İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Giriş
Krizin varlığı dünyanın varlığıyla yaşıttır desek çok da yanlış bir ifade kullanmamış oluruz. Dünya var oldukça yolunda gitmeyen, olağan dışı durumlar her alanda karşımıza çıkar. Küreselleşmenin hayatın tüm alanlarını etkisi altına alması ile yaşanan veya yaşanma ihtimali olan krizler kapsama alanı olarak da geniş bir yayılma alanı bulmuştur. Sadece bir bölgede, bir sektörde veya bir alanda yaşanan olağan dışı olumsuz durumlar küreselleşmenin de etkisi ile daha geniş bir yayılma alanı bularak küresel bir krize dönüşebilmektedir.
Dünya üzerinde ve ülkemizde birçok kriz meydana gelmiştir. Bu krizler sadece ekonomik anlamda yaşanan krizler değildir. Küresel alanda yaşanan birçok kriz vardır. Bunlara şunlar örnek olarak verilebilir: 1929 Büyük Buhranı, 1973 Petrol Krizi, 2019 Küresel Pandemi; Koronavirüs Salgını. Bu krizler ülkemizi de az veya çok bir şekilde etkilemiştir. Ülkemizde yaşanan bölgesel krizlere de şunlar örnek verilebilir: 1999 Marmara Depremi, 2001 Ekonomik Krizi, 2023 Kahramanmaraş ve Hatay başta olmak üzere 10 ilde yaşanan depremler ülkemizi ciddi anlamda etkileyen krizler arasında sayılabilir.
Bu krizler arasında yakın tarihte olması hasebiyle yabancı olmadığımız 2008 finansal krizini anlatmaya çalışacağız. 2008 ekonomik krizi önceleri ABD’de başlayan daha sonra Avrupa’yı ve sonra da tüm dünyayı etkisi altına alan finansal bir kriz olarak tarihe geçmiştir. Bizler bu makalede kriz kavramını ve 2008 ekonomik krizinin nedenlerini ve sonuçlarını incelemeye çalışacağız.
Kriz
Krizin ne olduğunu açıklamadan evvel Türk Dil Kurumu’nun kriz ile ilgili yapmış olduğu tanımlamalara bakmakta yarar var (TDK: Kriz maddesi):
Görüldüğü üzere TDK hayatın birçok alanında meydana gelen sıkıntıları, zorluk ve bunalım hallerini kriz olarak açıklamıştır. Bu tanımlamalar arasında “ülkeler arasında, toplumun veya bir kuruluşun yaşamında görülen güç dönem, bunalım ve buhran” tanımı incelediğimiz konular bakımından daha açıklayıcı bir tanım olmuştur. Kelime kökeni olarak Çinceye dayanan kriz kelimesi korku ve fırsat manasında kullanılmaktadır (Unay, 1996, s.10).
Kriz bir sosyal sistemin yapısına zarar veren, ve sistemi temelden tehdit eden bir durum olarak ele alınmıştır (Rosenthal, 1996, s.81). Bir topluluğu etkileyen, bir yapının, bir ülkenin ya da bir yerel yönetimin temel değer ve normlarına karşı gerçekleşen zarar verici hamleler kriz olarak adlandırılmaktadır (R. Boin ve P. ‘t Hart, 2008, s.180).
Ekonomik krizler iki farklı piyasada incelenir. İlki reel sektörel krizlerdir, diğeri ise finansal krizlerdir (Gülbahar, 2017, s.1). Küresel anlamda incelendiğinde ilk olarak 1929 Ekonomik Krizi ile başlayan küresel krizler günümüze değin devam etmiş ve en son 2008 kriziyle tekrar günyüzüne çıkmıştır. Bunun dışında birçok irili ufaklı bölgesel krizler meydana gelmiştir. Etki bakımından tüm dünyayı kapsayan krizlere küresel kriz, bir bölgeyi kaplayan krizlere de bölgesel kriz olarak nitelendirebiliriz.
