İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Giriş
“İslam tarihi kaynaklarında Mervan b. Muhammed’in kabiliyetli zeki ve güçlü olduğu kaydedilir. Ne var ki onun yönetimi devletin çöküşü dönemine tesadüf etmiştir.” (Apak 2010) Mervan, 72/682 yılında babasının valilik yaptığı şehir olan el-Cezire’de doğdu. Mervan’ın nesebi, Mervan b. Muhammed b. Mervan b. El-Hakem b. Ebi’l-Âs b. Ümeyye b. Abdişems b. Abdimenaf b. Kusay’dır.
O dönemde Emevi ailesinin lideri konumunda olan Mervan b.el-Hakem, ibn Zübeyre biat etmek üzere Şam’dan ayrılırken İbnZiyad, Husayn b. Numeyr ve kelbilerin lideri Hassan b. Bahdal’ın desteğiyle câbiye toplantısında alınan karar üzere halife oldu. (Aksu 2007)
Böylece Emevi devleti yıkılmaktan kurtuldu. Mervan b. El-Hakem alınan kararların aksine halifelik iddia edenleri reddetti ve kendi oğulları adına (Abdülmelik, Abdülaziz) biat aldı. Böylece Emevilerde halifelik Mervan ve soyuna geçmiş oldu.
Mervan b. Muhammed’e gelene kadar birçok Emevi halifesi iktidara gelmiş genel itibariyle Ömer b. Abdülaziz hariç halkın nefretini kazanmış insanlar olduğu söylenmektedir.. İleride değineceğim üzere Mervan b. Muhammed elinde iç savaşlar ve tahripler sonucu yıpranmış bir devlet buldu. Mervan B. Muhammed’in hayatına değinecek olursak onun gençlik ve çocukluk dönemini atlamamız gerekecek, çünkü elimizde yeterli bilgi yoktur.
Elimizde olan bilgilere göre Muhammed b. Mervan gençlik dönemini ailesiyle birlikte, özellikle babasının yanında onun tecrübesinden yararlanarak geçirmiştir. Babası bu sırada El-Cezire ve Ermeniyye bölgelerinin valisi idi. Babası büyük bir komutan ve saygın bir kişiydi. Annesine gelince annesinin adı Lübabe’dir. Annesi aslen Kürt ve saygın bir kişiyken daha sonra cariye konumuna düşmüştür. Bunun nedeni ise; Lübabe, Mervan’ın babasıyla evlenmeden önce, İbrahim b. El-Eşter’in nikâhlı karısıydı. Muhammed, el-Eşter ile giriştiği savaşı kazanınca Lübabe ile evlendi. Bu evlilikten Mervan dünyaya geldi. Mervan büyüdüğünde oğlundan dolayı Ebû Abdülmelik künyesini almıştır. Diğer bilinen oğulları ise Abdurrahman, Osman, Abdullah, Ubeydullah, Abdülgaffar, Yezid, Ebû Osman, Muhammed ve Ebân’dır.
Onun hayatına ve kişiliğine değinecek olursak, ilk olarak onu kimin eğittiğini göz önüne almalıyız. İlk olarak babası tarafından eğitilen Mervan birçok savaş ve isyan harekatı görmüş, tecrübesi artmıştır. Edindiği tecrübeleri daha sonra onun kişiliği olarak görmekteyiz. Bunlar ise; Mervan b. Muhammed olayları tek başına değil istişare ile çözmeye önem gösterirdi. Genel görüşler onun zorba olmadığını çok zeki ve kuvvetli olduğunu söylerdi. Halkla arasının iyi olması için daha önce yapılmamış olan valileri atama işini bölge halkının çoğunun seçimine bıraktı. Ama buna rağmen kabilecilik mücadelesinde Kelbi’lerin yerini tuttu.
Yukarıda söylenilenlerden başka askeri alanda da ıslahatları olmuştur. Orduda yaptığı ıslahatın en önemli ıslahatı olduğu söylenebilir. Bu zamana kadar ordular gönüllülerden oluşuyordu. Bu da uzak bölgelere gönderilecek olan ordularda bir takım sıkıntılara ve isyanlara neden oluyordu. Bunun üzerine Mervan b. Muhammed Şamlılardan oluşan düzenli ve deneyimli bir ordu kurdurdu.
