İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
İran İslam Devrimi, 41. yılına girdi. Devrimin yıl döneminde klişe olarak devrimle ilgili anılar ve fotoğraflar yayınlanıyor. Anılar ve fotoğraflardan İran İslam Devrimi’nin kurucuları ve destekçilerinin Ayetullah Humeyni tarafından gözden çıkarılması, ortadan kaybolması, öldürülmesi veya hain olarak yaftaladıklarını müşade etmekteyiz. Ancak bu durum sadece İran İslam Devrimi’ne has değil.
Devrimlerin oluşumunda görev alan kişiler veya devrim liderlerinin yakınları saf ve sağlam duygular ile hareket etmelerine rağmen devrim liderleri, kişilikleri nedeniyle daha ilerisini görebiliyor ve hedeflerini ona göre seçiyorlar. Hatta bazen oluyor ki hedeflere ulaşma noktasında devrim ruhunun meydana getirdiği düşünceleri ve fiilleri araç olarak kullanabiliyorlar. Ancak devrim sonrasında ise devrim ruhunun oluşturduğu düşünce ve fiiller liderin düşünce tahayyülüne göre şekillenerek yorumlanıyor. Devrim sonrasında lidere nispeten idealist olan devrimin çocukları, devrim zihninin bozulduğunu iddia ederek lidere karşı çıkarlar ve sonları ya yok olmadır ya da gözden kaybolmadır.
Genelleme yapacak olursak, devrim liderlerinin demokratik olmayıp karizmatik oluşları ve bu karizmatik liderlik sonrasında çıkan amaçlara ulaşmada araçların değişimi devrim çocuklarının devrim liderine muhalefetini artırmaktadır. Ancak devrim liderlerinin karizmatik liderlik doğası nedeniyle, devrimden sonra karşılaştığı muhalif seslere cevabı sert olmakta ve devrimler kendi büyüttüğü çocuğunu yemektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi tarihte bu gibi olayların örneklerini neredeyse sınırsız sayıdadır. Bu tecrübenin benzerini Cumhuriyet Devrimi’nde Türkiye olarak yaşadık ve komşumuz olan İran, 1979’da gerçekleşen İslam Devrimi’nde bu olaya sayısız sayılabilecek örneklerle şahit oldu.
1979 İran İslami Devrimi ile 2500 yıllık İran monarşisi Ayetullah Humeyni önderliğinde sonlandırıldı. Devrim sürecinde şah yönetimine karşı duran Ayetullah Humeyni, dini kimliğine rağmen farklı dünya görüşlerinde olan geniş halk kitlelerini liderliğinde topladı. Birçok kesim tarafından Ayetullah Humeyni, gayet özgürlükçü ve geniş görüşlü bir din adamı olarak görülüyordu. Ayetullah Humeyni’ye güvenen birçok aydın, Ayetullah Humeyni’yi yeni İran için bir umut olarak görüyordu. Ayetullah Humeyni İranlı aydın kesimin yanında İranlı gençleri de özgürlük, demokrasi ve adalet söylemleriyle etkiledi ve birçok genç onun şah ile mücadelesine ortak oldu. Bu gençlerden biri de babası Ayetullah Humeyni’ye yakın olan Ebu’l Hasan Beni Sadr idi.
[caption id="attachment_13844" align="aligncenter" width="624"] Devrimin ilk yılları: Beni Sadr konuşma yapıyor.[/caption]
1979’da Şah’ın ülkeyi terk etmesi ve Humeyni’nin Fransa’ya ait bir havayollarına ait bir uçakla İran’a gelmesiyle İran’ın kaderi değişti. Uçakta Ayetullah Humeyni’nin yanında olan kişiler arasında Beni Sadr da vardı ve Beni Sadr uçaktan indikten sonra bastığı toprağın ilk Cumhurbaşkanı olacaktı. Ancak Beni Sadr daha sonra uçaktan inen bazı kişiler ile aynı kaderi paylaşacağından habersizdi.[1]
[caption id="attachment_13845" align="aligncenter" width="486"] Yıllar sonra Ayetullah Humeyni İran'da. Fotoğrafta gözükmeyen ancak uçakta olan Beni Sadr, uçaktakiler ile aynı kaderi paylaşacaktı.[/caption]
Ayetullah Humeyni tarihte gördüğümüz her karizmatik lider gibi kendi aklındaki düzenini kurmaya çalıştı. Kendisine ve kuracağı düzene muhalefet eden kişileri çevresinden uzaklaştırdı, sürgüne gönderdi, hapse attı veya öldürttü. Artık hedefine ulaşan Ayetullah Humeyni, devrimden önce takındığı özgürlükçü, demokrat ve adil sıfatlarını bir kenara bıraktı ve lider gözlüğünü takarak İran İslam Cumhuriyeti yönetimini ve kadrolarını zihninde gizlediği ve kimseye apaçık olarak söylemediği düşüncelere uygun olarak kurdu. O esnada devrimin çocukları gözden kayboldu veya yok oldular.
