İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Değerli arkadaşlarım ve okuyucularım, bugün sizlerle denemiş olduğum bir yöntemden bahsedeceğim. Bu süreçte elde ettiğim tecrübeleri ve izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım.
7 aydır günde en az 45 dakika olmak üzere Rusça çalışıyorum. Bu süreç içerisinde Busuu’da A1 seviye dersleri haricinde gramer çalışmadım. Günlük, haftalık ve aylık ders programlarım içerisinde gramer hiç yoktu. Busuu da az oranda verilen gramerler haricinde yoğun gramer çalışmanın zararlarına dikkat çekmek istiyorum. Hele dil öğrenmeye gramerden başlamak oldukça büyük bir sorun. Grameri sadece okuyup geçebilirsiniz bile. Ama benim yaptığım gibi değil de gramere günlük vakit ayırılmalı ya da haftalık.
Rusçayı öğrenirken Lingua’dan A1 ve A2 seviyelerinde okumalar yaptım. Russian From Afar’dan A1 ve A2 seviye Rusça Hikâyeleri ayrıntılı izleme yaparak, kelimelerini çıkardım ve öğrendim. Dil ediniminde less is more (Azı karar çoğu zarar) denilmekte ve ben de bu yöntemi kullandım. Kaynaklarımı biraz daha ilerledikten sonra çeşitlendirmeyi düşünüyorum ve ayrıca bu saydığım kaynaklar da oldukça çeşitli konulardan ve kelimelerden müteşekkil.
Rusça gramer bilgim sıfır derecede. Cümle içerisinde okuduğum fiillerin hangi zaman olduğunu tespit edebiliyorum. Padejler gibi konular tam manasıyla öğrenilemediğinden grameri hiç öğrenmemeye çalıştım. Ama buna rağmen okuduklarımı ve dinlediklerimi (seviyeme uygun) anlayabiliyorum. Sadece kelime bilerek gramer bilmeden de metinlerin anlaşılabileceğini duymuştum ve bunu bizzat kendim kanıtladım. Hiç gramer çalışmadan sadece okuma ve dinleme ile metinler anlaşılabiliyor ama tam anlamıyla hâkimiyet kurulamıyor en azından ben kuramadım. Tecrübelerimi size aktaracağım 7 ay bunun üzerine bir metot denedim.
Lisansta her boş vaktimde dil çalışırdım. Şimdi ise boş vaktim yok denecek kadar az ve olan vakitleri de entelektüel bilgi anlamında geliştiriyorum. Yine de günde bir saat civarında Yabancı dil için vakit ayırıyorum. Tecrübelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir insan hiç gramer bilmese sadece kelime bilse, yine de bir yabancı dili okuyup ve dinleyip anlayabilir. Dil öğrenmeye öğrenciler genelde bir kitaptan ve gramer ağırlıklı öğrenerek başlıyorlar. Bunun ne kadar sakıncalı bir yöntem olduğunu göstermeye çalışmak istiyorum. Bunu denemek için aylarca uğraştım ve bir sonuca vardım. İşsiz bir eylem olarak görülebilir ama bildiğim dil sayısını da artırmak ve gençlerimizin dilleri hızlı, kolay ve emin adımlarla öğrenebilmesi için bu süreci tamamlamış oldum.
Gramerle dile başlamak oldukça sıkıcı ve bunun zararları bir süredir anlatılıyor. Grameri zor olan diller (Rusça ve Arapça örneğin) gramer ağırlıklı öğrenilmemesi gereken dillerdir. Bir gramer kitabının elimize aldığımızda içerisinde ihtiyacımız olan kısımlar belki yüzde 30 veya 40’tır. Bunun haricindekiler bilinmese de bir dile hâkimiyet kurulabilir diye düşünüyorum. Eğer uzmanlık düşünülmüyorsa yüzde 60-70 ve belki de daha fazla oranda gramer işimize yaramayacaktır. Öğrendiklerimizi unutacağız ve sadece temel şeyler aklımızda kalacaktır. Dolayısıyla bu temel şeyleri iyi öğrenmek gerekiyor. Bu temel kısımları okuma ve dinleme ile de öğrenebiliriz. Sadece çeviri siteleri aracılığıyla da öğrenebiliriz. Ben Rusçada zamanları Yandex çeviri ile okuya okuya öğrendim. İlk başta her şeyi anlamaya çalışmamak gerekiyor ve zamanla anlıyorsunuz. Bir şeyi defalarca görünce beyin alışıyor ve merak ediyor. Sonrasında araştırdığınızda da kolayca öğreniyorsunuz.
