İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
İbranice Gramer Kitabına Konu edilen Kanuni Sultan Süleyman’ın Kudüs Rüyası
Aslanlı kapı ve Türk Sultanı’nın Rüyası
Genel manada bakıldığında Kudüs, yüzyıllarca Haçlı ve Hilal arasında el değiştirmiş ve 1516 yılında Yavuz Sultan Selim ise topraklarımıza katmıştır. O tarihten itibaren özel ilgi gösterilen Kudüs’ü 1917 yılında kaybettik. Geçen sene tam da Kudüs’ü fethimizin 500. yılı olmuştu. İçinde bulunduğumuz sene de Kudüs’ün elimizden çıkışının 100. Yılıdır. Kudüs tarihine bakıldığında bu çok da uzun bir süre sayılmaz. Sürekli el değiştiren topraklardır bu topraklar.
Osmanlı Tarihi bağlamında Kudüs incelendiğinde karşımıza altın harflerle ve büyük harflerle Kanuni Sultan Süleyman çıkacaktır. Kanuni tahta çıktığında Kudüs’e özel ilgi göstermiş ve Kudüs’te bayındırlık faaliyetlerine katılmıştır. Kanuni’nin yaptığı işleri şu şekilde sıralamışlardır.
Kanuni, Kudüs’e onlarca eser yaptırmış ve eserlerin anıtını da kitabeler diktirmiştir. Kudüs’te Kanuni ile alakalı toplam 35 kitabe vardır. Kanuni’den sonra gelen padişahların ise 26 kitabesi vardır. Bunun birçok sebepleri vardır şüphesiz. Ama Kudüs denildiğinde akla Kanuni gelmektedir.[2]
Evliya Çelebi Sultan Süleyman’ın Kudüs ile alakasını şöyle dile getirmiştir. Mehmet Tütüncü hocanın eserinden ben de alıntılamak istiyorum.
“…Sene (926/1520) tarihinde Sultan Süleyman ibtida-i cülusunda kal’a-i Belgrad-ı ba’dehu cezire-i Rodos’u Malta elinden feth edüp mal-ı Karun’a malik olup müstakil padişah oldukda bir leyle-i mübarekde menamında Hazret-i Risalet-penah’ı görüp,
“Ya Süleyman, kırk sekiz sene mu’ammer olursun ve çok gazalar edersin, inkirazu’d-devran zürriyetin münkatı’ olmaz ve sana şefaatim erzanidir. Lakin şu gaza malından Mekke ve Medine’ye bezl edüp Kudüs-i Şerife bir kal’a inşa et kim evladların asrında küffar istila eylemeye. Ve hareminde bir havuz ve Sahratullah’ı tezyin eyleyüp fukara-yı Kudüs’ü sure ve atıyyeler ihsan edip Kudüs-i Şerifi mamur eyle deyü emr-i Resullullah olup derhal Süleyman Han habdan bi-dar olup gaza malından bin kise Mekke’ye ve bin kise Medine’ye ve bin kise Kudüs-i Şerife imaretine memur oldukda eyalet-i Mısır’da ve Şam’da ve Halep’de ne kadara üstad mühendis ve mermer-bür nakkaş-ı Mani ve Bihzad üstadan var ise cem’ edüp Kudüs-ü Şerif’i ve sahra-ı şerifin cennet kapusu üzere ayet: Hazihi Cennetu Adnin fidhulune halidiyn (Kur’an Zümer 73: artık ebedi kalmak üzere giriniz.) ayeti tahrir olunmuştur. Hakka ki cennet misal bir kasr-ı illiyyindir.”[3]
Görüldüğü üzere Kudüs ele geçirilince Mekke ve Medine’ye gönderilen sadaka (bin kese) Kudüs’e de gönderilmeye başlamış ve bu da Kudüs’ün ne derece Osmanlı’da ehemmiyet-i haiz olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Şimdi ise Hayfa’da dördüncü ve beşinci kurda gramer kitabında okuduğumuz bir metin olan şu aşağıdaki metni dikkatle okuyalım
İbranice kitabında geçen metin
“Aslanlı Kapı ve Türk Sultan’ının Rüyası
Kudüs’ün kapılarından bir tanesi aslanlı kapı diye bilinir, bu kapı yüzünü doğuya dönmekte zeytin dağının karşısında bulunmakta ve iki tarafında iki çift aslan bulunmaktadır.
Bu aslanların esprisi nedir.?
Türk Sultanı, Süleyman, Kudüs’ün halkına ağır vergiler yükledi ama Kudüs halkı bu vergileri ödeyemediler ve sultanda onları cezalandırmayı ve onlardan intikam almayı istedi.
Sultan bir gece rüyasında iki aslanın kendisine saldırdığını gördü. Sultan çok korktu ve bağırarak kalktı.
Sabah aydınlanınca rüya yorumcularını çağırarak onlara rüyasını anlattı ve onlardan rüyasında gördüğü bu aslanların ne manaya geldiğini sordu.
Rüya yorumcuları arasında yaşlı ve saygın bir adam vardı. Bu kişi sultana sordu: Uyumadan önce ne düşündün? Bana söyle Allah bize rüyanın tefsirini bulmamızda yardımcı olacaktır.
Gözlerimi kapatmadan önce vergilerini ödemeyen Kudüs halkını nasıl cezalandıracağını düşündüm dedi.
Yaşlı adamda “Allah aşkına Kudüs’ün eskiden beri kutsal topraklardan olduğunu bilmelisin. Oranın sakinleri hakkında kötü şeyler düşündüğünden Allah sana aslanları seni parçalaması için gönderdi eğer Kudüs’e nazik davranmazsan başına büyük bir felaket gelecektir.
Sultan Kudüs’e geldi, gördü ki şehir harap, duvarları mahvolmuş ve sakinlerinin korunağı yoktu. O eski şehrin etrafında yeni bir duvar inşa etmeye karar verdi ve böylece Allah onu bağışlayacaktı.
O köleler ve kiralık işçiler getirdi, onlar yeni duvarı inşa ettiler. Sultan da onlara duvarın üzerine rüyasında gördüğü gibi iki tane aslan nakşetmelerini emretti ve o gelecek kuşaklara bir hatıra olarak kalacaktı ve o günden sonra bu kapı aslanlı kapı diye bilinir oldu.”
Hikaye bu şekilde sona eriyor. Hikaye diyorum çünkü tarihi gerçekliği var mı bilmiyorum. İçerisinde doğru bir şey yok mu? Elbette var onlar bile Kudüs’ten bahsederken Kanuni’nin adını zikretmeden geçememişler. Metinde geçen imar faaliyetleri kısmı doğrudur. Kanuni’nin yaptıklarının bir kısmı şuan Kudüs’ten silinmeye çalışılsa da gönüllerden ve akıllardan silemeyeceklerdir biiznillah.
Bu metni okuyunca oldukça ilgimi çekti ve ben de bir yazı ile ilgilenenlere paylaşmak istedim.
[1] Mehmet Tütüncü, “Kudüs ve Sultan 1. Süleyman”, Düşünce ve Tarih (2016): s.41.
[2] A.g.e s. 40-41
[3] A.g.e s. 41
https://www.ilimvemedeniyet.com/ibranice-ogreniyorum-1-cikti.html
KENDİ KENDİNE İBRANİCE ÖĞREN | İlim ve Medeniyet
21.02.2020 / 04:48[…] İBRANİCE GRAMER KİTABINDAN KANUNİ KISSASI: ASLANLI KAPI VE TÜRK SULTANININ RÜYASI […]