İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Canımı sıkan bir şey var.
Şu Brüksel..
Avrupa Birliği’nin merkez üssü..
Terör örgütü PKK yandaşlarının bu kadar kolay hareket edebilmesi kanıma dokunuyor!
Bu kadar olmaz dedirttikleri birçok vukuatları olduğu için nereden nasıl girsek söze..
Adilik desem hafif kalıyor, ağır yazsan buradan yakışmıyor.
Sürekli Brüksel’de bir şeyler oluyor.
Gündemin yoğunluğundan eriyip gidiyor yaşananlar. Avrupa Birliği Konseyi binasının arkasına adamlar çadır açıyorlar, PKK’yı simgeleyen bez parçalarını asıyorlar. Toplanıyorlar, Türkiye aleyhine durmadan..
Belçika makamlarının izni alınarak yapılıyor bu gösteriler dostlar. Asıl mesele burada.
Avrupa Birliği’nin mi merkezisin yoksa PKK’nın nümayiş meydanı mısın? Ne haltsın?!
Türkiye’deki terörü siz destekliyorsunuz diye kızınca da ilişkileri koparmakla tehdit ediyorlar. Bu kadar fırıldak olunur. Eyvallahımız olmamalı!
Aslında daha doğrusu uyumamalı..
PKK bu kadar alan buluyorsa sebebi içeride sıkışmış olmanın verdiği refleksle abilerinin kollarına kendisini teslim etmiş olmasında gözüküyor. Kırmızı bültenle aradığımız isimler AB kurumlarının merkez üssünde Türkiye aleyhine protesto gösterileri düzenliyor.
Şu etkin ve hızlı karşılık verebilme gücümüzü biraz arttırsak..
Çok şey değişecek emin olun. Belçika’da PKK bu kadar etkin kabul.
Köpeğe kemiği atarsan peşinden gelir. Koruyorlar, himaye ediyorlar, birlikte hareket ediyorlar.
Ama bizim karşı hamlelerimiz hazır olmalı. Uluslararası arena boş bırakılmamalı. Zayıflığımızı kullanıyorlar.
Brüksel’de Brüksel Kürt Enstitüsü olduğunu biliyor muydunuz? Kürt sorununun Avrupa’nın gündeminden düşmemesi gerektiğini defaatle zikreden bir kuruluş. Sistematik bir örgütlenme var Belçika’da. Çeşitli dernek, spor kulüpleri ve TV kanalları yoluyla Türkiye aleyhine kara propaganda yapılıyor. Türkiye’nin içinde yaşadığı terör sarmalı dışarıda kendisine eksi olarak yazılıyor. Demokrasi, insan hakları filan. Meşhur kutsallaştırılmaya çalışılmış metaları.
Tam bir maskaralık örneği!
Belçika geçmişten bugüne hiç değişmemiş. Fehriye Erdal’ı hatırlayanınız var mı? Fehriye Erdal’ın da aralarında bulunduğu bir grup DHKP-C militanı, 9 Ocak 1996’da Sabancı Grubu’nun İstanbul’daki merkezini basmış ve Özdemir Sabancı’yı öldürmüştü. O Fehriye Erdal daha sonra Belçika’ya kaçtı.. Belçika makamları tarafından yakalanınca yapılan eylemin bir terör saldırısı olarak tanımlanabilmesi için tam otomatik silahların kullanılmış olması gerektiği belirtilmiş.
[caption id="attachment_4281" align="aligncenter" width="300"] Sabancı Suikastinin faillerinden Fehriye Erdal[/caption]
Sonrası malum. Türkiye’ye iadesi reddedildi..
Avrupa Birliği ülkesinin ve genel olarak AB’nin terörizmle mücadelede Türkiye’yi yalnız bırakmasını artık olağan karşılıyoruz. Adamların kalibresi bu! Kendilerine bulaşmayan pislik bin yaşasın mantığındalar.
Aktif olmalıyız. Bu çadırcı taifeye fırsat vermemeliyiz. Hem PKK hem de siyasi uzantıları bu kadar köşeye sıkışmışken uluslararası arenada soluk almasına imkan tanımamalıyız.
Belçika’da iki büyük birbirinden farklılaşmış grup varmış. Flaman ve Valonlar. Birbirlerinden çok fazla hazzetmiyorlarmış. Hatta imkan bulsalar ayrılmayı bile düşünüyorlarmış.
Keşke kaşıyabilsek şu yarayı. Harlasak ateşlerini. Kendi dertlerine yansalar. Ne de güzel olurdu!
Tez zamanda bir ayrılık çıksa da çadırcıların akıbetini görsek! Belki o zaman biz Ankara’da açarız ofisleri çadırları.
Gün gelir devran döner. Görelim Mevla neler eyler.
Yorum Yaz