İlim ve Medeniyet

İRAN’DA DİL EĞİTİMİ ALMAK: İMAM HUMEYNİ ÜNİVERSİTESİ

İran’da dil eğitimi almak: İmam Humeyni Üniversitesi

İran, Kazvin ve İmam Humeyni Üniversitesi

2014’te Farsça öğrenmeye başladım. Hocamız bize Farsça gramerini anlatıyordu ilk sene. Hocamız Farsça anlatırken ben de tüm boş vakitlerimde Farsça çalışıyordum. Birkaç yıl çok yoğun çalıştım. Afganistanlı bir arkadaşım vardı. Anlamadığım her yerde onun yanına giderdim. Allah razı olsun her seferinde büyük bir özveri ile ilgilendi. Kendisine selamlarımı (İzzetullah Dayı) iletiyorum. Yoğun bir çaba, arkadaşımın ve Hocamın desteği artı Allah’ın yardımı ile Farsçayı öğrenebildim. Ondan sonra İran’a eğitim amaçlı gittim. 2015’in yaz aylarıydı. İran oldukça sıcaktı ve sık sık dondurma yerdik.

İran’a tanıdığım bir Türkiyeli aile de gelince onlarla birlikte bazı şehirleri gezebildik. Gezi tek başına çok yapılamayabiliyor. En az iki kişi olursa daha iyi oluyor diye izlenimlerim oldu. İran’a otobüsle gidip otobüsle döndüm. İran halkı misafirperver ve sıcak kanlı idi. İlk olarak Kazvin’e indim. Elimde bir numara vardı. Oraya gidip gelen birisine Farsça öğrenme isteğimi söyleyince orasını ayarladılar. Tek başıma seyahat ettim. Çok keyifliydi. Otobüse bindim ve hemen insanların yanına gidip sizinle Farsça konuşabilir miyiz diyordum. Onların bazılarının anlattığı şeyler hala aklımdadır. Orada kurduğum cümleler vesayre hala zihnimdedir. Üzerinden neredeyse 10 yıl geçmiş ama bazı cümleleri hala hatırlarım.

Otobüsle ilk olarak Kazvin’e indim. Orada bir taksiye binip ucuz bir otele götürmesini söyledim. O da hesaplı bir yere götürdü beni. Gece kaldım bir şey içip içmediği sordu ertesi gün görevli. Ben de herhalde su içmiştim ve onun parasını da ayrıca verdim. İran paralarını karıştırıyordum onu bana gösterdi görevli. Tümen ve riyal var ve bunları bazen karıştırıyordum. TL’den başka paraya dokunduğumu bile hatırlamıyorum. Sağolsun Amcam gezimi finanse etti. Ona da ne kadar teşekkür etsem azdır. Ben de bir numara vardı. Üniversitede bir Hocanın numarası. Orada onu arayıp şöyle bir cümle kurdum

شما مرا می دونید؟

Bu cümle hatalıydı Hoca hiç bozuntuya vermeden

آره می شناسمت.

Dedi. Ben ona beni biliyor musun dedim? O da evet tanıyorum dedi. Aslında beni tanıyor musun diye sormalıydım. Adresi söyledi ve yanına gittim. Orada benimle ilgilenmesi için birini görevlendirdi ve beni yurda götürdüler. Orada Azeri bir arkadaş ile karşılaştım. Sonradan aldığım duyuma göre o kişi Türkiye’den gelenleri dolandırıyormuş. Böyle bir izlenimim olmuştu ama odamdakilerde söyleyince onlara inandım ve bağımı kopardım. Zaten maddi durumum çok zayıftı öğrenci olduğum için. Bir de paramı kaptırırsam ne yapardım. Ona bir yemek ısmarladım Azeri arkadaşa ve helal olsun elbette ama yolu yol değilmiş anlattıklarına göre.

İran’da Türkiye’den iki kişi vardı. Birisi ile daha yakın olduk. Türkiye’deki bir üniversitede Selçuklu tarihi alanında öğretim görevlisi idi diye hatırlıyorum. Sonradan kendisine ulaşmaya çalıştıysam da ulaşamadım. İsmini de hatırlamıyorum hatırlasam da izin almadığım için burada yazmam doğru olmaz. O İran’a davetiye üzerine gelmişti ve Farsçayı İran’da öğrenmişti. Aradan zaman geçtikten sonra kendi kitabından bir metin okutturdu bana ve ben de çok güzel okudum. “Sen Farsçayı öğrenmişsin” dedi. Türkiye’de ülkemizin imkanları ile öğrenmiştim. Sonra İran’a daha da ileriye çıkabilmek için gelmiştim. Abi daha önce duymadığım bir kelime kullandı İran’da bir dükkana girdiğimizde. Dadaş dedi. Ben de diyorum Abi bu kelime Türkçe Erzurumlular felan kullanıyor o da yok dedi İran’da da kullanılıyor. Ondan bu kelimeyi öğrendim. Normalde resmi Farsçayı çok iyi biliyordum. Hafızamda belki binlerce kelime ve fiil vardı. Deliler gibi okuyordum okuyordum okuyordum. Gazeteleri dahi okuyordum. Döndükten sonra girdiğim zor olan Farsça YDS sınavından 77 alacaktım. Aslında daha yüksek bekliyordum ama o puanı alabilmiştim.

İran’dan aldığım kitaplar

Oradaki Farsça eğitiminden bahsettikten sonra izlenimlerimi yazacağım.