‘’Mervan’dan önce ordu kabileler halinde oluşuyordu. Muhtelif kabilelerden oluşan savaşçılar, kendi kabilelerinin başında bulunan komutanlarına itaat ediyordu. Mervan bu durumu değiştirerek komutanlığa kendisi atama yaptı. Böylece her kabilenin kendi liderine uyması yerine, atanmış olan komutana itaat sağlanmış oldu.’’ (Aksu 2007)
Bu gibi ıslahatlarının yanında inandığı şey savunma değil hücum idi. Bu yüzden her savaşında savunmayı gerçekleştiren değil saldırıyı gerçekleştiren olmuştur.
İdari ve siyasi alanda yükselmesini döneminde bulunan halifelerin emri altında gerçekleştirmiştir. Bu yüzden halife halife onun yükselmesini gözler önüne sereceğiz.
Hişam b. Abdülmelik dönemi Mervan b. Muhammed’in idari ve siyasi alanda yükselmeye başladığı ilk devredir. Yani Mervan’ın siyasi hayatı Hişam tarafından Ermeniyye ve Azerbaycan bölgelerinin valiliğine atanmasıyla başlar.(114/732-733) Buralara atanma sebebi olarak da; Mervan b. Muhammed’in Mesleme’nin ordusunda bulunduğu sırada gizlice Hişâm ile görüşmesi gösterilir.
Buna göre Mervan, Hişam ile yaptığı görüşmede Mesleme’nin zafiyetinden bahsetti; Hazarların Mesleme’nin geri çekilmesinden istifade ederek İslam topraklarına girdikleri ve Mesleme’nin galip gelme gibi bir düşüncesinin olmadığını, tam aksine amacının sulh yapmak olduğunu söyleyerek Mesleme hakkında şikayette bulundu. Konuşmasının devamında Mervan, halifenin kendisini bölge valiliğine ataması ve 20.000 savaşçı ile destek vermesi halinde, Hazarlardan intikam alacağını belirtti. Halife Hişam da söz konusu isteğini kabul ederek onu bölgeye vali olarak atadı.’’(Ali Aksu)
Mervan, Hişam’ın Şam, Irak ve El-Cezire’den topladığı 120.000 kişilik orduyla yola çıkarak Ermeninyye’ye geldi. Önce Kisal şehrini inşa ettirdi. Sonrasında Hazar kralı ile barış yapmak istedi. Gelen elçileri yanında bekletti. Sonrasında o elçilerle birlikte kağanın ülkesine girdi. Hazırlıksız yakalanan kağan ülkenin en uç sınırına gitmeye karar verdi. Çünkü kağan kendi ileri gelen eşhasıyla konuşmuş ve onlarda savaş için yeterli vakti olmadığını bu yüzden geri çekilmesini tavsiye etmiştir. Böylece Mervan ilk hareketinde başarılı olmuş ve saygınlık kazanmıştır. “Mervan Hazar ülkesinin içlerine kadar ilerleyerek baştanbaşa yakıp yıktı. Ganimet ve esir aldı. Bunlardan intikam almak ve iyice zelil etmek için orada birkaç gün kaldı.” (İbnü'l-Esir tarih yok)
Sonrasında Hazar kralı üstünlük sağlayamayacağını anlayınca barış istedi. Fakat bu barış teklifine Mervan b. Muhammed şu şekilde cevap verdi. ‘’…Kralın ya teslim olmasını ya öldürülmesini ya da krallığının alınmasını istediğini belirtti.’’ bunun üzerine hazar kralı İslamiyet’i öğrenmek için tebliğci istedi. İslamiyet’i başta kabul edip sonradan vazgeçtiyse de halkının çoğunun Müslüman olduğu bilinmektedir. İslamiyet’i kabul edince Hakan eski görevinde bırakılmıştır.
Hişam b. Abdülmelik’in 135/742-743’te ölmesi üzerine Velid b. Yezid başa geçti. Hişam’ın ölümü Velid’in başa geçmesi Emevi devletinin yıkılışının başlangıcı kabul edilse de biz bu görüşe katılmamaktayız. Çünkü bunun sadece bir sebebi olamaz her zaman birden fazla olmuştur. Emevi devletinin yıkılışı kurulduğu gün Hz. Muaviye döneminde olmuştur. Çünkü o zamandan bu zamana isyanlar dinmemiş gittikçe şiddetlenen bir olay haline gelmiştir. İleride değinileceği üzere yıkılış esbabı arasında kuruluşundan gelen fitne tohumları da bulunmaktadır. Ama bu söylediklerim Velid b. Yezid’in sorumluluğunu hatalarını örtmez ve azaltmaz ve dikkatli bakılacak olursa Velid’in yaptıklarının altının çizildiği de görülür.
