İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
EBÛ CAʽFER MUHAMMED B. MÛSÂ el- HÂRİZMî
(ö. 232/847’den sonra)
Aynur Emer[1]
Giriş: Bu makalede İslam medeniyetinin IX. yüzyıl astronomi ve matematik alimlerinden Ebû Caʽfer Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî’nin hayatı, dönemindeki ilmi faaliyetler ve eserleriyle bilim dünyasına yapmış olduğu katkıları üzerinde durulacaktır. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Hârizmî’nin miladi 795 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Ölüm tarihi hakkında ihtilaflar olsa da Me’mûn, Muʽtasım ve Vâsik gibi Abbasi halifelerinin dönemlerinde yaşadığı bilinen Hârizmî’nin Vasik’in ölüm anında yanında bulunması hasebiyle 847 yılından sonra öldüğü tahmin edilmektedir. Me’mûn döneminde (813-833) Beytü’l-Hikme’de çalışmaya başlayan ve bu kurumun kütüphanesinde yönetici olan Hârizmî, halifenin isteğiyle birçok eser kaleme almış ve itibar görmüştür. Me’mûn’un ölümünden sonra da görevine devam etmesi onun alanındaki yetkinliğine işarettir. Bunun yanında devlet destekli tercüme yaptırılması, telif eser verilmesi, gerekli ortam ve materyallerin alimlere sunulması da gözardı edilmemesi gereken bir husustur. Bu tercümelerde İslam biliminin kendi kavramlarını kullanması hem önceki kültürleri birebir taklit etmemesi hem de bu kültür ve gelenekleri süzerek yeni eserler vücuda getirmesi bakımından dikkate değerdir. Bu çalışmadaki Hârizmî’nin sadece cebir ilmine yaptığı katkı bile bunu ispatlar niteliktedir. Cebir ilminin Hârizmî tarafından keşfedildiği yönünde genel bir kabul olsa da, kendisinden önce şifahi bir cebir geleneği olduğu bilinmektedir. Grek ve Hint matematik kitapları onun zamanında Arapça’ya tercüme edilmiş olduğundan Hârizmî’nin bu geleneklerden haberdar olmaması veya kayıtsız kalması düşünülemezdi. O, bu geleneklerden istifade etmekle beraber onlardan daha basit de olsa daha sistematik ve özgün eserler vermeyi başarmıştır. Matematik gibi astronomi ve coğrafyada verdiği eserler de bunları teyid etmektedir.
EBÛ CAʽFER MUHAMMED B. MÛSÂ el- HÂRİZMî
(ö. 232/847’den sonra)
Hayatı
Hârizmî, İslam dünyasında cebir ilminin kurucusu olmakla beraber matematik, astronomi, coğrafya ve tarih ilimleriyle de iştigal edip eser veren bir alimdir. Aslen Hârizmli olan bu alim, gerek isminden gerekse künyesinden dolayı Beni Musa kardeşlerden Ebu Caʽfer Muhammed b. Musa ile ve nisbesinden dolayı Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Hârizmî ile karıştırılmıştır. Adı Latince kaynaklarda Algoritmi, Algorismi, Alkarismi veya Algorism olarak geçer.[2] Taberi Tarihi’nde adı iki kez geçer. Taberi Hârizmî’nin Halife Vasik zamanında (842-847) Bağdat’ta bulunduğunu hatta Vasik’in ölüm döşeğindeyken bazı astrologlar çağırdığını, bunların arasında Hârizmî’nin de bulunduğunu zikreder. Taberi’nin ondan bahsederken adını Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî el-Mecusi el-Kutrubbulli şeklinde vermesi, bazı karışıklıklara yol açmıştır. Onun Bağdat yakınlarındaki Kutrubbul yöresinden geldiği ve Zerdüşt kökenli olduğu gibi. Oysa buradaki karışıklık, ismi ile lakap ve nisbesi arasına vav atıf harfinin konulmamasından kaynaklanmıştır.[3] Said el-Endelüsî’nin Tabakatü’l-Ümem adlı eserinde iki yerde Ebu Caʽfer Muhammed b. Mûsâ el- Hârezmî ve bir yerde el- Hârezmî olarak geçer.[4]
Matematik tarihçilerinin çoğu Hârizmî’nin miladi 795 yılında Hârizm’de doğduğunu yazarlar. Ölüm tarihi hakkında bir katiyyet yoktur. Fakat bilim tarihçileri G. Sarton ve E. T. Bell onun 850’de öldüğünü kaydederler.[5] Harizmî’nin hayatı hakkında bilinenler oldukça azdır. Tabakat kitaplarındaki bilgiler kısadır, tarih ve coğrafya eserlerindeki bilgiler ise dolaylıdır. Eldeki bilgilere göre Hârizmî Bağdat’ta yaşamış ve Me’mûn döneminde (813-833) Beytü’l-Hikme’nin önemli üyelerinden biri olmakla beraber bu merkezin kütüphanesinde görev yapmıştır.[6] Bu yılların Hârizmî için en parlak devirleri olduğu konusunda ittifak vardır. Zira adı geçen kütüphanenin idaresi ondadır. Bizans ve İran’dan temin edilmiş Öklid, Batlamyus, Diophantus gibi kişilerin eserleri Bağdat’taki diğer matematikçi ve astronomları tarafından Arapça’ya tercüme edildiği sıralarda Hârizmî, Halife Me’mûn tarafından Hint matematiğini yerinde tetkik etmek üzere Hindistan’a gönderilmiştir. Hârizmî’nin bu ilmi tetkik amaçlı seferinden 830 civarında döndüğü tahmin edilmektedir.[7] Hârizmî, Me’mûn, Muʽtasım ve Vâsik döneminin önemli ilim adamlarındandır.[8]
Özellikle Halife Me’mûn döneminde (813-833) etkin bir kurum olarak görev yapan Beytü’l-Hikme, tercümelerin ve ilmi faaliyetlerin merkezi haline gelmiş ve Müslümanların gerek tercüme gerekse telif eserler vermelerinde ciddi katkısı olmuştur.
