İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
7 Aralık 2017 Şile/İstanbul
Daha önce hiç edebiyat hakkında bir konuşma yapmadım. Hem o konuşmayı yapacak potansiyelde bilgiye sahip olduğumu da düşünmüyordum. Nasıl kabul ettim de geldim kilometrelerce uzakta bulunan bir fen lisesine, hem de şiirden bahsetmek üzere, bilmiyorum. Salon tıklım tıklım..
Benden istenen sadece iki şiirimi seslendirmemmiş. Sahnede birkaç öğrenci var. Daha önceden hazırladığım, içerisinde edebiyata dair onlarca bilginin ve şahsi görüşlerimin yazılı olduğu kâğıdı çöpe attım. O kâğıda neler yazdım hatırlamıyorum ama yüzlerce fen öğrencisinin karşısında şiir okurken nasıl heyecanlandığım dün gibi aklımda.
Ne zaman sahneye çıksam aynı duygular kaplıyor bedenimi; bir titreme, bir sendeleme, bir heyecan alıveriyor beni. Bu duygunun edebiyatla, şiirle, fen lisesi öğrencileriyle pek de bir ilgisi yokmuş. Aynı hisler tekerrür edip duruyor sürekli..
Program sonunda hediye edilen bir kitap o zamana kadar aldığım en güzel sahne hediyesi olsa gerek: Franz Kafka’nın Şato adlı eseri. İsmimin yazılı olduğu bir plaket veya programla alakalı bir teşekkür belgesi değil.
Kafka’nın ömrü vefa etmemiş bu kitabı bitirmeye. Ömrünün son anlarına kadar yazmaya devam etmiş bir yazarın yarım bıraktığı bu kitabın hediye edilmesi bence çok manidardı. Ölünceye dek yazmaya, edebiyatla meşgul olmaya devam et dercesine bir anlayışla kabul ettim bu hediyeyi. Ya da bunu ben böyle algılamış olabilirim. Bunu unutmayacağım.
Genç şair sahneden iner ve buruk bir alkış tutar kalabalığı. Ne dendiği anlaşılmışçasına bir eda ile, çaktırmadan..
Böyledir işte. Çarkın bir parçası olmak.
M. Fatih Özmen
Mahmut Demirok
24.03.2025 / 07:13O öğrencilerin de hala aklında sizin uyandırdığınız tatlı heyecan ve zihinlerindeki o hoş seda🤗