“Hamid Azermend tarafından 18 Mart 2020’de Donya-ye Eghtesad gazetesinde kaleme alınan bu makaleyi gerek 1398 yılı İran ekonomisi sorunlarını kapsamlı ve öz şekilde ele alması ve gerek anlaşılır bir dille anlatması nedeniyle Türkçeye çevirme gereksinimi duydum. Umut ediyorum ki çevirdiğim bu makale Türkiye’deki İran ve İranoloji çalışmalarına küçük de olsa katkı sağlar. “
1398 yılı İran ekonomisi için en zorlu ve sıkı yıllardan biri oldu ve İran ekonomisi iç ve dış baskı ve darlıklardan oluşan geniş bir tayf sergisinin içinde yer aldı. Temel iktisadi göstergeler, İran ekonomisinin 1398 yılında uzun dönem gidişatı ile karşılaştırmasında gayri safi yurtiçi hasılasında ve kişi başına gelirde düşüş, yatırımlarda azalma, enflasyon oranında artış ve likidite büyüme oranın yükselmesi ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir.
Doğal olarak ayrıntılı istatistiklerin yayınlanmasıyla 1398 yılının iktisadi göstergelerinin çoğu inceleme ve analiz konusu olabilir. Bununla birlikte İran İstatistik Kurumu’nun temel istatistikleri, 1398 yılının son dokuz ayına göre ekonomik büyümenin negatif olarak %7,6 ve petrol dışı büyümenin sıfıra yakın negatif olduğunu göstermektedir. Talep tarafından bakıldığında genel ekonomik görüntü de İran İstatistik Kurumu’na göre 1398 yılının son 9 ayında özel harcamalar (sabit fiyatlara göre) %6, devlet harcamaları ise %2,4, sabit sermaye ise %2,6 olarak küçülmüştür.
1398 yılının son 9 ayında (ve büyük olasılıkla bütün yıl içerisinde) yayınlanan resmi istatistiklere göre, likidite büyümesi ve enflasyon oranı uzun dönem ortalamasından fazla olmuştur. Özellikle devletin mali performansı mezkur zaman içinde belli değil. Bu sebeple fiilen devletin mali performansını analiz etmek mümkün olmamaktadır. Bununla birlikte, finansal istatistikler kamu kesiminin Merkez Bankası’ndan aldığı borç 1398 yılı Azer ayı sonu itibariyle geçen yılın aynı ayıyla karşılaştırıldığında %33 artmıştır.
1398’in Zorluklarının Üç Temel Nedeni
1398 yılının en temel ekonomik zorluklarını milli gelirde azalış, enflasyon oranında yükselme ve refah seviyesinde azalma olarak özetlenebilir ve bu zorlukların nedenleri “yapısal etkenler, “ambargolarının şiddetlenmesi” ve “siyasilerin hataları” olarak ayrılabilir.
Birincisi, yani yapısal etkenleri, denk olmayan bütçe ve mali dengesizlikleri, yatırım oranlarında azalış, verimsiz bürokrasi ve ekonomik içe kapanma olarak ele alınabilir. Bu etken gitgide ekonomik büyümenin kapasitesinin zayıflaması, kronik enflasyon ve refah seviyesinin azalması sebebiyle gitgide belirginleşen uzun vadeli politika ve uygulamaların sonucudur. Bu yüzden 1398 yılında kompleks ekonominin bazı zorlukları geçmişte kalan verimsiz ekonomi politikaları ve yapılarının birikimi ve sürdürülmesinin ürünüdür.
