BİZ NE KAYBEDERİZ? ONLAR NE? *Şehbender-zāde Filibeli Ahmed Hilmi*

OSMANLICA

Artık bu ecnebi tahakkûm ve istihkārı ʿosmānlıları cānından usandırdı. Bilmem ne vakte kadar bu millet bu derece mekruh-ı tecavüzlere hedef olacakdır. Her gün düvel-i muʿazzamadan birinin tehdīdine birinin mekrine dūçār bir diğerinin dām-ı siyāsetine giriftār oluyoruz. Bir hālde ki güya bu devletler her istediklerini yapmak iktidārına mālik biz şarklılar da hacer-i secr mukavvelesi ve bölgede bu kadar bir mevcūdiyet sāhibi bile değil.

Hakīkat-i hāl bu mudur? Biz hakīkaten bu derece kâle alınmayacak mevcūdiyeti mīzān-ı muhākemede hiç kıymet göstermeyecek seferler mecmūʿu muyuz? Otuz milyon İtalyan otuz milyon ʿOsmānlının māl-i meşrūʿunu elinden almak istiyor bunu o derece mümkün o derece kolay görüyor ki ʿādetā Trablusu neye almadığına kendisi de şaşıyor!

Otuz milyon koyun, otuz milyon böcek üstüne üstüne gidilmek istenilse biraz daha fazla düşünmek biraz daha ihtiyāt ile hareket ėtmek lāzım gelirken İtalyanlar bu kadarcık da düşünmez gibi görünüyorlar. Vākıʿa her millet istiʿdād-ı fıtriyyesini her işe karıştırmak mecbūriyetinde kalacağı cihetle tabiʿan pek şen ve şātır ve ziyādesiyle meyyā-i mizāç olan İtalyanların şu atış tutuşlarındaki palyoçoluğu görmüyor değiliz bununla berāber gerek onlara ve gerek diğerlerine milletimizin ʿizzet-i nefsini kıracak hareketler cesāret ʿādetini eskiden diğer sebeble ve şimdi de yine başka bir sebeble ricāl-i hükūmetimizin takındığı tavr u ittihāz ėtdiği siyāset vėrmişdir.

Evvelce Avrupalılar bu milleti ezmek istedikçe Hakan-ı sābıkı açılmamak üzere kapanan meclis-i milli ile ayaklar altına atılan kanūn-ı esāsī ile tehdīd ėderlerdi. Sonra da ricālin muhāfaza-ı mevkıʿinden başka derdi olmadığından sefīrler bu memleket de bir ikinci kuvvet yerine geçmişdi. Her sefīr münāvebeten icrā-yı saltanat ėderdi. Gāh birinin gāh diğerinin bir işāreti mecrā-yı siyāsetimizden tebdīle kāfī idi.

Bugünkü ricālimizde Avrupa heyʾet-i siyāsiyyenin huzūrunda ʿayn hissiyet ve tevakkī hissediyorlar. Lakin biz onlara soruyoruz: Herc ü merc-i ʿumūmide onlar ne kaybeder, biz ne kaybederiz?

Avrupada ʿumūmi bir muhārebe bütün dünyāyı ihtilālāt-ı ʿazīme içine atacakdır.

Böyle bir ʿumūmi taʿtīl işgālde Avrupalıların binlerle fabrikası durur, işlemez olur, zīrā han eşya aldığı masnūʿātını satdığı yerlerde müşterī değil, hukūk-ı beşeriyyesini istirdāda kalkışmış insānlar bulur. Ya ʿacabā bizim kaç fabrikamız taʿtīl işgāl eyler?

Mısırın pamuk tarlalarını tutuşmuş hendek mezraʿasını kurumuş farz ėdelim: bundan Hindlilere, Mısırlılara ne?

Bütün mesāʿī-i hayātiyye mukābilinde biraz bakla yedikden sonra senevī yüz binlercesi koleradan bir o kadarı açlıkdan ölmeye iʿtiyād ėdindiklerinden sonra korkacak ne kalır?

Haydi diyelim ki bir muʿazzam devletin derīd-ı notları gelmiş de bir mersā-yı ticāretimizi abluka ėtmiş. Ticāretini ibtāl eylemiş. Bundan bize ne? Bu ticāret bize mi ʿāʾid ki korkalım? Ticāret mi ėdiyoruz ki düşünelim? Haydi farz ėdelim ki bu donanma şarkda hukuk-ı düvel ve milel yokdur. Diye o şehri yıksın. Bundan yana bize ne? Bankalar, ticārethāneler, hāneler, kāşāneler bizim mi ki gam yiyelim?

Hāsılı korkumuz nedir, cesīm ü hazīn bir harābeye benzeyen şu zavallı vatanın sekte-i ticāret ve sanāʿatle, mutazarrır olması mı? ʿAzīm bir makberi andıran şu memleketin taʿtīl faʿāliyeti mi?

Biz bu siyāset-i hāʾifeyye devām ėtdikçe bize göz açdırmayacakları muhakkakdır. Biz bütün kuvve-i nāmīsemizi, ecnebi parmakla ve bizim tedbīrsizliğimizle ihtilāl ėden vatandaşlarımızı tepelemekle bitirecek ve şu hürmetli iş için yapacağımız istikrāzlarla yine ecnebileri zengin ėdecek isek, bu kuvveti istirdād-ı nāmūs ve şeref uğurunda sarf u ifā ėtmemiz daha insānca bir işdir. Avrupalılar bütün milletin iʿtimād ve itmiʾanānı kendine püştiban ėdinmiş, ve hukūk mukaddese-i milliyyenin muhāfazasına ʿazm ėtmiş bir heyʿeti karşılarında gördükleri gün söyleyecekleri sözlere bir az daha dikkat ėderler. Bağırmak ve demek isteriz. Ey ricāl! Neden korkuyoruz? Lakin lā-hayāt limen tenâdî.

 

Şehbender-zāde Filibeli

Ahmed Hilmi

 

 

LATİN ALFABESİNE AKTARAN:

MUSTAFA ÇAĞLAR & EROL TURUNÇ

 

Not:Bu metnin seçiminde ve latin alfabesine aktarılmasında emeği geçen değerli hocamız Yard.Doç.Dr. Ahmet KOÇAK’a teşekkür ederiz.

 

KAYNAKÇA:

Hikmet, no.5, 1 Eylül 1327/13 Ağustos 1911

Yorum Yaz