Ekonomi, askeri, siyasi ve sağlık sektörlerinde karşımıza çıkan kriz kavramının tüm alanlarda farklı nitelikleri olmasına rağmen temelde kriz tehdit veya bağlam şartlarında beklenilenin dışında olağan dışı yaşanan durumlar ve bu durumların getirdiği sonuçlar diyebiliriz (Yıldırım, 2022, s.87). Krizin belli başlı özellikleri vardır. Bu özellikler şunlardır (Yıldırım, 2022, s.87-88):
Ekonomik dalgalanmalar bağlamından incelediğimizde dönemsel hareketlerin en yüksek olduğu nektaya doruk, en düşük olduğu seviyeye ise kriz denir (Küçükaksoy ve Ercan, 2015, s.58). Krizin doğru yönetilememesi durumunda ise ekonomik çöküş başlar. Krizlerin bir sonucu olarak işsizliğin artması, gelir seviyesinin her zamankinden düşük olması, yüksek gelirli bireyler ile düşük gelirli bireyler arasındaki makasın açılması, zarar eden firma ve organizayonların iflas etmesi gibi durumlar söz konusudur. Ekonomide yaşanan bu daralma hayatın her alanını olumsuz etkiler ve bunalım hali başlar.
Ekonomik kriz literatüründe; iktisadi kriz, bankacılık krizleri, reel sektör krizi, para krizi, mali kriz ve finansal kriz gibi birtakım tanımlamalar mevcuttur (Erpolat, 2020, s.12). krizler ortaya çıkış biçimlerine göre çeşitlilik göstermektedir.
Haydar Çakmak’ın tasnifine göre ortaya çıkış biçimleri bakımından altı tür kriz vardır (Çakmak, 2014, s.42-47):
2008 Ekonomik Krizi
2000’lerin başında küresel ekonomide yaşanan bazı olağandışı olgular önceleri fark edilememekle birlikte 2008 yılına doğru daha bir gün yüzüne çıkmış ve ABD ekonomisinde ve dünyanın diğer ekonomilerinde devam edilebilirlik bakımından önemli bazı problemlerin olduğu daha sesli söylenegelmiştir. Krizin belli bir seviye ulaşmasından sonra küresel anlamda birçok şeyin zaptedilemediği ve kontrol altına alınamadığı bir dünya ortaya çıkmıştır. Güçlü ekonomik otoritelerin krizi anlamakta güçlük çekmesi ve çözüm bulmada yetersiz kalması, toplumu etkileyebilecek söylem ve yaptırımlardan uzak adımlar atılması kitlelerde karamsarlığın yayılmasına sebebiyet vermiştir (Halisçelik, 2021, s.2).
FED başkanı Alan Greenspan’ın izlemiş olduğu ekonomik politikaların doğurmuş olduğu olumusuz ortam, 1991 sonrası ABD’deki düşük faiz oranları ve bu oranların asgaride tutulmak istenmesi ile beraber zenginleşen Amerikan toplumunun tüketim harcamalarındaki artışı ve bankaların ipotekli ev kredilerinin artışını destekleyen tavrı krizi tırmandıran sebepler arasında sayılabilir. Konut piyasalarında yaşanan bu gelişmeler benzer ürünlerde de fiyatları şişirmiş ve balon etkisi yaratmıştır. Tüm bunların üstüne 2004 yılında FED’in enflasyonla mücadele bağlamında faiz oranlarında artışa gitmesi düşük gelirli kesimin kredilerini ödemesini güçleştirmiş, bankalar da alacaklarını alamaz hale gelmiş ve böylece ipotekli konut kredileri kârlı birer yatırım olmaktan çıkmıştır (Engin ve Göllüce, 2016, s.29).
Krizin merkez üssü olan ABD’de konut fiyatları 2007’nin son aylarında zirveyi gördükten sonra hızla düşüşe geçmiştir (Altuğ, 2009). Evlerini kredi yoluyla alanlar piyasa şartlarından dolayı düşüşe geçen evlerini satma fırsatını da kaçırmış ve borçlarını ödeyemez hale gelmiştir. Aynı durumda bankalar da haciz işlemlerinden sonuç alamamış, zarar etmiştir. Son tahlilde bankalar finansman sıkıntısı ve likidite ile karşı karşıya kalmıştır (Göçer ve Özdemir, 2012, s.194).
Krizden evvel türev ürünlerin diğerlerine nazaran daha yoğunlaştığı banka ABD’nin en köklü güvenilir bankalarından olan Lehman Brothers olmuştur. Ev piyasasının düşmesi ve mortgage kredilerinin ödenememe riski bankayı batma seviyesine getirmiştir. FED ve hükümet yetkilileri Lehman Brothers’a içinde bulunduğu bu çıkmaz durumda yardım edemeyeceklerini ifade etmeleri üzerine bu bankadan alacaklı olan diğer bankaları telaş sarmıştır. Bu telaş ortamında bankalardan alacaklı olan kişi ve kurumlar paralarını çekmek için bankalara akın etmiş ve böylece bankalar zor bir duruma düşmüştür. Krize 2008’in ortalarına kadar kayıtsız kalan ABD yönetimi 158 senelik bir banka olan Lehman Brothers’ın 15 Eylül 2008’deki iflasına göz yummuştur (Göçer ve Özdemir, 2012, s.194). İflasın sadece bir bankayla kalmayacağını, Morgan Stanley, Genaral Motors, AIG, Citigroup, Merrill Lynch gibi hacimli firmaların da iflas belirtileri göstermesi üzerine 850 milyar $’lık bir kurtarma paketi piyasaya girmiştir (Timeline, 2011).