1397 yılının ortalarından bugüne kadar ülke ekonomisinin üzerinde sorun ve ikinci etken olan ambargoların şiddetlenmesi, çeşitli yol ve kanallardan ekonomi performansını etki altına almıştır. Ambargoların ilk ve en önemli hedefi, petrol ihracatını azaltma ve İran’ın petrol gelirlerine ulaşmasını engellemektir. 1397’nin ikinci yarısından bugüne kadar petrol ihracatında azalış, devletin petrol satışından elde ettiği gelirlerin azalmasına ve şiddetli bütçe açığının oluşmasına neden olmuştur. Devlet gelirlerinin keskin düşüşü aniden meydana geldiği için mali ve bütçe politikaları ve yapısal düzenleme için her türlü girişim devletin elinden alındı. Sonuç olarak devlet bütçe açığını kapatmak için uygulamada mali dengesizliğine ve dengesizliğin merkez bankası kaynaklarına aktarılmasına yol açan politikalar oluşturdu. Ulusal Kalkın Fonu’ndan ödünç para alma ve örtülü ödeneklerin artışı gibi adımlar olan bu politikalar bütçe açığının parasal değişkenlere direkt olarak aktarılmasına neden olmuştur. Bu yüzden bazı parasal değişkenlerin artışı, sonuç olarak ambargoların dolaylı etkileri olmaktadır. Ambargoların diğer etkisi ise, petrol dışı ihracatın düşmesidir. Bu durum talebin azalmasına ve ülke içi üretim krizinin şiddetlenmesine ve diğer taraftan makine ve teçhizat gibi ürünlerin ithal edilmesi için döviz rezervinin azalmasına neden olmuştur. Makine ve teçhizat gibi ürünlerin ithalatının azalması da yatırımların azalmasına aracılık ederek ekonomik büyümenin zayıflamasına sebep oldu. Ayrıca ambargolar güvensizliğin ve yatırım riskinin artmasında etkili olmuştur. Ambargolardan kaynaklanan finansal ve ticari kısıtlamalar ve gelecekteki yaptırımların belirsizliği nedeniyle, şirketler hem yatırım iştahının azalması üzerinde etkili ve hem de piyasa davranışları, ihtiyati döviz ve değerli maden taleplerinin üzerinde etki bırakan güvensizlik çeşitleriyle karşı karşıyladırlar.
Diğer iki etkenin sonrasında üçüncüsü olan politikacıların hataları, ülke ekonomisini daha fazla sorunla karşı karşıya bıraktı. Ambargoların şiddetlenmesiyle, ülke ekonomisi aynı zamanda döviz darlığı ve bütçe açığı ile karşı karşıya kalacağı daha önceden tahmin edilebilirdi. Bu durumda bir taraftan döviz talebini kontrol altına alan gerçekçi ve sabit döviz kuru uygulaması diğer taraftan da devletin bütçesini yöneterek devletin mali fiillerinin ıslah edilmesi gerekmekteydi. Ama uygulamada bunun aksi oldu; devlet döviz ve yerli kaynakları yönetmesi yerine önceliğini toplumun hoşnutsuzluğunu engellemeye öncelik verdi. Bu doğrultuda devlet başlangıçta tüm tüketim mallarının ithalatı için döviz temin etti ve birkaç ay sonra temel ihtiyaç maddelerini denge fiyatından daha düşük şekilde sağladı. 4200 Tümen sabit kur uygulaması ve bu kurun uygulamasındaki ısrar, sorunların derinleşmesine, rantın artmasına, ithalat fazlasının oluşmasına, sermaye çıkışına, döviz kuru fiyatındaki ihtilaflara ve krizin derinleşmesine neden oldu. Geçen son iki yılda anlaşılabilir ki devlet bütçe açığı ile karşı karşıya kaldı. Ama devletin mali davranışında, kaynak ve harcamalar bağlamında önemli bir değişiklik olmamıştır. Buna ilave olarak iç piyasaların yönetimi için bazı ihracat piyasalarının kaybolmasına, ihracatın azalmasına ve sonuçta üretim krizinin daha da derinleşmesine neden olan ihracat yasakları uyguladı. Bu koşullar altında devletin piyasalara yayılan müdahalesi ve çeşitli ürünleri fiyatlandırması, dağıtım ve üretimin yoğun şekilde takip etmesi ve üreticilerin stoklama veya aşırı yüksek fiyat bahanesiyle cezalandırması gibi önlemler, piyasalarda kapsamlı olarak bozulmaya, şirketler ve üretim birimlerinin baskılanmasına neden olmuştur. Ambargo koşullarında, devlet şirketler üzerindeki baskının azaltma ve düzenlemelerin hafifletmek yerine buna karşılık olarak şirketler üzerindeki baskının yoğunlaştırılmasını, piyasa mekanizmasının bozulmasını ve güvensizliği şiddetlendirmiştir. Geçen birkaç dönem süresince, devletin politikalarında ve düzenlemelerinde art arda gelen ve hızlı değişimler çeşitli alanlarda güvensizlikleri artırdı. Devletin hızlı kararlarından kamuoyunun bilgisinin olmaması ve öngörülemez politikalar şirketleri ekonomik koşullara uyum sağlama fırsatından mahrum etti. Bu meseleyi, ambargoların şoku ve ambargolardan kaynaklanan mali ve ekonomik darlık haricinde politika yapıcıların hataları, ambargo koşullarında doğru olmayan tepkiler, ayrıca ekonomik problemler, şirketleri daha fazla darlık ve piyasaları istikrarsızlık ve bozulma ile karşı karşıya getirilmesi şeklinde özetlenebilir.