Harizmî’nin döneminde Yunanca matematik eserleri Arapça’ya çevrilmişti. Bunda amaç, hem dönemin matematikle ilgili meselelerine cevap vermek hem de oluşmaya başlayan yeni toplumun aritmetik, astronomi, optik, ölçü aletleri gibi alanlardaki ihtiyaçları karşılamaktı. Bu işte Sâbit b. Kurre önde gelen alimler arasındaydı. IX. yüzyılda Harizmî, Yunan matematiğinin Arapçalaştırılmasında dönüm noktasıdır. Harizmî, Kitâbü’l-Muhtasar fî hisâbi’l-cebr ve’l mukābele adlı eserini Beytü’l-Hikme ortamında yazdı ve ilk defa cebir, bu kitapla matematiğin farklı ve bağımsız bir kolu haline geldi. Yeni üslup algoritma ve ispata dayanıyordu. Harizmî, aritmetiğin geometrik cebire, trigonometriye; cebirin de bunlara ve Öklidçi geometrik sayılar teorisine uygulamalarını ele aldı. Bu da yeni bilim dalları ve uygulama alanlarını doğurdu. Polinomlar, sayma teknikleri, denklemlerin sayısal çözümü, sayısal analiz, yeni sayısal teorisi, denklemlerin geometrik tersimi gibi konular matematiğe farklı bir yön vererek Yunan matematiğini değiştirmiş ve geliştirmiştir. Harizmî, adı geçen eserinde kökler aracılığıyla çözülebilen bir denklemler teorisini kurmayı amaçlamıştır ki bu, o zamana kadar düşünülmemiş bir şeydir. Bu teoriyle bütün hesap ve hendese problemlerini çözmeyi, ticaret, arazi ölçümü ve miras hukuku gibi konularda muhtemel problemlerde kullanılmasını hedeflemişti. Gerek Harizmî’nin yaşadığı gerekse onu takip eden dönemde matematik ilmi gelişmiştir. Sâbit b. Kurre, denklemler teorisini geliştirmiş, Sinan b. Feth bilinmeyen kuvvetleri çarpma yoluyla, Ebu kamil ise bilinmeyen kuvvetleri toplama yoluyla belirledi. X. yüzyılda Ebû Caʽfer el-Hâzin, Kûhî, Birûnî, İbn Irâk, Ebü’l-Cûd Muhammed b. Leys gibi matematikçiler üçüncü derece denklemleri geometrik dille ifade etmeye çalıştılar ve daha sonraki çalışmalarla matematik ilmi farklı boyutlar kazandı.[9]
Me’mûn Bağdat’ta Şemmâsiye ve Dımaşk’ta Kâsiyun rasathanelerini açmıştı. Bunlar Beytü’l-Hikme ile koordineli olarak faaliyette bulunuyorlardı.[10] Grekçe eserlerin Arapça’ya çevrilmesiyle Müslümanların coğrafya konuları daha da sağlamlaştı. Batlamyus’un Geographia adlı eserindeki dünya haritasını Me’mûn için çizdiler. Harizmî de bir harita çizdi fakat her ikisi de günümüze ulaşmamıştır.[11]
HÂRİZMÎ’NİN ESERLERİ VE İLİM DÜNYASINA KATKILARI
Hârizmî, matematik, astronomi ve coğrafya alanlarında birçok eser ortaya koymuştur. [12] Will Durant, Hârizmî’nin kendisini beş ilimde gösterdiğini söylemiştir: Hint rakamlarını incelemek, bilinen en eski geometri tablolarını tertip etmek, altmış dokuz alimle biraraya gelip Halife Me’mun için bir coğrafya ansiklopedisi hazırlamak, astronomi tabloları yapmak, Hisabü’l-Cebr ve Mukabele’yi yazmak.[13] Seyyid Hüseyin Nasr, İslam dünyasında matematiğin tarihinin Hârizmî ile başladığını belirtir. Çünkü Hârizmî, eserlerinde Grek ve Hint matematik geleneklerini birleştirmiştir.[14] Bu, daha önce matematiğin olmadığını değil, Hârizmî’nin bu alanda ne kadar yetkin olduğunu gösterir.
Hârizmî’nin cebir tarihindeki yeri farklıdır ve bu durum onu diğerlerinden öne çıkarmaktadır. O, tarihte sistemli olarak yazılmış ilk cebir kitabının müellifidir. Daha önce Diophantus’un Aritmetik adlı bir cebir kitabı vardı fakat bu hem bu alanda yazılmış müstakil bir kitap değildi hem de konusu itibariyle teorik aritmetiği ihtiva ediyordu. Bundan dolayı Hârizmî, İslam dünyasında cebirle ilgili ilk kitabı yazan, cebrin müstakil bir bilim olarak hem İslam aleminde hem de Avrupa’da tanınıp yaygınlaşmasında katkısı bulunan ilk Müslüman matematikçidir. Hârizmî’yi orijinal kılan husus, Mezopotamyalılardan farklı olarak üç katışık denklemleri kullanmasıdır. Bununla Mezopotamya denklem tipleri tümüyle red ve terk edilmiş oluyordu. Hârizmî’nin üç tip denklemle bütün problemlerin çözüleceğini, diğer yöntemlerin zaman kaybı olduğunu söylemesi hem cebire getirdiğ pratiklik hem de çözüm metodlarının standartlaştırılması açısından önemlidir.[15]
Eserleri
1- Zîcü’s-Sind (Zicü’l-Hârizmî): Hârizmî’nin Me’mûn’un sarayına intisabından sonra yazdığı ilk eser olarak kabul edilir.[16] Halife Mansur döneminde (754-775) Hindistan’dan gelen heyetin getirdiği Sindhind adlı astronomi kitabını Muhammed b. İbrahim el-Fezârî, Halifenin isteğiyle Arapça’ya çevirmiş, Hârizmî de bu zîce dayanarak İslam dünyası için yeni bir zîc yazmıştır. Kendi zîcinde Sindhind ortalamalarını alan Hârizmî, düzenlemelerde Farsların, Güneş’in eğiminde ise Batlamyus’un metodunu kullanmış, çeşitli bablarda farklı ortalamalar uygulamış, buna rağmen geometrik meselelerde bazı hatalar yapmıştır.