- CAMMU KEŞMİR
- HİNDİSTAN PAKİSTAN
- Hindistan ve Pakistan’ın De Facto sınırı
- HİNDİSTAN-PAKİSTAN ARASINDA KEŞMİR ÇATIŞMASI
- HİNDİSTAN-PAKİSTAN ARASINDA KEŞMİR HAREKETLİLİĞİ
- HİNDİSTAN-PAKİSTAN ARASINDA KEŞMİR KRİZİ
- HİNDİSTAN-PAKİSTAN ARASINDA KEŞMİRİ PAYLAŞMA SORUNU
- HİNDİSTAN-PAKİSTAN ARASINDA SICAK SAATLER
- hindistan-pakistan ilişkileri
- hindistan-pakistan keşmir sorunu
- hindistan-pakistan neden ayrıldı
- HİNDİSTAN-PAKİSTAN SAVAŞLARI
- hindistan-pakistan sorunu
- Jammu ve Keşmir
- jammu ve keşmir başkenti
- jammu ve keşmir bayrağı
- jammu ve keşmir ihtilaflı bölge
- jammu ve keşmir nedir
- PULWAMA ATTACK
- Pulwama saldırı
- pulwama saldırısı
- pulwama saldırısı nedir
- yücel bulut
Birlikte dört bin yılı aşkın bir ortak tarih ve kültür mirası olan Hindistan ile Pakistan arasında 1947 yılında İngiliz hakimiyetinden kurtulup müstakil birer devlet olmalarından itibaren Jammu ve Keşmir bölgelerinin hangi ülkeye ait olduğuna dair başlayan tartışmalar günümüze kadar ulaşmış ve bugün de her iki ülkenin hem iç politikalarında hem de birbirileriyle olan ilişkilerinde etkin bir rol oynamaktadır.
Jammu ve Keşmir bölgesi doğal güzellikleri sebebiyle Hindistan ve Pakistan halkları tarafından “Yeryüzündeki Cennet” olarak adlandırılmaktadır. Hint alt kıtasının kuzeyinde bulunan bölge Çin, Hindistan ve Pakistan arasında sıkışmış her bir ülkenin belirli bir kısmını kontrolü altında tuttuğu, askeri birliklerin yoğun şekilde konumlandırıldığı savunma anlamında önem arz eden stratejik bir bölgedir. Keşmir bölgesinin yaklaşık %43’lük kısmı Hindistan’ın kontrolünde iken %37’lik bölümü Pakistan’ın ve %20’lik bölümü ise Çin’in kontrolü altında bulunmaktadır.İki ülke sonuncusu 1999 yılında olmak üzere toplamda dört defa savaşmışlardır. Dört savaşın üçünün ana sebebi ise Keşmir sorunu olmuştur.[1]
Günümüzde Hindistan ve Pakistan’ın De Facto sınırı olarak kabul edilen ve Kontrol Hattı (Line of Control) olarak adlandırılan sınırları 3 Temmuz 1972 yılında yapılan Shimla Antlaşması ile belirlenmiştir. Fakat bu sınır uluslararası anlamda resmiyet kazanmamıştır. Her iki ülke sınırın kendilerine ait olan tarafında yoğun askeri üsler ve kontrol noktaları bulundurmaktadır. Bu bölge dünyanın en yoğun askeri yerleşimlerinin olduğu alan olarak da kabul edilir.
Keşmir sorunu 14 Şubat 2019’da yaşanan Pulwama terör saldırısını takiben iki ülke arasında yaşanan kriz sebebiyle yeniden dünya kamuoyunun gündemine gelmiştir. Keşmir’in Hindistan kontrolü altında olan Pulwama bölgesinde Ceyş’ül Muhammedin adlı terör örgütünün üstlendiği intihar saldırısı Hindistan güvenlik güçlerinden en az kırk kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı[2]. Yaşanan bu gelişme bölgede son zamanlarda meydana gelen en kanlı terör olaylarından biri olup iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden gerilmesine sebep olmuştur.
