Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler disiplininde Liberalizm teorisinin temel odak noktası özgürlüktür. Liberal düşünürlerin neredeyse hepsi özgürlük kavramına önem vermiş ve liberalizm teorisi altında bu kavrama değinmiştir. Özgürlük liberal düşünce tarihinde en çok önem verilen ve liberalizm çatısı altında tartışılan başat değerlerdendir.
Öncelikle özgürlükten bahsedebilmek için bir toplumun varlığının söz konusu olması gerekmektedir. Zira özgürlüğün olması için -ihlal edilmemesi gerekse de- ihlal edilebilme durumu olmalıdır. Örneğin tek başına bir adada yaşayan bir kişinin özgür olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Böyle bir durumda liberalizmin tartıştığı özgürlük problemi de söz konusu değildir. Özgürlük probleminden bahsetmek için birbirinin özgürlüğünü ihlal etme iradesinin olduğu en az iki bireyden bahsetmek gerekmektedir.
Özgürlük, bireyin bir toplum içerisinde kendi inisiyatifini serbestçe kullanabilmesidir. Diğer bir deyişle, bireyin diğer aktörler olan diğer bireyler, grup, toplum ve devletin müdahalesi olmaksızın kendi eylemlerini gerçekleştirebilmesidir. Bireyin eylemleri diğer aktörlerin özgürlüklerini kısıtlamadığı sürece bireyler kendi hayatlarını herhangi bir dış müdahaleye uğramaksızın yaşayabilirler. Fakat bir birey kendi tercihleri çerçevesinde bir eylem gerçekleştirmek istediğinde başkaları tarafından engellendiğinde özgürlüğü kısıtlanmış olur ve o birey özgür sayılmaz.
Liberal düşünürlere göre özgürlük, toplumdaki herkesin çıkarlarını destekler ve herkesin ortak iyiliğini sağlar. Bu bağlamda Jeremy Bentham özgür toplumun varacağı noktayı “en fazla sayıda kişinin en yüksek derecede mutluluğu” şeklinde tanımlamaktadır.
Bireyin kendi özgürlüğünü yaşarken başkalarının haklarını ihlal etmesi ve özgürlüklerini çiğnemesi, özgürlük demek değildir. Bireyin kendi özgürlüğünü, başkalarının özgürlük alanlarına tecavüz ederek yaşaması özgürlüğün kötüye kullanılması anlamına gelir. Bu bağlamda, özgürlüğün hiçbir şekilde kısıtlanmadığını savunmak liberal literatüre aykırı bir söylemdir. Bireyin özgürlüğü, diğer bireylerin özgürlüğünü çiğnediği, diğer aktörlerin haklarını ihlal ettiği noktada sınırlandırılabilir. Günümüzde, bireyin özgürlüğünü diğer kişilerin ihlallerinden koruma görevini devlet üstlenmektedir. Devletin görevi toplumdaki her bireyin özgürlüğünü sağlamak ve korumak için uygun düzeni tesis etmesidir.
Bireysel özgürlüğün sağlanması ve özgür toplumlardan bahsetmek için devletin ekonomik ve sosyal hayata müdahale etmemesi gerekmektedir. Liberalizm düşüncesinde kamu otoritesi olan siyasal toplumun temel amaçlarından birisi de bireylerin özgürlüklerini yaşayabilmeleri için uygun ortamın tesis edilmesidir.
Toplum ve siyasi bir oluşum olan devlet bireye dayanmaktadır. Bireylerin sosyal ve siyasal sözleşmesi ile devlet ortaya çıkmıştır. Liberal düşünceye göre devleti ortaya çıkartan bireylerin sosyal ve siyasal sözleşme ile devlete verdiği temel görev insan haklarının koruma altına alınmasıdır.
John Lock’a göre sivil toplumu oluşturan bireylerin bir araya gelerek meydana getirdiği devlet meşruiyetini iki kaynaktan almaktadır. Devletin doğa durumunda var olan haklara riayet etmesi meşruiyet kaynaklarından birincisini sağlamaktadır. Lock’a göre her birey “yaşam”, “özgürlük” ve “mülkiyet” gibi üç doğal hak ile dünyaya gelir. Diğer bütün hakların kaynağı da bu üç haktır. İfade, inanç, düşünce, seyahat, örgütlenme, özel yaşam gibi haklar, “yaşam”, “özgürlük” ve “mülkiyet” haklarından kaynaklanmaktadır. Bu kapsamda Lock’a göre bu üç hak vazgeçilmez ve evrensel haklardır. Aynı zamanda bu haklar başka birisine veya devlete hiçbir zaman devredilemez.
Devletin meşruiyetinin bir diğer kaynağı ise, çoğunluğun rızasına dayanmasıdır. Dolayısıyla John Lock’a göre devlet, sivil toplumun karşıtı olan siyasal toplum değil, sivil toplumun aktörlerinden birisidir. Devlet mutlak otorite olarak kabul edilmemekte ve “egemenlik”in sahibi devlet değil, sivil toplum olmaya devam etmektedir.
John Lock’a göre devletin amacı kendi ifadesiyle “kanunların amacı özgürlüğü ortadan kaldırmak ya da kısıtlamak değil, onu korumak ve genişletmektir”. Devlete verilen bu görev toplumun rızası olduğu sürece devam eder. Bu kapsamda Lock, devleti egemen gören birçok düşünürün aksine devleti toplumun hizmetinde ve topluma karşı sorumlu bir aktör olarak görmektedir.
Liberalizmin özgürlük kavramına bakışı meşhur slogan “laissez-faire (serbest bırakın)” ile özetlenebilir. Liberalizm teorisine göre özgürlük ekonomik faaliyetler, siyaset, dini işler, düşünce ve kültür hayatında bireyin ‘serbest bırakılması’dır.
Nasrettin GÜNEŞ
KAYNAKÇA
- Ashford, Nigel (2009), “Demokrasi”, Özgür Toplumun İlkeleri, Ankara: Liberte Yayınları
- Ashford, Nigel (2009), “Özgürlük”, Özgür Toplumun İlkeleri, Ankara: Liberte Yayınları
- Çaha, Ömer (2016), “Liberal Siyaset Düşüncesi”, Siyasi Düşüncelere Giriş, DEM Yayınları
- Raico, Ralph (2002), 20. Yüzyıl’da Klasik Liberalizm, Liberal Düşünce Dergisi, S. 28, Güz 2002, 135-147
- Yayla, Atilla (2008), “Bireycilik”, Liberalizm, Ankara: Liberte Yayınları