İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Gazete ülkemize, Batı’yla ilişkilerin güçlendiği ve Batı'nın rol model alındığı bir dönem olan Tanzimat dönemiyle birlikte girmiştir. Tanzimatçılar, halkı aydınlatmak ve onlara yol göstermek amacıyla yazılı basına yönelmişlerdir. Gazetelerin yayımlanmaya başlaması modern anlamda roman, hikâye, tiyatro, makale gibi türlerin edebiyatımıza girmesinin önünü açmıştır.
Tanzimat yıllarında edebiyat ve ilgili konulardaki makale, haber, eleştiriler ile edebî eserlerin gazetelerde yayınlanması süreci Ceride-i Havadis’le başlamış, Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkâr’la birlikte hız kazanmıştır. Bu üç gazete ilk resmi gazetemiz olan Takvim-i Vekayi’den sonra kurulan ve daha çok fikir ağırlıklı yazılara, edebi içerikli eserlere ağırlık veren gazetelerdir. Şimdi bu üç gazeteyi ansiklopedik bilgilerle inceleyelim.
Osmanlı Devleti sınırları içerisinde çıkan ilk yarı özel gazete olan Ceride-i Havadis gazetesi William Churchill tarafından 1840 yılında çıkarılmaya başlanmıştır. Gazetenin sahibi olan Churchill 1815 yılında İzmir’e yerleşmiş ve daha sonra İstanbul’a taşınıp ABD Sefaretinde kâtiplik yapmış bir İngiliz’dir. Churchill’e gazete çıkarma imtiyazı verilme olayı ise çok elim bir hadise sonrası gerçekleşmiş trajikomik bir olaydır. Churchill, Kadıköy Moda’da avlanırken yanlışlıkla bir Türk çocuğun ölümüne sebep olur. Bunun üzerine tevkif edilir ve hapis cezasına çarptırılır. Bir İngiliz vatandaşı olan Churchill’in tutuklanması üzerine Osmanlı ile İngilizler arasında diplomatik bir kriz çıkar. Ve bunun neticesi olarak Churchill serbest bırakılır ve üstüne birtakım ayrıcalıklar elde eder ki, bunlardan bir tanesi de gazete çıkarma imtiyazıdır. Gazete yayımlama imtiyazını elde ettikten sonra gazetesine Ceride-i Havadis ismini vermiştir. Gazetenin kuruluş aşamasında devrin padişahı Sultan Abdülmecid’in de destekleri olmuştur. Takvim-i Vekayi’nin azınlık gazetelerini yakalayamaması, sultanı bu gazeteyi teşvike yöneltmiştir. Hem bu teşvik hem de gazetede yayınlanan bazı resmi bildiri ve duyurulardan dolayı Ceride-i Havadis’in özel bir gazeteden çok, devlet destekli yarı özel bir gazete olduğunu söyleyebiliriz.
Osmanlı basınında “gazete” kelimesini ilk kez kullanan Ceride-i Havadis’tir. İlk sayının mukaddimesinde gazetenin amacının halkın bilgisini arttırmak, uluslararası bilgileri halka ulaştırarak halkta merak uyandırmak ve bu yolla meslek ve ticaret hayatının geliştirilmesine yardım etmek olduğu belirtilmiştir. Yazı ve haberlerde noktalama işareti kullanılmamış, satır araları bırakılarak cümleler birbirinden ayrılmıştır. Daha sonraları Ruzname adı altında ek de veren gazetenin adı Ruzname-i Ceride-i Havadis olarak değiştirilmiştir.
Birçok yeniliği uygulaması bakımından Ceride-i Havadis’in tarihimizdeki yeri büyüktür. İlk defa bir basın muhabirinin gönderilmesi, ilk ilave neşriyat, Galata’da oynatılan yabancı piyeslerin Türkçe tercümelerinin yapılarak yayınlanması, ilk ansiklopedik bilgilerin yayınlanması ve ölüm ilanı gibi bazı uygulamalar Ceride-i Havadis’in edebiyatımıza ve kültürümüze kattığı yeniliklerden bazılarıdır.
Tercüman-ı Ahval gazetesi 1860 yılında devlet yardımı alınmaksızın ilk kez Müslüman bir Türk tarafından çıkarılan ve Türk basının başlangıcı olarak kabul edilen gazetedir. Gazeteyi çıkaran Âgâh Efendi gazete çıkarma imtiyazı alabilmek için Meclis-i Maarif’e verdiği dilekçede yerli ve yabancı tebaanın Arapça, Türkçe ve diğer dillerde gazete çıkardığını yazmış, kendisinin de gelir ve giderleri şahsına ait olmak kaydıyla bir gazete kurmak istediğini bildirmiştir. Bu isteği meclisçe onay görüp gazete çıkarılmaya başlanmıştır.
Gazetenin ilk sayılarında başmuharrirlik yapan Şinasi’nin beyanatları gazetenin kimliğini ve duruşunu belirlemiştir. Gazetenin ilk sayısında Şinasi tarafından kaleme alınan ve ilk makalemiz olma özelliğine sahip mukaddime “Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi” adıyla meşhur olmuştur. Şinasi, gazetenin amacını ve politikasını açıklayan bu yazıda bir düşünce ve tartışma gazetesi çıkarmayı amaçladıklarını söyleyerek uygar ülkelerin gazetelerinden örnekler vermiş, halkı bilgilendirmek adına iç ve dış haberlerin yanı sıra herkesin anlayabileceği bir dilde eğitici ve faydalı yazılara yer verileceğini belirtmiştir. Tercüman-ı Ahval’de kişilerin düşünce ve kanaatlerini açığa vurma özgürlükleri, fikri tartışmalar, devletin hantal yapısı, maarifteki aksaklıklar ve bozukluk, ülke ekonomisi gibi konular ele alınmıştır. Daha önce neşredilen gazetelerden farklı olarak ilk defa haberlerde halkın anlayabileceği ağdasız bir dil kullanılması ile halkın diliyle, düşüncelerini halka aktarmayı ilke edinmiştir.
