Kendine güven/kendi kendine yeterlilik ‘‘kuru bir dava’’ haline dönüşmediği müddetçe başkalarını, başkalarının ürettiği değerleri, bilgileri, ‘‘malları’’ görmezlikten gelmeyi gerekli ve mazur kılmaz.
İsmail KARA
Kişi ve toplumların hataları, farkına varıldığında doğruları ve başarıları kadar önemli ve öğreticidir.
İsmail KARA
Bugün gazetelerin ve tabi yazılı-sözlü medyanın milli iftihar ve hamiyet hislerini okşamaya, milli ananeleri, milli mefharetleri hatırlatacak fikirleri, sözleri yazdığını, yaydığını, öne çıkardığını, tahkim ettiğini, canlı tuttuğunu kim iddia edebilir?
İsmail KARA
Gerçekliğin tezahürleri ve bunların birbirleriyle olan bağlarıyla ilgilenmeye başladığınız andan itibaren her okuduğunuz kitap, her edindiğiniz bilgi ‘cehalet’inizi biraz daha arttırır; öğrenmeniz, anlamanız, çözmeniz gereken konular, meseleler çoğalır.
İsmail KARA
Geriye dönemeyiz ama geride kalanlara sahip çıkabilir, bugünkü şartlarda onları yeniden kendimize mal edebiliriz.
İsmail KARA
‘‘Müslüman olmayan Türk’’ bir kategori olarak vatandaşın hafızasında yoktur.
İsmail KARA
Bugün anladığımız manada dinle siyaset arasında gelirimli bir alanın oluşması, esas itibariyle Türk modernleşmesinin bir ürünüdür.
İsmail KARA
Tarihi olarak dini istismar etmeye kalkışan ve bunu başlatan dindarlar değil, bizzat modernleşmeden yana olan devletin kendisi ve bürokrasidir, onun yanında yer alan basındır, matbuattır. Dindar kesim ise daha çok savunma ve kendini koruma adına bu türden davranışların içinde bulunmuştur.
İsmail KARA
Cumhuriyet yönetiminin oluşturduğu ve devamlılığını sağlamaya çalıştığı tarihin, tarih anlayışının, tarihe bakışın yalan ve sıhhatsiz olduğunu söylemek artık o kadar önemli bir şey değil.
İsmail KARA
Türkiye’nin yakın tarihi kesinlikle akların ve karaların, kahramanların ve hainlerin, iyilerin ve kötülerin tarihi olarak ele alınmaya elverişli değildir. Ara tonların görülmesi, ortaya çıkarılması daha önemlidir.
İsmail KARA
Modernleşme hareketleri insanları, toplumları kendi tarihleriyle mücadeleye ve yenişmeye davet eder. Müsabakaya giriştiğimiz tarihin rakip ve düşmanımız değil de büyük ölçüde kendimiz olduğunu anlamaktan ve itiraf etmekten çekiniriz.
İsmail KARA
Bir milletin tarihi eksiğiyle gediğiyle, faziletleriyle ve reziletleriyle ona aittir.
İsmail KARA
Tarih bugünü anlamak, anlamlı kılmak ve yarına uzanırken ona yaslanmak, ondan ibret ve güç almak için şüphesiz çok verimli ve bereketli bir kaynaktır. Verim için bu tarih sahasının kuvvet ve zaaflarını aynı anda bilme mecburiyeti var.
İsmail KARA
Aslında hepimiz için mesele şu: Tarihimize ulaşamıyoruz. Ondan çok uzağız. Maddi olarak da kafa yapısı olarak da. Türkiye’de yaşayan insanların kahir ekseriyeti dedesinden kalma Osmanlıca notları, kapını arkasına veya sandığın kenarına yazdığı kendi doğum tarihini, annesinin vefat yılını okuma şansına ve imkanına sahip değil.
İsmail KARA
Hala sürdürdüğümüz büyük hatayı, Avrupa’nın teknik ve medeniyeti ile kültürünün ayrı şeyler oldukları ve birinin alınıp diğerinin alınamayabileceği noktasında yaptık. Her şeyden önce bu hata noktasına dönüp bakmak ve birçok şeyi yeniden gözden geçirmek mecburiyeti var.
İsmail KARA
Değişmeyi ve bu değişmenin büyüklüğünü anlayabilmek için modernleşme öncesi Osmanlı insanının neler okuduğunu bilmek gerekiyor.
İsmail KARA
Siyaset ahlakın değil güç ve iktidarın peşindedir; bu uğurda meşruiyetin ölçüleri de farklıdır.
İsmail KARA
Güç, gerçeği deforme eden bir makinadır.
İsmail KARA
Bilgi tamamlanmadıkça iyi niyet hasıl olmaz.
İsmail KARA
Müslüman bir ülkede modernleşmenin de İslami dayanaklarının veya açıklamalarının olması gerekiyor. Tamamen maddi hatta dindışı bir teşebbüsü bile İslami bir muhtevaya büründürmeden gerçekleştiremiyorsunuz.
İsmail KARA
Modernleşme hareketleri insanları,toplumları kendi tarihiyle mücadeleye ve yenişmeye davet eder. Müsabakaya giriştiğimiz tarihin rakip ve düşmanımız değil de büyük ölçüde kendimiz olduğunu anlamaktan ve itiraf etmekten çekiniriz.
İsmail KARA
Tasavvufu ve tarikatları dışta tutarak, reddederek İslam kültürünü tanımak, anlamak ve ihya etmek mümkün olan bir şey değil.
İsmail KARA
3 Mart 1924’te hilafet ilga edildiği zaman siyasi iktidarı yoktu, fakat itiraf etmeli ki, İslam dünyası, bu arada Türkiye uluslararası düzeyde ondan daha güçlü bir makam da henüz bulamadı, üretemedi.
İsmail KARA