Liberalizm ve demokrasi kavramları şüphesiz birbirinden farklı ve aynı şeyi ifade etmemektedir. Liberalizm ideolojisi belli değer ve ilkeler çerçevesinde temelde “bireyin özgürlüğü” endişesini taşırken, demokrasi ise bir siyasi yönetim biçimi olarak belirli mekanizmalarla “kimin yöneteceğine cevap verme” endişesini taşımaktadır.
Demokrasi ile idare edilen devletlerin aynı zamanda liberal olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Liberalizm ve demokrasi birbirlerine yakın değerlere sahip olsalar da liberalizmin temel ilkelerinden uzak demokrasiler de söz konusudur. İnsan haklarına saygı göstermeyen, siyasi arenada muhalif rakiplerine karşı baskıcı, kendisi için tehlikeli gördüğü aktörleri siyasetin dışına atma çabası demokrasilerde de görülebilir. Bu durum “illiberal demokrasi” olarak tanımlanmaktadır.
Liberal Demokrasi kavramı ise liberalizmin değerlerini ve ilkelerini benimseyen demokratik yönetimleri ifade etmektedir. Liberal Demokrasiden bahsetmek ve liberal düşüncenin savunduğu özgürlüklerin korunması için öngörülen bazı unsurlar söz konusudur. Bunlar liberal demokrasinin liberal unsuru ve liberal demokrasinin demokratik unsuru olarak ikiye ayrılmaktadır. Liberal demokrasinin liberal unsuru; kuvvetler ayrılığı, hukukun hakimiyeti ve anayasal insan haklarını kapsamaktadır. Liberal demokrasinin demokratik unsuru ise partiler, seçimler, siyasi eşitlik, yarışmacı siyaset, siyasal iktidarın seçimle değişmesi, siyasi iktidarın halka hesap verirliği, çoğunluğun yönetme hakkı, azınlığın haklarına saygı gösterilmesi ve iktidarın değişik seviyelerde paylaşılmasını kapsamaktadır.
Liberal düşünürlerin hemen hemen çoğuna göre liberalizmin en iyi demokratik yönetim sistemlerinde gerçekleşebileceği savunulmaktadırlar. Baskıcı, diktatör ve otoriter rejimlerin son bulmasıyla bunların yerine kurulacak demokrasi ve insan haklarına saygılı rejimler bireyin özgürlüğüne ve bu bağlamda liberalizmin yaşanmasına daha fazla olanak sağlamaktadır. Bu kapsamda uluslararası barış ile birlikte adil bir uluslararası sistemin inşasında demokrasi önemli bir siyasi araçtır.
Immanuel Kant’a göre bireysel özgürlük ve insan haklarının korunması için diktatörlüklerin yıkılıp yerine cumhuriyetin kurulması gerekmektedir.
John Lock’a göre toplumun rızasını almış bir iktidar meşruiyetini iki şekilde kaybeder. Birincisi iktidarın gasp edilmesi durumudur. İktidara dışardan bir gücün müdahale etmesiyle, iktidarın demokratik olmayan yöntemlerle ele geçirilmesidir. Tarihi süreçte askeri darbeler ile iktidarı başka bir grubun ele geçirmesi en çok karşımıza çıkan bir örnektir. İktidarın meşruiyetini kaybetmesinin ikinci şekli ise iktidardakilerin gaspçı olması durumudur. Bu durum da sadece monarşi yönetimlerinde olmaz. John Lock’a göre, Demokratik yönetim biçimlerinde seçimle iktidara gelen yönetimlerin sonradan kendi isteği ile demokratik unsurları çiğnemesi, kuvvetler ayrılığını ihlal etmesi, yasama-yürütme-yargı kuvvetlerinin keyfi olarak işlemesi gibi durumlarda da iktidar meşruiyetini kaybeder.
Nasrettin GÜNEŞ
KAYNAKÇA
- Bozdağlıoğlu, Yücel (2012), “Siyasal İdeolojiler”, Önder Kutlu (Ed.), Siyaset Bilimine Giriş, İstanbul: Lisans Yayıncılık, 137-166,
- İşçi, Metin (2011), “Liberalizm ve Demokrasi”, Siyasi Düşünceler Tarihi, DER Yayınları,
- Yayla, Atilla (2016), “Liberal Demokrasi”, Siyaset Bilimi, Ankara: Adres Yayınları