Türev ürünler fiyatları bir başka ürünün fiyatına bağlı olan ürünlerdir. Ya da vade bitimindeki karşılığı anlaşmaya konu olan varlığın fiyatı tarafından belirlenen finansal ürün olarak tanımlanır (Korkmaz’dan aktaran Çonkar ve Ata, 2002, s.5). Bir nevi sigorta niteliği taşıyan türev ürünler firmaların farklı iş ve işlemlerinde ortaya çıkabilecek risklerin alışverişe konu olmasına olanak sağlayan yatırım aracıdır. Bunlar, mortgage kredisini verenin, bu krediyi kullanan tarafından geri ödenmemesi riskini üçüncü kişilere, örneğin hedge fonlara devretmesine imkan vermektedir. Riski devreden kredi kuruluşları, çok daha büyük risklere girmiş ve bu yeni kredilerle, doğal olarak türev ürünler piyasası kontrol edilemez oranda büyümüştür (Özatay’dan aktaran Engin ve Göllüce, 2016, s.30).
2008 krizinin başlıca sebeplerinden biri de ABD ekonomisindeki yüksek cari açıktır. İthalat oranlarındaki artış ve yerli malına olan talebin düşüklüğü Amerikan ekonomisini hassas bir zemine taşımıştır. Krizin bu denli etkili olmasının bir sebebi de Çin’in yürüttüğü ekonomi politikaları olduğu düşünülmektedir (Altunöz, 2013, s.221).
Kriz sonrası küresel ekonomide yaşanan güvensizlik ortamı doğrudan yabancı yatırımları ve portföy yatırımlarının büyük oranda düşmesine sebep olmuştur (Ünal ve Kaya, 2009). Sermayenin lokomotifi konumundaki ülkelerde yaşanan sorunlar gelişmekte olan ülkeleri de olumsuz etkilemeye, ülkelerdeki sermayenin çıkışına ve yeni yatırımların gelmemesine sebebiyet vermiştir. Zaten finansal anlamda sıkıntı yaşayan gelişmekte olan ülkeler bu krizden daha çok etkilenmiştir, diyebiliriz (Göçer ve Özdemir, 2012, s.195).
Tablo 1. Küresel Ekonomi, Genel Tablo
Kaynak: Eğilmez, 2013.
Bu tablo dünya ekonomisinin krizden ne denli etkilendiğini gösteren en bariz tablodur. 2008 ekonomik krizinin büyüme yönünden ülkeleri olumsuz etkilediği tablodaki rakamlarda da görüldüğü üzere belirtilmiştir (Engin ve Göllüce, 2016, s.32).
Grafik 1. İşsizlik Oranları (%)
Kaynak: Dünya Bankası ve IMF, 2012
2008 ekonomik krizinin ciddi bir işsizlik problemini doğurduğu aşikardır. Grafik 1 incelendiğinde Avrupa’da bulunan İtalya, İspanya, Yunanistan ve nispeten ülkemizde yükselişe geçen işsizlik oranları dikkat çekmektedir. En fazla işsizliğin yaşandığı ülke İspanya olmuştur. Peşi sıra ülkemiz gelse de 2011’de işsizlik oranımız % 9 küsür seviyelerine çekilmiştir. Yunanistan’da ise oranlar git gide artıştadır.
Ülkemizdeki işsizlik oranı kriz sonrası % 16,1’e kadar yükseltmiştir. Türkiye’de işsizlik oranları 2010’da 11.9’a ve Eylül 2011’de 8.8’e gerilemiştir. Bu bakımdan ülkemiz, krizi atlatma ve işsizlikle mücadele kapsamında en başarılı ülkeler arasında yer almıştır (Göçer ve Özdemir, 2012, s.197).
Sonuç
Kriz tarihsel süreç içerinde insanoğlunun varlığı ile var olmuş bir kavramdır. Küreselleşmenin hayatımızın her alanına girmesi ile krizin dünya geneline yayıldığını ve bölgesel veya sektörel krizlerin küresel krize dönüştüğünü söyleyebiliriz. Ekonomik kriz üzerine çalışan akademisyenlerin farklı farklı kriz tanımlamaları vardır. Bu bağlamda kriz ortaya çıkış biçimlerine göre de tasnif edilmiştir.