Hint yetkililer Pakistan’ı saldırıyla bağlantılı olmakla suçladı. İktidardaki BJP (Bharatiya Janata Parti) ve Hindistan Başbakanı Narendra Damodardas Modi saldırıyı kınadı ve bu saldırıya çok güçlü karşılık verileceğini açıkladı, İktidar part’s’ BJP’nin önde gelen liderlerinden Arun Jaitley, Pakistan’ın uluslararası arenada diplomatik olarak izole edileceğini açıkladı. Dünya genelinde# Hintlilerin yaşadığı yerlerde saldırıyı kınayan protesto gösterileri düzenlendi ve Pakistan’ın suçlu olduğu iddia edildi. Pakistan Tehrreek-e-İnsaf partisi lideri ve Başbakan Imran Khan suçlamaları reddederek Delhi yönetiminin gerekli kanıtlarla gelmesi halinde ilgili kişi ve gruplara karşı harekete geçileceğini açıkladı. Khan ayrıca Delhi yönetimini bir rövanş aramamaları hususunda uyardı.[3] Pakistan Dışişleri Bakanı Mahmood Qureshi İslamabad yönetiminin barış yanlısı olduğunu fakat Delhi yönetiminin savaş çığırtkanlığı yaptığını söylüyordu. Bu açıklamalar üzerine Hindistan dışişleri bu isteğin klişe bir kaçamak cevap olduğunu ve Ceyş`ül Muhammedin terör örgütü lideri Masood Azhar’ın Pakistan’da olduğunu ve katliamı örgütün üstlendiğini, bunun da harekete geçmek için yeterli bir kanıt olduğunu söyledi.[4] Ayrıca Pakistan Dışişleri bakanı Hindistan’da Nisan-Mayıs aylarında yapılması beklenen genel seçimleri işaret ederek BJP’nin bu durumu oylarını yükseltmek için kullandığını iddia etti. Hindistan’ın önde gelen muhalefet partisi Congress’in lideri Rahul Gandhi de yaşanan saldırının ardından muhalefet olarak hükümetin yanında durduklarını ve kendilerini yaşanan bu elim olaydan ötürü asla eleştirmediklerini fakat Modi’nin partisinin ve kendisinin PR çalışmalarını yapmaktan beş dakikalığına bile vazgeçmediğini ileri sürdü.[5]
Narendra Modi Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri ile görüşmesi sonrası yapılan ortak basın toplantısında yaşanan saldırının artık terörizm ile ilgili konuşmanın vaktinin geçtiğini ve harekete geçme zamanı geldiğini ifade etmişti.
Terör saldırısından sonra Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya ve Türkiye gibi Devletler saldırıyı kınarken iki ülkenin yeniden bir savaşa girmemesi yönünde açıklamalarda bulundu. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Terör saldırısını kınayarak taraflara itidal çağrısında bulundu.[6]
Hindistan’ın yaşanan saldırıya karşı bir cevap vermesi bekleniyordu ve bu karşılık 22 Şubat günü geldi. Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval ve ekibinin yaptığı çalışmalar ve Hindistan hava kuvvetlerinin hazırladığı plan doğrultusunda belirlenen ve Ceyş’ül Muhammedi terör örgütüne ait olduğu düşünülen hedefler 12 savaş uçağının katıldığı bir hava harekâtı ile 1971 yılından sonra ilk kez Kontrol Hattını geçerek Pakistan sınırı içindeki hedefleri vurdu.[7] Harekattan bir gün sonra Pakistan hava kuvvetleriyle sınır noktasında yaşanan it dalaşında Hindistan hava kuvvetlerine ait bir Mig21 jeti düştü. Düşen jetin pilotu Abhinandan Varthaman paraşütle inmeyi başardı fakat Pakistan askerleri tarafından göz altına alındı. Gerginliğin tavan yaptığı bu dönemde herkes yeni bir savaşın başlamasını beklerken Pakistan Başbakanı Imran Khan yakalanan pilotun bir iyi niyet ve barış isteğinin göstergesi olarak Hindistan’a teslim edileceğini bildirdi. Bu adım Hindistan tarafından iyi niyetli bir hareket olarak karşılansa da teröre karşı tam anlamıyla tavır alınmadığı ve gerekli adımların atılmadığı sürece tutumlarının çok değişmeyeceğini ifade etti. Pakistan Dışişleri bakanı, gözaltında tutulduğu süre boyunca pilota uluslararası yasalar çerçevesinde insan onuruna yakışır şekilde bakıldığını belirtti. Hindistan Dışişleri Bakanı Vijay Kumar Singh, Pakistan’ın kendilerine bir iyilik yapmadığını, atılan adımın Cenevre Sözleşmesi gereği olduğunu ve barışın sağlanması için Pakistan’ın daha çok çabalaması gerektiğini söyledi.[8] Esir Pilotun serbest bırakıldığı 1 Mart Cuma akşamı dahi sınırın iki yakasında çatışmaların yaşandığı ve bölgede yedi kişinin daha hayatını kaybettiği öğrenildi.[9]
Yaşanan bütün bu çatışmaların yeniden karşı karşıya getirdiği iki ülke insanının sosyal medya üzerindeki “Savaşı” da devam ediyor. Bir kısmı birbirilerini terörist ya da işgalci olarak suçlarken bir kısmı da barış çağrıları yapıyor. 2018 yazında Keşmir’in Sirinagar bölgesine yaptığım gezide temel geçim kaynakları hizmet sektörü, Turizm ve meşhur Keşmir dokumaları olan halk ile Keşmir sorununu konuşma imkanı buldum. Edindiğim izlenimlere göre bölge halkının üç farklı görüşe sahip olduğu söylenebilir. Birinci grup, Hindistan ile daha müreffeh olacaklarına inanıyor ve Hindistan’la birlikte kalmayı istiyor. İkinci grup, dini ortaklık ve fiziki yakınlığı sebep göstererek Pakistan ile birlikteliği destekliyor. Üçüncü ve son grup ise bölgenin bağımsız olması gerektiğini ve kendi kendilerine yetebilecekleri kanaatindeler. Hepsinin ortak yakınma noktası ise her iki tarafın askeri unsurlarının yöre halkını rahatsız ettiği ve ekonomilerine zarar verdiği yönünde.
