NEDENSELLİK KAVRAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

FELSEFE

Nedensellikten söz edebilmemiz için aynı nedenlerin her zaman istisnasız bir şekilde aynı sonuca yol açtığını bilmemiz gerekir.

Nedensellik ilkesi, sebep ile sebeplinin birbirine belli bir bağ ile bağlanması, bu iki olgunun arasında bir ilişki bulunması, her sonucun bir neden ile açıklanması fikrine dayanan bir ilkedir. Peki burada biz neyi inceleyeceğiz? Bizim burada üzerinde duracağımız konu, tabiattaki olayların belli bir nedensellik zincirinin ürünü müdür, yoksa bu olaylar nedenini kesin bilemeyeceğimiz şekilde mi ortaya çıkar, veya bu olaylar birbirinden tamamen bağımsız bir şekilde mi ortaya çıkar? 

NEDENİN ESASI NEDİR?

Nedensellikten söz edebilmemiz için aynı nedenlerin her zaman istisnasız bir şekilde aynı sonuca yol açtığını bilmemiz gerekir. Yani sebep ile sebepli arasındaki bağı kesin ve değişmez bir bağ olarak kabul etmemiz gerekir. Hatta bu konu ile ilgili İbn Sina'nın "bir şeyi bilmek, onun nedenini bilmektir"[1] mealinde bir sözü vardır. Bir hadisenin nedenini bilmek, alemdeki düzeni anlamak demektir. 

Başta da dediğimiz gibi bir olayın nedeni budur şeklinde konuşabilmemiz için olayın her zaman aynı şekilde tekrar ettiğini kesin olarak bilmemiz lazım. Fakat biz bu kesinliğe tümevarım yolu ile delil getirmeye çalışırsak, bu ikna edici bir yöntem olmaz. Çünkü bir şeyin bin defa aynı şekilde işliyor olması, demek binbirincide de aynı şekilde işleyeceği anlamına gelmez. Bunu bu şekilde kanıtlayamayız. 

İSLAM DÜŞÜNCESİNDE NEDENSELLİĞE BAKIŞLAR

Müslüman düşünürlerin ise bu konu hakkında iki temel yaklaşımı vardır. İlk olarak Mutezile yaklaşımını ele almak gerekirse, Mutezile kelamcıları tabiatta bir düzen olduğunu ve nedensellik fikrini kabul etmişlerdir. Yani bu yaklaşıma göre tabiatta süregelen düzende olaylar belli nedenler çerçevesinde gerçekleşmektedir. Burada Mutezile kelamcılarının benimsediği nedenselliğin dini gerekçeleri akli gerekçelerden önde gelmektedir. 

Diğer bir görüş olarak Sünni düşünce ise bu fikre karşı çıkmıştır. Sünni düşünce içerisinde kelamcılar bu işin teorisi ile ilgilenirken, sufiler ise bu işin dini ve ahlaki boyuttaki etkilerini ele almıştır. Velhasıl kelam, Sünni düşünce yaratıcıyı doğadaki düzenin bir parçası olarak görüp onu bu manada sınırlayabilecek yaklaşımlardan geri durmuşur. Bu düşünceye göre yaratıcının gücü her şeye yetiyorsa, onu sınırlayacak bir nedensellik doğru bir yaklaşım değildir. Her şeyin sebebi vardır fakat bu, bizim bildiğimiz nedensellik zincirinin dışında bir sebeptir. Bu sebep yaratıcadır. Yaratıcı bir olay yaratacağı zaman, bu olaydan önce de belli olaylar yaratmış ve bu olayları asıl olay için vesile kılmıştır. Örnek vermek gerekirse, su içmek ve suya kanmak olayı. Ele aldığımız düşünceye göre bu iki olay birbirinden bağımsız yaratılmıştır. Veya yemek yemek ve doymak. Burada yemek yemek, doymak için bir vesiledir; asıl doymamıza sebep olan ise Yaratıcıdır.

BİLİM ARAÇ MIDIR YOKSA AMAÇ MI?