1399 Yılının Görünümü
Yeni yılda devlet, bütçe açığını, parasal değişkenlerin büyümesini, yaptırımların devam etmesi ve korona virüsten kaynaklanan durgunluğu yönetmeye ve bunlarla başa çıkmaya hazır olması gerekmektedir. 1399 yılında, ekonomik performans ve ekonomik buhranlardan kurtulma dış etkenlerin rolü haricinde, daha çok devletin adımlarıyla alakalı olacaktır.
Devlet yeni yılda bütçe açığı ile karşı karşıya ve bütçe açığını kapatma yolları bu noktada çok kritik olmaktadır. Eğer devlet bütçe açığını Ulusal Kalkınma Fonu’ndan, örtülü ödeneklerden, Merkez Bankası’ndan ve bankaların yükümlülüklerini artırarak sağlamak isterse, hafif bir duraksama ile parasal değişkenler ve ona bağlı olarak da genel fiyat seviyesinin sıçramasıyla karşı karşıya kalacaktır. Bu mesele, krizinin aşılmasını çok zorlayacaktır.
Diğer önemli bir mesele ise, devletin piyasa ve şirketlere karşı nasıl yüzleşeceğidir. Eğer yeni yılda, devlet piyasayı düzenleme ve fiyat kontrolünü bahane ederek sıkı denetim ve fiyat belirleme, şirketleri kısıtlamak isterse ülkenin üretimin kapasitesinde ve şirketlerin ciddi sorunlar ile karşı karşıya gelmesiyle sonuçlanacak ve telafi edilemez zararlar görülecektir. Mali darboğaz ve ambargo şartları altında uyum sağlamak için piyasalar ve şirketler esnekliklerden daha fazla yararlanması gerekmektedir. Devletin piyasayı düzenleme bahanesi ile şirketlerin üzerindeki kısıtlamaların ve baskıların artması ülkenin üretim kabiliyetini zayıflatan, durgunluğu derinleşmesi, işsizliğin artması ve sonuç olarak hane halklarının refahlarının azalmasına neden olan büyük bir hatadır.
1399 yılında, bütçe yapısında bazı ciddi reformların yapılması, Merkez Bankası kaynaklarına baskıdan kaçınılması, çift döviz kurunun kaldırılması, iş yapmayı kolaylaştıracak düzenlemeler, şirketler üzerindeki baskının azaltılması, piyasa esnekliklerinin artması ve fiyatlar üzerindeki baskıdan kaçınmak şartı ile ülke ekonomisinin kriz koşullarını aşması ve nispeten istikrarlı bir ekonominin sağlanması ümit edilebilir.
Hamid AZERMEND
(İran İslam Cumhuriyeti Merkez Bankası Uzmanı)
18 Mart 2020
https://donya-e-eqtesad.com/بخش-سرمقاله-28/3637016-عملکرد-چشم-انداز
Çeviri ve Düzenleme: Birkan Kemal ERTAN