İlim ve Medeniyet

GAZİ OSMAN PAŞA KİMDİR

Plevne, bugün Bulgaristan’da bir kasabadır.

Oraları vaktiyle bizimdi. Bulgaristan’ın bulunduğu yerlere “Tuna” vilayeti derlerdi. 1293 tarihinde, demek ki, 50 sene evvel elimizden gitti.

Bu acıklı bir hikayedir. Moskoflar 200 seneden beri, İstanbul’a göz dikmişlerdi. Bir çok defalar bizi mahvetmek için üstümüze saldırdılar. İstanbul’u alamadılar. Lakin memleketimizi parçaladılar. Bizi zayıf düşürdüler. Nihayet Tuna vilayetinde oturan Bulgarları ayaklandırdılar. Binlerce Müslüman kestiler. Arkadan kendileri hücuma başladılar.

Moskof ordusu bizimkinden on kere daha çoktu. Öyleyken tek başına yürüyemedi. Sırpları, Karadağlıları beraber aldı.

O zaman Gazi Osman Paşa isminde bir kumandanımız vardı. Plevne’ye geldi. Şehrin etrafında bir sıra tepeler bulunuyordu. Buralara siper kazdırdı. İstihkamlar yaptırdı. Ruslar en büyük ordularıyla geldiler 5 Eylül 1293 günü buraya hücum ettiler. Lakin pek fena bozuldular. Binlerce telef, binlerce yaralı verdiler. Biz 3500 kişiydik. Onlar 100 binden fazlaydılar. Ruslar geri döndüler. Bu sefer büyük toplar getirdiler. Siperler kazdırdılar. 8-11-18 Eylül günlerinde tekrar kanlı hücumlarda bulundular. Pençe pençeye, boğaz boğaza kavga ediyorduk.

Ruslar Osman Paşa’ya karşı Romanya ordusunu da çağırdılar. Plevneyi tamamıyla sardılar. Biz düşmanın gayet büyük toplarına karşı küçük sahra toplarıyla karşılık veriyorduk. Askerler aç da kalmıştı.

Moskoflar ve Romanyalılar durmuyorlar, saldırıyorlar, lakin o küçük Türk ordusu karşısında ancak adım adım yer kazanıyorlardı. Düşmanın telefatı çoğaldı. Kış basmıştı. Hastalıktan da çok kırıldılar.

15 Teşrin-i Sani günü bize “Silahlarınızla buradan çıkın, şehri teslim edin!” dediler. Osman Paşa bunu şiddetle reddetti: “Memleket düşmana verilmez” dedi. O hala imdat bekliyordu. Halbuki imdat mümkün olmadı. Çünkü etrafı büsbütün kuşatılmıştı, ümid yoktu. O şimdi düşmanı yoruyor. Ölmeden, vurulmadan teslim olmak istemiyordu.

10 Kanun-ı evvel günü artık, ne yiyecek, ne de cephane kalmıştı. Sabahleyin erkenden, düşmanın muhasara hattını kırmak, buradan çıkıp kurtulmak istedi. Askerlerimiz öyle şiddetle saldırdılar ki, düşmanın birinci sıra siperlerini yardılar. İkinci sıraya girdiler. Son bir sıra kalmıştı. Fakat düşman pek çoktu. Küçük ordumuzu ezdiler.

Osman paşa iki ayağından vuruldu, düştü. Ordumuz esir edildi… Lakin  rızasıyla teslim olmadı.

Moskoflar, bu kahramanlığa hayran oldular. Yaralı aslanı, Rusya çarı yanına çağırdı. Esirler kılıç taşımazken Çar Osman Paşa’yı takdir etti ve kılıcını taşımasına müsaade etti.

Bakın cesaret ne güzel şey ki, düşmanlar bile bir kahramanın önünde eğiliyor. Bugün o şanlı gazi, Fatih Camii avlusunda kubbeli türbede yatıyor.

Türk neferi Osman Paşa’nın mezarının önünden geçersen Fatiha oku!

Muallim Cevdet’in İslam’ı Anlamak isimli kitabından alıntılanmıştır.

Exit mobile version