[17] Bu hatalar Sindhind ekolünün takipçilerince düzeltilmiş ve daha kullanışlı hale getirilmiştir. Tam anlamıyla otantik sayılmasa da günümüze gelen ilk İslam astronomi eseri olması, zîcin en önemli özelliğidir. Hint-İran-Grek astronomi geleneklerinin uzlaştırılmadan kullanıldığı zîcde ne kadar orijinal rasat ve hesaplama olduğu belli olmasa da Hârizmî’nin bu rasat geleneklerini tartıştığı bilinmektedir. İbnü’n-Nedim eserin iki nüsha halinde düzenlendiğini ve günümüze ulaşmadığını söylerken, İbnü’l-Kıftî ez-Zîcü’l-evvel ve ez-Zîcü’s-sani olmak üzere iki ayrı kitaptan bahsetmektedir.[18] Hârizmî’nin astronomik tabloları Avrupa’da matematik alanında bilinen tezlerin ilk numunelerinden olup, Adelard[19] tarafından 1126 yılında Ezich elkaurizmi adıyla Latince’ye tercüme edilmiştir. Bu tabloların özelliği, sinüs yanında tanjantı da içeren ilk tablo olmasıdır. Eserin bir kopyası Bodleian Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Hârizmî’nin bu eserinde takvimler, Güneş, Ay ve gezegenlerin konumlarına ait hesaplamalar, sinüs ve tanjant tabloları, astrolojik tablolar, denizlerin alçalması ve yükselmesiyle alakalı hesaplamalar bulunmaktadır. [20] Adelard’ın tercümesi orijinal nüshadan değil, X. yüzyıl Endülüs astronomlarından Mesleme b. Ahmed el-Mecritî’nin tahriri ile talebesi Ebü’l-Kâsım İbnü’s-Saffar’ın tahririne dayanmaktadır. Bundan dolayı da eserin aslı ile sonraki düzenlemeler arasındaki fark anlaşılamamaktadır. Üzerine yazılan şerhlerden geriye kalan parçalarından -İbnü’l-Müsennâ’nın şerhinden- Harizmî’nin sinüs cetvellerini kaçlık tabana bağladığı öğrenilmektedir. (Hint parametresine göre 150 taban, Grek parametresine göre 60 taban) İslam dünyasında yaygın olarak kullanılan bu zîcden faydalananlar arasında Biruni ve İbn Yunus başta gelir. Fergânî ve Muhammed b. Abdülaziz el-Haşimî şerh yazan alimlardendir.[21] Birûnî, esere müneccimler tarafından yapılan itirazlara cevap vermek için iki ayrı eser yazmıştır.[22] Harizmî’nin bu eserinin Latince tercümesi H. Suter tarafından gerekli açıklamalar yaparak Die astronomischen Tafeln des Muhammed İbn Musa al-Khwarizmi adıyla 1914’te Kopenhag’da, ve O. Neugebauer tarafından da The Astronomical Tables of al-Kharizmi adıyla tercüme etmiştir.[23]
2- Kitâbü’l-Muhtasar fî hisâbi’l-cebr ve’l mukābele: Adında cebir kelimesini barındıran ve düzenli biçimde telif edilmiş ilk matematik kitabıdır. Bu eserle cebir ilmi hisab ilminden ayrılmış ve cebir, bir ilim adı olarak ilk kez kullanılmıştır. Kendisinden sonraki tüm İslam cebircileri bu eseri kendi çalışmalarında temel kabul etmişler, içeriğindeki problem ve misalleri bile aynen muhafaza etmişlerdir. Cebir ilminin Hârizmî tarafından keşfedildiği yönünde genel bir kabul olsa da çağdaşı İbn Türk’ten önce İslam dünyasında şifahi bir cebir geleneği vardı. Hârizmî’nin cebri içeriği ve meseleleri itibariyle Hint ve Grek cebrinden daha basit olmakla birlikte bu geleneklere nisbetle daha sistemliydi. [24]
Bu eser Halife Me’mûn’un isteği üzerine yaklaşık 830 yılında kaleme alınmış ve ona ithaf edilmiştir. Eserin içeriğinde arazi mesahası, medeni muamelat, bina yapımı ve kanal hafriyatında karşılaşılan pratik konuları cebir yolu ile işe yarayacak şekilde umuma yönelik bilgiler vardır. Eser üç asır sonra Batılılarca Latince’ye tercüme edilmiş ve Fibonacci, Paccioli, Tartaglia, Cardan gibi Rönesans İtalyan matematikçilerinin daha sonraki çalışmalarında temel kitap vazifesi görmüştür. [25]
Cebir ve mukabele terimleri ilk defa Harizmî’nin eserinde kullanılmış ve Avrupa’ya “algebra” olarak geçmiştir. Matematik tarihçileri iki terim hakkında birçok şey söylemişlerdir. Cebir kelimesi için en uygun manalar “kırık kemiği eski yerine yerleştirme, koyma” ve “zorlama, mecbur etme, zor kullanma” dır. Mukabele ise cebirsel problemin çözümünde bilinmeyen için birden fazla değer çıkması durumunda hepsinin denenerek uygun olanın seçilme sürecidir. Buna göre cebir ve mukabele, bilinmeyen için bilinen değerler elde edilmesine zorlayan ve neticeleri problemin şartları ile karşılaştırarak uygun çözümü belirleyen bir bilimdir. [26] Hârizmî’nin cebir konusundaki bu eseriyle aritmetik üzerine yazdığı kitabı, Hint numaralandırma sisteminin hem İslam dünyasında hem de Batı’da yaygınlaşmasını sağlamıştır. Arapça olarak 830 yılında kaleme alınan eser, bir mukaddime, beş esas bölüm ile bir ek bölümden meydana gelmiştir.[27] Kitabü’l-Muhtasar fi hisabi’l-cebr ve’l-mukabele kitabının girişinde Harizmî, sayıların önemini keşfetme gücünü insana lutfeden Allah’a hamdederek başlar. Harizmî eserinde her şeyin bir sayı içerdiğini ve sayıların birlerden meydana geldiğini, bütün sayıların birden ona kadar olan sayılardan olacak şekilde düzenlendiğini, cebir ve mukabele sayılarının kökler, kareler ve sayılar olmak üzere üç çeşit olduğunu keşfettiğini belirtmiştir.[28] Harizmî, kitabında nelerden bahsettiğini şöyle ifade etmektedir:
Öyle bir cebir kitabı ele aldım ki; bu kitap hesabın inceliklerini, veraset, miras, taksim gibi meselelerde halkın sahip olması gereken bilgileri dikkate alan önemli sorunları, mahkeme hükümlerini, ticari işlemleri ve dahası, ticari muameleleri, arazi ölçümü, mecralar açmak, fenn-i inşaat gibi diğer uygulamaları ihtiva eden bir muhtasardır.[29]
Harizmî eserinde aritmetiksel sayı tanımını verir ve bu sayının on tabanlı sistemde nasıl açıklandığını izah eder. Sonra cebirsel sayı tanımını ve kendi geliştirdiği cebir ve mukabele sisteminde bu sayının x (cezr), x² (mal) ve c (el-adedü’l- müfred) şeklindeki üç çeşidini açıklar. Sonrasında bu üç cebirsel niceliğin birbirleriyle ilişkisinden doğan altı durumu ele alır. Bu denklemlerin üçü basitken diğer üçü katışıktır. Öncelikle basit olanların analitik çözümünü veren Harizmî, sonra katışık olanların geometrik ispatını kare ve dikdörtgen şekillerini kullanarak verir. Binom çarpımı, cebirsel ifadelerin toplama ve çıkarma işlemleri, köklü ifadelerin kaide ve ispatlarını örneklerle açıkladıktan sonra Muamelat babına geçer. Bu kısımda önemli olan, iki geometrik problemin cebir yöntemiyle çözülmesidir. Cebrin geometrik problemlere uygulanması, matematik tarihinde ilk girişimdir. Aynı zamanda analitik geometriye giden yolda ilk adımdır. Eserin son bölümü Kitabü’l-Vesaya adıyla müsemmadır. İslam fıkhının miras konularına ilk defa cebri uygular, vasiyet problemlerini çözer. [30]
Harizmî’nin cebri sayılar ve işlemlerin sembol kullanılmadan ifade edilmesi nedeniyle sözeldir. O, Mezopotamya-Grek geleneğinin aritmetiksel niceliğiyle Mısır-Grek geleneğinin geometrik niceliğine ilave olarak cebirsel niceliği sarih bir biçimde ilk ortaya koyan ve cebirsel denklemleri hem analitik çözümle hem de geometrik çizimle gösteren ilk matematikçidir. Diğer bir katkısı da Hint aritmetiğinde kullandığı metodun benzerini cebire de uygulamasıdır. Onun kullandığı bu usul matematik tarihinde daha sonra kendisine izafe edilerek “algoritma” ismiyle anılmıştır.[31] Bugün bilinmeyeni göstermek için kullanılan x işareti Harizmî’nin kullandığı şey kelimesinden gelir. –Latince cosa, res- Bu kelime İspanyolca’da xei olarak gösterilmiş, daha sonra kısaltılarak x şeklini almıştır.[32] Harizmî’nin kullandığı geometri, yer ölçümü bölümünde verdiği bilgi ve kaideler basit olsa da yeni bir ilmin temellerini atması, eserini uzmanlar haricinde kadı, tüccar, devlet memuru diğer insanlara pratik bilgiler vermeyi amaçlaması bakımından dikkate değerdir.[33]
Harizmî’nin bu eserine Abdullah b. Hasan el-Hâsib, Sinan b. Feth el-Harranî, Ebü’l-Vefa el-Büzcanî şerh yazsalar da bunlar günümüze ulaşmamıştır.[34] Muhammed b. Ahmed el-Huzâî de eser üzerine bir şerh yazmıştır ancak Vesaya bölümünü ağırlıklı olarak ele aldığı için cebirden çok fıkıh açısından önem taşımaktadır. Eserin tamamı 1145’te Chesterli Robert ve birinci bölümü Cremonalı Gerard [35] tarafından Tuleytula’da XII. asrın başında Latince’ye tercüme edilmiştir. Libri ikinci tercümeyi “İtalya’da Matematik İlimlerinin Tarihi” adıyla 1838 tarihinde Paris’te yayınlamıştır.[36] Arapça ve İngilizce tercümesiyle birlikte Frederick Rosen tarafından 1831’de Londra’da, Mustafa Müşerrefe ve Muhammed Mursi Ahmed tarafından 1939’da Kahire’de Arapça olarak yayınlanmıştır.[37]
3- Kitâbü’l-Hisâbi’l-Hindî: Şimdiye kadar Arapça nüshasına ulaşılamamış olan bu eser, Harizmî’nin cebir kitabından sonra yazdığı en önemli eserdir. Me’mun’un isteği üzerine başlanan bu eser, halifenin ölüm tarihi olan hicri 218 yılından önce tamamlanmıştır. Kitabı önemli kılan hususlar; Hint algoritmasının bu kitap kanalıyla Avrupa’ya girmesi ve Hint hesabı üzerine Arapça yazılmış ilk eser olmasıdır. Kitabın orjinali elde olmamakla birlikte Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi’nde Algorithmi de numero indorum adıyla Latince bir tercümesi bulunmaktadır. XII. yüzyılda Kurtuba’da ele geçmiş bir nüshadan tercüme edilmiş bu eseri Adelard çevirmiştir.[38] Daha sonra Kurt Vogel tarafından Mohammed Ibn Musa Alchwarizmi’s Algorismus adıyla Adelard’ın nüshası esas alınarak tıpkıbasımı yapılmıştır. Eser üzerine yapılmış en yeni çalışma Andre Allard tarafından Fransızca tercüme ve açıklamasıyla birlikte yaptığı Muhammed Ibn Musa al-Kwarizmi, Le calcul indien (Algorismus) adlı tenkitli neşirdir.[39]
