Daha önceki yazımız olan(Kinezlik’ten Federasyona Rusya:Kiev Kinezliği-1) belirttiğimiz üzere Svyastoslav Peçenek başbuğu Püre tarafından yenilgiye uğratılmış ve kellesi alınmıştı. Svyatoslav’ın ölümünden sonra oğulları Yaropolk, Viladimir ve Oleg arasında mücadele başlamıştır. Bu savaştan kurnazlığı ve ata topraklarından aldığı yardımla zaferle ayrılan Viladimir olmuştur. Rusya’nın en tanınmış kinezlerinden olup bugün bile hala tanınmaktadır. Ukrayna da 1 Grivna’nın üzerinde Viladimir’in resmi bulunmaktadır.
Viladimir tahta oturduktan sonra hiç beklemeden etrafındaki köylere akınlar düzenlemiş ve onları hakimiyeti altına almıştır. Hatta, zenginliklerini bildiği İdil Bulgarları’nın da üzerine yürümüş onlara karşı düzenlediği seferlerde başarılı olmuştur. Tarihe onu “Büyük Kiev Kinezi” diye yazdıran olay, Rusya tarihini, siyasetini belki de şu an da dahi Rusya’nın davranışlarını etkileyen Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmesidir. Nasıl Hristiyan olduğu ile alakalı olarak iki farklı rivayet mevcuttur bunlardan birincisi şöyledir: “Bizans 967’de gerçekleşmiş olan Bordaks ve Fokas İsyanı’nı bastıracak yeterli güce sahip değildir. Bu yüzden Viladimir’e asker göndermesi için istekte bulunmuştur. Viladimir bu isteği kabul eder fakat karşılığında imparatorun kızı Anna’yı kendisine istemiştir. İsyan bastırılmıştır fakat güvenliği sağlayan imparator kızını vermekten vazgeçmiştir. Bunun üzerine Viladimir ve askerleri Kırım bölgesinde bulunan Hersones üzerine sefer düzenlemişler ve galip gelmişlerdir. Tehlikeyi gören imparator kabul etmeme sebebini Viladimir’in Pagan olmasına ve ancak kızının bir Hristiyan ile evlenmesi gerektiğine bağlamıştır. Viladimir kralın bu söylemi üzerine Hristiyan olmuştur.”. Bir başka rivayette ise şu şekilde olduğu sanılmaktadır: “Başka ülkelerden gelen kişiler Viladimir’in kendi dinlerini benimsemeleri için dinlerini anlatmışlardır. İlk olarak bir Müslüman gelmiş ve anlatmış fakat Vladimir İslam’da içki içmenin yasak olduğunu öğrenince “Rusların keyfi içki içmektir!” diyerek onları göndermiştir. Rus atalarının Latin Hristiyanları reddetmiş olmalarından dolayı da bundan uzak durmuştur. Daha sonra Hazar Yahudileri gelmiş fakat Yahudilerini topraklarından sürülmüş olmalarını bahanesiyle onları Allah’ın sevmediği toplum olarak lanetlendiklerini söylemişlerdir. Vladimir sadece bunlarla da yetinmemiş aynı zamanda ülkelere geziler düzenletip ibadetlerini inceledikten sonra Hristiyan Ortodoks olmuşlardır. Bu ziyaretlerde onlara göre Müslümanların ve Latinlerin ibadetini güzellikten yoksun bularak reddetmiştir. Fakat İstanbul’daki ayinden çok hoşlanmışlar ve bu şekilde din değiştirmeyi kabul etmişlerdir. Bu seçim gelecekteki Rusya Federasyonunun dahi kararlarını, dünya siyasetindeki yerini etkileyecek tarihi bir dönüm noktasıdır. Rusların neden Hristiyanlığı kabul ettiklerine bakarsak şöyle bir sıralama yapmak mümkündür. Bizans ile olan ikili ilişkilere rağmen “Barbar Rus Kavmi” olarak görülmesi ve diğer kültürler karşısında siyasi başarılarına rağmen aynı oranda dini seviyeye erişememek, Bizans’ın putperest halklarla ilişkileri yasaklaması ve halkını Hristiyanlaştırmasıdır. Hristiyanlaşan halkın içerisinde bulunan Slav unsurların Hristiyanlaşma da etkileri gözükmektedir. Primitif bir din anlayışından sonra Avrupa toplumları karşısında eşit konumda olabilmektir. Su yollarının özellikle Dinyeper ’in Kırım üzerinden Karadeniz’e dökülmesidir. Kırım o dönemde Bizans’a aittir ve bu öyle yada böyle ikili ilişkilerin gelişmesine neden olmuştur. Hristiyanlığı kabul ettikten sonra Kiev’de kutsal kabul edilen pagan putlarını kırdırmış daha sonra yönünü Novgorad’a çevirerek oranın ihyasını(!) gerçekleştirmek istemiştir. Kiev’den sonra Novgorad’a gidilmesinin sebebi Kutsal Pagan kahinlerinin bölgede çok etkili olmasından kaynaklanan isyanlardan çekinmeleridir.Bu korkuları gerçekleşmiş ve uzun süren isyanlar ortaya çıkmıştır. Kroniklere göre o bölgenin Hristiyanlaştırılması çok zor olmuş ve kan döküldüğünü dahi söylemişlerdir. Bu dönemde Slav dini ve edebiyatı gelişmiştir. Kiril alfabesinin kullanılması bu dönemde başlamıştır.
