İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
GİRİŞ
Dünya tarihini derinden etkileyen birçok savaş, katliam, soykırım vb. olaylar yaşanmıştır. Bunlardan bir tanesi de Uzakdoğu’da Kamboçya’da dramatik bir dönemin yaşadığı, insanların bir ütopya uğruna robotlaştırıldığı, sistematik olarak katledildiği bir baskı rejimidir. Tarihe Pol Pot olarak geçen ve akıllara durgunluk veren bir diktatörün kendi ülkesini nasıl bir mezarlığa çevirdiğinin anlatıldığı bu makalede Pol Pot’un hayatından, rejime giden yolun nasıl açıldığından, rejimin ne tür uygulamaları devreye soktuğundan bahsedilmektedir.
POL POT REJİMİ ÖNCESİ GENEL DURUM
Uzakdoğu Asya’da Hindi çini olarak adlandırılan bölgede Tayland, Lao Halk Cumhuriyeti ile Vietnam’a komşu olan Kamboçya, uzun yıllar Fransız sömürgesi olarak kalmıştır. 1953 yılında bağımsızlığını kazanan ülke, Kral Sihanouk yönetiminde yaklaşık 15 yıl nispeten huzurlu bir dönem geçirdi. Ancak 1960’lı yılların sonunda bölgeden elini çeken Fransızların yerine alan ABD ile Vietnam arasında patlak veren savaş sonrası Kamboçya savaşın tüm olumsuzluklarından etkilendi. Nitekim savaş esnasında Vietnamlı gerilla direnişine karşı etkili olamayan Amerikan güçleri rotasını gerillalara yardım sağlandığını ileri sürdüğü Kamboçya topraklarını bombaladı. Ekonomisinin neredeyse tamamı tarıma ve özellikle de pirinç üretimine bağlı olan Kamboçya’da Amerikan bombardımanları sonucu birçok tarım alanı kullanılamaz hale geldi ve ülke açlık sorununu hissetmeye başladı. Köylerde yaşayan milyonlarca fakir halk kentlere göç etmek zorunda kaldı. Ülkede artan göç dalgası, tarım alanlarının kullanılamaz hale gelmesi ve artan sefalet Amerika destekli bir darbeye ortam hazırladı. General LonNol, Kral Sihanouk’u askeri bir darbeyle devirip ülke yönetimine el koyduğunu açıklamasının ardından Kamboçya halkı için çok zor bir dönemin başlangıcı atılmış oldu. Darbe yönetiminin artan yoğun baskıları halkı çileden çıkarıyor ve bu durum ülkede anarşik ve kaotik bir ortama zemin hazırlıyordu. Ülkedeki mevcut yapı ve şartlar ise komünist bir söylem ve arkasında Çin’in desteğiyle ortaya çıkan Pol Pot önderliğindeki Kızıl Kmerlerin işine yaramıştı.
POL POT REJİMİNİN KURULMASI
General LonNol’un darbe yönetimine karşılık bir umut ışığı gibi görülen Pol Pot 1928 yılında Kamboçya’nın başkenti Phnom Pehn’den 120 km uzaklıkta “KompongThom” adlı küçük bir köyde, çiftçi bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Asıl adı Saloth Sar’dır. İlk eğitimini Budist manastırında alan Saloth, daha sonra teknik üniversitede eğitimine devam etti. Aldığı burs sayesinde Fransa’nın başkenti Paris’e giden Saloth burada komünist düşüncelerin etkisinde kaldı. Khieu Ponnary ile 1953’te evlendi. Eşinin kız kardeşinin sevgilisi Ieng Sary komünist toplantılara öncülük eden kişilerin başında gelmekteydi. Bu ailevi bağ Salot Sar’ın yapılan gizli toplantılara katılma ve kendini tanıtma fırsatını sağladı. Birlikte katıldıkları toplantılarda artık Pol Pot adını kullanmaya başladı. Çekingen bir çocukluk dönemi geçiren Pol Pot katıldığı toplantılar sayesinde Marksist bir kimlik içerisinde Mao Zedung hayranı bir devrimciye dönüşmüştü. En büyük hayali Kamboçya’yı komünist bir rejim haline dönüştürmek olan Pol Pot daldığı düş ve katıldığı toplantılar yüzünden eğitimini tamamlayamadan ülkesine geri döndü. 1960’ta yasadışı Komünist Partisi’nin kurulmasında büyük rol oynadı. Marjinal gruplarla çalışma içerisine girdi. Yoksul halk üzerinde doğru noktalara temas ederek etki alanını genişletti. Halk onu ve yandaşlarını iktidara getirmek için büyük bir çaba gösterdi. Arkasındaki güç ile harekete geçen Pol Pot idaresindeki Kızıl Kmerler, Nisan 1975’te askeri darbe yönetimi ile yaptıkları iç savaş sonunda başkenti ele geçirerek Demokratik Kamboçya’nın kurulduğunu ilan ettiler. Halk darbe yönetiminin devrilmesinden dolayı duyduğu mutluluk ise kısa süreli oldu. Zira tarihte eşi benzerine az rastlanır bir diktatör ile kanlı bir rejim sahneye çıkmıştı.