4- Kitâbü’l-Cem ve’t-tefrik: Harizmî’nin matematik alanında telif ettiği eserlerin en eskisi olup günümüze ulaşmamıştır. Bu kitap hesap metodlarını açıklar. Hesab-ı Hindi’nin metodlarının yayılmasından önce İslam ülkelerinde revaç bulmuştur. Bu metodlar parmak ve zihin hesabına bağlıydı. Hicri III. asırda Hesabü’l-yed, hesabü’l-ukud, hesab-ı meftuh, hesab-ı hevayi adlarıyla İslam ülkelerinde tanınıyordu. Bu tür hesap eserleri genellikle çıkarma, çarpma, bölme ve kesirlerle ilgiliydi. Hârizmî’nin eserinde bu konulara ilave olarak ikili olasılıkların toplam hesabı konuları da bulunmaktadır. Satranç karelerini çıkarma konusu olarak da bilinir. İslami dönemde adında “cem ve tefrik” ismi taşıyan tek kitap bu değildir. İbn Nedim diğer matematikçilerin eserlerini bu isimle anar ve Saydenânî’nin şerhinde bu kitaba işaret ettiğini yazar. İslami dönemin matematikçilerinin bir kısmı kendi eserlerinde bu kitaba atıf yapmışlardır. Ebu Kâmil Kitabü’l-cebr ve’l-mukabele’de Harizmî’nin satranç karelerini çıkarma meselesine değinmiş olduğuna işaret eder. Kitabü’l-cebr ve’l-mukabele ve Hesab-ı Hindi kitaplarında bu konuların olmaması Ebu Kâmil’in Cem ve tefrik’ten alıntı yaptığını gösterir. Abdülkadir b. Tahir el-Bağdadî’nin et-Tekmile fi’l-hisab’ta zekat bahsini Harizmî’nin bu eserinden nakletmiştir. [40] Harizmî’nin alfabenin harfleri ile gösterilen rakamlar yerine içinde sıfır bulunan Hint rakamlarını kullandığı bu eserin orjinali kayıp olup Latince nüshası bulunmaktadır.[41] Hint rakamlarının Hârizmî tarafından kullanılmasından üç asır sonra Bathlı Adelard Hârizmî’nin eserlerini Arapça’dan Latince’ye çevirmiş ve bu vasıtayla Hint rakamları Avrupa’ya girmiştir. Bundan dolayı da Arap rakamları olarak tanınmıştır.[42]
5- Kitâbü’l-Coğrafya (Kitâbu Sûreti’l-arz): Matematik ve astronomi alanlarında olduğu gibi coğrafya alanında da iştigal olan ve ciddi bir eser ortaya koyan Hârizmî bu eserinde yerlerin enlem ve boylamlarının listesi ile dağlar, denizler, akarsular, adalar ve şehirlerin koordinatlarını bir tablo halinde vermektedir. Eser, dönemin çağdaş bilgisini veren yedi iklimli Yunan sistemine göre düzenlenmesinin yanında İslam dünyasında geçerli başka bilgileri de içine almıştır. Kitabın ilk bölümünde şehirler, ikinci bölümünde dağlar, üçüncü bölümünde denizler, dördüncü bölümünde adalar, beşinci bölümünde farklı coğrafi bölgelerin belli başlı noktaları, altıncı bölümünde akarsuların koordinatları, uzunlukları, genişlikleri, çıkıntı noktaları, üzerindeki yerleşim yerleri gibi özellikleri dikkate alınarak listelenmektedir. Bu özellikleriyle eser daha sonraki çalışmalar için bir temel vazifesi görmüştür. Eserde her iklimin bölgesel haritaları ile “el-Suret el-Me’mûniyye” denilen bir dünya haritasının bulunduğu ve bunun, Müslümanların çizmiş olduğu dünyanın ilk haritası olduğu belirtilmektedir.[43]
Hârizmî’nin bu eserinde düzenli bir şekilde verdiği coğrafi bilgiler, daha sonraki İslam coğrafyacılarının çalışmalarına model olmuştur. Bilim tarihçileri eserin kaynakları konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Kimileri eserin Batlamyus’un Kitabü’l-Coğrafya’sının tercümesi olduğunu, kimileri ise Grek kaynakları kullannılsa da eserin Hârizmî’ye ait olduğunu savunmuşlardır Hârizmî’nin Kitabü’l-Coğrafya’sı ile Batlamyus’un Kitabü’l-Coğrafya’sı arasında birtakım benzerlikler bulunmaktadır. Her ikisinde de bir dünya haritası ve bölge bazlı ana coğrafi merkezlerin koordinat noktaları bulunmaktadır. Hârizmî’nin eseri daha sistematiktir. Haritalar farklıdır. Hârizmî’nin Akdeniz, Afrika ve Uzakdoğu haritaları özgünken, Avrupa hakkındaki bilgiler hatalı ve Batlamyus’un tekrarından başka bir şey değildir. Hârizmî’nin bu eseri mevcut olan tek yazmasına dayanılarak 1926 yılında Leipzig’de Hans von Mzik tarafından Das Kitab Surat al-Ard des Abu Ğafer Muhammad İbn Musa al-Huwarizmi adıyla yayınlanmıştır. Eser ve Hârizmî hakkında önemli bir çalışma da 1944’te Roma’da C. A. Nallino tarafından yapılmıştır.[44]
6- Risâle fî istihrâci târihi’l-Yehûd: Hârizmî’nin bu risalesi Yahudilerin takvimiyle alakalıdır. Ay ve Güneş’in ortalama boylamını tayin için kaideler, artık yılla ilgili bilgiler vardır. Takvim Hz. Adem’in yaradılışını esas alır. Risalede Hz. Adem’in yaradılışı 1135 –muadili kamerî 208- yılının sonuna kadardır. Bu tarih dikkate alınırsa Hârizmî’nin eserini bu tarih civarında yazdığı düşünülebilir.[45]Günümüzde Antik çağ İbrani takvim sisteminde önemli bir kaynak olan bu risale, astronomiyle alakalı farklı risalelerle birlikte neşredilmiştir. [46]
7- Kitâbü’t-Târih: Günümüze ulaşmayan eser, vakanüvislerin önem verdiği eserlerdendir. Taberî, eserin 210 yılında yazıldığını nakletmiştir. Hamza İsfehânî’nin naklettiğine göre Hârizmî kendi muasırı Ebu Maʽşer Belhî’nin yaptığı gibi astrolojik kaidelerle tarih arasında irtibat kurmaya çalışmıştır. Taberî, Yaʽkubî, Mesudi, Hamza İsfehânî gibi İslam tarihçileri bu eserden bahsetmişlerdir.[47]
8- Kitâbü Ameli’l-usturlâb: İslami dönem astrolojisinde usturlabın nasıl kullanıldığına dair bilgiler olan bu risale günümüze ulaşmamıştır.
