ARAF’TA ONUNCU GÜN

EDEBİYAT

Otel odasının penceresinden izlediğim Ohrid Gölü'nün o heybetli görüntüsü, yağan yağmurun ürkütücü sesiyle birlikte korkumu daha da perçinliyor. Şimşekler çakıyor, yeryüzü bir anlığına korku filmlerinden bir sahneye dönüşüyor adeta.

Ohrid, 16 Temmuz 2019

“Ağabey, korktuğun herhangi bir şey var mı?” diye sormuştu Tarık, kaçak çıkıp deniz manzarasına karşı çekirdek çitlediğimiz çatıda. Üsküdar'da ve buradan kilometrelerce uzakta bir yerde. “Gece karanlığında denizin derinliklerine bakmak” diye cevaplamıştım. Halbuki o kadar çok korkum vardı ki söylemeye korktuğum. Mesela kalabalıklardan korktuğumu nasıl söyleyebilirdim. Veya gürültüden, kendimi kaybetmekten, her şeyden.

Sadece geceleyin sudan korkmuştum o an. Şimdi de otel odasının penceresinden izlediğim Ohrid Gölü'nün o heybetli görüntüsü, yağan yağmurun ürkütücü sesiyle birlikte korkumu daha da perçinliyor. Şimşekler çakıyor, yeryüzü bir anlığına korku filmlerinden bir sahneye dönüşüyor adeta.

Ama her şeye rağmen korkularımın üzerine gitmeliydim. Öfkeli kalabalıklar arasına dalmalı, çığlığı andıran korkunç sesli müzikler dinlemeli ve her şeyden öte sanırım kendime biraz daha güvenmeliyim. Ohrid’in kenarında biraz yürüsem belki de her şey çözülecekti.

Otelin kapısından dışarı çıktım ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmura doğru bir adım attım. Bir adım daha. Göl kıyısına varıncaya dek sırılsıklam olmuştum zaten. Islanmış olan paçalarımı lüzumsuzca sıvadım. Parmaklarımı buz kesiyordu. Su dizlerime gelinceye kadar açıldım. Suyun soğukluğu ve gece yağan yağmur hiçbir şey beni bunu yapmaktan alıkoyamamıştı. İki şemsiyeli arkadan seslenir gibiydi ama yağmur sesinin baskınlığı onları duymamı engelliyordu. Hasta olmamdan endişe eden birileri olsa gerekti. Bulanık da olsa birini hayal meyal çıkardım; Asım abiydi.  Şimdi içim huzurlu, sudan çıkabilirim.

Kumsala çıkıp sahilde yalınayak yürüdüm. Hemen otele gidip yaşadığım keyfi bozmak niyetinde değilim. Yirmi otuz metre kadar denize açılan ve su üstünde yüzen bir iskeleye çıktım ve en ucunda ayaklarımı sallayarak oturdum. Nihayet yağmur yavaş yavaş etkisini azaltmaya başladı. Bense ıslanmaktan güç bela koruyabildiğim ufak not defterime şu cümleleri yazmaktan kendimi alıkoyamadım:

“Korkmuş olabilirim fakat bir korkak asla değilim.”

Beni gecenin bu vakti suya çeken şey korkularımla yüzleşme duygusu muydu bilmiyorum ama ne olduğunu kavrayamadığım bir güç olanca varlığıyla beni içine çekmek için çırpınıyordu. Bir iki adım geriye doğru sendeledikten sonra yere düştüm. Kalkar kalkmaz koşar adımlarla sahili aşarak otele döndüm.

M. Fatih Özmen

M. Fatih ÖZMEN
M. Fatih ÖZMEN

Siyasal Bilimler | Uluslararası İlişkiler | Edebiyat [email protected]

Yorumlar
Yorum Yaz