DÜYUN-U UMUMİYE, DIŞ BORÇLAR VE EKONOMİK BAĞIMSIZLIK

EKONOMİ OSMANLI TARİHİ

GİRİŞ

Osmanlı İmparatorluğu’nun 16.yüzyıldan itibaren başlayan bütçe açıkları, kaybedilen savaşlar ve buna bağlı olarak gelirlerde büyük orandaki azalış devleti mali bunalımlara sürüklemiştir. Bu bunalım Batılı devletlere verilen kapitülasyonlar ve devletin aleyhine işleyen ticari anlaşmalar ile giderek büyümüş bunun üzerine devlet erkânı birtakım tedbirler almaya çalışmıştır. Ancak ordu disiplininin bozulması, buna bağlı olarak fetihlerin durması, üst üste gelen yenilgiler;saray masraflarının bir türlü aşağıya çekilememesi; Anadolu ve Rumeli’de artan isyanların getirdiği olumsuz yük; vergilerin yeterince toplanamaması, merkezle eyaletler arasında giderilemeyen kopukluklar; sermaye birikiminin yerleşmemiş olması; Sanayi İnkılâbıyla başlayan endüstrileşme hareketinden yeterli ölçüde etkilenilmemesi, en önemli geçim kaynağı olan tarımda mevsime bağlı ürünlerdeki verimsizlik, alınan önlemleri etkisizleştirmiş ve ülke ekonomik kaosa sürüklenmiştir. Tüm bu iç ve dış sebepler Osmanlı İmparatorluğu’nu 1854 yılında Kırım Savaşı’nda Batılı devletlerden ilk dış borcu almaya itmiştir. İlk dış borcu diğer bir dizi borçlar izlemiş ve Osmanlı Devleti’nin çöküş süreci hızlanmıştır. Ödenemeyen borçların akabinde yabancı devletler borçların kısa sürede ödenebilmesi adına kendi denetimleri altında olan Düyun-u Umumiye idaresini kurdurmuşlardır. Fakat bu idare Osmanlı’nın çöküş sürecini hızlandıran siyasi ve ekonomik yapının tarafında yer almış, bir nevi yıkım faaliyeti göstermiş ve sonuçta Osmanlı Devleti arkasında yüklü bir borç bırakarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Osmanlı’nın Anadolu toprakları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti ise üzerine devredilen borçların son taksitini ilk borcun alınmasından tam yüz yıl sonra 25 Mayıs 1954’te ödeyebilmiştir.

DÜYUN-U UMUMİYE ve DIŞ BORÇLAR

1881 yılında İstanbul’da kurulan ve toplam yedi üyesi bulunan Düyun’u Umumiye’nin en büyük özelliği yabancılardan oluşmasıdır. Düyun-u Umumiye, Muharrem Kararnamesi adıyla bilinen anlaşmayla devlet gelirlerinin bir kısmının Avrupalılara geçmesiyle meydana geldi.İdarenin vergi ve resimleri toplama hakkıyla beraber sahip olduğu gelir kaynaklarını işletme hakkı vardı.  Düyun-u Umumiye Konseyi borçların tahsil edilmesinden çok Osmanlı’yı sömürmeye çalışan Avrupalı devletlerin, sermaye sahibi tüccarların devlet içindeki en önemli destekçisi ve yardımcısı oldu. Konsey, Avrupalıların Osmanlı üzerindeki emperyalist girişimlerine ortak oluyordu.

1907 yılında idare yeni bir görev üstlendi; artık Avrupa devletleriyle Osmanlı ilişkilerinde bu devletlerin müttefiki haline gelmiş oldu. Böylelikle Düyun-u Umumiye iktisadi alanlarda olduğu gibi siyasi anlam taşıyan bir anlaşmanın da tarafı olmaya hazır olduğunu gösterdi. İdare kurulduktan sonra da Osmanlı Devleti Avrupa piyasalarına tahvil satmaya devem ederek borçlanmasını sürdürmüştür. Bu döneme hâkim olan kanı Osmanlı’nın borçlarını yeni alınan borçlarla kapatabileceğiydi. Ancak ülke sürekli artan oranda yapılan borçlanma sebebiyle giderek mali çöküntü içerisine sürüklenmiş ve zaten kısıtlı olan gelir kaynakları da ödenemeyen borçlar yüzünden Düyun-u Umumiye İdaresine teslim edilmek zorunda kalınmıştır. Devletin elindeki en önemli gelir kaynaklarının Düyun-u Umumiye İdaresince ödenemeyen borçların karşılığı alınması sonucu ekonomik bağımsızlık tamamen yitirilmiştir. İmparatorluk ekonomisi ülke içerisinde Avrupalı devletlerin hâkimiyetindeki idarenin eline geçmiş ve yarı sömürge haline dönüşen Osmanlı, emperyalist devletlerin Yakın Doğu’daki en önemli pazar ve ham madde sağlayıcısı haline gelmiştir. Osmanlı tüccar ve zanaatkârları ise makine gücüyle hızlı, seri ve el emeğine oranla oldukça ucuza üretilen ürünler karşısında rekabet gücünü kaybetmiştir. Ülke yabancı tüccar ve sermaye sahiplerinin kolayca ticaret yapıp zenginleştiği bir ortama dönüşürken Osmanlı tebaası ise gitgide daha çok fakirleşmiş, sosyo-ekonomik yapı altüst olmuştur.