9- Kitâbü Ameli bi’l-usturlâb: Kitabın nüshası Berlin’deki Landberg Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Josef Frank bu risaleyi Die Verwendungdes Astrolabs nach al Chwârizmî adıyla 1922’de Almanca’ya tercüme etmiş, Fuat Sezgin bu tercümeyi 1997’de Frankfurt’ta yayınlamıştır. Bu eserin geriye kalan kısmından çizimi verilmiş resimlerin aslının olmadığını ve en eski nüshanın Barselonalı Lupitus’un (ö.10.yy) yaptığı Latince tercüme olduğu anlaşılmıştır.[48]Kitabın Rusça çevirisi, Frank’ın çevirisine dayanılarak Matviyevskaya tarafından yapılmıştır.[49] Fergânî’ye nisbet edilen bir yazmada Hârizmî’nin usturlap ile astronomi meselelerini nasıl çözdüğüne dair bir kısım olsa da, konuyla ilgili eser veren diğer eserlerden ayırd edici bir vasfı bulunmamaktadır.[50]
10- Zarâ’if min ameli Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî fî marifeti’s-semt bi’l-usturlâb: Günümüze ulaşmış bu eser klasik kaynaklarda zikredilmemiştir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde* bir nüshası mevcuttur. Bunun Hârizm’i’nin günümüze ulaşmamış meçhul bir eserinin bir bölümü olduğu tahmin edilmektedir.[51]
11- Amelü’s-aâat fî basîti’r-ruhâme: İbnü’n-Nedim Hârizmî’nin bu eserinin güneş saatleriyle ilgili olduğunu zikreder. Süleymaniye Kütüphanesi* ve Landberg’te birer nüshası vardır. Bu nüshadaki diğer risalelerin de Hârizmî’ye ait olduğunu Francois Charette ve Petra G. Schmidl* belirtmişlerdir. Bu risalelerin herbiri III./IX. yüzyılda yazılmışlardır. Bir kısım bilim tarihçilerine göre diğer risalelerdeki güneş saatlerinin tablolarıyla alakalı şüpheler vardır. Nüshaları tetkik etmek bilimsel araştırmanın imkanı dahilindedir. Hogendijk, Berlin-Landberg Kütüphanesi’nde “ceyb-i’s-sâʽat” adıyla tabloların Hârizmî’ye ait olduğunu ispat etmiştir. Bunlar namaz vakitlerinin tayini için Güneş’in yükselmesini hesaplamaya yardımcı olurlar. Süleymaniye/Ayasofya ve Berlin/Landberg kütüphanelerindeki iki risalenin ayrıcalığı vardır. Landberg’teki “Ameli rubʽ yüstahric minhü’l-ceyb ve’l-meyl” adıyladır. Bu risalede trigonometri hesapları için 15° öngörülmüştür. Merrâkûşî[52] (ö.680/1281’den sonra) Câmiʽu’l-mebâdiʽ ve’l gâyat fî ilmi’l-mikat adlı eserinde “cedvel-i ceyb” için Hârizmî’nin sinüs tablosu adını vermiştir. Bilim adamları bundan hareketle eserin Hârizmî’ye ait olduğunu söylemişlerdir. Süleymaniye’deki nüshada da 15°’ye dayanan bir ifade vardır. Terim olarak “kerdece” (Hint astronomisindeki sinüs çarpımının 15° üzerinde alınması) kullanılmıştır. Hârizmî’ye nisbet edilen risalelerdeki söz konusu ifadeler ispatlanırsa, Hârizmî’nin “rubʽ-ı mucayyeb” ve “rubʽu’s-sa’at” diye iki tür astroloji aletinin olduğu iddia edilebilir.[53]
Hârizmî’nin gündüz namaz vakitlerini düzenlemek için hazırladığı cetveller, bu amaçla yapılmış olduğu bilinen en eski cetvellerdir. Bu hesaplamalar Bağdat enlemine göre yapılmıştır. Hârizmî’nin bu cetvellerinde öğle ve ikindi namazlarının başlangıç ve bitiş vakitlerinde Güneş boylamının her bir 6°’lik aralıklarının değerleriyle birlikte 12 birimli bir saat milinin gölge uzunluğunu göstermektedir. Bunun yanında gündüz vakitlerini zaman aralıklarında gösteren bazı basit cetveller, yaklaşık bir formüle dayalı olarak gözlemlenen Güneş yüksekliği dikkate alınarak tertip edilmiştir.[54]
Sonuç: İslam dünyasında matematik ve astronomi ilimlerinin yanında coğrafya ve tarih alanlarında eserler vermiş Müslüman bir alim olan Hârizmî, cebir ilmine getirdiği yenilikler ve kolaylıklarla hem kendisinden sonra gelen İslam alimlerine hem de Avrupa’ya tesir etmiştir. Cebir kelimesini ilk kullanan ve bu ilme dair müstakil bir eser veren - Kitâbü’l-Muhtasar fî hisâbi’l-cebr ve’l mukābele- Hârizmî’nin adı bu eserden mülhem olarak Algoritmi, Algorism olarak anılmaya başlamıştır. Matematik ilmine cebir yanında trigonometriyi de getirmesi onu diğer matematikçilerden ayırmıştır. Kendisinden sonra gelen–Ebu Kâmil eş-Şücâ, Kerecî, Ömer Hayyam- gibi İslam matematikçileri denklemler konusunda daha da ileriye gitmiş ve cebir ilmine yeni bir boyut kazandırmışlardır. Hârizmî’nin özellikle matematik alanında verdiği eserler Avrupa’daki birçok matematikçiyi etkilemiş ve bu eserleri yüzyıllar boyunca üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmuştur. Zîcü’s-Sind adlı ilk astronomi eserinde Hint-İran-Grek astronomi geleneklerini uzlaştırmadan fakat tamamen de reddetmeden kullanması onun bu geleneklere ne kadar vakıf olduğunu ve taklit etmeden yeni eserler verebilme yeteneğine haiz olduğunu göstermektedir. Kitâbü’l-Hisâbi’l-Hindî ile sıfırın da kullanıldığı Hint rakamları ve ondalık sayı sistemi, İslam matematiği sayesinde Batı’ya taşınmıştır. Birkaç risale dışında Hârizmî’nin eserleri günümüze ulaşmamış olsa da üzerine yazılan şerhler, başka eserlerden yapılan iktibaslar ve XII. yüzyılda yapılan tercümelerle eserlerin Hârizmî’ye aidiyeti tesbit edilmiştir. Eserlerinin günümüz dünyasında da tartışılıyor olması, hem Hârizmî’nin hem de mensubu olduğu İslam medeniyetinin muhayyilesinin genişliğini açıklaması bakımından dikkate şayandır.
