugün Akif’ten milli bir değer olarak bahsedemeyebilirdik.

Akif’i çok severim. Ona benzemeye de çalışırım. Ona benzemeyeni sevmem. Onun gibi olmayan, söz verip tutmayan ile aramı açarım. Akif nasıl sözünü tuttu. Fırtınalı havada İstanbul boğazını geçerek geleceğim dediği yere geldi. Şimdi bizler yarın arayacağım dediğimiz kimseyi bile arama tenezzülü göstermiyoruz. Akif’ten öğreneceğimiz çok şey var vesselam, Akif büyük insan vesselam. Bugünkü siyasetçilere benzemez. Onu anıp onun hayatını yaşamayanlara ise hiç benzemez…


Ozan Dur

[1] Mısır’da Osmanlının bir parçasıydı ve orası da bizimdi demek haksızlık. Akif doğduğu ve büyüdüğü yeri özlüyor. Aynı dili konuştuğu insanları özlüyor. Yoksa bütün dünya bizim ama evimizden uzaklaştığımızda her zaman gurbetteyiz. Aksi aksidir, iddia edilemez.

Ozan Dur
Ozan Dur

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nden mezun Filistin ve İran Araştırmaları- yazar [email protected] Poliglot (8), dillere dair Çalışma Alanım Ortadoğu ve Diller

Yorum Yaz