KURTULUŞ REÇETESİ OLARAK ÖNLEYİCİ HAMLELER

GENEL İSLAM EĞİTİM

Uzun bir süredir önleyici hamleler üzerine yazmayı düşünüyordum. Bununla ne kastettiğimi aşağıdaki yazıda açıklayacağım.

Millet olarak tıp kazanmaya ve mühendislik kazanmaya çalışmalıyız diye düşünüyorum. Üniversite üzerinden bu düşüncemi belirtebilirim. Mesela Tıp kazanmak için en başından beri dersleri sıkı tutmak, yazları ders çalışmak ve birçok soru çözmek gerekiyor. Hayatta ve üniversitede de başarılı olmak için bu şart. Millet olarak da tıp bölümlerini hedeflemeli ve yükselmeliyiz. Milletin önüne önemli ve kaliteli hedefler koymalı. Bunları gerçekleştirmeye çalışmalıyız. Nüfus olarak genç nüfusu fazla. (Gençlerin namaz kılmasına aşık olan Hz. Ömer(ra)  geçti bu dünyadan) Gençlere aşık olarak çalışmalarımızı yürütmeliyiz. Bölgemiz kritik süreçlerden geçiyor ve bu bölgede belli aralıklarla büyük çaplı olaylar oluyor. Batı kendi sistemini kurmak için bin yıldan fazla mücadele etti. Bizler bu kadar beklemeyelim ve Osmanlı dağıldıktan sonra bölgede düzen kurucu rolünü üstlenelim diyorum. Bunun için İsrail’i geçmek ve onlardan daha çok önem verilen bir ülke olmak durumundayız. Mesela F16 uçaklarını üretmeliyiz. Nükleer güç ya dünyada yasaklanmalı ya da bizde de olmalı. Nükleer gücü olan bir ülkeye eşit derecede güç gösterebilmek için sizin de nükleer gücünüz olmalı. Nükleer güce ulaşmamızın önündeki en büyük engel ise geçmişte olduğu gibi bugün de İsrail’dir. Müslüman devletler Batı tarafından sistematik bir şekilde saldırıya uğradı ve uğruyorlar. Kendi istedikleri gibi bölgeyi dizayn etmeye ve aralarındaki çekişmelerden bölgesel devletleri zarara uğratmaya çekinmiyorlar.

Halk olarak bir Harvard mezunundan daha kaliteli olmak ve onlardan daha bilgili ve donanımlı olmak zorundayız. Elit bir toplumumuz olmak zorunda. Yoksa İslam dünyası bir avuç Siyonist karşısında çaresiz kalır, bugünkü olduğu gibi. İslam dünyasının kalkınması için çok çalışmalı ve evvela kendimizi unutmamalıyız. Samimi ve yerli hamlelere destek vermeli ve bunların uluslararası camiaya taşınmasını sağlamalıyız. Problem olmadan probleme hazırlıklı olmalıyız. Her bir vatandaşımız, bilgisi, görgüsü, ahlakı, gücü ve inancıyla en az 10 yabancıdan daha güçlü olmalı. Bu olmayacak bir şey değil. Mesela boksörler kavgaya girdiklerinde 10 kişiyi dövebiliyorlar. Normal bir insanın ömürlerinde atmadıkları yumruğu boksörler bir antremanda atıyorlar. Dolayısıyla her birimiz en az 10 insan kuvvetinde olmalıyız. Yoksa Batının teknolojik ve diğer alanlardaki üstünlüğü karşısında Müslüman halklar olarak, aradaki farkı kapatmakta zorlanırız. Herkesin üzerine büyük vazifeler düşüyor. Her bir Müslüman yaptığı işi en iyi yapmalı. Alanındaki dünya çapındaki en iyisi olmalı. Dünden daha iyi olacağım diye dua etmeli ve bunun için çabalamalı da. Kaybedecek tek bir insanımız bile yok. Sistemin kimseyi elemesine izin vermemek gerekiyor.

İslam dünyasının büyük bir uyanışa ihtiyacı var. Kendimize gelmeliyiz işler geç olmadan ve sorunlar daha da büyümeden. Bir yazar olarak bunları yazmak zorundayız. Milli mücadelede şansımız yaver gitti ve büyükte bir mücadele gösterildi. Her zaman bu kadar şanslı ve ruhu koruyamayabiliriz. O yüzden sorunlar gelmeden, sorunlara önlem almalıyız. Filistin meselesinde çok önceden hamle yapmamız gerekiyordu. Geldiğimiz noktada İsrail’i tanıyan uzmanlarımız bile çok az. Tanımadığın bilmediğin şey elbette korkutucu gelecektir. Son yaşananlar ise bizlere İsrail’in sanıldığı kadar güçlü ve her şeyin farkında olan bir ülke olmadığını öğretti. Dediğim gibi İslam dünyası arasından bir süper güç çıkmalı ve bu Müslümanların haklarını savunmalı. Bu neden Türkiye olmasın. Her şey var. Coğrafya olarak stratejik bir yerde bulunuyoruz. Avrupa ve doğu ile bağlantılarımız var. Afrika ve İslam dünyası ile temiz bir sayfa açabiliriz. Osmanlı sonrası oluşturulan algıları düzeltebiliriz. Her hamle çok ince detaylı atılırsa, gelecek yüzyılda bambaşka bir Türkiye olabilir. Halk olarak yükselmeye çalışmazsakta bu dediklerimin olması çok zor. İnsan öğüten ve kaybeden sistemlere dur demeliyiz. Gençlerin enerjisini ve vaktini boşa geçiren ve onları mankurtlaştıran şeylerden uzak tutmalıyız. Gençlere güvenmeliyiz ve fırsat vermeliyiz her şeyden önce.

Rabbim yardımcımız olsun. Çok çalışmaktan, geleceği karanlık görmemekten başka bir yol bilmiyorum. Her zaman umut vardır ve her zaman kıyamete kadar umut olacaktır.


Ozan Dur
Ozan Dur

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nden mezun Filistin ve İran Araştırmaları- yazar [email protected] Poliglot (8), dillere dair Çalışma Alanım Ortadoğu ve Diller

Yorum Yaz