Velid ilk olarak Hişam döneminin tüm valilerini azletti ve onları cezalandırdı. Hatta bazı ünlü valileri öldürttü. Nedeni olarak da Hişam’ın Velid’i halifelikten azledip yerine oğlunu halife yapmaya çalışmasıdır. Fakat oğlu ölünce emellerine ulaşamamıştır. Bu gibi hareketlerinden ötürü Velid, bir yıl kadar halifelik yaptıktan sonra Yemeniler tarafından öldürülmüştür.
Velid’in ölümüyle ortaya çıkan siyasi boşluk Abbasi ihtilalinin fiilen ortaya çıkmasının zahiri sebebidir. Bunun haricinde esbabı ileride ele alınacaktır. Bununla beraber Abbasi ihtilalinin oluşmasında ki ortam ise şunlar denilebilir. Emevi aileleri arasındaki ilişkilerde tehlikeli bir düşüş olması, kabile çekişmeleri, vali ve devlet memurları arasında ki iç çekişme ve Abbasi ihtilal hareketi denebilir. İleri de tafsilatlı olarak ele alınacaktır.
Velid öldürüldükten sonra halife Yezid olmuştur. Fakat Mervan b. Muhammed dahil bazı bölgeler ona biat etmedi. Hatta Mervan birkaç sefer onun üzerine savaş yapmak için yürüdüyse isyan çıkması sonucu geri dönmek durumunda kalmıştır. Sonraları Yezid, Mervan’a kendisine biat etmesi karşılığında bulunduğu bölgelerin valiliğini tekrar vereceğini vaat etmiş ve Mervan ise bu teklifi kabul etmiştir. Mervan’ın Yezid’e karşı çıkmasının altında yatan nedeni Ali Aksu şu şekilde açıklamıştır.
‘’Gerçekte ise, Mervan’ın Yezid’e karşı çıkmasının nedeni, Emevi ailesi arasında en büyüğü olması ve liderliğe kendisini layık görmesidir. Onun iktidara geçme hırs ve isteği önceden mevcuttu. Bu yüzden Mervan, açıkça iktidara talip olduğunu söylemese de, bunu her fırsatta ima ediyordu.’’ (Ali Aksu)
Yezid’in taun hastalığından ölmesi üzerine yerine İbrahim b. Velid geçti. İbrahim’e çok az sayıda insan biat etti. Şam’dan başka hiçbir bölge ahalisi onu halife olarak tanımadı. Mervan İbrahim ile hiç geçinemiyordu. Ona biat etmedi ve halifeliğini tanımadı. Ona karşı savaş hazırlıklarına başladı. İbrahim ile Mervan b. Muhammed arasında meydana gelen savaşı Mervan kazandı. Mervan ilk başlarda biatı kendi adına değilde öldürülen halife Velid’in iki oğlu adına alıyordu. Mervan b. Muhammed savaşı kazanınca, İbrahim b. Velid Öldürülen halife Velid’in oğullarını öldürdü. Çünkü eğer öldürmeseydi Velid’in oğullarının babalarının ölümüne neden olanlardan intikam alacağını biliyordu. Bu yüzden İbrahim b. Velid, Mervan’dan hızlı davranarak Maktul halife Velid’in oğullarını öldürdü ve hızlı bir şekilde bölgeyi terk etti. Onun hemen ardından Mervan bu bölgeye gelmiştir.
Maktul halife Velid’in oğulları ölünce Mervan b. Muhammed halife oldu. Aksu Velid’in oğullarının öldürülme sebebinin Mervan’ın işine yaradığını söyler. Çünkü Mervan’ı iktidar hırsı olan birisi olarak görmektedir ve olayları bu düşüncesiyle mürekkep hale getirmektedir. Mervan halife olunca ona ilk biat eden kişinin Süfyanilerin lideri Ebu Muhammed es-Süfyani olduğu söylenmektedir. “Ebu Muhammed Mervan’a: “Elini uzat bey’at edeyim.” Dedi. Bunu Mervan’ın yanında olanlar duydu. İlk defa Muaviye b. Yezid b. Husayn b. Nümeyr ile Hımslıların reisleri bey’at ettiler, daha sonra da diğer insanlar bey’at’a katıldılar.” (İbnü'l-Esir tarih yok)
Mervan, 127-132/744-750 yılları arasında halifelik yapmıştır. Süfyanilerin lideri Ebu Muhammed es-Süfyani biat edince Süfyanilerin desteğini almış oldu. Halife olduktan sonra kendisine muhalefet eden insanlara karşı ihsanlarda bulunmuş onları kendi tarafına çekmeye çalışmıştır. Velid’i öldürenlere dahi eman verniştir. Hatta kendisine karşı isyanda bulunan Sabit b. Nuaym’ı, Filistin valiliğine atadı.