Bu krizler içerisinde yakın dünya tarihine damga vuran 2008 finansal krizi önemli bir yer tutmaktadır. ABD’de konut kredileri ile başlayan ve önce Avupa’ya oradan da tüm dünyaya sıçrayan bu kriz dünya tarihinde Büyük Buhran’dan sonra tüm ülke ekonomilerinin kırılganlığını gösteren bir turnusol kağıdı olmuştur. Büyüme oranlarındaki ciddi düşüş ve işsizlik oranlarındaki kademeli artış dünya ekomilerini genel anlamda bunaltmıştır. Bu bakımdan 2008 krizi her anlamda incelenmeli ve bir daha bu denli yıkıcı etkileri olan krizlere zemin hazırlanmamalıdır.
Kaynakça
ALTUĞ, S. (2009). “Kriz, Dünya ve Türkiye”, Tisk Akademi, Özel Sayı - II.
ALTUNÖZ, U. (2013). Finansal Krizler, Erken Uyarı Sistemleri ve 2008 Krizi için TRABD Örneği. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
ÇAKMAK, H. (2014). Uluslararası İlişkiler: Giriş, Kavramlar ve Teoriler, Sosyologca Kitapları/34, İstanbul, Doğu Kitabevi
ÇONKAR K. & ATA H.A. (2002). Riskten Koruma Aracı Olarak Türev Ürünlerin Gelişmiş Ülkeler ve Türkiye'de Kullanımı. Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi (C.IV, S.2)
DÜNYA BANKASI. www.worldbank.org
EĞİLMEZ, M. (2014). Küresel Finans Krizi, İstanbul: Remzi Kitabevi.
ENGİN, C. & GÖLLÜCE, E. (2016). 2008 Küresel Finans Krizi ve Türkiye Üzerine Yansımaları. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 6(1), 27-40.
ERCAN, E., KÜÇÜKAKSOY, İ. (2015). Keynesyen Görüş ile Monetarist Görüşün Yöntem Farklılıkları Üzerine Bir İnceleme: 1929 Krizi Örneği, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 45. Sayı Temmuz 2015.
ERPOLAT, H. (2020). Kriz Kavramı, Finansal Kriz ve 2008-2012 Finans Krizi: Türkiye Özelinde Gelişme Yolundaki Ülkelere Etkisi. YL Tezi
GÖÇER, İ. & ÖZDEMİR, A. (2012). 2008 Küresel Ekonomik Krizin Nedenleri ve Seçilmiş Ülke Ekonomilerine Etkileri: Ekonometrik Bir Analiz. Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: XIV, Sayı 1.
GÜLBAHAR, S. (2017). Finansal Kriz-Bankacılık Krizleri Bağlamında Krizden Etkilenen Bankaların Yeniden Yapılandırılması. YL Tezi
HALİSÇELİK, E. (2021). 2008 Küresel Ekonomik Krizinin Türü ve Nedenleri. Uygulamalı Ekonomi ve Sosyal Bilimler Dergisi, 1. Sayı, sf. 1-20
İMF. www.imf.org
R. BOİN ve P. ‘T HART (2008). Governing after crisis: the politics of investigation, accountability & learning. Cambridge: Cambridge University Press, s.42’den aktaran E. Deverell (2009). Crisis as learning triggers: exploring a conceptual framework of crisis-induced learning. Journal of Contingencies and Crisis Management, 17 (3)
TDK. (2024). https://sozluk.gov.tr/, Kriz Maddesi
TIMELINE. (2011), http://timeline.stlouisfed.org/pdf/CrisisTimeline.pdf, (10.04.2012)
U. ROSENTHAL (1996). Crisis management: second-order techniques. (Ed: T. Jones, A. Amendola, R. Casale). Suffolk: E& FN Spon, s.476-483’ten aktaran E. Borodzicz (2005). Risk, crisis & security management.
UNAY, C. (1996), Ekonomik Konjonktür, Ekin Kitabevi, Beşinci baskı, Bursa.
ÜNAL, A. & KAYA, H. (2009), “Küresel Kriz ve Türkiye”, Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi, İstanbul.
YILDIRIM, U. (2022). Karar Verme Teorileri Kapsamında Kriz Diplomasisi: Kosova Krizinde Marttı Ahtısaarı’nın Kriz Diplomasisi. YL Tezi
M. Fatih Özmen
Yorum Yaz