Viladimir’in Yaroslav, Boris ve Gelb adlarında üç oğlu bulunmaktadır. Ondan sonra tahta geçmek için bu üç oğul arasında mücadele gerçekleşmiş ve bu mücadelenin sonunda Yaroslav kazanan olmuştur.Öldürülen kardeşler Boris ve Gelb, Babaları ve Olga gibi güçlü Hristiyan kişilikleri sebebiyle aziz seçilmişlerdir. Hatta her ne kadar Yaroslav’da Hristiyanlığın yayılması için çaba harcamış,hükümranlığı süresince ona hizmet etmişse de Boris ve Gelb’i öldürmesi hoş karşılanmamıştır.Hristiyanlık adına yaptığı hizmetlerden dolayı da Kiev in yerli ve uzun süre boyunca görev yapmış metropoliti İlaryon tarafından “Yeni Konstantin ve Yeni Davut” benzetmesi kullanılarak övülmüştür. Tahtı devralan Yaroslav her şeyden önce onlardan öncekiler gibi tahtı devralmamıştır. Artık Rus Devleti Ortodoks Hristiyan geleneğini kabul etmiş ve eski primitif kültür anlayışından daha ileri düzeyde bir kültür seviyesine ulaşmış bir topluluğa sahiptir. Artık Paul Gushkovich’in dediği gibi uzak diyarlardaki topluluklar üzerinde hakimiyet kuran savaşçı grubu değillerdir. Yaroslav 1054 yılına kadar yönettiği devleti üst seviyelere çıkarmış Rus medeniyet anlayışını geliştirmek için çalışmıştır. Yaroslav zeki ve çok kitap okuyan bir Kinez’dir. Bu özelliklerinden dolayı “Hakim, Bilge (Mudrıy)” Yaroslav denmektedir. Bu bağlamda her şehirde kiliseler ve okullar yaptırmıştır. Özellikle Kiev’de yaptırdığı çok büyük bir kilise olan Aya-Sofya Kilisesi bunların arasındaki en önemlisi olarak karşımıza çıkmaktadır.Yaptığı bu hizmetlerinden dolayı Yaroslav Kiez Kinezliği döneminde Hristiyanlığı yaymakla şöhret bulmuş bir kinezdir. Yaroslav’ın döneminde gerçekleşen önemli hadiselerden bir başkası da Rus Hukukunun ilk yazılı metinlerine bu dönemde ulaşmamızdır. Bundan önceki dönemlerde Rus Kanunlarına göre söylemi görülmüş olsa da bu konuyla alakalı herhangi bir belge bulunmadığından dolayı bu kanun söyleminin yazılı olmayan gelenekleri içerdiğine kanaat getirilmiştir. Rus devlet geleneğinin tarihine bakıldığı zaman karşımıza üç farklı kanun çıkmaktadır. Yaroslav döneminde yazılmış kanunlar bunların en eskisi olup “Pravda Ruskaya, Pravda Yaroslav, Karotkaya Prava” olarak Rus adaleti ya da Rus Hukuku olarak adlandırılır. Bu kanunlar ise günümüze iki kopya olarak ulaşmıştır. Pravda Ruskaya iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi “Drevneyshaya(En eski) Pravda”’dır. Novgorad da yürürlüğe girmiştir. İlk ceza düzenlemesi olup kan davalarını durdurmak, mülkiyet haklarını güvence altına almanın yanında en büyük getirisi kanun önünde herkes eşittir anlayışını hakim kılmıştır. Bu anlayış Hristiyanlıktan sonra toplum içerindeki Slav ve Rus ayrımına son noktayı koymuştur.Daha sonrasında biraz sonra değineceğim Yaroslav’ın oğulları döneminde bu kanuna ekleme yapılarak daha ayrıntılı hale getirilip “Pravda Yaroslavichev” şeklinde isimlendirilecektir. Bu kanun “Tiun (Boyar ve Kinez hizmetkarları), Starostaları (Kinezlik’te çalışan düşük kademeli memurları), Otrokları (Ordudaki düşük rütbeli askerler) ve diğer hizmetlilerin öldürülmesi sonucu doğacak sorumlulukları artırmıştır.