Sabit b. Nuaym’ı Filistine atadıktan sonra insanlara kendi bölgelerinin valilerini seçmesini söyledi. Bu seçimlere göre aşağıda ki isimler başa gelmiştir.
Buna göre Şam valiliğine Zâmil b. Amr, el-Cürani; Ürdün valiliğine damadı Velid b. Muaviye b. Mervan; Hıms valiliğine önce Muaviye b. Yezid b. Husayn getirildi; ancak, Muaviye b. Yezid daha sonra Şecere el-kindi atandı. Kınnesrin valiliğine Abdülmelik b. El-kevser atandı. Bu uygulama ile Emevi ailesinin asabiyet çatışması (Yemen-Kaysi) en aza indirmek istiyordu. (Aksu 2007)
Fakat önceden söylendiği gibi Mervan, tarafsız değildi. Bu gibi faaliyetler bile isyanları önleyememiş ve durduramamıştır. Bunun yanında devletin merkezini Şam’dan Harran’a taşımıştır. Şam’ın terk edilip Harran’a taşınması ileride görüleceği üzere isyanlara sebep olmuştur. Harran’a taşınmasının sebebi ise Yemenilerin o bölgede çoğunluk olması ve Mervan’ın Yemenilere güvenmemesidir. Ayrıca Mervan, valiliğini bu bölgede yapmıştır ve halka güvenmektedir.
Mervan başa geçince elinde parçalanmış bir devlet bulunuyordu demektedir Ali Aksu. Aslında birçok halife başa çıktığında elinde parçalanmış bir devlet bulmuştur. Lakin bir şekilde dâhiyane siyasetleri sonucu istikrarı sağlamışlardır. Mervan b. Muhammed ise Abbasi ihtilalinin altında yatan gerçekleri görememiş ve ileride sayılacak olan diğer sebepleri görememiş ve devlet yıkılmıştır. Dönemin başlıca isyanları Emevi hanedanının yaptıkları isyanlar, Şii-Harici isyanları ve Abbasi isyanlarıdır.
İlk isyan girişimi başkent Şam’ın terk edilmesi ve Harran’ın başkent yapılması üzerine olmuştur. Mervan’ın Mudarilerin yanında yer alması Yemenilerin isyanına neden olmuştur. Kendilerine Es-Semt b. Sabit’i getiren isyancılar Mervan’ın Hıms valisi Abdullah b. Şecere’yi öldürdüler. Daha sonra bu isyanın bastırılması için bizzat Mervan b. Muhammed gelmiş ve 744’te bu isyan bastırılmıştır. Bu isyandan sonra Mervan b. Muhammed Guta halkının isyanı, Filistin halkının isyanı, Tedmür halkının isyanı, Süleyman b. Hişam isyanı ile uğraşmış ve bunları bastırmıştır.
Mervan b. Muhammed döneminde Şia isyanının çıkaran kişi Abdullah b. Muaviye’dir. “ Kûfe’de Hz. Ali taraftarları, bu karışıklıklardan istifade cihetine giderek Hz. Ali’nin kardeşi Cafer’in neslinden gelen Abdullah b. Muaviye’yi imam tayin ettiler. (Yıldız 1985) Haricilerin isyanları ise Said b. Bahdal isyanı, Şeyban b. Abdülaziz Ömer b. Salim Es-Şeybani isyanı, Abdullah b. Yahya ve Ebu Hamza isyanı, Yahya b. Abdullah isyanı, Yahya b. Kerb ve Abdullah b. Mabed isyanıdır. Ayrıyeten Mürci’lerde isyan çıkarmış başlarına Haris b. Süreyci getirmişler. Yukarıda saydığım isyanlar bir şekilde halife tarafından etkisiz hale getirilmiştir.