Gramerin yemekteki tuz miktarı kadar olmasına katılıyorum. Aksi halde öğrenci çok zorlanacaktır. Ezberlese bile pratikte kullanamayacağından unutulup gidecektir. Kaçımız eski notlarını tekrar ediyor. Ancak sınav vesayre gibi durumlar da bu tekrar ediliyor. Dinleme ve okuma (Türkiye’deki sınavlar için de mesela şuan) için gramere ihtiyacımız pek olmuyor. Yine de gramer gereksizdir demiyorum ama yıllardır gramer öğretmeyi dil öğretmek sandığımız için başarılı olamıyoruz. Bunun yerine herkese pratiği öneriyorum. Eğer bir gramer kuralı öğrendiysen onunla ilgili okuma, alıştırma, dinleme, izleme ve yazma alıştırması yap. Bu şekilde daha akılda kalıcı olacak ve başarabileceksin.
4 yıl teknik elektrik üzerine teorik eğitimler aldım lisede. Lisemizde bu bölgenin en büyük araziye sahip lisesiydi. Çok büyük bir alan üzerine kurulu idi ve Hocalarımızda en azından öğretmek isteyen insanlardı diyebilirim. Bu gördüğüm ve çalıştığım teorik bilgilerin yüzde 99’unu unuttum diyebilirim. Yazları ve boş vakitlerde gidip, elektrik pratiği yaptığım elektrikçi dükkânı sayesinde Elektrikçi olabilmeye yaklaşmıştım. Sınıfımızda ve diğer sınıflarda elektrikten anlayan neredeyse kimse yoktu. Bu durum daha sonraki yıllarda beni oldukça etkiledi diyebilirim. Pratiğin önemini keşfettim. Teorik bilgilerden ziyade pratiğin ne kadar değerli olduğunu keşfettim. İşte bu uğraşım da sizlere pratiğin ne kadar önemli olduğunu kanıtlamak içindir.
Hiç gramer çalışmamak çok doğru bir yöntem olmadığı gibi yoğun gramer çalışmakta çok doğru bir yöntem değildir. Bunun yerine eğer kolay sıkılan ve fazla ders çalışamayan birisi iseniz, dili seveceğiniz yöntemlerle öğrenmeye başlayın. Bu izleme, dinleme ve okuma olabilir. Diziler, kısa hikâyeler, podcastler işinize yarayabilir.
Hiç gramer çalışmadan ilerlediğimde metinleri çok rahat anlayabiliyordum ama Rusça kelimelerin sonuna eklenen eklerin bir kısmını hala anlamıyorum. Bunları gramer çalışmadan öğrenebilmek pek mümkün değil. Bu değişiklikler büyük ihtimalle birçok kurala tâbiler. Gramer çalışmadığım için yazmada çok zorlanıyorum ve gramer yazmada ihtiyacımıza yarıyor. Büyük ihtimalle konuşmada o kadar zorluk yaşamayacağım ama çok dinleme pratiği yapmadığımdan şimdilik okuma üzerine konuşsam daha iyi olacak. Birçok (yüzlerce) kelime ve fiil öğrendim. B1 seviyesine geldiğimi de A1 ve A2 internetteki okuma ve izleme materyallerini günde 15 kelime ezberleyerek/aslında öğrenerek bitirdiğimden o seviyede olduğumu söyleyebiliyorum. Yoksa bir sınava girmedim ve sınava en son kuru bitirdikten sonra inşaAllah gireceğim.
