İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
DUY
Daralır ruh, nefes soluk soluğa: O an ölüm kurtuluş.
Akar gözlerden sarhoş sahneler: Kimi için dar bir yokuş.
Seslenir nefis benliğine: "Şu üç günlük dünya kaç kuruş?"
Parıldar gözler, güneş kamışır: Mü’min’ e yeniden doğuş!
Şu bembeyaz mermer taş, dünyadaki son tahtındır: Musalla!
Yanık bir ses, duy... Adına söylenen belki ilk şarkı: Sela!
Ey gitmek için gelen ruh! Ne dersin gayrı bitti mi sıla?
Bak ahaliye, tabutuna omuz veriyor ustalıkla.
Dur hele nedir bu acele? Dökülüyor kitabından kir!
Azap dolu bir ses, duy… Hışımla geliyor Münker ve Nekir!
Sönük gözlerde hal-i dehşet, semayı titretiyor tir tir.
Çaresiz suskunluğun ki ediyor seni azaba esir.
Vakit geldi. Kirini kusuyor toprak tiksinircesine.
Zavallı ve sessiz bir çığlık, duy… "Niye kaçıyorsun anne?"
Bir soru düğümler boğazı: "Neyledin ömrü ey divane?"
Gözlerdedir cevap: "Uyduk iblisin ateş saçan sesine"
Bekliyor iki ışık: Nur ve ateş… Sırat ki kıldan ince.
Dudaklardaki tedirginlik, duy… "Affet!" Yalnız iki hece…
Secdeye varmayan başlarda yakarış: "Teksin sen, en yüce!"
Pişmanlık mı? Nafile… Kuldan istenen, kulluktu sadece.
Duy bizi ey kimsesizler kimi, kimsesizlerin tek kimi!
Kalbimizi de tıkasak rahmetine; yine duy ey Semi!
Duyalım alemi gerekse yaşat dünyada cehennemi.
Ne önemi var sırat-ı müstakimde oldukça daimî.
Enes ÖZDEMİR
Hüseyin Aslan
21.03.2025 / 12:52Allah mahşerde utandırmasın 🌻
Gaziden farazi
21.03.2025 / 11:36Çok iyi ya helal olsun ellerine kalemine sağlık hocam. Aha bu devlet senin gibi aslan adamlar bide senin gibileri doğuran aslan analar