İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Sık sık havale/EFT yoluyla para gönderiyoruz. Gönderdiğimiz paranın açıklamasız gönderilmesinde karşıdaki kişiye duyulan güven veya açıklamanın gereksiz görülmesi gibi nedenler yatmaktadır. Yargıtay'ın bir kararında havale ile gönderilen paranın taraflar arasında ticari ilişki olmaması durumunda geri alınabileceği yer almaktadır. Ancak bu karar, hukuk sistemimizde makul olarak görülmemektedir.
Türk Borçlar Kanunu'nun 102. maddesinde kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda, ödeme muaccel borç için yapılmış sayılır şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Bu hükmü baz aldığımızda açıklamasız olarak havale/EFT yoluyla gönderilen paranın muaccel bir borç olarak gönderildiğini kabul etmemiz gerekir. Yargıtay'ın içtihatlarında da bu madde göz önünde tutularak gönderilen paranın borç ödemesi olduğu yönünde karar verilmiştir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/4353 Esas,2015/12061 Karar ve 03/12/2019 Tarihli Kararı).
Banka Dekontunun Delil Niteliği Nedir?
Açıklamasız banka havalesi, delil başlangıcı olarak kabul edilmemektedir(Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2017/710 esas ve 2019/11468 karar numaralı ilamı). Delil başlangıcı nedir? Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir(Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 202/2).
Açıklamasız Gönderilen Paranın İspat Yükü
Bu şekilde gönderilen paranın ispat yükü parayı gönderen kişiye aittir. Bu nedenle karşıdaki kişi kim olursa olsun para gönderirken dikkat etmeli ve açıklamasız göndermemeye özen göstermeliyiz. Bu özenin gösterilmesi ileride doğması muhtemel hukuki sorunların önüne geçebilmektedir.
İlgili Yargıta Kararları:
Açıklamasız Gönderilen Paranın Borç Ödemesi Olduğu
İçtihat Metni
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davalı ... tarafından davacı ... aleyhine 01.10.2013 tarihli ve 7.000,00 TL bedelli banka havale dekontuna dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmış ve bu takip itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacı, banka hesabına yapılan 7.000,00 TL'lik havale işlemine ilişkin dekontta yatırılan paranın borç olarak verildiğine dair herhangi bir açıklama bulunmadığını, hesabına para yatırılmış olmasının takip alacaklısına borcu olduğu anlamına gelmeyeceğini ileri sürerek, takip dayanağı banka havale işlemi nedeni ile davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitini talep ederek eldeki davayı açmıştır.
Davalı, takip dayanağı banka havalesine konu paranın davacıya borç olarak verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme, takip dayanağı dekontta yatırılan para ile ilgili herhangi bir açıklama yapılmamış olmakla birlikte davacı yanın söz konusu paranın neye istinaden kendisine gönderildiğini açıklayamadığı, paranın, alacaklısı olduğu bir hukuki ilişki nedeniyle tarafına gönderildiğini ispat edemediği, bu durumda paranın davalı tarafından davacıya borç olarak gönderildiğinin kabulü gerektiği gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu Bk 102. Maddesinde "Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır..." düzenlemesi yer almaktadır.
Eldeki davada, davalı açıklamasız havale ile gönderdiği 7.000,00 TL'nin, davacıya borç olarak verildiğini ileri sürmüş, davacı taraf ise iddia edilen borç ilişkisini inkâr etmiştir. Bu durumda havale edilen paranın borç olarak gönderildiğini ispat yükü bunu iddia eden davalıda olup, davalı bu hususu yazılı delillerle ispat edememiştir. Uyuşmazlık konusu miktar itibarıyla davada tanık dinlenmesi mümkün olmadığı gibi, davalı taraf yemin deliline de dayanmamıştır.
Hâl böyle olunca, Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Açıklamsız Gönderilen Paranın Delil Başlangıcı Olmadığı
İçtihat Metni
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı vekili avukat ... geldi. Davacı taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda, duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında 2008-2011 yılları arasında evlenmek maksadıyla arkadaşlıkları olduğunu, bu süre içerisinde davalıya banka havalesi yoluyla toplam 50.000 TL davalıya borç para gönderdiğini, 12.000 TL sinin ödendiğini ancak bakiye 38.000 TL borcun ödenmediğini ileri sürerek başlattığı takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, havaleleri davacının borcuna mahsuben gönderildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, havaleler yazılı delil başlangıcı kabul edilerek, tanık beyanları ve GSM hattı üzerinden gönderilen yazılı mesaj kayıtları (SMS) ile borç sözleşmesinin kanıtlandığı, davalının davacıya 7.6.2011 tarihinde gönderdiği SMS kaydında da davacıya 36.000 TL borcu kabul ettiği, 12.000 TL ödemenin de borçtan düşüldüğünde bakiye 24.000 TL borcun kaldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının takibe vaki itirazın kısmen iptali ile 24.000 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş; hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacı tarafından davalı hesabına gönderilen paraların borç gönderildiği iddiasına dayalı itirazın iptali davasıdır. Davacı takibe vaki itirazın iptalini istemiş, davalı, borcu inkar etmiş ve havalenin borca mahsuben gönderildiğini savunmuş; mahkemece ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının davasına dayanak yaptığı banka makbuzları, davalı hesabına yapılan havaleyi göstermektedir. Havale üzerinde bu paranın borç olarak verildiğine dair bir açıklama yoktur. Somut olayda davacının dayandığı belge yalnız başına borç verildiğini ispata yeterli değildir. Zira, kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Zira havalenin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp bu uyuşmazlıkta miktar itibari ile tanık dinlenilemez. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının davacıya gönderdiği 7.6.2011 tarihli SMS kaydını 6100 sayılı HMK’nın 199. Maddesi gereğinde “belge” olduğu ve bu kayıt ile davalının 36.000 TL lik borcu kabul ettiğini değerlendirilmiş ise de, dava 11.4.2012 tarihinde açılmış olup dava tarihi itibariyle 6100 sayılı HMK yürürlükte olmadığı gibi, sözü edilen SMS kaydı hakkında davalının açık bir kabulü de bulunmamaktadır. Davalının açık muvafakati bulunmadığından olayda miktar itibariyle tanık da dinlenemez. Bu durumda, davacı iddiasını yasal deliller ile kanıtlayamamıştır. Öyle ise davacı, hesaptan gönderdiği borç paraya ilişkin davasını yasal deliller ile ispatlayamamış ise de, dava dilekçesinin 7.sırasında açıkça “yemin” deliline de dayandığı anlaşıldığından davacıya yemin hakkı hatırlatılarak neticesine göre dava ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 409,95 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Eren GÜLEKEN
Yorum Yaz