Kanunun birinci maddesi doğrudan herkesi eşit kılmıştır. Reşit olan olmayan ayrımına hiç girmemiş, suçu işleyen çocuk dahi olsa yetişkin gibi muamele görmüş ve cezasını ona göre almıştır. Bunun sebebi olarak 6-7 yaşlarında elleri silah tutan ve asker gibi yetiştirilmeye başlanan çocuklar olmaları gösterilebilir. Cezalar çoğunlukla para cezası olmakla beraber ödeyemeyecek durumda olanlar ödeyene kadar çalıştırılmakta yada askere alınmaktadır. Aşağılanma durumlarında verilen para cezası yaralanma durumlarında verilen cezaya göre çok daha fazladır. Gurur ön planda tutulmuştur.Buna örnek olarak sakalın çekilmesi cezası 12 Grivna iken herhangi bir uzvun kaybedilmesi için ceza 3 Grivna’dır. Kola gelen herhangi bir zarar cinayetle bir tutulmuştur. Bunun en büyük sebebi kolun kılıç,kalkan tutmasının yanında para kazanmak için yaptıkları tarımı yapamamalarına neden olacaktır.
Ülke içi yönetimde olduğu gibi dış siyasette de etkili bir rol oynamıştır. Lehistan, Macaristan, Fransa ve İskandinavya’ya elçiler yollamıştır. Avrupa’daki krallıklarla ilk defa ilişki içerisinde olan kinez olmasıyla bilinmektedir. Pek tabi bunu dönemin kralları ile kızlarını evlendirerek veya o kralların kızlarıyla oğullarını evlendirerek gerçekleştirmiştir. Kendisi İsveçli bir prensesle, oğulları Alman beylerinin kızlarıyla, kızlarını da Fransız, Macar ve Norveç krallarıyla evlendirmiştir. Bu durum Avrupa devletleriyle hem diplomatik olarak hemde ticari olarak ilişkileri başlatmış ve ivme kazandırmıştır. Kiev şehrinin işlek bir ticaret merkezi haline gelmesi özellikle kürk ticaretinde ihracatını ve bazı küçük çaplı kumaş vs gibi yabancı ürünlerin ithalatını kolaylaştırmıştır. Yalnızca Avrupa değil aynı zamanda İslam dünyasından da gelen tüccarlar vardır. Döneminde askeri olarak kabul edilebilecek Peçenekler’i yenilgiye uğratması dışında başka önemli başarısı bulunmamaktadır. Zaten Peçenek zaferi de ayn dönemde doğudan Peçenekler üzerine gerçekleştirilen Tork yani Oğuz akınlarıdır. Peçeneklerin büyük bir bölümü 1034 yılından itibaren Kiev’den uzaklaşarak Tuna boylarına doğru geçtikleri bilinmektedir. Peçenekler kinezliğin kuruluşundan beridir başlarına dert olmuştur. Onların yokluğunda tehlikeden uzak olduğunu düşünen Yaroslav ne kadar dindaşı olsa da Bizans üzerine dedelerinin de yaptığı gibi 1043 yılında sefer düzenlemiştir. Yaptığı seferin hezimetle sonuçlandığını kaynaklarda görülmektedir.Lehistanla ilk sorunları başlatan önceki kinezlerdi fakat Lehistanın ilk defa iç işlerine karışan kinez olarak kendini tarihin tozlu yapraklarına yazdırmıştır. Yaroslav tahtının son dönemlerine doğru bu güne kadar çok güçlü olmayan bir veraset sistemini, dışarıdan kuvvetli bir baskının olmaması sebebiyle oğullar arasında iç savaş niteliği alan mücadelelerden etkilenilmediğini görmüş olmalı ki diğer kinezlerden ayrı bir yol izlemiştir. Her oğluna belli bölgeleri vermiştir.En büyük oğul ise Kiev’e sahiptir ve “Büyük Kinez” lakabını kullanmaktadır. Okuyucuların buraya dikkat etmelerini rica ediyorum çünkü bundan sonra Kiev Kinezlik’i dağılmaya başlayacak ve Rus devleti sınırları içerisinde diyebileceğimiz