Masada’nın ilginç bir hikayesi vardır. Ben bu hikayeyi Ari Şavit’in Vaat Edilmiş Topraklarım kitabından alıntılamak istiyorum. Filistin’e gittiğimde Masada’yı da ziyaret ettim ve teleferikle yukarı tırmandık. Normalde burasına öncesinden insanlar teleferik olmadan tırmanıyorlardı. Masada’nın Siyonist anlatıda çok önemli bir yeri vardır. Bu yazıyı bu sebeple kaleme alıyorum. İlk kısımda Masada hakkında bilgi verdikten sonra ikinci kısımda orada çektiğim tüm fotoğrafları paylaşmak istiyorum.
“Doğal kale olan Masada üzerine ilk insan yapımı kaleyi Haşmonayimler diktiler. Milattan önce ikinci yüzyılda, bir yüzyıl sonra o zamana dek yapılmış olan kalelerin en kuvvetlisi olarak tanımlanacak olan bir kale inşa ettiler. Ancak Masada’yı bir mimari harikasına çeviren, Kral Herod oldu. Milattan önce 36 yılından 30 yılına değin, Kral Herod burada kayaların etrafını siper duvarlarıyla çevreledi, gözetleme kulesi ve kışla kurdu, muhteşem evler ve geniş depolar inşa etti, taştan mahzenler oydu ve nefes kesen bir saray ile bunların hepsini nihayete erdirdi.
Milattan sonra 66 yılında Roma İmparatorluğu’na karşı büyük Yahudi isyanı başladığında, Masada isyancıların ele geçirdiği ilk kaleydi. MS 70 yılında, Romalılar isyanı bastırdı, Kudüs’ü fethetti ve tapınağı yıktı. İlerleyen yıllarda, Yahudi zealotlarının[1] küçük bir gurubu Masada’yı sonuçsuz bir isyanın son kalesi yaptı. MS 72 yılında Roma ordusu Masada’yı kapattı ve MS 73 yılı baharında kale içine girmeye hazırlandı. Beklenen saldırıdan bir gece önce, Masada’daki 960 adam, kadın ve çocuk Roma hakimiyetine boyun eğmemek için kendi canına kıydı.”
Buraya kadar alıntıyı durdurmak ve araya girmek istiyorum. Yukarıda da belirtildiği gibi Yahudiler Roma’ya isyan etmişlerdir ve son kale olarak Masada’ya çekilmişlerdir. Masada’da bulunan 960 kişi Roma’lılara teslim olmamak için kendi canına kıymıştır. Hikaye bu şekilde anlatılıyor. Bu durum ve Masada’nın kendisi 19. Yüzyılın sonuna kadar gizemini korudu ve Masada’yi tespit edenler Yahudi değillerdi.
“Yüzyıllar boyunca, Yahudi tarihi çoğunlukla Masada’yı göz ardı etti. Yahudi zealotların hikayesi, intihar ekstremizminin bir hikayesi olarak algılandı ve Masada bölgesi bin yıldan da bir süre terk edilmiş halde bırakıldı. Amerikalı gezginler Edward Robinson ve Eli Smith, 1838 yılında Masada’yı tespit eden ilk modern insanlar oldular. 1842 yılında, Amerikalı misyoner Samuel W. Wolcott ve İngiliz ressam W.Tipping, Masada’ya ilk tırmanan kişilerdi. 1875 yılında, ünlü İngiliz kaptan Claude Reignier Conder Masada’nın haritasını çizen ilk kişiydi. 1932 yılında, Alman bilim adamı Adolf Schulten kalıntıların çevresinde kapsamlı bir arkeolojik kazı gerçekleştirdi.
1923 yılında, Masada hikayesinin tek tarihsel kaynağı olan Flavius Josephus’un Yahudi Savaşı (MS 75 yılı civarında yazılmıştır) İbraniceye tercüme edildi. 1925 yılında, Siyonist tarihçi Joseph Klausner, çok etkilendiği Masada’nın zealotları hakkında yazdı. İki yıl sonra, İzak Lamdan, trajik şiiri “Masada”yı yayınladı. Yahudi milliyetçiliği canlandıkça, bu uzak ve unutulmuş bölgeyle somutlaşan her şeye duyulan ilgi de canlandı. Ta ki bir gezi ölümcül bir kazayla sonuçlanana dek. 1920’lerde Tel Aviv ve Kudüs’ten lise öğrencileri Masada’ya birçok gezi düzenlediler. Hal böyleyken, Arap isyanının sonuna ve 1939 yılında 2. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar, Masada ana akım Siyonizm’in zihinlerinde tam olarak yer etmedi. Yalnızca milliyetçi marjinal gruplar, intiharcı zealotlara hayrandılar.”
Değerli okuyucular alıntıladığım kısmı burada kesmek istiyorum. Bundan sonrasında Masada’da çektiğim fotoğrafları eklemek istiyorum. Masada ile kitapta anlatılan kısım belli bir yekun tutuyor. Masada Siyonizm açısından ve öğretileri açısından çok önemli bir yer ve anlatılan gidilen ve ziyaret edilen bir yerdir. Biz oraya gittik, ziyaret ücretliydi ve Masada İsrail’den oldukça uzakta olan etrafı çöllerle çevrili bir yerdir. Fotoğrafları yüklediğimde zaten bunları göreceksiniz. Eğer Masada kısmını kitaptan okumak isterseniz de sayfa 96’dan başlıyor ve devam ediyor. Keyifli okumalar diliyorum.
Masada’nın kabartması bu şekildedir.
Bu şekilde teleferikle yukarı çıkıyoruz. Önceden riskli olsa da teleferiksiz çıkıyorlardı.
Bu şekilde buradan devam ediyoruz. Gerekli görülen yerlere köprüler yapılmış durumdadır.
Şimdi ise rastgele çektiğim fotoğrafları inceleyelim.
Bu kadar fotoğrafı yeterli görüyorum. Fotoğraflara bakıldığında neredeyse gidilmiş kadar olunacaktır diye düşünüyorum.
[1] Zealot: İngilizcede bağnaz anlamına geliyor. Milattan sonraki ilk yüzyılın başında Roma İmparatorluk ordusunun Kudüs’ü istilasına karşı diğer cemaatlerden farklı bir yol tutarak isyan edip direnen Yahudi cemaatinin adı.