İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
2022 İlmi Etüdler Derneği Açılış Konferansı, “Bir Sosyal Adalet Arayışı Olarak Kurtuluş Teolojisi” başlığıyla İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde öğretim üyesi olan Dr. Süleyman Güder tarafından gerçekleştirilmiştir. Adalet, toplumsal ilişkiler, toplumsal adalet, sürdürülebilirlik, ahlakilik kavramları konferansın anahtar kelimeleri olmuştur.
Süleyman Güder, konuşmalarına tüm dinlerin tutarlı bir adalet tasavvuruna ihtiyacı olduğunu, hakka göre hüküm vermek gerekliliği gözetilmesi gerektiğini belirterek başlamıştır. Adaletin büyük oranda örfi olduğunu, Toplumsal normlara uygunluk, ferdin hürriyeti, cemiyetin maslahatının sağlanması gerektiğini belirtmiştir.
Toplumsal düzenin adil olmasının gerekli olduğunu belirten Güder, “sosyal adalet” kavramsallaştırılmasıyla adaletin beraberinde sosyal kavramının anılmasının modern döneme özgü olduğunu ifade etmiştir.
Konuşmacı, toplumda ortaya çıkan faydanın tüm halka hakça dağıtılması sosyal adalet anlayışının gereği olarak kabul edildiğini, burada faydadan kastedilenin toplumun üretmiş olduğu pozitif değerler olduğunu hatırlatmıştır. Bununla beraber toplumsal adaletin olmadığı yerde bireysel adalet gerçekleşemeyeceğinin altı çizilmiştir.
İslam adalet anlayışında “Tevhid” kavramı önemli yer tuttuğu. toplumsal düzenin sağlanmasında tevhid düşüncesi olmazsa olmaz mahiyete sahip olduğu konuşmacı tarafından belirtilmiştir. Tevhidin eksikliğinde sosyo-ekonomik düzensizlikler oraya çıktığı hatırlatılmıştır.
Sosyal adalet sorunlarıyla Müslümanlar daha fazla karşılaştığını ifade eden Güder, adaletsizlikle karşılaşmanın neticesinde yeterince tepki verilemediği, bu tepkiyi kimin vermesi gerektiğinin tartışma konusu olduğu tespitlerinde bulunmuştur. Bununla beraber Güder, sunumunda Necdet Subaşı’nın Yoksulluğun Mutlak Dinselliği” başlıklı yazısına referansta bulunmuştur.
Kurtuluş teolojisinin ne olduğuna yönelik açıklamalarda bulunan Güder, Kurtuluş teolojisini, dinin seküler bağlamda yeniden yorumlanması, sosyal adalet eksikliklerine çözüm getirmeye yönelik meşru çaba olarak tanımlamıştır. Ayrıca din adamlarının geçmişe yönelik muhasebe yaptıklarını, bunun neticesinde kurtuluş teolojisine yönelik fikri gayretlerin ortaya çıktığını belirtmiştir. Konferansta Kilise’nin karşılaşılan olumsuz durumlarda eylemlilik ve eylemsizlik davranışlarının suçluluk açısından değerlendirilmesi dikkat çekici hususlardan olmuştur.
“Niçin fakirlerin çoğu Hıristiyanlardan/Müslümanlardan oluşuyor?” sorusu bu düşünce birikiminin temel sorularından biri olarak kabul edildiğini belirten Güder, 1960’larda bu durumu aşmaya yönelik mücadele başlatıldığı bilgisini paylaşmıştır. Ele alınan düşüncenin, hayatın maddi ve gerçeklik yanını dikkate alarak dünyanın ahirete feda edilmemesi gerektiği vurguladığı belirtilmiştir. Sorunlar karşısında aktif olarak çözüm bulmak ve pasifizmden uzaklaşmanın temel hedefler arasında kabul edildiği; sürecin dinin özüne dönüş, Makasıd-ı Şeria çabası şeklinde adlandırılmasının bu teoride önemli yer tuttuğu ifade edilmiştir. İçinde bulunulan mevcut durumun, dinin tahrif edilmiş hali olarak kabul edildiği Güder tarafından dinleyicilerle paylaşılmıştır.
Konferansa imkân aralayan çalışmada mukayese edilen iki dinin kurtuluş teolojisi düşüncesinin de dünyevi meselelere dahil olmak istediğini, literatür kapsamında yapılan kavramsallaştırmalarda dini terminolojinin kullanıldığına şahit olunduğu belirtmiştir. Yapısal günah kavramsallaştırılmasının, Tanrı krallığını yeryüzünde kurmak gibi söz gruplarının buna örnek verilebileceği ifade edilmiştir. Güder, bahse konu olan yaklaşımın dünya ve ahiret işlerinin katı bir şekilde ayrılmasına karşı çıktığını, kurtuluş teolojisi düşünürlerinin Marksizm’in metodolojisini/bağımlılık teorisinin Latin Amerika sosyal gerçekliğini anlamak için araç olarak kullandığının altını çizmiştir. Bu teoloji düşüncesinde genel olarak Hegel, Marx diyalektik yöntemlerinden istifade edildiği, ancak 1990’lardan itibaren düşüncede birtakım değişikliklerin gerçekleştiği konuşmacı tarafından ifade edilmiştir.
Konuşmalarını tamamlayan Güder, verimli geçen soru-cevap bölümünde dinleyicilerin çeşitli sorularını yanıtlamış, meseleye yeni aşina olan kişileri yeni düşünce imkanlarına ve
irtibatlandırmalarına sevk etmiştir.
Furkan EMİROĞLU
Yorum Yaz