bölünmüş bir çok kinezlik ortaya çıkacaktır. Bu Avrupa’daki feodal sisteme benzetilse de farklıdır.Bunun sebebi diğer kinezliklerin başında da hala Rurik hanedanlığının temsilcileri bulunmaktadır. Yaroslav bu karışıklığa yol açan ayrımı şu şekilde yapmıştır:En büyük oğlu İzyaslav’a Kiev ve Novgorad’ı, Svyatoslav’a Çernigov’u ve en küçük oğlu Vsevelod’a Pereyaslavl’ı bırakmıştır.Daha en başından ailenin en büyüğünün Kiev’in başına geçip Büyük Kinez olma kuralı çiğnenmiştir.Svyatoslav ve Vsevelod bunun en güzel örnekleridirler. Büyük Kinez olan abileri İzyaslavı kovmuşlar ve tahta kendileri kurulmuşlardır.Hatta bu durumu en açık şekilde Nestor Kroniği’nde Aziz Feodosius’un yaşamına dair olan bölümde prenslerin adil olmayan davranışlarını lanetlemekten çekinmemiştir. Abilerini kovduktan sonra bir kutlama düzenlemek isteyen kardeşlerin davetini “İblisin sofrasına buyurup kana ve cinayete batmış yiyeceklerden tadacak değilim!” diyerek reddetmiştir.Daha önce de değindiğimiz gibi artık Kiev Rus devleti artık sözde bir devlet durumuna geldi.İçinde farklı farklı bir çok kinezlik oluştu ve bunların mücadeleleri sonucunda en büyük olanın tahta geçme kuralı her zaman çiğnenerek en güçlü geleni tahta geçiyordu. Bu siyasi olarak çalkantılı dönemde Kiev Rus büyük bir tehlike olan Kumanlar yada taktıkları kara kalpak sebebiyle takılan “Çernie Kulobuki(Kara Kalpaklar)” ile karşılaşmıştır. Kumanlar 1061 yılında başlayan ilk hücumlarıyla Rus devletini rahatsız etmeye başlamıştır. Rus devleti sağlayamadığı siyasi birliğin cezasını her akında fazlasıyla çekmektedir. Bu duruma dur diyen ve Kiev Rus’un eski dönemlerine geri dönmesini isteyen Yaroslav’ın torunu Vsevolod’un oğlu Vladimir Monomach Büyük Kinez olarak tahta çıkmıştır. 1113’te tahta çıkmadan önce diğer kinezlerle sürekli toplantılar düzenleyip ortak bir saldırı veya savunma yapmalarının gerekliliğini anlatmış nitekim 1103’te gerçekleştirilen toplu seferde Kumanlar ağır bir yenilgiye uğratılmış hatta 20 önemli Kuman Beyi bu savaşta öldürülmüştür.Bu başarı tahta çıkışını ve kimsenin ona karşı çıkmadan tahtta kalışını etkilemiştir. Monomach adı Bizans imparatoru Konstantin Monomach’tan gelmektedir.Kültürlü bir kişi olan Monomach devleti dedesi gibi ihya etmek istiyordu. 60 yaşında geldiği tahtta tüm muhaliflerini ortadan kaldırmış güçlü bir rejim kurmuştur. Kumanlara karşı başarılı olmuş,halkın sevgisini kazanarak namuslu,mütevazi,cesur, dindar ve merhametli gibi sıfatlarla anılmıştır.Bu dönemde Bizans’ın dahi iç sorunlarına karşı ilgili olmuş ve onların iç siyasetine karışmak istemiştir. Yaroslav döneminde hazırlanmış olan kanun bu dönemde genişletilmiştir. Monomach dönemi içerideki siyasi gerilimlerin ortaya çıkmayıp gelişmeler gözlemlenmesinden dolayı Kiev Rus devletinin zirve noktasına ulaştığı dönemdir. Fakat Monomach’ın ölümünün hemen ardından mücadeleler tekrar başlamış ve ayrışmalar artmıştır. Bu fırsatı kollayan Kumanlar seferlerine tekrar başlamış ve zaferlerini sürdürmüşlerdir. Aynı devlet içinde bölünmüş bir çok kinezlik bulunmaktaydı bunların en önemlileri belki de “Cumhuriyet” olarak adlandırabileceğimiz