Yukarıda sayılan isyanlar başarılı olamamış ve Abbasi ihtilalinin oluşması için uygun ortamın teşkil etmesini sağlamışlardır. Abbasi davet ve ihtilal düşüncesinin oluşumu, Emevilerin Abbas oğulları ve Ali oğullarına karşı yaptıkları baskıya dayandığını söyleyebiliriz. Zaman zaman Ali oğulları tarafından isyan hareketi başlatılmışsa da bunlar Yezid başta olmak üzere diğer Emevi halifeleri tarafından kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Hatta Ali oğullarından o kadar korkmuşlardır ki ehl-i beytin küçük bebeklerini bile öldürmeye kadar gideceklerdi. Yezid’in sonra üzüldüğü söylense de Hz. Hüseyin’i şehit eden komutanı görevden dahi azletmemiştir. Bu gibi hareketlerden sonra ehl-i beytin oğullarının evleri yakılmış sürülmüşler ve çeşitli baskılara maruz kalmışlardır. Yine uğrayacakları akıbeti bildiklerinden Abbasiler Muhammed b. Ali’ye kadar siyasetten uzak durmuşlardır. Muhammed b. Ali kendisinden öncekilerin halini görünce ilkin gizliden bir ihtilal hareketi başlatmıştır.
Muhammed b. Ali’nin ihtilal ve Abbasi ailesini iktidara götürecek olan kararı vermesini sağlayan 3 rivayetten bahsedilir.
İlk rivayet Hz. Peygamberin(sav), amcası Abbas’a hilafetin Abbas oğullarına geçeceğine dair haber vermesidir. İkinci rivayet, Emevi iktidarından hoşlanmayan bir grup Horasanlının lider arayışı içinde Muhammed b. Ali’ye yaklaşma hadisesidir. Üçüncüsü ise Ebu Haşim’in imamet hakkını Muhammed b. Ali’ye devretmesi olayıdır. Kaynaklarda en fazla bahsedilen rivayet sonuncu rivayettir. Ali Aksu’da sonuncu rivayeti kabul etmiştir. Fakat bizim görüşümüze göre üç rivayetin de aynı anda insanları etkilemesi mümkün ve tabiidir.
İlk iki rivayet açıktır. Üçüncü rivayetin gelişmesi ise şöyledir. Ebu Haşim’in vasiyeti çok önemlidir. Çünkü Şiiler Ebu Haşim’in etrafında toplanmış ve onun destekçisi olmuşlardı. Ebu Haşim ikametgâhını Humeyne’ye nakledince orada Abbasilerle temasa geçti. Velid b. Abdülmelik tarafından zehirlenince imameti Abbasilerden Muhammed b. Ali’ye tavsiye etti. Muhammed b. Ali bu teklifi kabul etti ve gizli faaliyetlere başladı.
Muhammed b. Ali başlangıç olarak üç ayrı yer seçti. Bunlar Humeyne, Kufe ve Horasan bölgeleridir. Bu bölgeleri seçerken kendisinin ve ihtilal harekâtının salahiyetini düşünerek hareket etti. Bu bölgeleri seçmesinin esbabı;
Humeyne Bölgesi:
Ali b. Abdullah’ın Humeyne’ye sürülmesi üzerine Abbasiler bu bölgeye gelip yerleştiler. Bu bölgede bir isyan harekatı beklenemezdi. Çünkü merkeze çok yakındı bir ihtilal hareketi olsa anında müdahale edilir ve fırsat tanınmazdı. Ayrıca bu bölgeden bir ihtilal harekatı çıkacağı kimsenin aklına da gelmezdi. Coğrafik olarak Şam’a çok yakın, Suriye bölgesinde bir köydür.
Kufe Bölgesi:
İkinci derecede önemli Abbasi ihtilal merkezidir. Hz. Ali döneminde merkez olmuş ve Hz. Ali taraftarları olan bir yerdi. Kufe, Emevi’lerle barışık olan bir yer değil sürekli isyanların çıktığı bir bölgeydi.
Horasan’ın seçilme nedenleri arasında buranın hilafet merkezinden uzak olması ve başarısız olurlarsa Türklere sığınılabilecek bir yer olması hasebiyledir. Diğer bir neden burada bir kaos ortamı olması nedeniyledir. Yemeni ve Mudari arasındaki çekişmeden faydalanabilirdi. Bir diğer neden Emeviler bölgedeki Arapları mevali olarak görüyordu. Bunun sonucu mevali denilen Araplar yönetimden soğumuş ve isyan harekatı çıkınca aktif rol almışlardır.
