Dil öğreniminde hedef ve sürece dair bugün bir yazı yazmaya karar verdim. Bir süredir dil öğrenimi üzerine kafa yormaya ve her gün düzenli aralıklarla yeni bir dil öğrenmeye vakit ayırıyorum. Rusçaya kafayı taktım bir süredir ve kısa sürede iyi bir seviyeye geldim. Burada hedeften ve süreçten bahsetmek istiyorum.
İlk önce ve her şeyden önce sizi vazgeçiremeyecek bir hedefiniz olmalı. Yani zorlukların üstesinden gelebileceğiniz bir iradeniz ve belki de alternatifiniz olmamalı. Yani öğrenmesi kolay dilleri seçebilirsiniz ama onu da öğrenmek için birkaç yıl emek harcamanız gerekecek. Bu durumda kendinize güçlü nedenler bulmalısınız. Mesela dili ve kültürü tanımak/sevmek gibi bir hedefiniz olabilir. İş bulmak gibi bir hedefiniz olabilir ki bence güçlü bir sebep. Örneğin turistik bölgelerde yaşıyorsunuzdur ve Rusça öğrenmeye karar vermişsinizdir. Bu da güzel bir hedef olur bence. Bunun gibi ama güçlü hedefler belirlemelisiniz. Bizim gibi alt sınıftan gelen ailelerin çalışmaktan başka çaresi yok. Her gün ama her gün en fazla birkaç saat sıkıntı yaşayarak veya dinlenerek yeniden çalışmalara başlamalıyız. Gelecek kaygısı da güçlü bir hedef olur ve bunun için düşünmek yetmez ama. Harekete geçmeli ve kervan yolda düzülür mantığıyla çalışmalara başlanılmalı. Doktorların dediği gibi korkular ile yüzleşilmezse büyüyor büyüyor ve kişiyi işlevsiz hale getiriyor.
Güçlü bir hedef belirlediyseniz süreç kısmına değinebiliriz. Süreçteki düşünce yapımız çok önemli. Gazap Üzümleri kitabında okuduğum bir kısım vardı. Birkaç aile daha iyi bir hayat için Batı’ya göç ediyorlar. Onlar aralarında ne kadar sürede varacaklarını konuşuyor. İçlerinden birisi bunu çok düşünme diyor. Her saati her dakikayı hesaba katma ve yolun uzunluğunu gözünde büyütme diyor. Yolda karşılaşacağın zorluklar da seni yıldırmasın demek istiyor. Sürekli bunları düşünürsen yolun sonuna varamadan aklını kaybedebilirsin demeye getiriyor. Bizler eğer yetişkin bir yaşta isek bu şekilde düşünmek zorundayız. Her gün ilerleyemiyorum olmuyor diye düşünmek yerine yola çıkmalı. Bazen mola vermeli, dinlenmeli ve sonrasında yola devam etmeliyiz. Varacağımız yere varana kadar birçok olay olacak, etrafımızda, kendimizde, ülkemizde ve gönül coğrafyamızda. Bunlarla sürekli meşgul olunur ve asıl vazife unutulursa, menzile varamayız. Hasta olabiliriz, tedavi görüyor olabiliriz. Eğer Rabbimiz bizlere yaşama şansını verdiyse bizler de yolda olmalı ve ilerlemeliyiz. Menzile herkes ulaşamayacak, zayıf iradeliler, yaşlılar ve birçok insan ulaşamayabilir ama bazıları da ulaşacaklar. Ulaşanlar yola çıkanlardır. Ulaştıktan sonra da her şey kolay olmayacak ama asıl büyük sorun belki de iş hayatına atılınca başlayacak. O yüzden her anın kıymetini bilmeli ve yolda olmalıyız. Gelecek güzel günlere doğru koşmalı ve ilerlemeliyiz. Başarı yalnızca Allah’tan ve başarı değil de mücadele hedeflenilmeli. Efendimiz Tembel olmamak için dua ediyordu. Bizler de tembellerden olmamak için dua etmeliyiz ve işlerimizle ilgilenmeliyiz.
Varsın bu yazıda motivasyon konuşması gibi olsun. Kısa ama okuyanı güzel yönde değiştirici bir yazı olur umarım.
Ozan Dur