Novgorad, Galiç Kinezlik’i, Viladimir-Volin Kinezlik’i, Suzdal Kinezlik’i ve merkezde bulunan Kiev Kinezlik’idir. Monomach’ın oğlu Yuri dağılmış Kinezliklerin arasından Suzdal Kinezlik’inin başında bulunmaktadır. Uzun elli lakabı olmakla beraber onun döneminde Suzdal Kinezlik’inin sınırlarının genişlediğini ve aynı şekilde diğer kinezliklere karşı güvenlik önlemleri alınmış olduğunu bilinmektedir. Dönemin gerginliği içerisinde Yuri’de babasının bir zamanlar taşıdığı Büyük Kinez sıfatını taşıyabilmek için mücadeleye başlamış ve Kiev’i zapt edip orada hakimiyet kurmuştur. Fakat o zamana kadar Rus tarihinde ilk defa Rusya’nın anası olan şehir Kiev, bir hükümdar tarafından ikinci plana atılmıştır. Suzdal Kinezlik’inin başarısı Yuri’den sonra tahta geçecek Andrey döneminde de devam etmiştir.Bazı yerler ele geçirilmiştir. Bu sayede Suzdal bölgesinin nüfusu süratle çoğalmıştır. Suzdal bölgesinin nüfusunun bu kadar çabuk artmasının başka bir sebebi de güney bölgelerde yaşayan ve Kuman akınlarında bıkmış olan ahalinin kuzey bölgelere yani Suzdal Kinezlik’ine göçmesi sonucunda olmuştur. Yuri’den sonra tahta geçen oğlu Andrey babasının aksine Viladimir’de kalmış ve payitahtı oraya yerleştirip o bölgyi ihya etmiştir. Suzdal Kinezlik’inin bu kadar güçlenmesindeki sebep belki de diğer kinezliklerden farklı olarak “Veçe”’nin bulunmamasıdır. “Veçe” boyar yani aristokrat beylerden ve kinezlerin en yakını olan “Drujina’nın” üst düzey yöneticilerinden oluşan karar alma mekanizmadır. Rurik döneminden bu yana bu kurum görevini yerine getirmiş alınan kararların devletin başındaki kinezin başına buyruk şekilde değilde veçedeki tartışmalara göre alınılması gerektiğini göstermiştir. Ama bunun negatif tarafı yerli boyarlar özellikle yaşadıkları bölgede artık belirli bir güç sahibi olmuş olanlar kendi lehlerine kararlar almaya çalışmaktadır. Suzdal Rusya’sında ise bunlar bulunmamakta kinezlerin mevkileri gayet kuvvetli olmaktadır.
Andrey dönemi Kiev Rusya’sı için bir dönüm noktasıdır. 1169 yılında gerçekleştirdiği Kiev seferinde başarılı olmuş ve Kiev yağmasında şehri talan etmiştir. Rusya’nın en eski ve mukaddes şehri Ruslar tarafından bertaraf edilmiştir. Andrey hükümranlığı döneminde hiç sevilmemiştir bu yüzdendir ki malikanesinde kendi uşakları tarafından öldürülmüştür. Andrey’in oğlu olmadığı için yerine kardeşi Vsevolod tahta geçmiştir.Bu dönemle alakalı elimizde çok fazla bilgi bulunmamaktadır ama İgor destanı’nda ordusunun kalabalık olduğu, belli olmaktadır.
Haftaya hızla yaklaşan yabancı bir grupla devam edeceğiz. Bu yabancı topluluk kimler? Kinezlik’i neler bekliyor?Dağılan Kiev toparlanabilecek mi yoksa köklerinden yeni bir devlet mi ortaya çıkacak? Tüm bu soruların cevapları haftaya yazımızda ele alınacaktır.
OSMAN MİCAN
KAYNAKÇA
Bushkovitch, Paul. A concise history of Russia. Cambridge: Cambridge University Press, 2012.
Kurat, Akdes Nimet. Rusya tarihi: başlangıçtan 1917ʼye kadar. 6th ed. Vol. 17. Series 13. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2014.
Lieven, D. C. B. The Cambridge history of Russia. Vol. 1. Cambridge: Cambridge University Press, 2006.