Haftalık 20 saat Farsça eğitimi öngörülüyor ve 4 beceriye yönelikte çalışmalar oluyor.[1] İran özellikle kendi kültürünün, dilinin ve ideolojisinin yayılmasını istiyor. Öğrencileri bu bağlamda teşvik ediyor. Hatırı sayılır derecede Çinli öğrenci ile karşılaşıyorduk hala da Çinli öğrencilerin bu yerler uğrak mekanı. Farsça eğitim merkezi uluslararası bir niteliğe sahip ve İmam Humeyni Üniversitesi bünyesinde görev yapıyor. Öğrenci sayısı çok olmuyor. Fiyatları da görece hesaplı oluyor.

Orada okutulan kitaplardan birisi

Kazvin’in havası güzel, Tahran gibi değil. Ayrıca Tahran’a da çok uzak değil (120 km). Otobüs ve demiryolu ile seyahat edebilmek mümkün. Ulaşım petrol ucuz olduğu için çok hesaplı. Kazvin yeşilliklerin olduğu bir yer. İran’a zamanında başkentlik yapmış şehirlerden birisi. Öğrencilerin kaldığı yurtlarda kalma imkanı var. Ayrıca ucuza yemek alabiliyorsunuz. Önceden kayıt yaptırdığınızda havaalanından alıp yurda kadar getiriyorlar. Orada kaldığınız sürece spor salonları ve birçok yer ücretsiz. İnternet ücretsiz ve İran Milli bayramlarına katılıp gezilecek yerleri ayrıca gezebilirsiniz. Giriş seviyesinden ileri seviyeye kadar dersler var. 1990 yılında kuruldular ve 34 yıllık bir tecrübeye sahipler. [2]

Kazvin’e gittim ve derslere girdim. Orada bana görevli daha okulların açılmadığını ve kitap veremeyeceklerini söyledi. Ondan önce de bana neden Farsça öğrenmek istediğimi yazmamı istemişti. Ben de Farsçayı sevdiğimi yazmıştım diye hatırlıyorum. Ayrıca Ortadoğuya ilgili olduğumu da yazmış olabilirim. Farsça öğrendikten sonra bütün isteğim Ortadoğu uzmanı olmaktı. Bu minvalde çalışmalara başlamıştım. Yazdığımı Hoca beğendi ve beni derslere aldı. O zaman ders dönemi bitmişti ama dersten kalan öğrenciler vardı. 10-15 Lübnanlı (öyle hatırlıyorum) Şii Farsça öğreniyordu. Bunlar ilk yapılan imtihanı geçememişlerdi ve beni de bunların arasına dâhil ettiler. Ücreti yatırdım ve derslere başladım. Dersi bir Bayan Hoca işliyordu. Bir kitaptan işliyorduk ama O kitaba daha sonra ulaşamadım. Hala belki orada o kitap kullanılıyordur.

Orada okutulan kitaplardan bir diğeri

Dersin kalitesi iyi idi. Dersleri Farsça anlatıyordu. Büyük bir şevkle dinliyordum. Hoca derste kelimelerin eş anlamlılarını sorardı. Sınıfta kimse bilemezdi ben bilirdim. Çünkü Yedullah Semere’nin kitabından çok iyi çalışmıştım ve birçok da hikâye okumuştum. Mürsel Öztürk Hocanın kitabından ise Üniversitedeki Farsça Hocam işliyordu. Haftada sadece birkaç saat ders alıyorduk ama ben büyük önem atfettim ve çok iyi seviyelere kadar öğrenebilmiştim. Her boş vaktimde aralarda, akşamları, sabahları ve tüm vakitlerde dil çalışıyordum. Bunun faydasını da gördüm.

Dersler zevkli geçiyordu. İyi bir hazırlık sürecinden geçmiştim. Başarmanın verdiği haz duygusu gerçekten çok iyi hissettiriyor. Derste İranlılara çözümü olmayan basit bir soru sordum. Bize de lisede Hocamız sormuştu. İranlılar çözmeye çalışıyor tek tek tahtaya çıkıyorlar ama çözemiyorlar. En sonunda baktım uğraşıyorlar baya dedim ki “Şûhi kerdem” şaka yaptım. Onun cevabı yok dedim. Öyle derste bir anım olmuştu.

Eğitimi başarı ile bitirdim belge vereceklerdi. Belgeyi almaya gitmedim. Ben sadece öğrenmek istiyorum belge ile işim yok dedim. Birçok kurum ve yurt dışı eğitimi belgelerini bu sebeple almadım. En son iş ararken belge soruyorlardı orada ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Ben adama biliyorum diyorum adam belge nerede diyor. Böyle sonradan belgeleri toparladım. Hatta İran’daki Hocalara da mail atsam da sertifikama ulaşamadım. İran’dan aldığım eğitimin sertifikası yok. Sertifika her şey değil ama almamazlık etmeyin demek isterim.

İran’dan aldığım güzel bir sözlük


Ozan Dur

Gençlere örnek olabilmesi niyazıyla…

[1] https://plc.ikiu.ac.ir/%D8%A2%D8%B4%D9%86%D8%A7%DB%8C%DB%8C-%D8%A8%D8%A7-%D8%AF%D8%A7%D9%86%D8%B4%DA%A9%D8%AF%D9%87

[2] https://plc.ikiu.ac.ir/%D8%A8%D8%B1%D9%88%D8%B4%D9%88%D8%B1-%D9%85%D8%B9%D8%B1%D9%81%DB%8C-%D9%85%D8%B1%DA%A9%D8%B2

Exit mobile version