Nedensellik ilkesi ve bilim, doğadaki olayların neden olduğunu açıklamaz. Tabiatta belli bir süre gözlemlenen olayları belli bir sıra halinde bize aktarır. Örnek olarak ateşin pamuğu yakmasını verebiliriz; ateş pamuğa değdikten sonra pamuk yanmaya başlar. Biz bu deneye nedensellik ilkesine göre ateşin yakıcı ve pamuğun da yanıcı olduğu ön kabulu ile başladık. Fakat ateş her zaman yakıcı değildir. Yüce Allah (cc) Enbiya Suresi 69. ayette "Ey ateş! İbrahim'e serinlik ve esenlik ol"[2] buyurmuştur. Bu mucize nedenselliğin dışında kalmıştır. Bilim bu mucizeyi açıklamakta aciz kalmıştır. Buradan pamuğu yakan şeyin ateş değil, Yaratıcı olduğunu düşünebiliriz. Ateşi, yakmak için bir vesile olarak düşünebiliriz. 

Başka bir örnek olarak güneşin gölge boyumuzu değiştirmesini örnek verebiliriz. Gün içerisinde güneşin konumu değiştikçe gölgemizin boyu da değişir; fakat buna sebep olan güneş değil, yaratıcıdır. Yüce Allah Furkan Suresi 45. ayette "Görmedin mi Rabbin, gölgeyi nasıl uzatıyor? Eğer dileseydi onu durgun (yerinde sabit) yapardı. (Hem) Sonra Biz Güneş’i ona (sadece) bir delil (vesile) kılmışızdır."[3] Bu ayette de belirtildiği gibi Güneş bir vesiledir. Batı dünyasındaki bazı filozoflarda da genel nedensellik anlayışının dışında farklı nedensellik anlayışları ve eleştiriler bulunmaktadır; fakat bu yazıda bu görüşleri incelemeyeceğiz. 

Burada ikinci olarak ele aldığımız Sünni düşünceye sahip kişilerin bilim düşmanlığı yaptığı gibi yanlış bir algıya kapılmamak lazım. Bilim bir olayın sebebini açıklamaz; o olay gerçekleşene kadar geçen süreci bize aktarır. İstemeden de olsa bilimi putlaştırmamalıyız, çünkü bilim kainat kitabını okumaktır, ötesi değil.

KAYNAKÇA

[1] https://www.fikriyat.com/yazarlar/ekrem-demirli/2023/03/15/nedensellik-uzerine

[2] https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=21&ayet=69

[3] https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=25&ayet=45

Ekrem İbrahim ALPAYDIN
Ekrem İbrahim ALPAYDIN

İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği 1. sınıf öğrencisiyim. İlim ve Medeniyet topluluğunda yer alıyorum. Bilim ve teknoloji alanına özellike felsefe boyutlarından ilgim ...

Yorumlar
  • author
    Ekrem İbrahim Alpaydın
    14.03.2025 / 14:53

    Said Fude hocam öncelikle yorumunuz için teşekkür ederim. Metinde Sünni düşüncenin zahiri nedeni tümüyle reddetmeyi değil de bu olayların birbirinden bağımsız iki farklı olay olarak yaratıldığını ancak zahiri nedeni bir vesile olarak gördüğünü yazmaya çalıştım. Tekrardan yorumunuz için teşekkür ederim.

  • author
    Said Fude
    14.03.2025 / 13:15

    Kaleminize sağlık, zahir nedeni reddetmeyiz. pratik hayatımızda zahir nedenlere sarılırız lakin zahir nedenin asıl failinin Allah olduğunu, meselenin görünenin dışında metafizik bir yönü olduğu kaydını düşerek sünni düşüncenin zahir sebebleri reddediyor algısına -sizin olmasada- kayıt düşerek, baştan engellenilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.

  • author
    Ömer Faruk
    14.03.2025 / 12:57

    Bilgilendirici ve faydalı çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.

Yorum Yaz