Şunu göstermeye çalıştım bu çabamda hiç gramer çalışmadan da okuma ve dinleme yapabiliriz ama yazma ve konuşma gramere biraz bağımlı. O yüzden özellikle Rusça gibi grameri zor dillerde hatasıza yakın konuşabilmek için gramer bilgimizin de yeterli seviyede olması lazım. Ama eğer sadece okuma ve dinleme yapabilmek için öğreniyorsak dili bunu kendim de kanıtladım Gramer çalışmamıza (az da olsa çalışalım düzenli) gerek çokta yoktur.
Rusça şuan karşıma çıkan konuşmaların ve metinlerin bir kısmını çok rahat anlıyorum. Kelimeleri bağlamıyla öğrendiğimden bu durum benim için kolay. Kiril alfabesi, Latin alfabesi olmadığından gözünüzü korkutabilir ama birileri de alfabeleri farklı dilleri öğrenmek zorundadır. Az bilinen ama stratejik dillerin öğrenilmesi için bir süredir içerikler üretmeye ve yazılar yazmaya çalışıyorum. Umarım çalışmalarım meyvesini verir. Herkese başarılar dilerim. Bu tecrübem için sormak istediğiniz bir şey varsa sorabilirsiniz. Şuan Rusçada aklımda gramer namına neredeyse sıfır bilgi var ve kelime bilgisiyle metinleri okuyorum. Bu yöntemi de değerli gençlerimize tavsiye etmem ama ben bunu denedim. Rusça C1 seviyesine kadar gramer çalışmamaya devam ederek bu süreci ileri seviyeye çalışacağım. Gramer de çalışacak olursam şayet C1 seviyesinden sonra çalışacağım. Gençlerimizin grameri az miktarda almalarını (ama düzenli almalarını bir ilaç gibi) tavsiye ederim. Gramerde boğulmayın, gramersiz de bir şeyler yapılabiliyor. Bunu denemek ve gençlere bu tecrübemi aktarmak istedim.
Umarım Faydalı olur
Ozan Dur
21.01.2024 / 22:20Dil öğrenmeyi yemek yemeye benzetebiliriz. Günde üç öğün beslemek gerekiyor. Aç kalmak gibi. Aç kalamadığımız gibi dillerden de uzak kalamayız. Günde bir öğün de olsa yemeliyiz yani günde bir vakit bile olsa dil öğrenmeye vakit ayırmalıyız. Yemeği hazırlama, pişirme ve yeme sürelerini dahil edersek en azından o kadar dile vakit ayırmalıyız. Bu da 1- 1 buçuk saat vakit ayırmamız gerekiyor. Ama size tavsiyem günde üç öğün dile vakit ayırın. Dilden uzaklaşırsanız aktif olan kelimeler pasif hale dönüşecektir. Bunun olmasını engellemek için düzenli aralıklarla dile vakit ayırmak lazım. Dillerden uzak kalmayı aç kalmaya benzetebiliriz. Ya duyacağız ya da göreceğiz. Mesela bugün menüde barbunya haşlaması vardı. Barbunya adını uzun süre duymadığım ve görmediğimden ismi Annem söyleyene kadar aklıma gelmedi. Türkçe kelimeleri yani ana dilimizdeki kelimeleri bile az kullandıklarımızı unutabiliyorsak ve teknik terimleri unutabiliyorsak diğer dildekileri de çok rahat unuturuz. Günlük düzenli beslememiz lazım. Güçlü bir neden bulmanız lazım bu dilleri öğrenmek için. Her gün kendinize bu sebepleri söyleyin. Alışkanlık kazanmaya çalışın ve onu halletmeden diğer işlerinizi yapmayın. Dil öğrenmeyi şayet lazımsa asli vazifelerden addedebilirsiniz. Sevdiğiniz alıştırmaları yaparakta ilerleyebilirsiniz. Mesela dizi izlemeyi seviyorsanız bunu İngilizce üzerinden yapabilirsiniz. Nasip meselesi bir yandan da. İlgi alanımızı keşfetmek önemli. Bir de Dua faktörünü de ekleyin mutlaka. Allah'ın nasip etmediği birşeyi öğrenemeyiz. O nasip ettiyse sizin o dili öğrenmeniz için bütün kurumlar harekete bile geçebilir. Dua faktörünü de unutmadan, sıkılsakta devam etmek lazım. Bir yerden sonra alışkanlık kazanacaksınızdır diye tahmin ediyorum. 3 ay boyunca bir deneyin sıkılsanız da çalışmayı. Daha spesifik sorularınız olursa da mail adresimden ulaşırsanız sevinirim [email protected]
Necati
21.01.2024 / 21:25Ozan Bey değerli tecrübelerinizi ilgiyle takip ediyorum teşekkür ederim. Sizlere şunu sormak istiyorum. Ben dil tecrübelerimden(Arapça ve İngilizce) ilk olarak hızlı bir ilerleme kaydedip daha doğrusu sıkılarak hızlı geçiyorum. Sonrasında ise ortalara gelince tokezliyorum. Zorlaşıyor ve metinleri çözmekte zorlanıyorum. Bu durumu nasıl aşabilirim? En zorlandığım ise ogrendigim kelime unutmak oluyor. Sizler tekrar yapıyor musunuz? Yapıyorsanız nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz?