Şinasi’nin görücü usulü evlenmeyi eleştiren “Şair Evlenmesi” adlı piyesi, halkın ilgisini çeken edebi türlerden biri olmuş ve gazetenin tirajını arttırmıştır. Ziya Paşa’ya atfedilen “Maarife Dair Bend-i Mahsustur” başlıklı yazı üzerine gazete kapatılmış ve böylelikle Türk basın tarihinde ilk kez bir yayın organına müdahale edilmiştir. Daha sonraları tekrar çıkan gazete zaman içerisinde yayın hayatına başka gazetelerin girmesiyle önemli ölçüde tiraj kaybetmiş ve altı yıl gibi bir süre çıktıktan sonra yayın hayatına veda etmiştir.
1862 yılında Şinasi tarafından Meclis-i Maarif’e yapılan imtiyaz başvurusunun olumlu sonuçlanması ile Tasvir-i Efkâr gazetesi çıkarılmaya başlandı. Tasvir-i Efkâr gazetesinin kısa mukaddimesinde, devletlerin bekasının yönettikleri toplumların devamına; güçlü olmalarını ise ülke ahalisinin iyiliği ve faydası yolunda gereken tedbirlerin alınmasına bağlı olduğu; yöneticilerin, toplum halinde yaşayan insanların ne istediğini ancak fikirlerinin tercümanı olan gazetelerden öğrenebileceği, bu sebeple her medeni ülke için lüzumlu olan gazetelerin çıkarılması hususunda yeni neşriyatın çıkarıldığı ifade edilmektedir.
Tasvir-i Efkâr birçok bakımdan kendisinden önceki gazetelerden daha kalitelidir. Gerek yazı stili, gerek matbuat, gerekse de içerik bakımından diğer gazetelere nazaran daha elit bir çizgi görüntüsü vermektedir. Muhtevanın zenginleştirilmesi için ülke içi ve ülke dışı birçok çeviri esere yer vermişlerdir. Haber ve eserlerin yanında fikir gazeteciliği de yapan Tasvir-i Efkâr zamanla Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin sözcüsü durumuna geldiği görülmektedir. Gazetede kullanılan dil sadedir. Şinasi başvuru yaptığı dilekçede şöyle beyanatta bulunmuştur “mümkün olduğu miktar Türkçe gazete çıkarmak emelinde olduğu…” ifadesine yer vermiştir.
Tasvir-i Efkâr’ın en karakteristik özelliği yaptığı çeviriler ve başka gazetelerle yaptığı tartışmaların yer aldığı eleştiri yazılarıdır. “Mebhusetün anha” tartışması Ruzname-i Ceride-i Havadis gazetesiyle yaşamış olduğu en büyük tartışmalardan biridir. Şinasi’nin bu tartışmada dil konusundaki vukufiyeti, Namık Kemal gibi kendisinden sonra gelen genç muharrirleri etkilemiştir. 1867’de basını kontrol altına almak amacıyla yürürlüğe giren “Kararname-i Âli” ile birlikte Namık Kemal Avrupa’ya kaçmış, gazete de Recaizade Mahmut Ekrem’in yönetiminde ancak bir yıl dayanabilmiş ve daha sonra kapatılmıştır.
İlk resmî gazetemiz olan Takvim-i Vekayi devletin kontrolünde çıktığı için genellikle resmî konularda yayın yapan ve edebiyata neredeyse hiç yer vermeyen bir seyir içerisindeydi. Edebiyatın Türk basınında, bir gazetede az da olsa yer edinmeye başlaması Tanzimat’ın ilanını takip eden yıllarda gerçekleşmiştir. 1840’ta İngiliz asıllı William Churchill’in imtiyaz sahibi olduğu yarı resmî sayılabilecek olan Ceride-i Havadis gazetesi, ilim ve ahlak konularından başka edebiyat üzerine makaleler yayınlamış ve edebiyatın gazetelerde yer edinme sürecinin ilk adımlarını atmıştır. Diğer taraftan Ceride-i Havadis zaman içinde yazar ve şairlerin toplandığı bir okul haline gelmiştir. Ceride-i Havadis’ten 20 yıl sonra çıkmaya başlayan Tercüman-ı Ahval’in ilk sayılarından itibaren edebiyatın günlük olarak halkın karsısına daha sıkça çıkmaya başladığı görülür. Şinasi’nin ikinci sayıda başlayıp beşinci sayıda tamamladığı Şair Evlenmesi de Tercüman-ı Ahval’de yayınlanmış edebî metinlerin başında gelir. Daha sonraları Şinasi’nin riyasetinde çıkan Tasvir-i Efkâr gazetesi, edebiyatın gazetelerde yerleşmesini sağlamış, edebî metinlerin yerini sağlamlaştırmıştır. Yapılan tercümeler ve eleştiri yazıları ile edebiyatın gelişimine katkı bulunulmuş ve yazıların geniş kitlelere ulaşarak toplumda yankı uyandırması hedeflenmiştir.
M. Fatih Özmen
Yorum Yaz