BOŞLUK DOLDURMAK VE DERT EDİNMEK

GENEL

Boşluk Doldurmak ve Dert Edinmek

Değerli gençler bu başlık çok önemli. Taha Hocanın bir sohbetine dair geçtiğimiz günlerde yazmıştım. Oradan da aklımda bu cümleler kaldı. Şimdi size bunları açıklamak istiyorum. Öncelikle dert edinmek meselesi önemli. Bir şeyi dert edinebiliyorsanız zaten ortada bir problem var demektir. Ya eksiklik vardır ya da yanlış giden bir şeyler vardır. Bu durumda kolları sıvamalı ve Necip Fazıl Üstadın dediği gibi gençlikten iş yapması talep edildiğinde buradayım ve ben varım diyebilmeliyiz. Elbette boşluk varsa zaman içerisinde birileri onu doldurabilir bu mukadderdir. Lakin bu neden ben veya siz olmayasınız. Mükemmel bir şekilde hazırlanmaya da gerek olduğunu düşünmüyorum. Eğer o iş size kolaylaşıyorsa ve fırsatlar çıkıyorsa mutlaka değerlendirmelisiniz. Örneğin Selçuk Bayraktar’ın ilk iha’yı hazırladığı videoyu görmüştüm ve destek istiyordu. Prototip hazırlamıştı ve destek talep etti. Sonra da istediği desteği bulabildi. O böyle bir çabaya girmeseydi İhalarımız uzun bir süre daha olmayacaktı büyük ihtimalle. Bunun gibi birçok örnek sayabiliriz. Bu bir dert edinmedir. Ülkenin bir problemi var diyelim ve siz de buna dair çalışmalar yapabilirsiniz. Mutlaka yapmalısınız ve acele etmelisiniz. Her şeyi devletten beklemeyin diye güzel bir söz vardır. Bu çok doğru ya da Batılılar gelip bizim işimizi yapamazlar veya Çinliler. Kendi insan gücümüzü artırmaya çalışmalıyız.

Benim serüvenim de biraz buna benziyor. Bir programa girmiştim. Türkiye’nin önde gelen projelerinden birisiydi. Bize Suriye uzmanımız yok diyorlardı. Olsaydı yanlış kararlar alınmazdı deniliyordu. Ben de kendimi bu alanda yetiştirmek istiyordum ve bu sözler beni daha çok çalışmaya doğru ilerletti. Bölgenin bütün dillerini öğrenmeye çalıştım. Ortadoğu uzmanı olmak istiyordum. Öğrendiğim dillerin önemli bir kısmının konuşulduğu ülkelere de seyahat etmek nasip oldu. Ayrıca İbranice çalışmalarımda beni motive eden şeylerden birisi de büyükelçimize yapılan “alçak masa” krizi idi. Bu gibi şeylerin olmaması için İbranice öğrenmeliyiz diye düşündüm. Bu minvalde yazılar ve kitaplar kaleme almak nasip oldu. Ortada bir problem ve boşluk vardı. Ben de bunu doldurmaya çalıştım. İyi ki de mücadele etmişim diyorum. Rabbime ne kadar şükretsem az. Bölgeye giden, bölgenin dilini bilen gençlerin yetişmesini çok istiyorum. Ayrıca İbranice öğrenirken bize diğerlerinin yerini gasp ettiğimizi hatırlatır ifadeler kullanılırdı. Örneğin dışarda birçok başarılı genç var, tanıdık olmasaydı ağzınızda kuş tutsanız da bu programa giremezdiniz denilirdi. Ben de kendim diğer gençlerin hakkına girdiğimi düşünürdüm. Belki dışarda bu dili öğrenmek isteyen birçok genç vardır ama programa giremiyordur diye düşünürdüm. Bunun için de bir taraftan İbranice çalışmaları yapmak istedim. Şunu da belirtmekte fayda var benim bölgem Ortadoğu bölgesi idi. Ben iyi seviyede İngilizce ve Farsça biliyordum ve yapılan sınavı da Arapçadan geçmiştim. Yani üç dilde başarı göstermiştim. Geriye bir tek bölge dili İbranice kalıyordu. Sonra bu çalışmalar bana bazı zorluklar da ortaya çıkaracaktı. Çektiğimiz zorlukların İslam dünyasının uyanmasına ve bilinçlenmesine sebep olmasını Rabbimden temenni ediyorum.

Yani gençler bir derdiniz olsun deniliyor ya ha işte o doğru! Örneğin bir Hocamız ya tasavvuf alanında Hoca sıkıntısı var diye söylemiş öğrencilerine. Öğrencilerinden birisi de ben en iyisi bu alanda çalışayım demiş. Daha sonra bu alanda profesör olmuştu. Birçok da öğrenci yetiştirmişti. Yani dert ve boşluk insana birçok şey yaptırıyor değerli gençler. O yüzden dert satın alırsanız güzel olur. Derdiniz size büyük bir motivasyon sağlıyor. Uykusuz kalıyorsunuz ve fedakârlık yapıyorsunuz. Sonunda ise mükâfata ulaşıyorsunuz. Burada dikkat edilmesi gereken bir hususta kişisel çıkar gütmemek olmalı. Günümüzde bireyselleştik ve umumu düşünmüyoruz. O yüzden aramızdan çılgın adamlar çıkmıyor. Topluma mâl olacak işler yapabilmek kolay değil. Bu yoldan vazgeçirilmeye çalışılıyorsunuz ve belki de dalga geçiyorlar sizlerle. Lakin sabretmek ve umumun yani Ümmetin çıkarlarını düşünerek hareket etmek gerekir. Toplumun çıkarlarını her şeyden üstün tutanlar ölümsüzlük mükâfatıyla ödüllendiriliyorlar. Ali Ulvi Kurucu’nun hatıratını okuduğumda ne kadar güzel insanlar varmış dedim. Günümüzde de bu insanlar varlar ve bu insanlarla bir arada bulunma bahtiyarlığına erişmek elzem. Kolaylıklar dilerim…


Ozan Dur
Ozan Dur

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nden mezun Filistin ve İran Araştırmaları- yazar [email protected] Poliglot (8), dillere dair Çalışma Alanım Ortadoğu ve Diller

Yorum Yaz