Bölgelerin seçiminden sonra bir slogan ve tüzük seçildi denebilir. İlk olarak Emevi devletinin halka eşit davranmadığını iddia ederek halka eşit davranacaklarını söylediler. Seçtikleri ikinci propaganda ıslah esası idi. Bununla Allah’ın kitabı(Kur’an-ı Kerim) ve sünnete dönüş kastediliyordu.
“Abbasi daveti için seçilen üçüncü temel esas ise, davetin mutlaka “li’r-rıza min Âl-i Muhammed” adına yapılmasını, imamın isminin kesinlikle hiçbir kimseye belirtilmemesi sıkı sıkı tembih edildi. Bu harekat başarıya ulaştıktan sonra Hz. Muhammed’in(sav) her kim halife seçilirse, ona razı olunacaktır anlamına geliyordu. Ali Aksu
Bu sözdeki amaç eğer Muhammed b. Ali öldürülürse harekat aksamayacak bir başka kişi bu harekatı devam ettirebilecekti. Yani harekat ferde bağımlı olmaktan çıkmıştı ve diğer harekatlardan farklıydı.
Muhammed b. Ali Ebu Haşim’in ölümünden sonra davetçilerini her tarafa gönderdi. İlk olarak Irak’a Meysere’yi atadıktan sonra, ebu İkrime, Muhammed b. Huneys ve Hayyan b. El-Attar’ı Horasan’a gönderdi. Ebu İkrime ile Muhammed b. Huneys ve taraftarları öldürüldüler. Ammar el-Ibadî kurtulup bu durumu baş dâi Bükeyr b. Mahan’a bildirdi. Bu olaydan sonra Muhammed b. Ali Horasan’a 6 yıl dâi göndermedi. Emevilerin bu sert tutumu zarardan çok yarara dönüşmüştür. Ali Aksu
Emevilerin bu politikası Muhammed b. Ali’yi harekatından vazgeçirmemiştir. Aksine daha temkinli adım atmaya başlamıştır. Kendisine bu ölümler bildirildiğinde daha çok kişi bu uğurda ölecek demiştir. Sonrasında Muhammed b. Ali zaman zaman bölgeye adamlar gönderdi. Gönderilen adamlar ya öldürüldü ya da hapsedildi. Emevilerin valileri ve Halife bu olayları birkaç adamın yaptığı faaliyet olarak görmekteydiler. Ve sorunun köküne inmeye çalışmayı bir şekilde geciktirdiler.
Bu gecikmeden faydalanan Muhammed b. Ali, Horasan bölgesine asıl adı Ammar b. Yezid lakabı Hıdaş olan zatı Horasan’a üst düzey yönetici olarak gönderdi. Hıdaş bu bölgeye gelince olaylar farklı bir şekilde gelişmeye başladı. Etrafında çok fazla kişi toplayan Hıdaş insanları Hürremiyye’ye çağırdı ve şunları söyledi. “Namaz, oruç, hac diye bir şey yoktur. Oruç, imamın ismini zikretmek; namaz; imama dua etmek; Hacc da ona yönelmektir.”(Dia, İstanbul 1998, ‘’Hürremiyye’’ aliev sareh muhammedoğlu’’
Böylece ehl-i sünnete ters bir Hürremi fikri ortaya çıktı. Bu arada Nasr b. Seyyar Horasan’a vali olarak atanınca Yemeniler devlete karşı isyan harekâtına giriştiler. Sonucunda Yemen-Mudari ilişkisinin gittikçe kötüleşmesi Abbasilerin işine yaradı. Çünkü Yemenileri kendi taraflarına çekme işlemini hızlandırdılar. Emevilerin burada ki otoritesi zayıflayınca Abbasiler tabii olarak öne çıkmaya başladılar.
Bu zamanlarda imam Muhammed b. Ali 742’de öldü. Yerine oğlu İbrahim geçti. Bu yıllarda Hişam b. Abdülmelik vefat etti ve yerine Velid b. Yezid geçti. O başa geçince Aksu yıkılış sürecinin başladığını söyler. Bu yılda Süleyman b. Kesir, Lahız b. Kureyz, Kahtabe b. Şebib ve Malik b. El-Heysem, Ebu Müslim ile birlikte imam İbrahim ile görüştü. Sonrasında İbrahim bu kişilere görev vermiş ve onları görev yerlerine göndermiştir.