Aynur Emer
BİBLİYOGRAFYA
Ahmad, S. Maqbul. “Coğrafya.” DİA. VIII.
Alper, Ömer Mahir. “Hasan b. Ali Merrâkûşî.” DİA. XXIX.
Aydüz, Salim. “Rasthane.” DİA. XXXIV.
Ayyubi, N. Akmal. “Hârizmî’nin Matematiğe ve Coğrafyaya Katkısı.” Çev. Melek Dosay. Uluslar arası İbn Türk, Harezmi, Farabi, Beyruni ve İbn Sina Sempozyumu Bildirileri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1990.
Cebbar, Ahmed. “Hârizmî.” Danişname-i Cihan-ı İslam. XVI. Tahran: Bünyad-ı Dairetü’l-İslami, 2011.
Dilgan, Hamit. Muhammed İbn Musa el-Harezmi. İstanbul: Berksoy Matbaası, 1957.
Dosay, Melek. Kereci’nin İle’l-Hesap el-Cebir ve’l-Mukabele Adlı Eseri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1991.
Durant,Will. İslam Medeniyeti. Çev. Orhan Bahaeddin. İstanbul: Tercüman Gazetesi, tarih yok.
Endelüsi, Said. Tabakatü’l-Ümem. Çev. Ramazan Şeşen. İstanbul: Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2014.
Fazlıoğlu, İhsan. “Muhammed b. Mûsâ Hârizmî.” DİA. XVI.
-------- “Cebir.” DİA. VII.
Göker, Lütfi. Matematik Tarihi ve Türk-İslam Matematikçilerinin Yeri. Ankara: Elif Matbaacılık, tarih yok.
King, David A. “Astronomi ve İslam Toplumu.” İslam Bilim Tarihi I. Ed.
Nasr, Seyyid Hüseyin. İslam’da Bilim ve Medeniyet. Çev. Nabi Avcı, Kasım Turhan ve Ahmet Ünal. İstanbul: İnsan Yayınları, 1991.
Raşid, Rüşdi. “Matematik.” DİA. XXVIII.
Ronan, Colin. Bilim Tarihi. Ekmeleddin İhsanoğlu ve Feza Günergün. Ankara: Tübitak, 2003.
Rosenfeld, Boris A. ve Ekmeleddin İhsanoğlu. Mathematicians, astronomers and other scholars of Islamic civilization and their works : (7th-19th c.). İstanbul: Yıldız Yayıncılık, 2003.
Saidan, Ahmed Salim. Tarihu İlmi’l-Cebr fi’l-Alemi’l-Arabi (şerh ve tahkik). Kuveyt: 1986.
Sayılı, Aydın. Abdülhamid b. Türk’ün Katışık Denklemlerde Mantıki Zaruretler Adlı Yazısı ve Zamanın Cebri. 2. Baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1985.
Serdar, Murat. “Bilginin Peşinde Bir Din Adamı: Bathlı Adelard.” www.academia.edu/25892815/BİLGİNİN_PEŞİNDE_BİR_DİN_ADAMI_BATHLI_ADELARD?auto=download. Erişim 23.12.2016.
Souissi, Mohammed. “Harezmi’nin Mağribi Matematik Okuluna Etkisi ve Bu Okulun Gerçekleştirmiş Olduğu İlerleme.” Çev. Mübahat Türker Küyel. Uluslar arası İbn Türk, Harezmi, Farabi, Beyruni ve İbn Sina Sempozyumu Bildirileri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1990.
Stonaker, F. Benson. Meşhur Matematikçiler. Çev. Melek Dosay. 2. Baskı. Ankara: Gündoğan Yayınları, 1994.
Taberi. Tarihi’t-Taberi. Muhammed b. Tahir Berzenci (tah.). Dımaşk; Beyrut: Daru İbn Kesir, 2007.
Yüksel, Ahmet Turan. İslam’da Bilim Tarihi. 3. Baskı. Konya: Kitap Dünyası Yayınları, 2012.
Yezdi, Hamid Rıza Giahi. “Hârizmî.” Danişname-i Cihan-ı İslam. XVI. Tahran: Bünyad-ı Dairetü’l-İslami, 2011.
Dipnot
[1] İstanbul Üniversitesi Yeniçağ Tarihi Doktora Öğrencisi, 2017 yılında kaleme alınmıştır.
[2] İhsan Fazlıoğlu, “Muhammed b. Mûsâ Hârizmî”, DİA 16, s. 224.
[3] Taberi, Tarihi’t-Taberi, tah. Muhammed b. Tahir Berzenci, (Dımaşk, Beyrut: Daru İbn Kesir, 2007), Cilt 8, s. 609 ve Cilt 9 s. 151.
[4] Said el- Endelüsi, Tabakatü’l- Ümem, çev. Ramazan Şeşen, (İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2014), s. 140.
[5] Hamit Dilgan, Muhammed İbni Mûsâ el- Harzemî, (İstanbul: Berksoy Matbaası, 1957), s. 3.
[6] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 224.
[7] Dilgan, a.g.e, s. 4.
[8] Ahmed Cebbar, “Hârizmî”, Danişname-i Cihan-ı İslam, (Tahran: Bünyad-ı Dairetü’l-Maarif-i İslami, 2011), Cilt 16, s. 324.
[9] Rüşdi Raşid, “Matematik,” DİA 28, s. 130 vd.
[10] Salim Aydüz, “Rasathane,” DİA 34, s. 456.
[11] S. Maqbul Ahmad, “Coğrafya,” DİA 8, s. 51.
[12] Lütfi Göker, Matematik Tarihi ve Türk-İslam Matematikçilerinin Yeri, (Ankara: Elif Matbaacılık, tarih yok), s. 39.
[13] Will Durant, İslam Medeniyeti, çev. Orhan Bahaeddin, , (İstanbul: Tercüman Gazetesi, tarih yok), s. 98.
