İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile paralellik arz eden gelir dağılımı, kaynakların adil, eşit ve dengeli dağılımı gibi faktörlerle toplumsal huzur ve refahı doğrudan etkileyebilmektedir. Gelir dağılımının adaletsiz olduğu ülkelerde toplumsal huzur ve refah olumsuz yönde etkilenmektedir. Gelir dağılımı ekonomik kalkınma ve gelişimin sağlanmasında ülkede yaşayan bireylerce üretilen mal ve hizmetlerden elde edilen toplam gelirin, yine o ülkedeki bireylere dağılım araçları ile paylaştırılmasını veya bölüşümünü ifade etmektedir. Bu bağlamda kalkınmanın ülke nüfusu ile orantılı bir biçimde eşit dağılmasında gelir dağılımı önemli bir yer tutmaktadır.
Bir ülke gelir adaletsizliğini azalttığı ölçüde daha fazla büyüme sağlayabilir. Gelir adaletsizliği ekonomik büyümeye negatif etki yapmaktadır. Gelişmiş ülkelerin ekonomik büyüme ve gelir dağılımı indeksleri analiz edildiğinde ekonomik büyümeyle doğru orantılı olarak gelir dağılımındaki adaletin de daha fazla olduğu göze çarpmaktadır. Böylesi bir durum ülkede iktisadi ve sosyo-kültürel hayatın düzenli, huzurlu ve insanlar arasındaki ilişkilerin daha iyi seyretmesine katkıda bulunur. Gelir dağılımının ülkedeki tüm kesimler üzerinde belli oranlarda adaletliliğinin sağlanması, toplumsal bozuklukların minimal düzeye gerilemesine yardımcı olduğu gibi toplumsal nitelikli gösteri ve olaylarında yine minimum etki düzeyinde kalmasına katkıda bulunduğu söylenebilir.
Gelir dağılımının daha bozuk olduğu geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde dağılımın sonuçları gelişmiş olan ülkelere göre önemli hale gelmektedir. Çünkü gelir dağılımının bozuk olması, bir yandan iktisadi ve sosyal hayatı dağınık ve parçalı bir hale getirmektedir. Ayrıca ekonomik kalkınmada yetersizlik doğurmaktadır. Bu durum gelişmenin sağlanmasına engel teşkil etmektedir. Gelirin dağılımında esas belirleyici unsur emektir. Gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde emeğin hak ettiği gelire sahip olması için çaba sarf edilmektedir. Ancak bu kategorideki ülkelerde, tüm emek ve çalışmanın sonucu elde edilen gelirin çok büyük bir kısmı sadece belli bir kesimin elinde toplanmaktadır. Gelirin elde edilmesinde asıl emek gösteren halkın çoğunluğu ise toplam gelirin çok küçük bir kısmını alabilmektedir. Bu durum ülkelerin gelişmişlik düzeyine olumsuz etkilediği gibi halk arasında huzursuzluğa ve yaşam standartlarının gerilemesine neden olmaktadır. Bu bağlamda ülkeler, gelir adaletsizliğini en aza indirme noktasında vergi sistemlerini gözden geçirmekte, sosyal kalkınma ve yardım projeleri gibi birtakım adımlar atmak zorunda kalmaktadırlar.
Gelir dağılımı bir neden olarak değil bir sonuç olarak kabul etmek gerekmektedir. Çünkü bir ülkenin uygulamaya koymuş olduğu toplumsal ve ekonomik politikaların, gelişmelerin zaman içindeki değişiminin doğrudan bir tezahürü olarak görünmektedir. Üretim araçlarının mülkiyeti, kamu hizmetlerinin düzeyi ve yeterliliği, toplumsal, kültürel ve geleneksel ilişkiler, işçilerin sendika ve örgütlenme düzeyi ile ülkedeki siyasal katılmanın yoğunluğu, biçimleri, halkın ülkedeki genel değeri ve tüm bunların zaman içindeki değişimi gelir dağılımını belirleyebilmektedir. Bu noktada son olarak bir ülkede ekonomi politikalarına yön veren en önemli öğelerden birisinin gelir dağılımı olduğu ve gelişmişlik ile toplumsal huzur ve aidiyet duygusuyla doğrudan ilintili olduğu söylenebilir.
Yorum Yaz