Güney Çin Denizi ihtilafı, sorundaş ülkeler arasındaki kara ve söz konusu olan deniz sahanlığının getirdiği hak iddialarının birbiriyle çakışmasından meydana gelen bir sorundur. Bu sorunun yapısal izdüşümü için tarihsel geçmişine kısada olsa bakmamız gerekecektir.
Anlaşmazlığın aktörleri başta 2000 yıllık tarihine dayandırarak o bölgenin geçmişten bu yana kendilerine ait olduğunu ve 1947 de çizilen özlük haritalarına ithafen günümüzde de öyle kalmaya devam etmesi gerektiğini iddia eden Çin, 17. yy’dan bu yana kendi haklarının da olduğu tezini ortaya atan Vietnam ve bölgedeki varlığından dolayı doğal bir hakka sahip olduğunu sunan Filipinler, Tayvan, Malezya, Bruney ve Endonezya arasında yaşanan ihtilaftır. Çin-Vietnam arasındaki sorunun kronikleşmesi 1974 de Woody olarak da bilinen Paracel adalarında 70 den fazla Vietnamlı askerin Çin tarafından öldürülme vakası ve sonrasında 1979 yılında Kamboçya’nın Vietnam tarafından tamamen işgal edilmesi ve bununla beraber kopan ikili ilişkilerin, müzakereleri donma noktasına getirmesidir[1].
Çin-Tayvan arasındaki bitmeyen yüksek tansiyonun sebebi; Çin Cumhuriyetinin kurulmasından sonra Japonya işgaline karşı istenen başarıyı sağlayamamış Chiang Kai-shek liderliğindeki milliyetçi grup ve Mao Zedong önderliğindeki hareket arasında kopmanın yaşandığı zamanlarda, Chiang Kai-shek ve arkadaşlarının devlet hazinesinide alarak bürokratlar,sanatçılar ve bilim adamları ile Tayvan adasına kaçıp orda ABD desteğiyle yeni bir devlet kurmasıdır. Çin Halk Cumburiyeti’nin ‘Tek Çin’ olarak BM’de tanınmasından sonra Tayvan’ı resmi olarak ‘Republic of China ‘ olarak tanınması ve Çin toprağı olarak bakılması Pekin yönetiminin kıta sahanlığı açısından elini güçlendiren bir taraftır. Filipinler-Çin sorunun aslı ekonomik ve askeri güvenlik endişesidir. Çin’in son zamanlarda deniz donanmasına oldukça yatırım yapması ve 2012’de ilk uçak gemisi olan Liaoning’ denize indirmesi ile bölgedeki Çin etkinliğinin artması endişeleri daha da çok tırmandırmıştır. Endonezya, Malezya ve Bruney için de Çin’in bölgedeki Spratly ve Paracel adalarında askerileşmesinden duyulan endişeler ve tarihten bu yana varlıklarının daimiyeti için sahanlık konusunda kendilerini var edebilme çabaları vardır.
EKONOMİK OLARAK YAKLAŞIM
Hidrokarbon,petrol ve balıkçılık açısından ciddi öneme sahip olması nedeniyle önem arz eden bir bölge olmasıyla beraber aynı zamanda dünya deniz ticaret hacminin %33’ünü kapsaması açısından stratejik öneme de sahip olan bir alandır. Batıdan doğuya enerji transferi konusunda en sıcak yol hattı olması sebebiyle hakimiyeti hususu oldukça önemlidir.Çin’in petrol ihtiyacı %51’i Suudi Arabistan,Kuveyt ve İrandan sağlanmaktadır[2].İhracat ekonomisine sahip olan ve ticaretinin %76’sini deniz taşımacılığıyla yapan Çin için kilit konumdadır.1 trilyon Gayri milli hasıla ile dünyanın en büyük 16. ekonomisi olan Endonezya’nın ekonomisi büyük oranda petrol ve doğalgaza dayanmaktadır. Bu nedenle kaynakların nakliyatını sağlayan deniz yolu ülkenin kalkınması için vazgeçilmez niteliktedir[3].Bölgenin yükselen trendleri Malezya,Filipinler ve Tayvan için de aynı bağımlılıkları ve ilişkileri söyleyebiliriz. Bruney için ise vatandaşlarının yüksek çoğunluğu balıkçılık ile geçiniyor olmasından dolayı ekonomisinde istihdam sağlayan bir kanaldır.
GLOBAL BAKIŞTA GÜNEY ÇİN DENİZİ
Tüm dünyada olduğu gibi bu bölgede de çıkarları doğrultusunda varlığını ve etkisini yaşatmak adına bölgedeki müdahaleci ve tahrik edici tavırlar sergileyen ABD ile suları bir hayli ısıtacak sorunlar yaşanmaktadır, ABD tarafından güç-denge mekanizmasının Çin aleyhine çark edilmesi, bu durumu günümüz için daha komplike ve uzlaşılmaz hale getirmiştir.