[14] Seyyid Hüseyin Nasr, İslam’da Bilim ve Medeniyet, çev. Nabi Avcı, Kasım Turhan ve Ahmet Ünal, (İstanbul: İnsan Yayınları, 1991), s. 154.
[15] Aydın Sayılı, Abdülhamid b. Türk’ün Katışık Denklemlerde Mantıki Zaruretler Adlı Yazısı ve Zamanın Cebri, 2. Baskı, (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1985), s. 23 vd.
[16] Dilgan, a.g.e. s. 7.
[17] Said el-Endelüsi, a.g.e, s. 140.
[18] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 225.
[19] XII. yüzyılın İngiliz doğa filozoflarından olan Adelard, 1080’de Roma-Bath’da dünyaya gelmiş ve aynı şehirde 1152 yılında vefat etmiştir. Adelard orijinal çeviriler haricinde Arapça ve Yunanca’dan Latince’ye yaptığı tercümelerle bilinen bir din adanıdır. Güney İtalya, Sicilya, Antakya, Tarsus arası yedi yıl süren bir Doğu seyahati olmuş, Arap astronomi ve geometrisini Latin dünyasına taşımak amacıyla Batı’ya dönmüş ve II. Henry’nin hocalığını yapmıştır. Murat Serdar “Bilginin Peşinde Bir Din Adamı: Bathlı Adelard”, www.academia.edu/25892815/BİLGİNİN_PEŞİNDE_BİR_DİN_ADAMI_BATHLI_ADELARD?auto=download (erişim 23.12.2016).
[20] Murat Serdar, a.g.m.
[21] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 225.
[22] Dilgan, a.g.e. s. 7.
[23] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 225.
[24] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 225; Ahmet Turan Yüksel, İslam’da Bilim Tarihi, 3. Baskı (Konya: Kitap Dünyası Yayınları, 2012), s. 53.
[25] Dilgan, a.g.e, s. 4 vd; F. Benson Stonaker, Meşhur Matematikçiler, çev., Melek Dosay, 2. Baskı (Ankara: Gündoğan Yayınları, 1994), s. 35.
[26] Melek Dosay, Kereci’nin İle’l-Hesap el-Cebir ve’l-Mukabele Adlı Eseri, (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1991), s. 9.
[27] Göker, a.g.e, s. 41.
[28] S. Hüseyin Nasr, a.g.e, s. 163 vd.
[29] Mohammed Souıssı, “Hârezmî’nin Mağribi Matematik Okuluna Etkisi ve Bu Okulun Gerçekleştirmiş Olduğu İlerleme” çev. Mübahat Türker Küyel, Uluslararası İbn Türk, Harezmi, Farabi, Beyruni ve İbn Sina Sempozyumu Bildirileri, (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1990), s. 317.
[30] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 226.
[31] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 226.
[32] Souıssı, a.g.m, s. 320.
[33] İhsan Fazlıoğlu, , “Cebir”, DİA 7, s. 200.
[34] Dilgan, a.g.e, s. 10.
[35] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 226.
[36] Ahmed Cebbar, “Hârizmî”, Danişname-i Cihan-ı İslam, (Tahran: Bünyad-ı Dairetü’l-Maarif-i İslami, 2011), cilt XVI, s. 326.
[37] Ahmed Salim Saidan (şerh ve tahkik), Tarihu İlmi’l-cebr fi’l Alemi’l-Arabi, (Kuveyt: 1986), s. 20.
[38] Dilgan, a.g.e., s. 10; Ahmed Cebbar, “Hârizmî”, s. 327.
[39] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 226 vd.
[40] Ahmed Cebbar, “Hârizmî”, s. 325.
[41] N. Akmal Ayyubi, “Hârizmî’nin Matematiğe ve Coğrafyaya Katkısı”, çev. Melek Dosay, Uluslararası İbn Türk, Harezmi, Farabi, Biruni ve İbn Sina Sempozyumu Bildirileri, (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1990) s. 246 vd.
[42] Colin Ronan, Bilim Tarihi, çev., Ekmeleddin İhsanoğlu ve Feza Günergün, (Ankara: Tübitak, 2003), s. 213.
[43] Ayyubi, a.g.m, s. 249.
[44] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 227.
[45] Hamid Rıza Giahi Yezdî, “Hârizmî”, Danişname-i Cihan-ı İslam, (Tahran: Bünyad-ı Dairetü’l-Maarif-i İslami, 2011), cilt 16, s. 331.
[46] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 227.
[47] Hamid Rıza, “Hârizmî”, s. 332; İhsanoğlu, a.g.e., s. 26.
[48] Hamid Rıza, “Hârizmî”, s. 331.
[49] Boris A. Rosenfeld ve Ekmeleddin İhsanoğlu, Mathematicians, astronomers and other scholars of Islamic civilization and their works : (7th-19th c.), (İstanbul: Yıldız Yayıncılık, 2003), s. 23.
[50] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 227.
*Ayasofya 4830/13 numarada.
[51] Fazlıoğlu, “Hârizmî”, s. 227.
* Francois Charette and Petra G. Schmidl, “al-Khwârizmî and practical astronomy in ninth-century Baghdad: the earliest extant corpus of texts in Arabic on the astrolabe and other portable instruments”, Sciamvs, vol. 5, (December: 2004)
*Ayasofya 4830/13 numarada.
41Hasan b. Ali Merrakuşi, matematik, coğrafya, tıp ve astronomi ile uğraşmış bir alimdir. “Câmiʽu’l-mebâdiʽ ve’l gâyat fî ilmi’l-mikat” adlı eserinde Batlamyus, Hârizmî, Fergani, Bettani, Ebu’l-Vefa el-Büzcani, Biruni, Zerkali, Cabir b. Eflah gibi alimlerin astronomi ve matematik ilimlerine ait teliflerinden yararlanmış ve nakillerde bulunmuştur. Ömer Mahir Alper, “Hasan b. Ali Merrakuşi”, DİA 29, s. 209.
[53] Hamid Rıza, “Hârizmî”, s. 332.
[54] David A. King, “Astronomi ve İslam Toplumu”, İslam Bilim Tarihi I, ed. Rüşdi Raşid, çev., Habip Türker, Cemile İpar, ed., Mehmet Dalkılıç, (İstanbul: Litera, 2006), s. 212.
Yorum Yaz