Doğal güzellikleriyle insanı büyüleyen ve ilk bakışta huzuru anımsatan bu bölge, yıllardır içinde olduğu buhran sebebiyle zor zamanlar geçiriyor. İki nükleer gücün bilek güreşi alanına dönüşmüş olan Keşmirin beklediği barış ortamına ne zaman kavuşacağı şimdilik belirsiz. Türkiye tarihi bağları ve iyi ilişkilerini Pakistan’la korumakla beraber terör saldırıları karşısında kınamada bulunarak her ülkeyle olduğu gibi Hindistan’la da teröre karşı birlikte durduğunu göstermiştir. Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmemizi önemli gördüğüm Hindistan ile daha sıkı iletişim içinde olunması gerektiği kanaatindeyim.
Yaşanan son gelişmelerin Hindistan ve Pakistan’ın ortak geleceğinde ne gibi yenilikler getireceğini önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.
Yücel Bulut
Noida International University / Ph.D Candidate*
[1] Keşmir sorunun tarihi gelişimine kısaca bakmaktığımızda bölgenin 1947 de Ingiliz yönetiminin ardından Pakistan veya Hindistana bağlanmak yerine bağımsız kalmayı tercih ettiğini görüyoruz. Fakat aynı yıl içersinde Pakistanlı kabilelerin Keşmir bölgesine saldırıları sonucu dönemin Keşmir Kralı Hari Singh Hindistan yönetimine bir mektup yazarak otonom statüde kendilerine bağlanmak istediklerini iletmiştir. Netice itibariyle Hindistan yönetimi Keşmir yönetimini koruma hakkı elde etmiştir. Yaşanan iki yıllık çatışma sürecinden sonra 1949 yılında ateşkes ilan edilip her iki ülke orduları sonradan Kontol Hattı olarak adlandırılacak olan bölgenin gerisine çekilmişlerdir. İkinci savaş Hindistanın kurucularından olan ve 1964 yılındaki ölümüne kadar ülkenin başında bulunan Jawaharlal Nehru’nun ölümünden hemen sonra sonra başlamıştı. Pakistan Jammu ve keşmir bölgesine girmeye çalışmış bu durum II. Dünya Savaşının ardından yaşanan en kanlı çatışmaların meydana geldiği 17 günlük bir savaşa sebebiyet vermiştir. Birleşmiş Milletler, Amerika ve Sovyetler Birliğinin arabuluculuğu sonucu Taşkent Deklarasyonu ile taraflar savaş öncesi konumlarına geri çekilmişlerdir. 1971 yılında ilk defa Keşmir Sorunu dışında bir sebeple karşı karşıya gelen iki ülkenin bu savaşı 1972 yılında Bangladeş’in Hindistandan aldığı destekle bağımsızlığını ilan etmesi ile son bulmuş ve bu savaşta da Hindistan büyük üstünlük sağlamıştı.Seksenli yılların sonuna doğru gelindiğinde otoriteye başkaldıran radikal oluşumlar baş göstermeye başlamıştır.. Jammu ve Keşmir bölgesinde çeşitli gösteriler düzenlenmeye, terör saldırıları meydana gelmeye başlamıştı. Bu dönemden itibaren çeşitli aralıklarla artan-azalan gösteriler ve saldırıların günümüze kadar 50 bin dolaylarında insanın ölümüne sebebiyet verdiği düşünülüyor .Bknz. Ankit, Rakesh, The Origins of the Kashmir Dispute and Pakistan,
[2] https://edition.cnn.com/2013/11/08/world/kashmir-fast-facts/index.html Tarih: 02/03/2019 saat: 21:19
[3]https://www.hindustantimes.com/india-news/give-proof-on-pulwama-attack-we-will-act-imran-khan-to-pm-modi/story-C3Qp6hvpfnEfsPkbVhQIvK.html Tarih: 03/03/2019, Saat 13:51
[5]https://www.indiatoday.in/elections/lok-sabha-2019/story/pm-narendra-modi-busy-in-pr-we-stood-by-him-after-pulwama-rahul-gandhi-1468160-2019-03-01 Tarih: 03/03/2019 saat : 14:32
[6] https://www.sabah.com.tr/gundem/2019/02/27/bakan-cavusoglundan-pakistan-hindistan-krizi-aciklamasi tarih : 03/03/2019 Saat: 14:50
[7]https://www.businesstoday.in/current/economy-politics/day-after-pulwama-attack-iaf-ready-plan-attack-pok-here-timeline/story/322397.html Tarih 03/03/2019 Saat : 14 49
[8] https://edition.cnn.com/2019/03/01/india/india-pakistan-pilot-release-intl/index.html Tarih 03/03/2019 saat: 15:10
[9]https://www.aljazeera.com/news/2019/03/kashmir-shelling-pakistan-releases-captured-indian-pilot-190302065456135.html Tarih 03/03/2019 saat: 15:20