Ozan Dur
02.12.2023 / 14:25Günlük her bir dil için 2 saat gayet iyi ama yeni dil programlarıyla öğrenme süresi daha da kısaldı bence. Bu kadar vakit ayırırsanız çok hızlı ilerlersiniz. İngilizce önce öğrenip ve B1 seviyesine getirirseniz, sonra diğer dile başlarsanız güzel olur. İki dile de aynı anda sıfırdan başlamak tavsiye edilmiyor. Bu kadar boş vaktiniz varsa ama söylediklerinizi uygulayabilirsiniz. Grameri az miktarda veren uygulamaları kullanın, bunlardan bir tanesi Busuu. Onun haricinde yoğun gramer anlatan Youtube kanallarını ilk başlarda tavsiye etmiyorum. Dil pratik ile öğreniliyor ve teorik bilgi gerekli ama pratiğe (yani dinleme ve okumaya) ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi. Gramerin de kuralları hiç bitmiyor bir şekilde yani derinleşmek isteyenler için gramerde her zaman öğrenilecek şeyler vardır. Ama temel şeyler öğrenildikten sonra Zamanlar, zamirler ve edatlar vs geri kalan grameri zamana yayarak öğrenebilirsiniz. Şimdiki, geçmiş ve gelecek zamanları öğrendikten sonra hemen okumalara başlayın. Yoğun okumalar B1 seviyesinden sonra tavsiye ediliyor diye biliyorum. Günde 15 kelime öğrenene kadar okuma ve dinleme yapabilirsiniz. Bu da fazla vaktinizi almaz. İngilizcede Tureng, İbranicede Morfix işinizi görür. Gramer yemekteki tuz miktarı olmalı. Grameri zor dillerde öğrenciler gramere yoğun bir şekilde daldırılmamalı. Medrese eğitiminde ve dil eğitimlerinde çok fire veriyor sistem. Yoğun verilen gramer eğitimi ve ezber bunun sebepleri arasında. Çünkü öğrenci üstesinden gelemiyor. Kullanamayabilecek ve bu durumda da unutacak ayrıca eğitim zayiatı olabilecektir. Aktif olarak dilleri kullanabilen insanlar yetiştirmek gerekiyor. Sevdirmeden zorakigramer eğitimleri bunu engelliyor. Kelimeler ve gramer en zorlanılan kısımlar. Bunları öğretirten dikkatli olmak lazım. Ezber yapılabilir ama ezberlenenler çok fazlaysa bu öğrenciyi sıkacaktır.
Bir Genç
01.12.2023 / 22:37İbranice ve İngilizce için günlük 2 saatlik bir çalışma yeterli midir sizce? (her birisi ayrı olarak.) İbranice ve İngilizce için haftada kaç saat Grammar çalışmayı önerirsiniz ortalama olarak ve çalışma zamanlarını "Listening,Reading,Writing..." şekilde ayırmayı doğru buluyor musunuz?