POL POT DİKTATÖRLÜĞÜ
Pol Pot iktidarı ele geçirdikten hemen sonra kafasında uzun zamandır kurgulamış olduğu ütopyasını hayata geçirmeye başladı. Amacı yeni bir siyasî ve sosyal düzen kurmaktı. Ona göre insanları bozan yozlaşmış bir toplumda yaşamalarıydı. Toplumu yozlaştırdığını ileri sürdüğü şeylerse para, din, teknoloji, piyasa ekonomisiydi. Bunların tamamen yok edilmesinden sonra ancak yeni bir toplumun oluşabileceğini düşünüyordu. Pol Pot’a göre çiftçilerin dışında kalan tüm gruplar bu yozlaşmış sınıfın içerisindeydi. Bu yüzden kapitalizme ait ne varsa ortadan kaldırılmalıydı. Yeni bir halk oluşturma ideali çerçevesinde halkı zorunlu olarak kentlerden köylere göç ettirdi. Ülkedeki üniversiteler, okullar, fabrikalar, gazeteler, bankalar tahrip edilerek kapatıldı. Yeni kurulan düzende paraya ihtiyaç yoktu ve para yürürlükten kaldırıldı. Dış dünya ile bağlantıyı tamamen kesen Pol Pot, parası ve eğitimi olan herkese düşmandı. Entelektüel olduğunu düşündüğü herkesi öldürdü. Devlet kurumlarında çalışan eli kalem tutan okuma yazması olan herkes; bürokratlar, doktorlar, öğretmenler, bilim insanları, din adamları, gazeteciler ağır işkencelerden geçirildi ve katledildi. ‘‘Burjuva Medeniyeti’ni’’yok etmek iddiasındaki rejim pek çok kişiyi sırf gözlük takmasıyla yada yabancı dil bildiği gerekçesiyle suçlayarak öldürdü.
Toplumun geleneksel değerlerini tahrip eden Pol Pot rejimi, aileyi ve Budist inançları ortadan kaldırma hareketine degirişti. Aile fertleri birbirinden koparılarak herkesin pirinç tarlalarında çalışması zorunlu hale getirildi. Eskiye dair ne varsa imha eden Pol Pot, ülkedeki her şeyi sıfırdan başlatmayı planlıyordu. Bu yıkım, tahrip ve ölüm dalgası tarihe Sıfır Yılı(Year Zero) olarak geçti. Tüm motorlu taşıtların yasaklandığı ülkede ulaşım öküz arabalarıyla sağlanıyordu. “Potansiyel Politik” adını verdiği ideolojisini, halkı geçmişteki değerlerinden kopartıp yeni bir nesil ve sınıfsız bir köylü toplum oluşturmakadına karşısına çıkabilecek tüm engelleri baskı ve zulümle bastıran Pol Pot rejimi, tarihte ölüm tarlaları(killingfields) olarak geçen sistematik katliamlar gerçekleştirmiştir.
3 yıl süren kanlı rejim döneminde 3 milyon Kamboçyalı katledilmiştir. Uluslararası camianın görmezden geldiği bu vahşetin sonunu hazırlayan ise Kamboçya’nın sınır komşusu Vietnam oldu. 1979 yılında Kızıl Kmerler’i yenilgiye uğratarak Kamboçya’ya girdiler. Geride ise nüfusunun büyük çoğunluğu katledilmiş tüm kurumları kullanılmaz hale getirilmiş bir ülke kaldı. İktidarını yitiren Pol Pot ise Tayland’ın ücra köşelerine çekilerek gerilla hareketlerini sürdürdü. 1997 yılında tekrar bir darbe girişiminde bulunan Pol Pot önderliğindeki Kızıl Kmerler başarısız oldular. Pol Pot kendi yandaşları tarafından ev hapsine mahkûm edildi. Sağlığı giderek bozulan Pol Pot, 1998 yılında kalp krizi sonucu öldü. Böylece Kamboçya’da kanlı bir dönem tamamen sona ermiş oldu.
GENEL DEĞERLENDİRME
Tarihte Hitler, Stalin, Mao gibi acımasız diktatörlerin içerisinde kendine yer edinen Pol Pot, ‘‘Taş Devri Komünizmi’’ olarak adlandırılan akıl almaz uygulamaları ve üç yıl gibi kısa bir sürede katlettiği üç milyon insanla tanınmıştır. Kamboçya halkının hatırlamak dahi istemediği yakın tarihin bu en acımasız diktatörlüğünün izlerini ülkede bulmak mümkündür. Hala birçok toplu mezarın bulunduğu ülkede tahrip edilen tüm kurumların yeniden faaliyete geçirilmesi epey bir zaman almış ve kalkınma hızı oldukça yavaş olmuştur. Uluslararası toplumun görmezlikten geldiği bu soykırım dünya tarihine kara bir leke olarak yazılmıştır.
KAYNAKÇA
Soğuk Savaş Dönemi'nde Avrupa'nın Asya Politikaları - AİK
13.05.2023 / 14:10[…] Kaynak 9 […]