Güney Çin denizi problemi her ne kadar Pekin yönetimin ikili ilişkiler ile çözülmesi gerektiğini savunuyor olsa da günümüz hali oldukça global etkideki aksaklıklar silsilesine dahil olmuş durumdadır. Çin’in bölgedeki oluşturduğu yapay adalar üstünde askeri üst kurma amacı taşıması ,sivil tesisler inşa etmesi ve mercan resiflerine(dünya rezervinin %30 ) zarar vermesi başta Filipinler ve Vietnam’ı ciddi anlamda tedirgin etmiştir. Önceliğin bölgedeki huzurun ve barışın olduğunu öne atan Washington yönetimi bölgeye askeri unsurlarını göndererek aba altından sopa gösterme eğilimini belli etmekten hiç geri durmuyor.Amerikan B-52 tipli bombardıman uçağının çinin bölgedeki yapay adalarından olan Spratly adalarının üstünden geçirmesi Pekin yönetimini önemli ölçüde rahatsız etmiş ve konuyla alakalı Pentagon’dan derhal açıklama talebinde bulunulmuştur.ABD’nin Soğuk savaş döneminde Sovyetler’i çevreleyerek uyguladığı baskı psikolojisini günümüzde örneğini bölgede çevreleyici tüm ülkerlerde askeri üst kurarak yapmaya çalıştığını kestirmek zor değildir.ABD her ne kadar sıcak dönemlerin yaşanmasına sebep olsa da Çin’in bölgedeki sert ve kararlı diplomasisinin diğer ülkeler adına dengeleyici sibop işlevini görüyor
TAHKİM BAŞVURUSU VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Bölgede Çin’in askeri yapılanmasından dolayı Filipinler Devlet Başkanı olan Duterte’den bir önceki başkanı Benigno Aquino döneminde(2013)Birleşmiş Milletler(BM) Daimi Tahkim Mahkemesine başvuruda bulunmuş ve bu başvurunun kararını BM Daimi Tahkim Mahkemesi’nin tarafından geçtiğimiz yaz Çin’in Filipinlerin egemenlik haklarına ihlal ettiği yönünde çıkmasına rağmen bu açıklamaya Pekin yönetimi bu kararı asla tanımayacaklarını ve hükmün geçersiz olduğunu belirtmiştir. Aynı zamanda kararın hukuk kisvesi altında bir siyasi komedi olduğunu ve gerçek yüzünün ortaya çıkarılması gerektiğini belirterek her daim müzakerelere de açık olduklarını açıklamıştır. Bu gelişmelerin ardından Çin ve Filipinler arasında müzakere girişimleri başlamış olup görüşmeleri Filipinler adına kendini bu sorun için buz kıran olarak nitelendiren eski devlet başkanı(1992-1998) Fidel Ramos yürüttü. Duterte yönetimi’ndeki Filipinler’in ABD etkisinden uzaklaşır görüntüsü bölge adına Pekin yönetimi için umut verici bir durum olarak nitelendirilse de bu husus tarafların müzakereleri daimi sağlayabilip sağlayamayacaklarıyla ilintilidir.
BENİM GÖZÜMDEN;
Günümüz şekliyle bölgede etkin güç olma yolunda hızla ilerleyen Pekin yönetimi ve bu durumu kendi varlığına tehlike olarak gören Washington hattı bölgedeki güç dağılımında etkin rol oynayarak, uyuyan ejderhayı uykusunda tutmayı istiyor. Bölgedeki olası bir ‘ Tek Çin’ varlığı bölgeyle kalmayıp dünyanın da liderliğine soyunmak isteyen Çin’i yaratabilir endişesi ABD’yi bu konuda uyanık tutmaya yetiyor.Bu nüansta,bölgedeki tansiyonun daima sıcak kalacağını ve üzerine epeyce muhtelif tartışmalar yapılacağını tahmin etmemiz zor değildir.
Muhammed GÜVEN
[1] Çin-Vietnam İlişkilerinde Güney Çin Denizi Sorunu, http://www.bilgesam.org/incele/126/-cin-vietnam-iliskilerinde-guney-cin-denizi-sorunu/#.WK9HLW-LTIU , Erişim tarihi:26.02.2017
[2] Asya-Pasifikin Ana Ulaşım Damarı: Malakka Boğazı, http://www.bilgesam.org/incele/846/-asya-pasifik%E2%80%99in-ana-ulasim-damari–malakka-bogazi/#.WK9ddG-LTIU , Erişim Tarihi:24.02.2017
[3] Asya-Pasifikin Ana Ulaşım Damarı: Malakka Boğazı, http://www.bilgesam.org/incele/846/-asya-pasifik’in-ana-ulasim-damari–malakka-bogazi/#.WK9ddG-LTIU . Erişim tarihi:25.02.2017