İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Gündem yine bomba gibi...
Zaten gerçi burası Türkiye. Daha önce yazmıştım. Bu ülkenin her dakikası son dakika!
Avrupa Birliği Türkiye ile üyelik sürecini dondurma kararı almış. Çoğu kişi benimle hemfikirdir diye düşünüyorum. Çok da tın! O kadar üzüldük ki bu karara, karalar bağlamak üzereyiz.
Sen doğru ol da varsın sanan eğri sansın demişler. Bizim gibi ateş hattının sıfır noktasında olup mücadele ettiği düşman sayısının çeşitliliği altında kalabilecek daha uygun ifadeyle ayakta dimdik durabilecek nitelikte bir başka ülke yok!
Abi, ciddi söylüyorum; bu ülkenin bir günlük siyasi gelişmelerinden onlarca film çekebilir, roman yazabilirsiniz. Adeta tüm dünya üstümüze üstümüze geliyor ve biz her saldırıyı püskürtmeye elhamdülillah muktedir oluyoruz. Allah bozmasın.
Avrupa yumuşak gücünü kaybediyor. Mesele bu. Artık sözü geçmiyor. Mülteci krizi AB’nin insan hakları değerlerini öylesine aşındırdı ki suratlarına tükürseniz yağmur damlası sanıyorlar. Böylesi bir kaypaklık ve dejenere olmuş bir topluluğun içerisine varsın almasınlar. Her şeyin siyasi bir izahı vardır. Şanghay Beşlisi ile olan diyaloğun arttırıldığı bir süreçte gelen bu kararı dikkatli analiz etmekte fayda var. Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü’nün 2017 dönem başkanlığını üstlendi. Taşlar otursun kafamızda! Bugün Erdoğan konuştu: ‘’Bana bak, daha da ileri giderseniz, bu sınır kapıları açılır, bunu da bilesiniz.’’ dedi. Daha ne desin. Avrupa’nın yumuşak gücünü takan var mı artık?!
Suriye’deki ilerleyişimiz sürüyor. Ordumuz daim muzaffer. Rejim güçleriyle bizi karşı karşıya getirip bir cephe daha açmak istiyorlar. Fırat Kalkanı öyle bir tokat ki ikiyüzlü dünyaya. Bizi durdurmanın yolunu arayıp duruyorlar. Arasın dursunlar biz dönmüyoruz yolumuzdan. Erdoğan’ın tabiriyle DAEŞ’in de inine giriyoruz.
Dolar yükseliyormuş. Faizler düşmüyormuş. Adana’da dün bomba patladı. Sanma ki düşman boş duruyor. Israrla faizler düşürülsün diye yapılan çağrılar hep karşılıksız bırakılıyor. Ekonomi ayağı sürekli hareketli. Bu yüzden çok dikkatli ve serinkanlı olmak gerekiyor.
Düşmansız hayat yok.
Biz 15 Temmuz’u yaşadık. Yaşadık ama bizim her günümüz 15 Temmuz olmalı! Sürekli tetikte olmak zorundayız. Kuşatma var, sabotaj var, tehdit var, manüpilasyon ve kara propaganda var. Türkiye gibi bir ülke her yarma harekatını başarıyla tamamlar tamamlamaz yeni bir cepheyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Terör örgütlerinin harfleri değişiyor bazen, yahut ekonomi üzerinden ya da iç dengeleri sarsma vazoyu kırma girişimi üzerinden peyderpey bir hareketliğin yaşanmasını sağlamaya çalışıyorlar.
Uyanık olması gerekenler biziz! Dertliyiz, sıkıntıdayız, zordayız. Ama başımız dik. Dik durmak şiarımız.
Can Dündarlar varsın cehennem sansın ülkemi, tasmalı köpeği olduğu Avrupa’ya şikayet etsin.
Bu topraklar gülü nar, aşkı kor eyleyenlerin vatanıdır.
O gafiller anlamazlar!
Ve unutmayın;
Biz diri olduğumuz sürece bu kaleyi yıkamazlar.
Yorum Yaz