Kudüs ve Hayfa’da toplamda 3 ay kalma fırsatım oldu. Ülkeyi çok iyi bir şekilde gezdim. Fotoğraflarımın bir kısmını da yazılarımda paylaştım. Bunun yanı sıra bölgenin dinamiklerinin anlaşılması için bazı videolar çevirdim. Bu yazımda bazı görüşlerimi beyan etmenin yanı sıra çevirdiğim iki videonun linkini vereceğim.
Filistinliler gerçekten Türkiye’den geldiğimizi öğrendiklerinde bize çok iyi davrandılar. Çay ikram edenler, evine davet edenler ve muhabbetle karşılayanlar oldu. İki ülkenin halkı birbirini gerçekten seviyor. Bu sevgiyi birçok alanda görmek mümkündür. Türk dizilerinin yaygın olması, mağazalarına Türkçe isimler vermeleri, Türkçeye olan rağbet, Türkiye özellikle İstanbul ziyaretleri gibi birçok şey saymak mümkündür. Son zamanlarda Türk ürünleri de rağbet görmektedir. Kendi ülkelerinde alışveriş yapmayı değil Türkiye’de alışveriş yapmayı tercih ediyorlar. Bu Türkiye’nin ürünlerinin ucuz ve kaliteli olmasının yanı sıra Türk kültürünün de Arap bölgesinde hakim olmasından kaynaklanıyor. Türkiye’nin Filistin davasına öncülük etmek istemesi ve bu bağlamda attığı adımlar bölge halklarını yakınlaştırdı. İslam penceresinden de bakıldığında siyasi hareketleri zaman zaman farklı olsa da Filistinliler Din kardeşimizdir. Ulus-devlet döneminde zayıflayan ümmet bilincini kurtuluş reçetesi olarak görmekten ziyade bir Emir olarak telakki etmek gerekebilir. Müslümanların kardeş oldukları gerçeği birçok sorumluluğu bizlere yüklemektedir. Lakin ülkelerin rekabeti ve küresel güçlerin çıkarları ümmet bilincinin gelişmesine ket vuruyor. Sadece Arap halklarının bile bir sürü devleti bulunmaktadır. Sınırların bile yapay olduğunu hepimiz biliyoruz.
İsrail penceresinden bakıldığında onlar, dinden uzak bir Türkiye istiyor. Bunu liderlerin açıklamalarından ve halkın beklentisinden anlamak mümkündür. Dinin ülkelerin kararlarında etkili bir faktör haline gelmesi gerçeği (İran Örneği) İsrail’i korkutuyor. İslam denildiğinde radikal İslam ayrımı yapsalar da karşılarında İran örneği bulunmaktadır. İran’ın söylem ve tavırları İsrailli halklar nezdinde ve İsrailli karar alıcıların kararlarında İslam’ı olumsuz bir kefeye koymuş durumdadır. İran korkusunu öne sürerek İslam’ın aslında nasıl olduğunu halklarına anlatıyorlar. İran da Siyonizm ayrımı yapsa da Yahudileri rahatsız etmeyi başarmıştır. Siyonizm İsrail’de kutsansa da tüm herkesin Siyonist olduğunu düşünmek de doğru değildir. Siyonizm’in birçok farklı çeşitleri ve evreleri bulunmaktadır. Jabotinsky’nin teorileri ile halkın inandığı şey arasında fark olabilir.
Üniversiteye giderken birçok Arap öğrenci üniversitelerde İbranice eğitimi alıyorlardı. İbranice bilmeden gerçekten iş yapabilmeleri söz konusu değil. Bir de İşgal edilmiş topraklarda bulunanlar yani İsrail’in mevcut haritasında Yahudilerin yaşadığı yerlerde yaşayan Filistinlilerle, Yahudilerin yaşamadığı ve Filistinli Arapların yaşadığı yerler (örneğin Ramallah) arasında ve kuşatılmış açık hava hapishanesi olan Gazze arasındaki insanların yaşam zorlukları ve standartları çok farklı. Gazze’dekiler kendilerinin unutulduğunu düşünüyorlar mesela. Kudüs’e giremiyorlar ve en çok zorluğu onlar çekiyor. Diğer bir durum ise, Ramallah’ta yaşayan Filistinlilerin yaşadığı zorluklardır. Bir nevi İsrail ekonomisine bağımlılar ve bağımlı oluyorlar. Kudüs’de, Hayfa’da yaşayanlar da Avi Shalim’e göre bir nevi etnik temizliğe maruz kalıyorlar.
Filistinliler ile ilgili güzel anılar biriktirdik. Bu yazımda çevirdiğim iki videomu paylaşmak istiyordum. O yüzden biraz da tecrübelerimden bahsetmek istedim. Kutsalımız olan topraklarda İsrail genişlemesini sürdürse de radikal kararlar alabileceklerini bizlere gösterdiler. Elçiliklerin Kudüs’e taşınması örneğinde olduğu gibi. İslam coğrafyası veya İsrail’in karşısında olan ülkelerin bu kadar dağınık ve zor durumda olmaları İsrail’e güç veriyor. Umarım bu gibi radikal kararları bir daha müşahade etmeyiz.
Çevirdiğim videoları izlemenizi tavsiye ederim.
Aşağıdaki iki bölümden müteşekkildir. İki bölümü de izlemenizi tavsiye ederim.
1.Bölüm
2.Bölüm
Ek olarak aşağıdaki videoyu da paylaşmak istiyorum.