Düyun-u Umumiye İdaresi’nin faturası Osmanlı’ya çok ağır olmuş ve yüklü borç altında ezilen devlet iktisadi çöküntüsünden sonra 1.Cihan Harbi’yle siyasi olarak da çökmüştür. Yeni kurulan Türk devleti ise Lozan’da dış borçları taksite bağlamış ve ekonomik tutsaklığın sembolü olan kapitülasyonlar ile mali emperyalizmin simgesi olan Düyun-u Umumiye İdaresi kaldırılmıştır.

 

OSMANLI DEVLET BÜTÇESİ AÇIKLARI

1909-1919 (Milyon Lira)

Mali Yıl

Gelirler

Giderler

Bütçe Açığı

1909-1910 25.1 30.6 5.5
1910-1911 29,2 36.0 6.8
1911-1912 31.6 41.2 9.5
1912-1913 33.7 36.9 3.2
1913-1914 33.7 36.9 3.2
1914-1915 36.0 37.1 1.1
1915-1916 30.0 38.4 8.4
1916-1917 28.0 42.4 14.4
1917-1918 31.7 60.3 28.6
1918-1919 42.4 60.2 17.8

 

Kaynak: MÜDERRİSOĞLU Alptekin, ATO Osmanlı Devleti Dış Borçları

 

SONUÇ

Osmanlı İmparatorluğu’nun mali tutsaklığa giden süreç içerisinde ekonomik bağımsızlığını kaybetmesinin devletin çöküşünü ve dağılmasını hızlandırdığı söylenebilir. Yapılmaya çalışılan birtakım reform ve ıslahatlara rağmen ekonomik bağımsızlığın yitirilmesinde Avrupalı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik durumunun olduğu gibi kalmasını kendi çıkarları açısından arzu etmesinin payı büyüktür. Genel itibariyle tarım ülkesi olan ve sınırlı bir sanayiye sahip Osmanlı’nın daima tüketici bir ülke olması isteniyordu. Tüketici bir Osmanlı Avrupa’nın üretim fazlasını satabileceği iyi bir pazardı. Öte yandan Osmanlı’da liberal akımlar meydana gelir, eğitim ve öğretim ilerler, memleketin doğal kaynaklarının üretiminin gelişmesini sağlayacak olan uygulamalı bilimler kök salacak olursa, halkın birçoğunun gereksinimi yerli üretim karşılayacak ve neticede Avrupa önemli bir pazarı kaybedecekti. İşte bu durumu iyi analiz eden emperyalist devletler en doğru siyasetin kısa zamana uyan, günü kurtaran, halkın tüketim heveslerini cazipleştiren ve var olan borçları yeni borçlarla kapatmayı öğütleyen bir tezahürde Osmanlı yöneticilerine sundu. Önlenemeyen yıkım alınan dış borçların ülkenin ekonomik bağımsızlığını kaybetmesiyle başladı.

Dış borçlar ve Düyun-u Umumiye uluslararası siyasetin saptanmasında bir alet oldu. Ekonomik bağımsızlığını yitiren devlet azalan siyasi gücünü de kaybetti. Böylece dünyanın en büyük imparatorluklarından biri yıkılmış oldu. Günümüzde de emperyalist emelleri olan devletlerin mali ve iktisadi anlamda ülkeleri kendi etkileri altına almaya çalışmalarında geçmişte Osmanlı Devleti’nin yaşadıkları arasında büyük bir benzerliğin olduğunun ve ekonomik bağımsızlığa gereken önemin verilmesi gerektiğinin altı çizilmelidir.

 

KAYNAKÇA

  • 1.ATO, Osmanlı Devleti Dış Borçları
  • 2.BLAİSDELL Donald, Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa Mali Denetimi, Doğu-Batı Yayınları, İstanbul 1979
  • 3.ŞEKER Murat, Osmanlı Devletinde Mali Bunalım Ve İlk Dış BorçlanmaC.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 2, 2007

Abdulkadir AKSÖZ
Abdulkadir AKSÖZ

Political Science Indian Subcontinent Studies [email protected]

Yorum Yaz