Mervan b. Muhammed döneminde ise Abbasi davetini ikiye ayırmak doğru olacaktır. İlki gizli olarak yapılan faaliyetlerdir. İkincisi ise Abu Müslim’in Horasan’a tayin edilmesiyle alenen yapılan davet faaliyetidir. Ebu Müslim ilk başta kabul edilmek istenmemiş, dâi’ler ona uymak istemese de Ebu Davud’un araya girmesiyle Ebu Müslim’i baş dâi olarak kabul etmişlerdir. Ebu Müslim Horasan’a gidince bayram namazını kıldı ve halife Nasr b. Seyyar’a şunları yazdı.
Ebu Müslim’den, Nasr b. Seyyar’a. İsimleri mübarek ve şanı yüce olan Allah, Kur’an’da bazı toplumları ayıplayarak buyuruyorki; “Kafiler kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetler içinde en doğru yolu tutacaklardan biri olacaklarına dair, en büyük yeminleriyle yemin ettiler. Fakat kendilerine uyarıcı gelince, bu onların nefretini artırmaktan başka bir şey yapmadı. Nefretlerinin sebebi yeryüzünde kibirlenmeleri ve kötü tuzaklar kurmalardır. Halbuki kötü tuzağın zararı, ancak onu kurana dokunur. Onlar gelmiş geçmiş milletlere uygulana gelen kanundan başka bir şey mi bekliyorlar? Sen, Allah’ın kanununda bir değişiklik bulamazsın. Sen Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. (Aksu 2007)
Bu mektubu Nasr b. Seyyar alınca harekata karar verdi. Bunun üzerine Ebu Müslim dahil herkes siyahlar giydi. Onlara karalanmış anlamına gelen ‘’Müsevved’’ denildi. Nasr’ın gönderdiği ordu başarılı olamayınca Ebu Müslim Horasan topraklarını hızlı bir şekilde fethe girişti. Yine bu zamanda Kirmani ile Nasr’ın arası açılınca Kirmani öldürüldü. Bundan dolayı Kirmani’ni oğulları zaman zaman Ebu Müslim’in yanında bulunup ona destek verdiler.
Bunlar gelişirken vali Nasr bütün bu tehlikeleri Mervan’a bildirmekte idi. Fakat halife Şam ile meşgul olduğundan buraya yardım gönderemedi. Bu da Ebu Müslim’in ihtilal harekatını başarıya ulaştıran ana esas oldu. Öldürülen Kirmani’nin oğlu Ali ile Ebu Müslim birlikte anlaşıp halife Nasr’a saldırmaya karar verdiler. İlk olarak Ali saldıracaktı. İlk olarak Ali saldırınca ikisi arasındaki savaştan Ebu Müslim faydalanarak gizlice Merv’e girdi. Bunun üzerine Nasr zorlukla kendisinin ve ailesinin hayatını kurtarabildi. Daha sonra Ebu Müslim kendisi için tehlike arz edebilecek olan Şeybani ve Ali b. El-Kirmani’yi öldürdü.
Ebu Müslim Horasan’ı ele geçirdikten sonra Irak fethi için atanan komutan Kahtabe b. Şebib ile birlikte Irak’a yürüdüler. Kahtabe b. Şebib Abbasi devletinin kurulmasında en büyük rolleri üstlenen çok zeki bir komutandır.
Kahtabe Cürcan savaşıyla Rey’i, Isfahan savaşıyla Isfahan’ı ele geçirdi. Sonrasında Nihavend savaşı ile Nivavend şehrini ele geçirdi. Kahtabe Nihavend savaşından sonra Ebu Avn’ı 5000 kişilik orduyla Şehrzûr’a gönderdi. Burası Musul’a bağlı kasabaydı. Karşısına çıkan kuvvetleri yendikten sonra Musul’a yerleşti.
Mervan bu olay üzerine 120.000 kişilik orduyla Ebu Avn üzerine yürüdü. Ve Zab suyunda karargah kurdu. Ebu Avn’da bu bölgeye geldi. Bu savaşta Mervan’ın ordusu yenildi ve Kûfe Abbasilere geçmiş oldu. “Mervan, Büyük Zab Suyu kenarında Abbasi orduları ile savaştı ve yenildi. Bu muharebe en Kat’i sonuçlu ve en geniş tesirli bir savaştır. Bu harpte bütün topraklar bir devletten diğerine intikal etmiştir.” (Ünlü 1992) Daha sonra Mervan, İmam İbrahim’i tutuklattı ve öldürdü.
