Son zamanlarda okuduğum çok değerli bir kitaptan bende kalan izlenimleri aktaracağım.
Kitabın adı;
Outliers (Çizginin Dışındakiler)-Malcolm Gladwell.
Yazar kitabın üzerine bir soru ekliyor: “Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur?” ve kitap boyunca bu soruya çeşitli örneklerle cevaplar bulmaya çalışıyor. Amaç kitabın özetini aktarmak değil. Fırsatı olanların, özellikle eğitimci arkadaşlar, mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm için üzerinde çok fazla durmayacağım.
Bizler toplum olarak bireylerini geleceğe dönük teşviklerle yeni bir hayata hazırlarız ve genellikle etrafımızdan duyduklarımızla yetiniriz. Bunu yaparken de asıl uygulamamız gereken detayları kaçırırız. Toplumda bulunan ve bana göre yanlış olan durum şudur; bazı bireyler zengin oldukları için başarıya ulaşırken, bazıları ise fakirliklerinden dolayı başarılı olamamıştır. Aklımıza direk şu gelebilir; maddi imkansızlıklardan dolayı okuyamayan binlerce birey şuan bile toplumumuzda mevcuttur. Ama unutmamalıyız ki, böyle olup başarılı olan binlerce birey de şuan toplumumuzda mevcuttur. Bizler hem devlet hem de millet olarak önce çizgimizi belirlememiz gerekir. Bugünkü sistemde olduğu gibi, her başkanla yenilenirse orada ne çizgi kalır ne birey kalır.
Çizgi; hayatımızın her anında farkında olalım ya da olmayalım mevcut olan bir dönüm noktasıdır. Örneğin; bazı bireylerin konuştuklarında; “bizden geçti artık” derken bazılarının ise “eğitim hayat boyudur” söylemlerine sahip olduğunu görürüz. Burada en önemli etken kendileri için belirledikleri çizgidir. İşte hayat boyu eğitim anlayışına sahip olanların, çizgilerinin sınırsız olduğunu görürüz. Bu bireyler; bir cümle öğrendikten sonra, 10 cümle daha öğrenmesi gerektiğini anlayanlardır. Buradan yola çıkarak şunu çok iyi anlamalıyız:
- Eğitimin bittiğini düşünmek, çizgisini daraltan ve bunu aşacak gücü kendisinde bulamayanlara özgüdür. Bu bireylerin evlatlarına karşı tutumu: “biz okumadık sen oku” olması, bir yandan üzücü diğer yandan sevindiricidir. Bu bireyler hayatın zorluklarını yaşadıkları için, eğitimden uzaklaşmalarının bedelini yaşayarak öder ve bunu yaşamasın diye de kendisinden sonrakileri uyarır. Yani, sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yemeleri gibidir.
- Eğitim, hem yaşantı yoluyla hem de öğrenme yoluyla kazanılır ve bu ömrünün sonuna kadar devam eder. Bu anlayışa sahip bireyler ise; eğitimin önemini kavramış ve bunun duvarlarla sınırlı binalardan ibaret olmadığını anlamışlardır.
Peki çizginin dışına nasıl çıkabiliriz? Bu sorunun tek bir cevabı olmaz. Bunun cevabını bulmak için önce çizgiyi belirlemek gerekir. Yani, şuan bulunduğumuz yer neresi, varmak istediğimiz yer neresi ve son olarak giderken kullanacağımız yol neresidir? Sorularının cevabını bulmamız lazımdır. Bir birey, bulunduğu yerin farkında olursa; eksikliklerinin de farkındadır, demektir. Yani varmak istediği yer ile arasındaki mesafeyi ölçmesi için önemlidir. Yakın zamanda yaşadığım bir anıyı paylaşmak istiyorum: Öğretmenlik yapmakta olan kuzenim beni telefonla aradı ve oyuncak bir tank bulmak istediğini söyledi. İlk başlarda tuhafıma gitti. Bir edebiyat öğretmenin neden oyuncak bir tanka ihtiyacı olduğunu ve bunu edebiyatla nasıl bağdaştıracağını sorduğumda, konularının 15 Temmuz olduğunu ve onun için istediğini söyledi.
Bir darbe teşebbüsü eğitime nasıl uyarlanır? Eğer başarabilirlerse çok iyi uygulanabilir. Japonya örneğini birçoğumuz biliriz. Çocukların eğitim hayatına başlamasıyla, milli bilinci uyandırmak için atom bombası atılan yerler gezdirilirdi. Bizde hala bu durumun etkileri devam ettiği için eğitime uyarlamak ilk başlarda zor olabilir, ama bizler bunda bari temelleri sağlam atmak için çabalamalıyız. Bari diyorum, çünkü bu millet birçok zorluk ve savaş geçirip, kahramanlık göstermesine rağmen, eğitim sisteminde bunlara çok az yer verilmektedir. Bir bireyin ayaklarının yere sağlam basmasını istiyorsak, o bireye yeri çok iyi anlatmak lazımdır. Belki çok duygusal gelebilir, ama okula giderken bastığı yerin vatan toprağı olduğunu bilen bireylerin, yalnızca kendilerini için değil ülkesi için okuyacağını göreceksiniz.
Bir bireyin hangi meslek dalından olursa olsun, önce bulunduğu yeri bilmesi bu yüzden önemlidir. Bir birey ailesi istiyor diye de doktor olabilir, ülkesinde yaşanan olaylardan dolayı Özel Harekat Polisi de olmak isteyebilir. Demek ki insanların meslek seçimde çevre önemli bir faktördür. Bu çevreye yalnızca aile, mahalle olarak bakmamak gerekir. Hele modern dünyada teknoloji sayesinde anında haber alabildiğimiz için, dünya bile çevremizdir. Geçenlerde açıklanan rakamlarda 10 bin kişilik Özel Harekat Polisi alımına 285 bin kişi başvurmuştur. Bu önceki yıllara göre rekor olarak gösterildi. Aslında gayet normal bir durumdu. Bu mesleğe yönelmek isteyen bireylerin, esas amacının para-pul olmadığını ve “vatan söz konusu ise, gerisi teferruattır” anlayışıyla hareket ettiğini bilmekteyiz.
Burada biz eğitimcilere düşen, öğrencilerimize durdukları yerin ne olduğunu iyi anlatmak ve onlara hangi meslek grubunu seçerlerse seçsinler, eğer onları meslek seçimine yönelten vatansa, bir doktor, bir öğretmen, bir mühendis olarak da hizmet edebilirler. Burada her meslek grubu aynı derecede zordur gibi bir yorum çıkmasın. Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır. Burada amaç; bir yola çıkmak isteyen öğrencilere, bireylere sahip oldukları konumlarını göstermek ve sağlam basmalarına yardımcı olmaktır.
Mustafa ÇAĞLAR