Devrimin çocuklarından olan Ebu’l Hasan Beni Sadr, kurulan geçici hükümette maliye bakanlığı görevinde bulundu. Daha sonra kurulacak olan hükümette ise dışişleri bakanlığına getirildi. 1980 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %80’e yakın oy olarak İran İslam Cumhuriyeti’nin ve İran tarihinin ilk Cumhurbaşkanı oldu. İran-Irak Savaşı’nda başkomutanlığa atanarak siyasi kariyer basamaklarını kararlı bir şekilde çıktı. Ancak devrimin karizmatik lideri Ayetullah Humeyni ile bazı konularda ihtilafa düştü. Devrimin lideri ile ihtilafa düşen Beni Sadr’ın bundan sonraki hayatı için üç tane senaryo vardı: Hapse atılacak, sürgüne gönderilecek veya öldürülecekti. Ancak Beni Sadr gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra geleceğini şansa bırakmayarak İran’ı terk etti ve daha önce eğitim gördüğü Fransa’ya gitti. 40 yıldır Paris şehrinde ülkesinden uzak yaşamaktadır.
[caption id="attachment_13847" align="aligncenter" width="640"] İran İslam Cumhuriyeti'nin devrim lideri Ayetullah Humeyni ve ilk cumhurbaşkanı Beni Sadr[/caption]
Geçtiğimiz sene bir haber ajansına röportaj veren Ebu’l Hasan Beni Sadr: ”Humeyni Fransa’dayken bayağı özgürlük taraftarıydı. Bir Fransız dergisi o zamanlar(devrimden önce Fransa’da sürgünde iken) Humeyni’yi “Özgürlükçü Ayetullah” olarak adlandırmıştı. Eğer hedeflerine ulaşmasaydı, Fransa’da kalmaya mecbur olacaktı. Ancak İran’da iken olaylar değişti. Uçağın merdivenlerinden sonra aydınlarının işi bitti. Humeyni’nin din adamları onun etrafını çevrelediği zaman onun yeni kaderini yazdılar. Bugün gördüğümüz diktatörlük gibi.”Ayrıca Beni Sadr zorunlu başörtüsü mevzusuna değinerek: ”Humeyni ile görüşmek için Kum’a gittim. Ona Fransa’dayken başörtüsü takmada kadınların özgür olduğunu söylediğini söyledim. Taksınlar mı takmasınlar mı? O bana pis bir cevap verdi. Ancak duyduklarım acıydı. Humeyni söylediği şeyi Fransa’nın şartlarına göre dediğini ve Fransa’da dediği her şeye bağlı kalmak zorunda olmadığını söyledi.”[2]
[caption id="attachment_13848" align="aligncenter" width="600"] Beni Sadr, İran'ı terkettikten sonra uzun zamandır Fransa'da yaşamaktadır.[/caption]
Sonuç olarak baktığımızda, yukarıda bahsettiğimiz gibi karizmatik liderler kendi fikri tahayyülatında oluşmuş düşünceleri belirli araçlar çerçevesinde kullanarak devrimin gerçekleşmesi veya iktidarlarının devamı için geniş halk kitlelerini kendi düşüncelerinden farklı söylemlerle bir araya getirirler. Ancak devrimin gerçekleşmesi veya iktidarın sağlamlaşmasıyla beraber söylemler değişime uğrar ve karizmatik liderin fikri tahayyülatında oluşmuş düşünceler uygulamaya geçer. Uygulamalara ve düşüncelere karşı olan devrimin çocukları veya karizmatik liderlerin yol arkadaşları karizmatik liderler tarafından yok olurlar veya gözden kaybolurlar. Ayetullah Humeyni ve Ebu’l Hasan Beni Sadr örneğinde bu meseleyi çok rahat bir şekilde idrak edebiliyoruz.
Birkan Kemal Ertan
[1]BBC Türkçe, İran İslam Devrimi: 1 Şubat 1979'da Humeyni ile aynı uçakta Tahran'a gidenlere ne oldu?, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-47087846, (Son Erişim Tarihi: 10 Şubat 2020)
[2]Euro News Farsça, بنیصدر: نیازی به انقلاب نیست، نظام ایران بسیار شکننده است, https://fa.euronews.com/2019/02/07/iran-abonlhasan-banisadr-first-president-says-iran-doesn-t-need-new-revolution, (Son Erişim Tarihi: 10 Şubat 2020)
Yorum Yaz