İNSAN | İlim ve Medeniyet

“Ben” olabilmek ya da zoru başarabilmek, ikisi de aynı şey değil mi? Bu sadece yaşadığım toplum ve gördüğüm insanlar üzerinden bir değerlendirme galiba. Nasıl olacak pek fazla fikrim yok. Bu yazıyı kaç kişi, kaç farklı düşüncede yazıyor belli değil. Herkesin belki de binlerce kez içten içe sorduğu bir soruyla karşı karşıyayım: İnsanlar neden kendisi olmaktan bu kadar uzak?

Sırf bir şeyleri başardığını hissetmek adına başkalarının kılığına bürünmek yorucu olsa gerek. Gerçi bazıları için alışkanlık boyutunu da aşar ve olmak istediği kişiler yüzünden, kendisi olmayı aklına bile getirmez. Belki de bir süre sonra kendisi olduğunu zannettiği başka fikir ve yaşayışla hayatını sona erdirecektir. Hani bazı insanlar vardır. Hani belli mekanları vardır. Kendilerini var hissettiği. Bu bazı insanlar 10 yıl sonra da yine aynı yerde aynı masada başkalarının düşünceleriyle zihinlerinin karmaşıklığı artmış bir şekilde duracaktır. Çünkü onlar herkesle herkes olmayı seçmiş insanlardır. Varlıklarınız ancak onları duygu ve düşüncelerini tatmin edebildiği ölçüde değerlidir. Değerli bir madeni olanlar için sarraftır bunlar.

İnsanların yücelikleri vardır mesela. Gök 7 kattır. Ama unutmayalım ki yer de 7 kattır. Ne yazık ki birçokları kendisini yerin 7. katında görmek yerine, başkalarını layık görüyorlar. Oysa ki bu tutum, hele ki haksız yereyse, yerin 7. katındaki insana özgüdür. Oysaki gökyüzü bütün insanlığa yeter. “Göğe bakmayı” bir bilseler, sığmayı da bilecekler. Ama karanlık zihinlerinin tek aydınlığı ateş olan bir insanın, gökyüzünün maviliğinde bir şey bulması beklenemez. O kendi zihninde yalanlarla kurduğu insan basamaklarıyla göğün 7. katına çıkacağını düşünmektedir. Ama varmak istediği makamın sahibi olan Allah, tüm günahlarına rağmen af kapılarını sonsuza kadar açık bekletendir. O ise varabilmek için başka insanların zihin ve gönül dünyalarını karalamak ve lekelemek gayretindedir.

İnsanlar kendilerini tanımadıkları sürece başkaları gibi yaşamaya devam edecektir. Modern hayatın belki de en büyük getirdiği etki bu; Hırs. “Hep daha iyisi olsun, hep benim olsun.” diyerek hayatlarımızı yaşamaya çalışıyoruz. Biraz eskiye götürmeye kalkışsak Habil ile Kabil’e kadar gideriz. Bir türlü bitmiyor ve kıyamete kadar da Kabiller bitmeyecek. Bunlara karşı çok söz gereksiz:

“Allah var. Gam yok.” diyerek sabredersek, Habillerden oluruz inşallah.

Avatar photo

Mustafa ÇAĞLAR

Kabil yüreğini Habilleştirme gayretinde biri. İletişim: [email protected]


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul