İslam dininin bütün dünyaya yayılmasında, gayrimüslimler ile yapılan savaşlar önemli bir yere sahiptir. Ancak Musab bin Umeyr‘in –radıyallâhu anh– Medine’de yaptığı gibi savaşmadan yapılan İslami tebliğler de İslam’ın yayılmasında etkili olmuştur.
Hz. Muhammed –sallâllâhu aleyhi ve sellem- döneminde Çin’e giden Vehb bin Kebşe de–radıyallâhu anh– İslam’ı Uzakdoğu’ya taşıyan sahabelerdendir. Hz. Peygamber’in –sallâllâhu aleyhi ve sellem- dizinin dibinde yetişmiş bir çok sahabe yine onun emriyle dünyanın dört bir yanına tebliğ vazifesiyle giderek İslam dinini yaymışlardır.
Hz. Ebi Kebşe de Hz. Peygamber’in emriyle Çin’e gitmiştir. Hâlbuki o zamanlar Çin, belki de bir yıllık mesafedeydi. Hazret-i Vehb –radıyallâhu anh–, oraya kadar gidip uzun bir müddet tebliğde bulunmuştur. Tang Hanedanlığı hükümdarı ile görüşmüş ve Hz. Peygamberin İslam dinine davetini bildirmiştir. Hükümdar elçiyi iyi karşılayarak Kanton vilayetine, bugünkü adıyla Guangzhou, yerleşerek bir cami yapmasına müsaade etmiştir. Ülkenin en eski camisi olan bu cami 627 yılında inşa edilmiştir ve adı Hui Sheng Se camisidir.
Ancak gönlünü kavuran Rasûlullah hasretini bir nebze olsun dindirebilmek ümidiyle Hz. Vehb, Medîne yollarına düşmüş ve bir yıl süren çileli bir yolculuğun ardından, Medine’ye ulaşmıştır. Fakat Hz. Peygamber –sallâllâhu aleyhi ve sellem– vefât etmiş olduğu için, O’nu dünya gözüyle bir daha görememiş ve Hz. Peygamber’in kendisine tevdî ettiği hizmetin kudsiyyetinin idrâki içinde, tekrar Çin’e dönmüştür.
Çin’e gelen ilk sahabe olan Vehb bin Ebi Kebşe’nin kabri bugün Çin’in en büyük şehirlerinden biri olan Guangzhou’dadır.