İmam İbrahim yakalandıktan sonra artık kurtulamayacağını anlayınca yerine Ebu’l Abbas Abdullah b. Muhammed’i halef olarak bırakıldı. Ebu’l Abbas ailesini ve yakınlarını alarak Kûfe’ye gitti. Ebu’l Abbas 132/749 yılının Rebiülevvel ayında Kûfe’de Cuma günü halktan biat aldı. (Aksu 2007)
Halktan biat aldıktan sonra El-Enbar’a taşındı. Bu olaylar olurken Mervan Zab savaşından sonra bazı yerlere kaçmış en son olarak ta Mısır’ın bir köyü olan Busir köyüne geldi. Burada kilise de saklanmaya başladı. Fakat Amir komutasındaki ordu Mervan b. Muhammed’i saklandığı yerden çıkarıp öldürdüler. Mervan b. Muhammed esir olmamış ve kendisi teslim olmamıştır. “Savaşarak ölmüştür. Mervan b. Muhammed bu yılın (yani 132 yılı) zilhicce ayında Mısır’ın Busir şehrinde öldürüldü.” (İbnü'l-Esir tarih yok)
Emevilerin son halifesi Mervan öldürülmesi Emevi devletinin tamamen yıkıldığı anlamına gelmiyordu. Çünkü İbn Hübeyre, Vasıt’ta Abbasilerle mücadele içindeydi o varken tam olarak Emevi devleti yıkılmış olmazdı. Bunun üzerine İbn Bübeyre öldürüldü.
Sonuç
Emevi devleti kuruluşundan bu zamana kadar isyanlarla uğraşmış ve bunun sonucunda yıkılmıştır. Bazı halifeler hariç birçok halife halka kötü davranmıştır. Dinde tahriplerde de zaman zaman bulunulmuştur. Misal olarak bazı insanlardan Müslüman olduktan sonra da vergi alınmıştır. Bu gibi yanlış hareketlerin sonucunda isyanlar olmuşsa da Emevi halifelerinin çoğu bu isyanlardan ders almamış aksine halka daha çok baskı uygulamaya başlamıştır. Mervan döneminde olsun diğer dönemlerde olsun bazı istisnalar hariç bir halife başa çıkmak için ya kaysilerin tarafını ya da kelbilerin tarafını tutmaktaydı. Bu ikisine eşit davrananlarda olmuş tabi ki. Buna da misal olarak Ömer b. Abdülaziz denilmektedir ve beşinci Hulefayı Raşidinden kabul edilmektedir. Zaten bazı tarihçiler sadece Ömer b. Abdülaziz’i halife kabul eder diğerlerini kabul etmezler. Bu şunu göstermektedir; Ömer b. Abdülaziz hariç diğer halifelerin kötü veya yanlış davranışları olmuştur. Bunlar ise Emevi devletinin yıkılmasının ana nedenini oluşturmaktadır. Yıkılış nedenleri olarak ise şunları söyleyebiliriz; Veliahtlık ve Emevi ailesinin mücadelesi, kabile asabiyeti çekişmesi, Arapçılık, taassup ve Emevi devletinin mevali politikası, Mezhebi ihtilaflar ve isyanlar, bazı halifelerin sorumsuz yaşantıları ve devletin sınırlarının genişlemesidir. Aksu bu saydığım nedenleri başlık altında tek tek incelemiştir. Kitabı bu alanda söz sahibi bir ikincil kaynaktır. Mervan’ın yanlış politikalarını ise Aksu şu şekilde sıralamaktadır. Abbasi ihtilaline duyarsız kalması, yönetim merkezini Şam’dan Harran’a taşıması ve Mervan’ın Emevilere fazla toleranslı davranmasıdır.
Aksu, Ali. Emeviler Devleti'nin Yıkılışı. İstanbul: Kitabevi, 2007.
Apak, Adem. Anahatlarıyla İslam Tarihi. İStanbul: Temel Kültür Dizisi, 2010.
Çağatay, Neşet. İslam Tarihi. İstanbul: TTK, 1993.
İbnü'l-Esir. El kamil fi’t-Tarih. Hikmet, tarih yok.
Ünlü, Nuri. İslam Tarihi. İstanbul: Marmara Üniversitesi, 1992.
Yıldız, Hakkı Dursun. Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi. İstanbul: Çağ, 1985.
Yorum Yaz